siz hala KPSS'ye girmeye devam edin!...

Kodla Büyü

teksen

Hiperaktif Üye
Hiperaktif
Süper Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
3,489
Su, ateş ve ah­lâk or­man­da ge­zi­yor­lar­mış. An­cak or­man çok bü­yük ve çok kar­ma­şık­mış. Bu ne­den­le bir­bir­le­ri­ni kay­bet­me ih­ti­ma­li­ne kar­şı ala­bi­le­cek­le­ri ön­lem­le­ri dü­şün­me­ye baş­la­mış­lar. Ön­ce ateş ve ah­lak, su­ya sor­muş­lar:
“Kay­bo­lur­san se­ni na­sıl bu­la­ca­ğız!”
Su ce­vap ver­miş:
“Ne­re­de bir şı­rıl­tı du­yar­sa­nız, bi­lin ki ben ora­da­yım!”
Sı­ra ate­şe ge­lin­ce su, “Se­ni yi­ti­rir­sek ne ya­pa­lım?” di­ye sor­muş.
Ateş “du­man gör­dü­ğü­nüz her yer­de ben va­rım!” de­miş.
Ah­lak ise, şun­la­rı söy­le­miş:
“Be­ni sa­kın kay­bet­me­yin. Eğer kay­be­der­se­niz bir da­ha as­la bu­la­maz­sı­nız!”

Ma­li­ye Ba­ka­nı Meh­met Şim­şek‘­in, Türk Ha­va Yol­la­rı­’y­la (THY) il­gi­li bir so­ru öner­ge­si­ne ver­di­ği ce­va­bı okur­ken, bu an­lam­lı hi­ka­ye­yi ha­tır­la­dım. Ta­kip ede­me­yen okur­la­rı­mız için ola­yı kı­sa­ca özet­le­ye­yim:
TE­KEL bün­ye­sin­de­ki iki önem­li şir­ke­tin Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı olan Ka­zım Ça­lış­kan ve be­ra­be­rin­de­ki TE­KEL yö­ne­ti­ci­le­ri, Kon­ya­’da­ki beş yıl­dız­lı bir ote­le ait, 3 bin 368 TL tu­ta­rın­da­ki ko­nak­la­ma üc­ret­le­ri­ni, bir TE­KEL ba­yi­si­ne öde­tir­ler. Bu du­rum, 6 Ka­sım 2008’de, Baş­ba­kan­lık Ka­mu Gö­rev­li­le­ri Etik Ku­ru­lu­’na şi­ka­yet edi­lir.
İş ge­zi­si­nin il­ginç ya­nı, Şeb-i Aruz et­kin­lik­le­ri­ne denk gel­me­si­dir!

Ya­zı­yı ha­zır­lar­ken THY ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan Etik Ku­ral­lar Ki­ta­bı­’na bir göz at­tım. Ki­ta­bın son sa­tı­rı dik­ka­ti­mi çek­ti. Şöy­le ya­zı­yor:
“E­şi­mi, bir ak­ra­ba­mı ve­ya ya­kın bir ar­ka­da­şı­mı işe ala­bi­le­cek ve­ya ami­ri ola­bi­le­cek bir ko­num­da mı­yım?”
Doğ­ru­su ye­rin­de ve gü­zel bir so­ru.
Ka­nım­ca bu an­lam­lı so­ru­yu THY Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı Ham­di Top­çu, ay­na­nın kar­şı­sı­na ge­çip, ken­di­ne sor­ma­lı. Ya­nıt­lar­ken de THY’­ye alıp, THY Lon­dra Mü­dü­rü, İk­ram Mü­dü­rü ve Akar­ya­kıt Mü­dü­rü yap­tı­ğı ye­ğen­le­ri­ni ve ak­ra­ba­la­rı­nı gö­zü­nün önü­ne ge­tir­me­li.
Du­run, da­ha bit­me­di!
THY’­nin alt ku­ru­lu­şu olan ve yak­la­şık 2 yıl ön­ce fa­ali­ye­te ge­çen (Tur­kish Gro­und Ser­vi­ces-Yer Hiz­met­le­ri Ser­vi­si) TGS ad­lı şir­ke­tin yö­ne­tim ka­de­me­le­ri­ne han­gi ak­ra­ba, eş, dost, ve hem­şeh­ri­si­ni yer­leş­tir­di­ği­ni tek tek ha­tır­la­ma­lı!

