Öğretmenlere gönüllü Sinovac aşısı

Kodla Büyü
Son gelen Brezilya haberlerinden sonra ben aşı olmayı düşünmüyorum. En azından başka bir veri görene kadar...
 
Salgın şartlarından aşırı bunaldım. Bir miktar rahatlamak istiyorum. Bu yüzden gelirse düşünmem olurum. Etkinliği %50 ise %50 olsun. Yani faz3 detaylı sonuçlarını görmedim, görsem de o veriyi yorumlayacak tıbbi bilgim yok ama sanırım 100 denekten 50'sini korumuş. Aşının işe yaradığı %50 içinde olmak da bir şeydir.

Üstelik bu aşıyı olmasak bile başka bir aşı yok. Öyle bir tedariği yok devletin. İlaç şirketleri getirebilse ve biz de gidip eczanelerden veya özel hastanelerden ücreti mukabilinde aşı olalım desek bile kim bilir kaç ay sonra gelir belirsiz. Gönül ister ki pfizer-biontech aşısını olalım ama plansızlık, ülke ekonomisinin durumu vs. olamayacağız belli ki.
 
%50 şansımı değerlendirip olmayı düşünüyorum. Yazı tura attım farzedelim yeterince bunaldım bu belirsiz durumdan .kendi adıma risk alıp olacağım . İlk baştaki düşüncem kesinlikle olmamdı ancak ne olacaksa olsun moduna geldi artık psikolojik durumum
 
Yakalandığında yüzde 99.88 iyilestiğiniz bi hastalığın yuzde elli güvenirliliği olan aşısını hangi mantıkla olacaksınız arkadaşlar.
Faz3 calışmaları henüz bitmiş ve ilk defa denenecek bu aşıyı olmayalım.
Uygurların katili çinde bile sadece 1 milyon aşılama yapılmış şu ana kadar.
Aşı firmaları ayrıca muafiyette aldı, yani imza atacaksınız aşıyla ilgili sonra sağlığınızdan olursanız bile sorumlu olmayacak kimse
Bu durumda ben deli miyim ki aşı olayım ??????
 
Valla benim tevellüt yetmiyor ama yeten büyüklerimiz konuyu hatırlarlar. Zamanında Çernobil'de nükleer tesis patladığında çay-fındık her şey etkilenmesine rağmen dönemin bakanlarından biri sorun yok diyerek çay içmiş. Yani diyeceğim o ki; hiç bir şey olmasa bile kesin bir şeyler olmuştur. Bu kadar.
 
Tek seçenek varsa %50 > 0. Bir yandan aşı oldum diye rehavete kapılıp hastalığı kapmak var. Etkinliği daha fazla olan bir aşının gelmesini bir süre bekleyebilirim belki (etkinlik ölçümü yapabildiğimden değil)
 
Yakalandığında yüzde 99.88 iyilestiğiniz bi hastalığın yuzde elli güvenirliliği olan aşısını hangi mantıkla olacaksınız arkadaşlar.
Faz3 calışmaları henüz bitmiş ve ilk defa denenecek bu aşıyı olmayalım.
Uygurların katili çinde bile sadece 1 milyon aşılama yapılmış şu ana kadar.
Aşı firmaları ayrıca muafiyette aldı, yani imza atacaksınız aşıyla ilgili sonra sağlığınızdan olursanız bile sorumlu olmayacak kimse
Bu durumda ben deli miyim ki aşı olayım ??????

Hocam sizin gönderinizi alıntılıyorum bir başlangıç noktası olması için ama tek amacım kendi mantığımı açıklamak, tüm arkadaşlar için bir perspektif oluşturmak. Açıkçası siyasilere, bakanın aşı olmasına vs. güvenmiyorum. Dünya sağlık örgütüne veya Çin'in verilerine de güvenmiyorum. Ben Türk doktorlarına ve bilim insanlarına güveniyorum. Doktorlarımız ve bilim insanlarımız aşının güvenilir olduğunu, etkili ve etkin olduğunu söylüyor. Ancak inanıp inanmamak, güvenip güvenmemek size kalmış.

