Ak Parti kapatılacakmı/ kapatılmalımı/kapatılmamalımı ???
- Konbuyu başlatan radikalx
- Başlangıç tarihi
- Durum
bir hukuk katliamıyla karşıyayız tekrar ve tekrar daha son 367 garabetinin izi silinmemişken bu gelişme bizdeki hukuk anlayışının ne denli kişilerin kendi insiyatifiyle, kendi görüş pencereleriyle çalıştığının bir göstergesi sanıyorum adalete olan güveni yıkacak bu gelişmelerin önü umarım kesilirde doğru düzgün işlerle gerçek vurguncularla uğraşır bizim saygıdeğer yargı mensuplarımız
- Mesajlar
- 566
madem türkiyenin hükümetine güveniyorsunuz. peki neden bu ülkenin yargıtayına güvenmiyorsunuz. hatırlarsanız refah partisi de bu nedenle kapatılmıştı. o zaman neden sesiniz soluğunuz çıkmıyordu. laikliğe darbe vuracak her türlü unsur yokedilmeli unutmamalıyızki Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyoruz. ve anayasamızın ilk 4 maddesi değişemez ve değişmesi dahi teklif edilemez.
erginbakla
Aktif Üye
- Mesajlar
- 154
:+1: :+1: :+1:basbag' Alıntı:
suskunyurek
Üye
- Mesajlar
- 5
ya bu anayasanın ilk üç maddesi ve anayasanın geneli ülkenin bölünmez bütünlüğünden bahsetmiyor mu ki teröristler parti kurunca kapatma davası açılmıyor... kaldı ki laiklik din vicdan özgürlüğ ile bağlantılıysa isteyenin istediği gibi giyinmesi niye ülke için bir tehlike (kapatma davası gerkçesi özgürlklerin genişletilmesi Dünyada bir ilk )
- Mesajlar
- 566
arkadaşlar siyaset konuşmayalım dedik ama malesef birileri bu konuyu sürekli gündeme getiriyor. o zaman bende özgürüm düşündüklerimi dile getirmek zorundayım. dikkat ederseniz isim yada kişileri eleştirmiyorum. bu ülkede bu hükümeti savunan kendini sözde muhafazakar sanan arkadaşlar acaba almanyada fransa da ispanyada yada güney kıbrısta niçin gerçekten muhafazakarlara (kendi gibi düşünen dinini ve miliyetçliği savunan) oy vermiyorlarda komünist yada solculara oy verirler. evet almanyada angela merker (sizler gibi muhafazakar) fransada sarkozy (yine sizler gibi muhafazakar) güney kıbrısta Papadopulos (yine sizler gibi muhafazakar) söylüyorum neden. almanyada fransada yaşayan türkler (muhafazakar türkler milliyetçi ve ümmetçi türkler) neden oralarda sol partilere oy verirler birisi bana açıklasın..... sizce bu tezatlık değil mi?
basbag' Alıntı:
saydığınız ülkeler belli bir refah düzeyine ulaşmış ülkeler. bu ülkelerde halkın büyük çoğunluğu oyunu genellikle sosyal ve ekonomik programları daha iyi olanlara veriyor. bunlarda sol partiler. muhafazakar partiler ise genellikle şahin politikalarla ön plana çıkıyor. bizim ülkemizde ise sol partilerin ortaya sosyal ve ekonomik bir program çıkardığını görmedim bu güne kadarda olmadı. batı ülkelerinde sol partiler fakirlerin partisiyken bizde tam tersi. sadece slogan slogan slogan başka bir şey yok. birde her şey rejim meselesidir.
- Mesajlar
- 566
size bir anekdot..
Eski Tahran Büyükelçisi Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan uyarı var:
"İran'da örtü okula sinsice girdi; 3 yılda herkes örtündü"
Önceki gece NTV'de akademisyenlerle türbanı tartışıyorduk, ki internet adresimize bir mektup düştü.
Tahran'da yaşamış, "adının açıklanmasını istemeyen" bir diplomat eşi, İran'daki örtünme konusundaki deneyimini aktarıyor, Türk kadınlarını uyanık olmaya çağırıyordu. İsmi kontrol ettik; doğruydu.
Mektup, 1991-94 yılları arasında Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği'ni yapan Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan geliyordu.Yayında isim vermeden, mektuptan bölümler okudum.
Yayından sonra da kendisine ulaşıp mektubun tamamına bu köşede yer vermek için iznini istedim.
İşte Handan Haktanır'ın "türban uyarısı":
"Ruj süreni sopaladılar"
"Tahran'da görev yapmış bir diplomatın eşi olarak, türban konusunda düşündüklerimi bir iki cümleyle ifade etmek isterim:
Tayin yerimiz olan Tahran'a uçağımız inerken 'hicab'ımı başıma geçirdiğimde kendimi şöyle teselli ediyordum:
'Nasıl olsa burası benim ülkem değil. Birkaç yıl dişimi sıkar katlanırım. Çok şükür ki biz Atatürk kızlarıyız ve böyle şeyler bizim başımıza gelmez.'