http://www.ilk-kursun.com/haber/122532
 
CHP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Umut Oran, iki gün ön­ce ver­di­ği öner­gey­le Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın şu so­ru­la­rı ce­vap­la­ma­sı­nı is­te­di:

1- AKP es­ki İs­tan­bul Genç­lik Kol­la­rı Baş­ka­nı Şe­nol Ka­zan­cı, Baş­ba­kan­lı­k’­ta da­nış­ma­nı­nız ola­rak gö­rev yap­tı mı?
2- Şe­nol Ka­zan­cı­’nın kar­de­şi Şe­ref Ka­zan­cı’nın hiç­bir ha­va­cı­lık de­ne­yi­mi ol­ma­ma­sı­na kar­şın, THY’­nin yer hiz­met­le­ri şir­ke­ti olan TGS’­de kı­sa sü­re ön­ce Sa­tın Al­ma Mü­dü­rü ola­rak atan­dı­ğı doğ­ru mu­dur?
3- Oğ­lu­nuz Bi­lal Er­do­ğa­n’­ın eşi­nin 1 ve 2. de­re­ce­ye ka­dar her­han­gi bir ak­ra­ba­sı­nın kı­sa sü­re ön­ce TGS İn­san Kay­nak­la­rı Mü­dü­rü ola­rak işe baş­la­dı­ğı bil­gi­si doğ­ru mu­dur? Bu ki­şi­nin mes­le­ki de­ne­yi­mi ne­dir?
4- THY ve iş­ti­rak­le­rin­de, si­zin ve THY Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı Ham­di Top­çu­’nun hem­şe­ri­si ol­ma­nın işe alın­may­la il­gi­li ola­rak bü­yük avan­taj sağ­la­dı­ğı id­di­ası doğ­ru mu­dur? THY ve iş­ti­rak­le­rin­de ha­len Ri­ze do­ğum­lu kaç ki­şi gö­rev yap­mak­ta­dır? Üst yö­ne­tim­de olan­la­rın isim­le­ri ne­ler­dir ve han­gi po­zis­yon­lar­da gö­rev yap­mak­ta­dır­lar?

Ham­di Be­y’­e be­nim de ba­zı so­ru­la­rım var.
Ama ön­ce şu isim­le­ri hep bir­lik­te oku­ya­lım:

Mu­sa Top­çu, Necmi Top­çu, Ya­şar Top­çu, Sa­lih Top­çu, Ya­vuz Top­çu, Ay­lin Top­çu, Dur­muş Top­çu, Duy­gu Top­çu, Ebu­be­kir Top­çu, Emi­ne Top­çu, Enes Top­çu, Hü­se­yin Top­çu, Ka­ti­be Top­çu…
Şim­di hiç­bir ön­yar­gı ta­şı­mak­sı­zın so­ru­yo­rum: Türk Ha­va Yol­la­rı­’nın yer hiz­met­le­ri şir­ke­ti olan TGS’­de ça­lı­şan bu ki­şi­ler­le bir ak­ra­ba­lı­ğı­nız var mı? Yok­sa so­yad­la­rı­nın Top­çu ol­ma­sı, sa­de­ce isim ben­zer­li­ğin­den mi iba­ret?

Du­run da­ha bit­me­di!
Şim­di de “Bo­ğa­z” so­yad­lı­la­ra ge­li­yo­rum.
Ai­le­niz­den ev­li­lik ba­ğı ne­de­niy­le “Bo­ğa­z” so­ya­dı­nı ta­şı­yan­lar mev­cut mu?
Aca­ba Elif Bo­ğaz, Em­rah Bo­ğaz, Mi­ya­se Bo­ğaz, Mu­rat Bo­ğaz ve Ad­nan Bo­ğaz isim­li TGS ça­lı­şan­la­rıy­la bir ak­ra­ba­lık iliş­ki­niz ola­bi­lir mi?
Yok­sa bun­lar da isim ben­zer­li­ğin­den iba­ret mi?