Şu da var ki bir doktor size asprin dahi yazsa, bunun double blind deneyini oturup kendiniz yapamazsınız. İlacın etkisine bir noktada inanmak zorunda kalıyoruz. Yani nihayetinde bilime, bilimsel metoda inanmak zorundayız, biyolojiye, farmakolojiye, biyokimyaya güvenmek durumundayız. Bilimsel metod bize şunu diyor, "dünyanın hatta evrenin neresine gidersen git, aynı koşullarda aynı deneyi tekrarlarsan aynı sonucu alırsın" diyor. Ki farklı ülkelerdeki farklı üniversiteler, farklı tıp fakülteleri aynı koşullarda aynı deneyi yapıyor, istatistiksel olarak yaklaşık sonuçlar alıyor. Tıp bilimi, fizik gibi, kimya gibi daha keskin bir bilim dalı olmadığı, insan ve virüs değişken olduğu, genetik farklılıklar vs. olabileceği için bir miktar sapma yaşanabiliyor. Ama genel sonuç hemen hemen aynı kalıyor.

Velhasılı kelam, bilimsel metoda, Türk doktorlarına ve bilim insanlarına güvenmek zorundayız. Twitter'dan takip ettiğim Semih Tareen adlı virolog, aşı ve virüs ile ilgili epeydir bilgi paylaşıyor. Bu aşı ile ilgili paylaştığı flood da şuydu: https://twitter.com/virusfantom/status/1349076677888864256?s=20

Brezilya'da neden etkinliğin %50 küsür çıktığını anlatmış. Aşı etkinliği ve etkililiğinin farklı şeyler olduğunu ben de şimdi Semih hocanın paylaşımından öğrendim: https://www.journalagent.com/turkhijyen/pdfs/THDBD_73_1_55_70.pdf

Şunu da ekleyeyim; Sinovac şirketinin aşısı inaktif metod kullanılarak üretildi. Onlarca yıldır kullanılan en güvenilir metod bu. En etkili metod olduğunu söyleyemem. Biontech'in aşısı dna/rna bazlı bir aşı olduğundan çok daha etkili deniliyor. Ama inaktif aşılar sizi korumasa bile bir zararı da yok. Kızamık aşısı, verem aşısı, kabakulak aşısı, çocuk felci aşısı vs. hepsi bu şekilde üretilmiş. Şu linkte farkları açıklanmış.

Kısacası aşı geliştirmeye çalışan insanlar bu disipline ömürlerini veriyorlar. Ben ne o deneyleri tekrarlayabilirim, ne gidip virolog olabilirim, ne de bu insanların detaylıca paylaştıkları verileri yorumlayabilirim. Ancak halk seviyesinde anlattıkları kadarından bir şeyler anlayabilirim. Ve anladığım kadarıyla henüz yeterli kişi aşı olmadığı için bir bilgi eksikliği olsa da aşının koruyuculuğu halen çok iyi. Bu yüzden şu an hangi aşıyı olsam deme lüksümüzün olmadığını düşünüyorum. Aşılar arasında bir tercih sözkonusu değil, asıl tercih covide yakalanmak ile aşı olmak arasında.

Konu ile ilgili yalansavar.org'un bir yazısını da şuraya bırakıyorum: https://yalansavar.org/2019/02/04/sik-rastlanan-asi-karsiti-iddialar-1-asilarin-luzum-ve-etkinligi/

@ersan3333 hocam şimdi cevabım size:

1. İstatistiğin kaynağı nedir hocam? Bu lanet virüsün uzun vadede çok ciddi yan etkileri olabileceği, öldürmese de %14-35 oranında diyaliz bağımlısı yaptığı, akciğer kapasite kaybına uğrattığı, düşük oksijen seviyesinden dolayı korona geçirenlerin iç organlarının hassar gördüğü vs. belirtiliyor. (Link atabilirim ama yazı uzadı.) Bu gibi sebeplerden dolayı ben covid'e yakalanmak istemiyorum. Öldürme olasılığı binde bir bile olsa, ben ölünce %100 oluyor benim için.

2. Çin'in Uygurlara yaptığı zulüm ile bunun bir ilgisi yok. Protesto edecekseniz Huawei ürünlerini almayın. Çünkü daha bugün şu haberi gördüm:
upload_2021-1-14_2-20-45.png


Çin'e zaten gıcığım, şu saatten sonra Huawei almam da aldırmam da.