Tahran'daki görev süremiz boyunca (gayrimüslimler de dahil olmak üzere) 'hicab'sız dolaşan tek bir kadın görmedim. Bir yabancı diplomatın eşi, şapka takarak bu yasağı delmeyi denedi, ancak devrim polisleri kendisini derhal ikaz ettiler.
Bir başkasının eşi ruj sürdüğü için karakola alındı ve ellerine sopalarla vuruldu. Bu hanım bir keresinde 'Eğer Müslümanlık buysa, Hıristiyan olduğum için çok şanslıyım' demişti.
"Süreç 3 yılda tamamlandı"
"Tayinimizin ilk günlerinde İranlı hanım dostlarım bana sürekli olarak Türk kadınlarının dikkatli olmalarını ve erkeklerin bilinçaltındaki güvensizlik duygularından ve endişelerden kaynaklanan bu uygulamanın, sinsice ve adım adım geldiğini söylüyorlardı.
Bir gün okullarına gittiklerinde kapıda 'Bundan böyle hicabsız derslere giremeyeceklerine' dair bir kâğıt bulmuşlardı.
Dedikleri kadarıyla, sürecin tamamlanması üç yıl almıştı. Ondan sonra ise çok geç olmuştu.
İtiraz edenlerin sayısı giderek azalmış, sonuçta yıllar sonra bu ortam içine doğan kızlar için 'hicab'lı olmak son derece doğal ve yerine getirilmesi gereken bir şart olarak algılanmaya başlanmıştı.
Bu uyarıları ben o zaman masal dinler gibi dinlemiştim. Evet, ben de onlar gibi giyiniyordum, ama bu benim değil onların sorunuydu. Bizim ülkemizde böyle şeyler olmazdı.
"Rüyamda korkuyordum"
Ancak, bir süre sonra vestiyerden 'hicab'ımı alıp taktığımı, ancak sokağa çıktıktan sonra fark ettiğimin ayırdına vardım. 'Hicab', benim için de artık bir refleks haline gelmişti.
Öyle ki, bazen rüyalarımda bile kendimi başı açık olarak gördüğümde korkuyla uyanıyor 'Devrim polisleri geliyor, ben ise hicabımı takmamışım' diye paniğe kapılıyordum. İşte o zaman, 'hicab'ın aslında buzdağının görünen parçası olduğunu; asıl amacın, kadının ezilmesi, kontrol altına alınması ve korku altında yaşayan, ikinci sınıf insanlar olduklarına inandırılması olduğunu anladım.
O nedenle Türk kadınlarının çok dikkatli olması ve son derece masumane bir şekilde, özgürlük adı altında gelen bazı uygulamaların, ileride çok daha baskıcı bir rejimin ayak sesleri olabileceğini asla akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.
En içten saygılarımla..."
ben böyle bir türkiye istemiyorum. ben atatürkün kurduğu cumhuriyette yaşıyorum.
Eski Tahran Büyükelçisi Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan uyarı var:
"İran'da örtü okula sinsice girdi; 3 yılda herkes örtündü"
Önceki gece NTV'de akademisyenlerle türbanı tartışıyorduk, ki internet adresimize bir mektup düştü.
Tahran'da yaşamış, "adının açıklanmasını istemeyen" bir diplomat eşi, İran'daki örtünme konusundaki deneyimini aktarıyor, Türk kadınlarını uyanık olmaya çağırıyordu. İsmi kontrol ettik; doğruydu.
Mektup, 1991-94 yılları arasında Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği'ni yapan Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan geliyordu.Yayında isim vermeden, mektuptan bölümler okudum.
Yayından sonra da kendisine ulaşıp mektubun tamamına bu köşede yer vermek için iznini istedim.
İşte Handan Haktanır'ın "türban uyarısı":
"Ruj süreni sopaladılar"
"Tahran'da görev yapmış bir diplomatın eşi olarak, türban konusunda düşündüklerimi bir iki cümleyle ifade etmek isterim:
Tayin yerimiz olan Tahran'a uçağımız inerken 'hicab'ımı başıma geçirdiğimde kendimi şöyle teselli ediyordum:
'Nasıl olsa burası benim ülkem değil. Birkaç yıl dişimi sıkar katlanırım. Çok şükür ki biz Atatürk kızlarıyız ve böyle şeyler bizim başımıza gelmez.'
Tahran'daki görev süremiz boyunca (gayrimüslimler de dahil olmak üzere) 'hicab'sız dolaşan tek bir kadın görmedim. Bir yabancı diplomatın eşi, şapka takarak bu yasağı delmeyi denedi, ancak devrim polisleri kendisini derhal ikaz ettiler.
Bir başkasının eşi ruj sürdüğü için karakola alındı ve ellerine sopalarla vuruldu. Bu hanım bir keresinde 'Eğer Müslümanlık buysa, Hıristiyan olduğum için çok şanslıyım' demişti.