Ham­di Top­çu Bey, ba­na ve­re­ce­ği­niz ce­va­bı­nı­zın “Ha­yır, bu ki­şi­ler­le hiç­bir ak­ra­ba­lık ba­ğım yok­tur. Hep­si isim ben­zer­li­ğin­den iba­ret­tir!” şek­lin­de ol­ma­sı­nı yü­rek­ten di­li­yo­rum.
http://www.ilk-kursun.com/haber/122821
 
Ham­di Top­çu, TGS‘­ye ken­di so­ya­dı­nı ta­şı­yan ak­ra­ba­la­rı­nı dol­du­rur da, TGS Ge­nel Mü­dü­rü, Ri­ze­li hem­şe­ri­si Bay­ram Öz­çe­lik du­rur mu? O da ken­di tor­pil kon­ten­ja­nı­nı Öz­çe­lik so­yadı­lı­lar için kul­la­nı­yor.
İş­te TGS’­de­ki Öz­çe­li­k’­ler: Tu­ran Öz­çe­lik, Can Öz­çe­lik, Ah­met Ke­mal Öz­çe­lik, Ali Hay­dar Öz­çe­lik, Ay­han Öz­çe­lik, Ay­şe Öz­çe­lik, Hü­se­yin Em­re Öz­çe­lik ve Re­cep Öz­çe­lik. (Di­le­rim bun­la­rın tü­mü, isim ben­zer­li­ğin­den iba­ret ol­sun, bir ak­ra­ba­lık ba­ğı bu­lun­ma­sın!)
http://www.ilk-kursun.com/haber/123022
 
ün­ler­dir bir açık­la­ma bek­li­yo­rum.
İs­ti­yo­rum ­ki Türk Ha­va Yol­la­rı ve ona bağ­lı 14 şir­ket­te Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı olan Ham­di Top­çu, eş, dost, yan­daş ve ak­ra­ba­la­ra tor­pil ya­pıl­dı­ğı id­di­ala­rı­nı ya­lan­la­sın.
“Bu şir­ket­ler­de as­la tor­pil yok­tur, işe alın­ma­lar­da li­ya­kat esas­tır!” de­sin.
Ör­ne­ğin;
Türk Ha­va Yol­la­rı­’na yer hiz­met­le­ri su­nan Tur­kish Gro­und Ser­vi­ce’te (TGS), tor­pil­li or­ta­okul ve li­se me­zun­la­rı­nın şef, üni­ver­si­te me­zun­la­rı­nın da me­mur ola­rak ça­lış­tı­rıl­dık­la­rı id­di­ası­nın bir de­di­ko­du­dan iba­ret ol­du­ğu­nu açık­la­sın.
“Bi­zim yö­net­ti­ği­miz şir­ket­ler­de ayak­lar baş, baş­lar ayak ol­maz!”
di­ye­bil­sin.

Ri­ze AKP teş­ki­la­tıy­la, AK­P’­li Ça­ye­li Be­le­di­ye­si­’nin, THY ve TGS için ade­ta bir iş bulma ku­ru­mu gi­bi ça­lış­tı­ğı­nı öne sü­ren­le­rin, müf­te­ri ol­duk­la­rı­nı be­lirt­sin.

Ça­lı­şan­lar ara­sın­da ha­len çok sa­yı­da Top­çu so­yad­lı ki­şi­nin var ol­ma­sı­nın, sa­de­ce isim ben­zer­li­ğin­den iba­ret bu­lun­du­ğu­nu ifa­de et­sin.
“Ben Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı ol­duk­tan son­ra hiç­bir ak­ra­ba­mı işe al­ma­dım! di­ye hay­kır­sın!