3. Devlet bizi kolumuzdan zorla tutup aşı yaptıramaz. Vücut bütünlüğüne aykırı. Zorla aşı yaptırdığında da saçma sapan insanlar başka hastalıkları aşıya bağlayıp dava açabilirler. Bu gibi sebeplerden dolayı sorumluluk kabul etmediklerine dair belge imzalatabilirler. Okula gittiyseniz okulda da imzaladınız aynı belgeyi.

4. "Ben deli miyim aşı olayım?" demişsiniz. Haddime değil ama hiçbir tartışmada itibarınızı ortaya koymayın derim. İnsanız, yanılabiliriz. Hatalı düşüncemizden vazgeçmenin maliyetini yükseltmiş oluyoruz. Ayrıca karşıdaki kimseye de bir tartışmada hakaret etmemek lazım. Çünkü aynı şekilde, karşımızdaki kişi yanılıyorsa/yanlış düşünüyorsa, düşüncesinden vazgeçme maliyetini yükseltmiş oluyoruz. Siz de fikrinizden vazgeçip aşı olursanız deli olmazsınız, aşı olma riskini alanlar da deli değil. Sadece koronaya yakalanmaktan korkuyoruz, bıktık, bunaldık.

5. Evet ağır işsizim. :D "Bu yazıyı insan okuyacak insan" diyenleri duyar gibiyim. Sürç-i lisan eylediysek affola.

Son bir ek daha: Benim yazdıklarıma da güvenmeyin. Gidin aile hekiminize danışın, hastaneden bir doktora danışın, ailenizde çevrenizde bir doktor varsa ona danışın.
 
Son düzenleme:
Hocam sizin gönderinizi alıntılıyorum bir başlangıç noktası olması için ama tek amacım kendi mantığımı açıklamak, tüm arkadaşlar için bir perspektif oluşturmak. Açıkçası siyasilere, bakanın aşı olmasına vs. güvenmiyorum. Dünya sağlık örgütüne veya Çin'in verilerine de güvenmiyorum. Ben Türk doktorlarına ve bilim insanlarına güveniyorum. Doktorlarımız ve bilim insanlarımız aşının güvenilir olduğunu, etkili ve etkin olduğunu söylüyor. Ancak inanıp inanmamak, güvenip güvenmemek size kalmış.

Şu da var ki bir doktor size asprin dahi yazsa, bunun double blind deneyini oturup kendiniz yapamazsınız. İlacın etkisine bir noktada inanmak zorunda kalıyoruz. Yani nihayetinde bilime, bilimsel metoda inanmak zorundayız, biyolojiye, farmakolojiye, biyokimyaya güvenmek durumundayız. Bilimsel metod bize şunu diyor, "dünyanın hatta evrenin neresine gidersen git, aynı koşullarda aynı deneyi tekrarlarsan aynı sonucu alırsın" diyor. Ki farklı ülkelerdeki farklı üniversiteler, farklı tıp fakülteleri aynı koşullarda aynı deneyi yapıyor, istatistiksel olarak yaklaşık sonuçlar alıyor. Tıp bilimi, fizik gibi, kimya gibi daha keskin bir bilim dalı olmadığı, insan ve virüs değişken olduğu, genetik farklılıklar vs. olabileceği için bir miktar sapma yaşanabiliyor. Ama genel sonuç hemen hemen aynı kalıyor.

Velhasılı kelam, bilimsel metoda, Türk doktorlarına ve bilim insanlarına güvenmek zorundayız. Twitter'dan takip ettiğim Semih Tareen adlı virolog, aşı ve virüs ile ilgili epeydir bilgi paylaşıyor. Bu aşı ile ilgili paylaştığı flood da şuydu: https://twitter.com/virusfantom/status/1349076677888864256?s=20

Brezilya'da neden etkinliğin %50 küsür çıktığını anlatmış. Aşı etkinliği ve etkililiğinin farklı şeyler olduğunu ben de şimdi Semih hocanın paylaşımından öğrendim: https://www.journalagent.com/turkhijyen/pdfs/THDBD_73_1_55_70.pdf