"Süreç 3 yılda tamamlandı"
"Tayinimizin ilk günlerinde İranlı hanım dostlarım bana sürekli olarak Türk kadınlarının dikkatli olmalarını ve erkeklerin bilinçaltındaki güvensizlik duygularından ve endişelerden kaynaklanan bu uygulamanın, sinsice ve adım adım geldiğini söylüyorlardı.
Bir gün okullarına gittiklerinde kapıda 'Bundan böyle hicabsız derslere giremeyeceklerine' dair bir kâğıt bulmuşlardı.
Dedikleri kadarıyla, sürecin tamamlanması üç yıl almıştı. Ondan sonra ise çok geç olmuştu.
İtiraz edenlerin sayısı giderek azalmış, sonuçta yıllar sonra bu ortam içine doğan kızlar için 'hicab'lı olmak son derece doğal ve yerine getirilmesi gereken bir şart olarak algılanmaya başlanmıştı.
Bu uyarıları ben o zaman masal dinler gibi dinlemiştim. Evet, ben de onlar gibi giyiniyordum, ama bu benim değil onların sorunuydu. Bizim ülkemizde böyle şeyler olmazdı.
"Rüyamda korkuyordum"
Ancak, bir süre sonra vestiyerden 'hicab'ımı alıp taktığımı, ancak sokağa çıktıktan sonra fark ettiğimin ayırdına vardım. 'Hicab', benim için de artık bir refleks haline gelmişti.
Öyle ki, bazen rüyalarımda bile kendimi başı açık olarak gördüğümde korkuyla uyanıyor 'Devrim polisleri geliyor, ben ise hicabımı takmamışım' diye paniğe kapılıyordum. İşte o zaman, 'hicab'ın aslında buzdağının görünen parçası olduğunu; asıl amacın, kadının ezilmesi, kontrol altına alınması ve korku altında yaşayan, ikinci sınıf insanlar olduklarına inandırılması olduğunu anladım.
O nedenle Türk kadınlarının çok dikkatli olması ve son derece masumane bir şekilde, özgürlük adı altında gelen bazı uygulamaların, ileride çok daha baskıcı bir rejimin ayak sesleri olabileceğini asla akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.
En içten saygılarımla..."
ben böyle bir türkiye istemiyorum. ben atatürkün kurduğu cumhuriyette yaşıyorum.
hayatsuyu1979
Aktif Üye
- Mesajlar
- 230
Olmayan şeyleri nasıl olmuş gibi anlatıyorsunuz hayret. Gerekçelere bakınca hiç gerçekci görünmüyor kapatma davası. Bilboardlar falan 
Kapatmak çözümmü acaba onu düşünmek gerek. Kimse karanlık Türkiye istemez bazıları sakız etmiş bu lafı ağzına. Siyasi olarak bişeyler yapmak gerek bence. Seçimlerde akp yi sandığa gömmek gerek Demokratik bir Türkiye galiba asla olmayacak.
Kapatmak çözümmü acaba onu düşünmek gerek. Kimse karanlık Türkiye istemez bazıları sakız etmiş bu lafı ağzına. Siyasi olarak bişeyler yapmak gerek bence. Seçimlerde akp yi sandığa gömmek gerek Demokratik bir Türkiye galiba asla olmayacak. 
filatros
Aktif Üye
- Mesajlar
- 200
ülkenin yaklaşık %50 oyunu almış, tek başına hükümette olan bir partiyi bu kadar kritik bir zamanda kapatmaya çalışmak ülkeyi krize sokar. Bu kadar kriz varken başımızda bi de bunla uğraşmak gereksiz yere devleti meşgul etmektir.
Yargı kendini bu ülkede en üstün güç olarak göstermeye çalışıyor ama anlamalılar ki bu ülkenin tek gücü "millet"tir.
AKP yi asla sevmiyorum ama bu olaylar AKP ye oy kazandırıyor hala farkında değiller.
Yargı kendini bu ülkede en üstün güç olarak göstermeye çalışıyor ama anlamalılar ki bu ülkenin tek gücü "millet"tir.
AKP yi asla sevmiyorum ama bu olaylar AKP ye oy kazandırıyor hala farkında değiller.
- Mesajlar
- 566
ceren2005' Alıntı:
4. maddesinde yazar hocam bu maddeler değiştirilemez ve değiştirilmesi bile teklif edilemez. istersen aç oku. ilk üç maddeyi 4. madde garanti kapsamına almış. elbette 3 madde değiştirilemez. 4. madde diğer 3 madde ile ilintili olduğu için yazdım.
hayatsuyu1979
Aktif Üye
- Mesajlar
- 230
P.tesi günü ekonomik gelişmeleri merak ediyorum. Bunun vebalini kim verecek. Ülke ekonomik krize girerse ne olacak. Bunun cevabını verecek olan var mı?
Cumhuriyet savcısının canı sıkılmış işte arkadaşlar adam reklam peşinde . Dtp yi kapatamayanlar kalkıpta Akp yi mi kapatacak.Şaşarım doğrusu. Akp dtp kadar tehlikeli değil olaya bir de bu boyuttan bakmalı.Konu gündemi değiştirmek . Tam da sosyal güvenlik yasa tasarısının arifesinde
- Durum