Bu açık­la­ma­la­rı­nı da ör­nek­ler­le des­tek­le­sin: Ör­ne­ğin TGS’­de ça­lı­şan Ka­ti­be ve Enes Top­çu­’nun ba­ba­la­rıy­la am­ca ço­cu­ğu ol­ma­dı­ğı­nı, Ka­ti­be ve Enes Top­çu­’nun da­yı­la­rı Meh­met De­mir­ka­pu­’nun da THY’­de mü­dür­lük yap­ma­dı­ğı­nı ka­mu­oyuy­la al­tı­nı çi­ze çi­ze pay­laş­sın.

Ama ol­mu­yor.
Gün­ler­dir bek­le­di­ğim açık­la­ma bir tür­lü gel­mi­yor.

İd­di­aya gö­re, Lon­dra Mü­dü­rü Nec­det Şark, 1975 do­ğum­lu. Ham­di Top­çu gi­bi, o da Ça­ye­li­li!
Nec­det Bey, 2004 yı­lı Ocak ayın­da şir­ke­te gir­miş. Ka­de­me­le­ri at­la­ya­rak, 2 yıl son­ra Ba­kü THY Mü­dür­lü­ğü­’ne atan­mış! Ora­dan da Lon­dra­’ya uç­muş!
Oy­sa da­ha ön­ce­ki uy­gu­la­ma­la­ra gö­re yurt dı­şı­na mü­dür ola­rak ata­na­bil­mek için üni­ver­si­te me­zu­nu ol­mak, şir­ket­te en az 5 yıl ça­lış­mak ve ya­ban­cı dil bil­mek ge­rek­li.
Mü­dür Şar­k’­ın ay­da 4 bin Po­und (yak­la­şık 12 bin TL) ma­aş al­dı­ğı, tüm mas­raf­la­rı şir­ket­çe kar­şı­la­nan bir araç kul­lan­dı­ğı ve evi­nin ki­ra­sı­nın da THY ta­ra­fın­dan öden­di­ği öne sü­rü­lü­yor.
http://www.ilk-kursun.com/haber/123849
 
TOPÇU: BİTMİŞ BİR ADAMI DİRİLTMEK İSTEMİYORUM
Bu iddialarla ilgili olarak DHA’ya bir açıklama yapan THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ise,
Dündar’ın iddialarına sert yanıt verdi. İddialar üzerine Topçu, "Uğur Dündar’a cevap vermiyorum. Bitmiş bir adamı diriltmek istemiyorum. Uğur Dündar geçmişte yaptığı işlerin hesabını versin ondan sonra benim hakkımda yazsın" dedi.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? ... egoryID=77
 
“Uğur Dündar, geçmişte yaptıklarının hesabını versin!” şeklindeki sözlerinize gelince.
Bazı okurlarım bunda bir tehdit havası sezmişler.
Ben aynı kanıda değilim.
Sözlerinizin maksadını aştığını düşünüyorum.
Zira hayatım boyunca şirket sahibi olmadım, devletle iş yapmadım, kamunun payı olan kaynakları eş, dost, akraba ve yandaş gibi kişilere peşkeş çekmedim.


Sizin de bu gerçeği çok iyi bildiğinizi düşündüğümden, sözlerinizin maksadını aştığına ve “tehdit” amacıyla söylenmediğine inanıyorum.
Hemen belirteyim, yukarıdaki sözlerimle ben de sizi hedef almıyor, genel bir tanımlama yapıyorum.
Hamdi Bey, Madem ölüyü dirilttiniz, ben de göreve getirdiğiniz bir yönetici arkadaşınızın, yükseliş öyküsünü okurlarımla paylaşayım.
“Türk Hava Yolları’na yer hizmeti sunan TGS’nin Genel Müdürü Bayram Özçelik, 1972’de Rize’de doğdu.
Liseyi Rize’de bitirdikten sonra, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu.
2004 yılında THY’nin Pazarlama ve Satış Danışmanlığı biriminde uzman olarak göreve başladı.
Daha sonra THY Frankfurt Müdürlüğü’nde şef olarak çalışırken, Düsseldorf Müdürlüğü’ne atandı.
2006 yılında ise THY Frankfurt Müdürlüğü’ne getirildi.
THY’de Pazarlama ve Satış Başkanlığı yaparken, TGS’nin Genel Müdürlüğü’ne yükseldi.”
Bu jet hızıyla yükselişe ne denebilir?
Sadece 41 kere maşallah denir!..
Şu anda TGS ve THY’de, Topçu soyadlılar kadar olmasa da, Bayram Özçelik’le aynı soyadını taşıyan birçok eş, dost ve akrabası çalışıyor.