Şunu da ekleyeyim; Sinovac şirketinin aşısı inaktif metod kullanılarak üretildi. Onlarca yıldır kullanılan en güvenilir metod bu. En etkili metod olduğunu söyleyemem. Biontech'in aşısı dna/rna bazlı bir aşı olduğundan çok daha etkili deniliyor. Ama inaktif aşılar sizi korumasa bile bir zararı da yok. Kızamık aşısı, verem aşısı, kabakulak aşısı, çocuk felci aşısı vs. hepsi bu şekilde üretilmiş. Şu linkte farkları açıklanmış.

Kısacası aşı geliştirmeye çalışan insanlar bu disipline ömürlerini veriyorlar. Ben ne o deneyleri tekrarlayabilirim, ne gidip virolog olabilirim, ne de bu insanların detaylıca paylaştıkları verileri yorumlayabilirim. Ancak halk seviyesinde anlattıkları kadarından bir şeyler anlayabilirim. Ve anladığım kadarıyla henüz yeterli kişi aşı olmadığı için bir bilgi eksikliği olsa da aşının koruyuculuğu halen çok iyi. Bu yüzden şu an hangi aşıyı olsam deme lüksümüzün olmadığını düşünüyorum. Aşılar arasında bir tercih sözkonusu değil, asıl tercih covide yakalanmak ile aşı olmak arasında.

Konu ile ilgili yalansavar.org'un bir yazısını da şuraya bırakıyorum: https://yalansavar.org/2019/02/04/sik-rastlanan-asi-karsiti-iddialar-1-asilarin-luzum-ve-etkinligi/

@ersan3333 hocam şimdi cevabım size:

1. İstatistiğin kaynağı nedir hocam? Bu lanet virüsün uzun vadede çok ciddi yan etkileri olabileceği, öldürmese de %14-35 oranında diyaliz bağımlısı yaptığı, akciğer kapasite kaybına uğrattığı, düşük oksijen seviyesinden dolayı korona geçirenlerin iç organlarının hassar gördüğü vs. belirtiliyor. (Link atabilirim ama yazı uzadı.) Bu gibi sebeplerden dolayı ben covid'e yakalanmak istemiyorum. Öldürme olasılığı binde bir bile olsa, ben ölünce %100 oluyor benim için.

2. Çin'in Uygurlara yaptığı zulüm ile bunun bir ilgisi yok. Protesto edecekseniz Huawei ürünlerini almayın. Çünkü daha bugün şu haberi gördüm: Ekli dosyayı görüntüle 68954

Çin'e zaten gıcığım, şu saatten sonra Huawei almam da aldırmam da.

3. Devlet bizi kolumuzdan zorla tutup aşı yaptıramaz. Vücut bütünlüğüne aykırı. Zorla aşı yaptırdığında da saçma sapan insanlar başka hastalıkları aşıya bağlayıp dava açabilirler. Bu gibi sebeplerden dolayı sorumluluk kabul etmediklerine dair belge imzalatabilirler. Okula gittiyseniz okulda da imzaladınız aynı belgeyi.

4. "Ben deli miyim aşı olayım?" demişsiniz. Haddime değil ama hiçbir tartışmada itibarınızı ortaya koymayın derim. İnsanız, yanılabiliriz. Hatalı düşüncemizden vazgeçmenin maliyetini yükseltmiş oluyoruz. Ayrıca karşıdaki kimseye de bir tartışmada hakaret etmemek lazım. Çünkü aynı şekilde, karşımızdaki kişi yanılıyorsa/yanlış düşünüyorsa, düşüncesinden vazgeçme maliyetini yükseltmiş oluyoruz. Siz de fikrinizden vazgeçip aşı olursanız deli olmazsınız, aşı olma riskini alanlar da deli değil. Sadece koronaya yakalanmaktan korkuyoruz, bıktık, bunaldık.

5. Evet ağır işsizim. :D "Bu yazıyı insan okuyacak insan" diyenleri duyar gibiyim. Sürç-i lisan eylediysek affola.

Son bir ek daha: Benim yazdıklarıma da güvenmeyin. Gidin aile hekiminize danışın, hastaneden bir doktora danışın, ailenizde çevrenizde bir doktor varsa ona danışın.
Okudum ve emeğinize sağlık.
 
