Burada isyan eden arkadaşların serbest piyasa ekonomisinden anlamadığı kesin.
Serbest piyasa ekonomisinde fahiş fiyat diye bir şey yoktur. Üretici firma bir ürünün kaç adet satılacağı üzerinden üretim adedi belirler ve bir maliyet hesabı yapar. Ürünün hedef kitlesine göre "optimum" bir fiyat belirler. Bunların araştırması da önceden yapılır.
Şirketin amacı kâr etmektir, daha da özelde kârını maksimize etmektir. Kısacası ürüne "fahiş" fiyat koyarsa ürünü satamaz ve şirket batar. Maliyetine yakın fiyata satarsa yine kâr edemez, işini sürdüremez ve şirket yine batar.
Kısacası bir ürünün fiyatı size çok pahalı geliyorsa, o ürün sizin için üretilmemiştir. Ürünler pahalı değil, "size göre" pahalıdır. Ürün fiyatlarında artış gerçekleştiyse, sizin alım gücünüz o oranda artmadığı için(daha doğrusu ürünün değeri aynıdır ama sizin alım gücünüz düştüğü için) o ürünün hedef kitlesinden çıkmışsınızdır. Bu ürün temel bir ürünse ve alamıyorsanız fakirsinizdir(aşağılama anlamında anlaşılmasın.)
Kısacası kombi, klima, ev, araba vs. alamıyorsanız problem bu ürünlerin fiyatlarında değil. Ya da üretim maliyetleri arttığı için yapılan zamlarda değil. Sizin alım gücünüzde.
Ayrıca fiyatların piyasaya hemen yansımasını beklemek mantıklı değil. Ben 1 milyon liraya iki gün önce ev aldıysam, yarın bunu satlığa çıkardığımda 750 bin liraya satmamı bekleyemezsiniz. İstersem 1.5 milyon lira derim. İstersem 50 milyon lira derim. Serbest piyasa budur. Tabii 1.5 milyon lira, ederinden fazla olduğu için ev satılmaz, satamadığımla kalırım. Benim satmayıp elimde tutarak beklediğim sürede, piyasaya başka bir firma/satıcı girer(serbest piyasa rekabeti gerektirir, rekabet kurulunu gerektirir, rekabet yasalarının uygulanmasını gerektirir), bu firma/satıcı aynı ürünü daha ucuza mal eder vs. ve daha uygun fiyata satar, o zaman malın/ürünün/metanın fiyatı düşer.
Tabii bu şekilde volatilitenin yüksek olduğu, doların bir ayda 18.5 liraya çıkıp, bir gecede 12 liraya düştüğü, risklerin yüksek olduğu piyasaya hangi yatırımcı girer, kim risk alıp al sat yapar, kim üretim yapar bir düşünün isterseniz. Belirsizliğin ve güvenin olmadığı piyasaya siz yatırımcı olsanız girer misiniz, dün pahalıya aldığınız ürünü, piyasanın gidişatını görmeden, dolar düştü diye daha ucuza satar mısınız? Yoksa elinizde mi tutarsınız?
Son olarak "fahiş fiyat" diye bir şey olmadığı gibi, ekonomide stokçuluk(diğer adıyla spekülatör) kötüdür diye bir şey de yoktur. İktidarın her suçu ona buna atmaya bayılmasına bakmayın. Stokçuların/spekülatörlerin ekonomiye büyük katkısı olduğu kabul edilir. İnsanlar risk alan stokçular sayesinde, bir ürüne her zaman erişebilir, üreticiler üretim bandını sürekli çalıştırabilir. İnsanların alım gücü düştüğü için o ürünü alamadıkları durumda, stokçular sayesinde fabrikalar durmaz. Zira ürün bollaşıp piyasa ürüne doyduğunda da fabrikaların/üretim tesislerinin kapanma riski oluşur. Stokçular sayesinde ürünün fiyatı regüle edilmiş olur. Yazın patates bolken ürün çöpe gitmez, kışın patates üretilemiyorken fiyatlar çok artmaz. Derman için bir tane patates arasanız bulamayacak hale gelmezsiniz.
Patatesi stoklayan bir spekülatörseniz, risk alırsınız, üretim fazlası olsun veya olmasın, üretici bu ürünü bir miktar kâr ederek size satar. Üretilen şeyin maliyetleri yükselmezse, üretici üretim kapasitesini artırırsa veya piyasada o ürün bolluğu yaşanırsa, zarar edeceğinizi bile bile ürünü depolarsınız. Ve yine "optimum" bir fiyattan, kışın patatesi piyasaya sürersiniz. Patatese çok yüksek fiyat çekemezsiniz. Çünkü o durumda kimse patates yemez veya daha ucuza patates ithal eden biri çıkar vs. satamazsınız. Zarar eder batarsınız. Çip krizi, doların yükselmesi, korona etkisi vs. derken araba stoklayan biri de aynı riski alır. Çip üretim sorunu çözülür, dolar düşer, korona biter, devlet ithalat ücretini azaltır vs. vs. O günkü fiyattan stokladığınız arabalar elinizde patlar. Kısacası stokçular ekonomik olarak önemli bir görev üstlenir. Tu kaka değillerdir.
Günün sonunda bir ürünü alamıyorsanız, yapılan zamlardan, stokçulardan, fahiş fiyattan vs. yakınıp durmayın. Alım gücünüz neden düştü, neden temel ürünleri bile alamayacak hale geldiniz gidin bunları sorgulayın, bunun hesabını sorun. İdeolojik veya dini gerekçelerle, giderek artan sefaletimizin ve fakirliğimizin suçunu piyasaya, üreticilere, stokçulara, dış güçlere veya Noel Baba'ya yükleyerek rasyonalize etmeye çalışmayın.
Herkese iyi günler, iyi çalışmalar.