Size iki nedenle teşekkür borcum var Hamdi Bey!
Birincisi, beni diriltip bu gerçekleri okurlarımla paylaşma fırsatını verdiğiniz için…
İkincisi ise benim yüzümden THY ve TGS’deki Dündar soyadlı çalışanlara kızıp işten atmadığınız için!
Allah ne muradınız varsa versin Hamdi Bey!
http://www.ilk-kursun.com/haber/124305
 
Sömürün ülkemin gariplerinin haklarını. Elbet bir gün çıkar fitil fitil burnunuzdan.
Ama gönül neler söylemek ister, adam yerine koyarlar şerefsizleri diye korkuyorum.
 
Han-ı Yağma
....
....
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Tevfik Fikret
http://www.antoloji.com/han-i-yagma-siiri/
 
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

http://www.antoloji.com/han-i-yagma-siiri/
 
teksen' Alıntı:
Yıl 1924.
Milli Savunma Bakanlığı silah alımı için ihale açmıştır. İki firma adına bir kişi, iki ayrı teklif verir.
Yani, ihaleyi hangi firma kazanırsa kazansın, kâr aynı kişinin cebine akacaktır.
Firmalar adına teklif veren kişi,
Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarından Kılıç Ali’nin eniştesi, Antep milletvekili Mithat Bey’den başkası değildi…

Milli Savunma Bakanı bu konudaki rahatsızlığını İsmet İnönü’ye bildirir.
Bu arada bu olayı Falih Rıfkı, köşe yazısına taşımış, yazıdan Atatürk okumuştur.
O akşam İnönü’yü çağırır, ihale konusundaki tavrını sorar.
İnönü’nün milletvekillerinin ticaretle uğraşmalarını yasaklayan bir kararname üstünde çalışmakta olduğunu söyleyince:
-Hayır bu olmaz! İnsan haklarına aykırı ve özgürlüğü kısıtlar.
Başka bir çözüm yolu bul!” Sonra ekler;

-Bu işin içinde Kılıç Ali’nin de parmağı olabilir mi?
-’Sanmıyorum Paşam, belki kullanılıyor olabilir!’ der.

Sorunu çözmek Atatürk’e kalır.
Savunma Bakanını ve Kılıç Ali’yi o akşam makamına davet eder.
Bir taksi çağrılır, giderlerken Falih Rıfkı Atay’ı da almayı ihmal etmezler.
Bu arada Atatürk, üstünde gideceği adres yazılı bir kağıdı şoföre uzatır, talimat verilmiştir.
Konuklar meyhaneye gittiklerini sanmaktadırlar.

Şoför bir evin önünde durur. Kılıç Ali gibi diğerleri de Mithat Bey’i de çağıracaklarını sanırlar ama Ata, ev sahibine seslenir:
-Karnımızı doyurmak için bir meyhaneye gidiyoruz, ama sen karnınızı doyururum, hatta rakı bile ikram ederim diyorsan bu akşam konuğun olabiliriz.

-’Şeref verirsiniz Paşam!’ dedikten sonra Atatürk’ün elinden tutar ve Paşa’yı evine buyur eder.
Çaresiz ötekiler de arabadan inerler ama en çok Kılıç Ali şaşkındır bu işe.