Habertürk Manşet'te Mehmet Akif Ersoy, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın ve Ege Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nuri Zafer Kurugöl ile konuştu. Bu programı izlemenizi tavsiye ederim. Kendi yorumum bilim insanlarına güvenmek gerekir. Sosyal medya trendleri malesef bizleri daha yanlış yönlendiriyor. Bu tabloya göre açıklamada bulundular. 9242 katılımcı aşı olmuş aşı olanların %50.38 ini virüse karşı korumuş diğerleri yakalanmış ve çok hafif semptomlar ile atlatmış.( O yüzde elli bu elli oluyor.) Yani aşı virüse yakalanmayı tam engellemiyor. (Bunu tüm bu iş ile ilgilenen bilim insanları söylemişti). En önemli tarafı da bu bence yakalanan hiç kimse hastanelik olmamış Orta ve Ciddi %100 korumuş. Tabiki karar herkesin kendine ait. Kaynak belirterek doğru bilgi doğru fikir anlayışındayım. Sağlıklı günler diliyorum arkadaşlar.
SmartSelectImage_2021-01-14-10-10-58.png
 
Son düzenleme:
Hocam sizin gönderinizi alıntılıyorum bir başlangıç noktası olması için ama tek amacım kendi mantığımı açıklamak, tüm arkadaşlar için bir perspektif oluşturmak. Açıkçası siyasilere, bakanın aşı olmasına vs. güvenmiyorum. Dünya sağlık örgütüne veya Çin'in verilerine de güvenmiyorum. Ben Türk doktorlarına ve bilim insanlarına güveniyorum. Doktorlarımız ve bilim insanlarımız aşının güvenilir olduğunu, etkili ve etkin olduğunu söylüyor. Ancak inanıp inanmamak, güvenip güvenmemek size kalmış.

Şu da var ki bir doktor size asprin dahi yazsa, bunun double blind deneyini oturup kendiniz yapamazsınız. İlacın etkisine bir noktada inanmak zorunda kalıyoruz. Yani nihayetinde bilime, bilimsel metoda inanmak zorundayız, biyolojiye, farmakolojiye, biyokimyaya güvenmek durumundayız. Bilimsel metod bize şunu diyor, "dünyanın hatta evrenin neresine gidersen git, aynı koşullarda aynı deneyi tekrarlarsan aynı sonucu alırsın" diyor. Ki farklı ülkelerdeki farklı üniversiteler, farklı tıp fakülteleri aynı koşullarda aynı deneyi yapıyor, istatistiksel olarak yaklaşık sonuçlar alıyor. Tıp bilimi, fizik gibi, kimya gibi daha keskin bir bilim dalı olmadığı, insan ve virüs değişken olduğu, genetik farklılıklar vs. olabileceği için bir miktar sapma yaşanabiliyor. Ama genel sonuç hemen hemen aynı kalıyor.

Velhasılı kelam, bilimsel metoda, Türk doktorlarına ve bilim insanlarına güvenmek zorundayız. Twitter'dan takip ettiğim Semih Tareen adlı virolog, aşı ve virüs ile ilgili epeydir bilgi paylaşıyor. Bu aşı ile ilgili paylaştığı flood da şuydu: https://twitter.com/virusfantom/status/1349076677888864256?s=20

Brezilya'da neden etkinliğin %50 küsür çıktığını anlatmış. Aşı etkinliği ve etkililiğinin farklı şeyler olduğunu ben de şimdi Semih hocanın paylaşımından öğrendim: https://www.journalagent.com/turkhijyen/pdfs/THDBD_73_1_55_70.pdf

Şunu da ekleyeyim; Sinovac şirketinin aşısı inaktif metod kullanılarak üretildi. Onlarca yıldır kullanılan en güvenilir metod bu. En etkili metod olduğunu söyleyemem. Biontech'in aşısı dna/rna bazlı bir aşı olduğundan çok daha etkili deniliyor. Ama inaktif aşılar sizi korumasa bile bir zararı da yok. Kızamık aşısı, verem aşısı, kabakulak aşısı, çocuk felci aşısı vs. hepsi bu şekilde üretilmiş. Şu linkte farkları açıklanmış.

Kısacası aşı geliştirmeye çalışan insanlar bu disipline ömürlerini veriyorlar. Ben ne o deneyleri tekrarlayabilirim, ne gidip virolog olabilirim, ne de bu insanların detaylıca paylaştıkları verileri yorumlayabilirim. Ancak halk seviyesinde anlattıkları kadarından bir şeyler anlayabilirim. Ve anladığım kadarıyla henüz yeterli kişi aşı olmadığı için bir bilgi eksikliği olsa da aşının koruyuculuğu halen çok iyi. Bu yüzden şu an hangi aşıyı olsam deme lüksümüzün olmadığını düşünüyorum. Aşılar arasında bir tercih sözkonusu değil, asıl tercih covide yakalanmak ile aşı olmak arasında.

Konu ile ilgili yalansavar.org'un bir yazısını da şuraya bırakıyorum: https://yalansavar.org/2019/02/04/sik-rastlanan-asi-karsiti-iddialar-1-asilarin-luzum-ve-etkinligi/

@ersan3333 hocam şimdi cevabım size:

1. İstatistiğin kaynağı nedir hocam? Bu lanet virüsün uzun vadede çok ciddi yan etkileri olabileceği, öldürmese de %14-35 oranında diyaliz bağımlısı yaptığı, akciğer kapasite kaybına uğrattığı, düşük oksijen seviyesinden dolayı korona geçirenlerin iç organlarının hassar gördüğü vs. belirtiliyor. (Link atabilirim ama yazı uzadı.) Bu gibi sebeplerden dolayı ben covid'e yakalanmak istemiyorum. Öldürme olasılığı binde bir bile olsa, ben ölünce %100 oluyor benim için.

2. Çin'in Uygurlara yaptığı zulüm ile bunun bir ilgisi yok. Protesto edecekseniz Huawei ürünlerini almayın. Çünkü daha bugün şu haberi gördüm: Ekli dosyayı görüntüle 68954

Çin'e zaten gıcığım, şu saatten sonra Huawei almam da aldırmam da.

3. Devlet bizi kolumuzdan zorla tutup aşı yaptıramaz. Vücut bütünlüğüne aykırı. Zorla aşı yaptırdığında da saçma sapan insanlar başka hastalıkları aşıya bağlayıp dava açabilirler. Bu gibi sebeplerden dolayı sorumluluk kabul etmediklerine dair belge imzalatabilirler. Okula gittiyseniz okulda da imzaladınız aynı belgeyi.

4. "Ben deli miyim aşı olayım?" demişsiniz. Haddime değil ama hiçbir tartışmada itibarınızı ortaya koymayın derim. İnsanız, yanılabiliriz. Hatalı düşüncemizden vazgeçmenin maliyetini yükseltmiş oluyoruz. Ayrıca karşıdaki kimseye de bir tartışmada hakaret etmemek lazım. Çünkü aynı şekilde, karşımızdaki kişi yanılıyorsa/yanlış düşünüyorsa, düşüncesinden vazgeçme maliyetini yükseltmiş oluyoruz. Siz de fikrinizden vazgeçip aşı olursanız deli olmazsınız, aşı olma riskini alanlar da deli değil. Sadece koronaya yakalanmaktan korkuyoruz, bıktık, bunaldık.

5. Evet ağır işsizim. :D "Bu yazıyı insan okuyacak insan" diyenleri duyar gibiyim. Sürç-i lisan eylediysek affola.

Son bir ek daha: Benim yazdıklarıma da güvenmeyin. Gidin aile hekiminize danışın, hastaneden bir doktora danışın, ailenizde çevrenizde bir doktor varsa ona danışın.
Kaleminize sağlık tarafsız ve sağlam bir ifade gücünüz var takdir ettim
 