Bir çırpıda sofra hazırlanır; bir yandan yemek yenilirken içki servisi de başlar.
Sohbet bir süre havadan sudan konularla devam ederken Atatürk, Falih Rıfkı’ya:

-’Dünkü yazında bahsettiğin silah alımıyla ilgili kaygılarını anlıyorum.
Hiçbir milletvekili böyle alçak işlere tenezzül edemez, rahat ol sayın yazar, rahat ol!’ der…

Hiç kuşku yoktur ki ev sahibinin yüzü nar suyu ile yıkanmış gibidir, Kılıç Ali’nin de… Sonra Mithat Bey’e döner:

-’Sizin işler nasıl gidiyor sayın vekilim?’ deyince ev sahibi toparlar kendini.
-Elimdeki işleri dağıttım, sadece iki silah temsilciliğiyle uğraşıyorum paşam.
-Hangileri onlar ve ne zamandan beri?

-Çekoslovakya silah temsilciliğini iki yıldır, Fransız silah temsilciliğini dört aydır Paşam.

Mavi gözlü dev adamın gözleri savunma bakanına döner:
-Orduya silah alım ihale ilanını kaç ay önce vermiştin sayın bakan?
-Dört ay önce efendim

Atatürk, köşe taşı gibi lâfı gediğine koymuştur.

Havayı değiştirmek için:
-’Hadi içelim arkadaşlar!’ der ama Kılıç Ali’nin kafasına sanki buz kalıbı düşmüştür.
Her ikisi de içki masasındaki bu amansız sözlü sınavında sınıfta kalmışlardır.
Kılıç Ali’nin sinirlerinden dişleri gıcırdamaktadır.
Bu arada Atatürk bir süre havadan sudan bahseder ve:

-’Haydi arkadaşlar, yarın mesai erken başlayacak, kalkalım!’ deyince Kılıç Ali, Atatürk’e
-’Efendim izin verirseniz ben biraz daha burada kalmak istiyorum!’ der.
-’Sen bilirsin Ali!’ yanıtını alır.

Misafirler gider gitmez Kılıç Ali Ata’nın neden buraya geldiğini, özellikle neden kendisinin çağrıldığını anlamıştır.
Öfkeyle:
-”Millet vekilliği listesine seni ben aldırttım.
Derhal istifa edeceksin, bizim tüccarlarla işimiz yok, olamaz…”
der kapıyı çarpıp evi terk eder.

Ertesi gün Mithat Bey, elindeki istifa mektubuyla köşke çıkar ama Atatürk makamına kabul etmez.
Elindeki istifa dilekçesini bizzat sunamadığından yavere bırakarak çıkıp gider.

Hacıları- hocaları… meleleri-molları, avukatları-mühendisleri, doçentleri-profesörleri, hatta benzerlerini çok gördüğümüzden…Sizler adına derim ki:
Tanrım! Bize sarı Mustafa gibi bir ‘sarhoş’ daha gönder….
http://www.aydinyerel.com/%E2%80%98neka ... -bir-yazi/
 
KPSS sonuçları açıklanır heralde bu aralar!
 
TOKİ için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na şok suçlama
Türk Büro-Sen, Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) 300 dolayında milletvekili yakınının torpille yerleştirildiğini iddia etti ve bu kişilerden bir bölümünün adını açıkladı.
http://www.ilk-kursun.com/haber/153636
 
Bilal’in arkadaşı hem TRT’nin, hem yandaş kanalın müdürü çıktıTemmuz
Başbakanlık müşaviri İbrahim Eren, TRT’ye Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Aynı anda da ATV’de genel müdür koltuğuna oturdu...
Saygı ÖZTÜRK- Rad­yo Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu­’nun dün­kü top­lan­tı­sı bir skan­da­lı or­ta­ya çı­kar­dı. TRT Ge­nel Mü­dür Yar­dım­cı­sı ve Baş­ba­kan­lık Mü­şa­vi­ri İb­ra­him Ere­n’­in, ay­nı za­man­da ik­ti­da­ra ya­kın­lı­ğıy­la bi­li­nen ATV te­le­viz­yo­nun­da ge­nel mü­dür ol­du­ğu an­la­şıl­dı.

http://sozcu.com.tr/2014/gundem/bilalin ... ti-557634/
 
Evladım bu ülkede sağcı, solcu; ilerici, gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır.
Siz namuslulardan olunuz. Göreceksiniz çok kalabalık olacaksınız.
[Cemil MERİÇ]
 
Geri
Üst