Arkadaşlar şöyle ilginç bir durum da var. Malumunuz Corona ön planda ama grip kavramı yok gibi. Tamam Coronanın varlığı kesin. Bazı insanlarda çok ağır sonuçlara sebep oluyor. O nedenle aşı olmak fikri elbette ağır basıyor. Çünkü aile ve toplum etkileşim içerisinde. Fakat grip aşısı her yıl yenilenen bir aşı. Bilemeyiz ama belki gribin yerini Corona aldı ve belki bu serüven sürüp gidecek. Malumunuz mutasyon haberleri gibi. Burada kişisel izne bağlı olması tabii ki normal. Fakat hastalığın zararını minimuma düşürmenin tek yolunun aşı olduğu da kaçınılmaz bir gerçek. Yan etki meselesini bilemeyiz ama şu anda aşı olmayı kabul etmeyenler de yerli aşı çıkınca onu kabul edeceklerdir diye düşünüyorum.
 
Arkadaşlar Bill Gates 2011'den itibaren şu an yapılan corona aşılarının tümüne ortak olmuş ve bu kişi dünya nüfusunu yüzde 15 azalmalıyız demişti 2018'de.
Küresel bir yeni düzenle karşı karşıyayız mrna aşıları sizin dnanıza her türlü emri verip değiştirebielcek nitelikte ve bunu kimse bilmiyor çünkü ilk defa uygulanacak.
Her din din diyen müslüman değilse, her bilim bilim diyende insanlığın geleceğini düşünmüyor.
Şu an bilim satanist küreselcilerin elinde. bill gates,rockafeller, rotschildd aileleri bilinen bir kaçı.bizim ülkemizde de bunlara hizmet eden maalesef bir çok doktor var.
 
Arkadaşlar Bill Gates 2011'den itibaren şu an yapılan corona aşılarının tümüne ortak olmuş ve bu kişi dünya nüfusunu yüzde 15 azalmalıyız demişti 2018'de.
Küresel bir yeni düzenle karşı karşıyayız mrna aşıları sizin dnanıza her türlü emri verip değiştirebielcek nitelikte ve bunu kimse bilmiyor çünkü ilk defa uygulanacak.
Her din din diyen müslüman değilse, her bilim bilim diyende insanlığın geleceğini düşünmüyor.
Şu an bilim satanist küreselcilerin elinde. bill gates,rockafeller, rotschildd aileleri bilinen bir kaçı.bizim ülkemizde de bunlara hizmet eden maalesef bir çok doktor var.

Ne diyim hocam, siz olmayın o zaman.

Arkadaşlar buna Ad Hoc(sabunlama safsatası) deniyor. Carl Sagan bunu "garajımdaki ejderha" metaforu ile çok güzel açıklamış. """ "Garajımda ağzından ateş püskürten bir ejderha var" diyorum. Heyecanla "göster" diyorsunuz. Garajıma götürüyorum ve "aha orda" diyorum. Siz hiçbir şey göremiyorsunuz, "e hani nerde?" diyorsunuz. "Ha, söylemeyi unuttum, bu ejderha görünmez" diyorum. "Tamam o zaman" diyorsunuz, "yere biraz un serpelim, bari ayak izlerini görürüz." serpiyoruz unu yere ve bekliyoruz, hiçbir şey olmuyor. "Tabii ki ayak izlerini göremeyiz" diyorum, "Çünkü bu ejderha uçuyor." Siz gaza geliyorsunuz, elinize bir sprey boya alıp ortalığa püskürtmeye başlıyorsunuz, ejderhanın orada olup olmadığını anlamak için. Boya duvarlardan başka hiçbir şeyi boyamıyor. "sprey boya tabii ki işe yaramaz" diyorum, "çünkü bu ejderha casper gibi bi şey, cisimler onun içinden geçer." Siz koşup bi kızılötesi kamera getiriyorsunuz, o da hiçbir şey göstermiyor. "Tabii ki göstermez" diyorum ben, "bu ejderha ısı yaymıyor ki."... """ (Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/280233)

Hocamızın önceki gönderisinde aşı olmamakla ilgili iddialar, aşının "güvenirliliğinin" %50 olması(güvenilirlik, etkinlik, etkililik çok farklı şeyler), "Uygur düşmanı" Çin'de sadece 1 milyon insanın aşı olması(19 aralık tarihli bir veri bu) ve devletin aşı olmadan önce izin istemesiydi(hemen hemen her tıbbi işlemde isteniyor artık).

Şimdi kısmen de bana cevap olarak söylenmiş olmasına rağmen, temel iddialar değişti hemen. Nedir bu iddialar? 1) Bill Gates başta olmak üzere bir takım şer odaklarının :D dünya nüfusunu %15 azaltmak istemesi (yani ya virüsü onlar çıkardı ve bu sayede nüfusu azaltacaklar demek istiyor, ya da aşı ile bizi öldürecekler demek istiyor). 2) mrna aşılarının dna'mıza her türlü emri verip değiştirebilmesi 3) bilimin satanist küreselcilerin elinde olması. 4) ülkemizde de "bill gates,rockafeller, rotschildd aileleri" gibi şer odaklarına hizmet eden bir çok doktorun olması.

2 numaralı argümanın da iler tutar tarafı yok, bu yüzden hiç konuşmayalım. Çünkü konu Biontech aşısı değildi. Sinovac'ın aşısı da bu yöntemle üretilmedi.

3 numaralı argümana kahkaha attım. Yine de 3 ve 4 numaralı argümanları birlikte değerlendirebiliriz. Bu argümanların doğruluğuna dair herhangi bir kanıt yok. Hangi doktorun rüşvet aldığına, "bill gates, rockafeller, veya rotschildd" ailelerine hizmet ettiğine dair nasıl bir belgeniz, görüntünüz vs. var merak ediyorum. Ya da bilimin satanist küreselcilerin elinde olduğuna nasıl bir istihbarat aldınız, cia mi ulaştı size, fbi'yı falan mı hacklediniz, büyük resmi görmeyi nasıl başardınız cidden merak konusu. :D Ama tabii ki aşı karşıtlarına göre kanıtın olmaması, böyle şer odaklarının olmadığı anlamına gelmiyor. Işıl Arıcan'ın şu flood'una mutlaka bir bakın: https://twitter.com/isil_arican/status/1349047422631047168

1 numaralı argüman için de bir kanıt yok ama Bill Gates'in dünya sağlığı için yaptığı çalışmalar buna kanıt olarak görülüyor. Konu ile ilgisiz ama uzun yıllardır bir linux kullanıcısı olarak, Bill Gates'e karşı pek de sempati beslediğim söylenemezdi. Ancak adamın yaptığı çalışmaları, ted konuşmalarını, netflix belgeselini izledikten sonra epey haksızlık ettiğimi düşünmeye başladım. Su problemine, çevresel problemlere, dünya sağlığına dair tonla para harcamış, ilaç şirketlerine araştırma için fon sağlamış. Bugün Bill Gates gibi üç beş kişi daha olsa, belki sma hastası bebeklere farklı ilaç şirketleri de çözüm bulabilirdi. Bill Gates'in(daha doğrusu vakfının) ilaç şirketlerine bağış yapması, fon sağlaması da son derece normal. Dünyanın en zengin insanlarından biri. O yapmayacak da bunu kim yapacak? Bakkal mahmut mu yapacak? Nesi garip bunun?

Sonuç olarak, hocamız tüm bu iddiaların sonucunda büyük resmi gören insanlardan biri olduğunu ve bu sayede "aşının güvenilir olmadığını" savunuyor. Hocamızı aksine ikna edebileceğimi sanmıyorum, o sınırı çoktan geçmişiz, öyle bir gayem de yok zaten. Benim amacım bu gönderiyi okuyanların -aşı ve tıp karşıtlığı özelinde- komplo teorisyenlerinin ne kadar çarpık bir düşünceye sahip olduklarını görmeleri.

Üstelik bunun ardı arkası kesilmiyor. Bilim düşmanlığı, düz dünyacılık vs. bu şekilde aynı çarpık neden sonuç ilişkileriyle yükseliyor.
 
Son yıllarda tedavi olduğum, tedavi olanları götürdüğüm birçok doktorun(devlet hastanesi ve özel hastane ayrımı olmaksızın) devletin karşıladığı ilaçların yanına birer de ödenmeyen ilaç ya da tedavi yöntemlerinin broşürünü kaşelemesi,
Bakanın bundan sonra ülkemizde soğuk algınlığı dediğimiz hastalıklar bile covid-19 dur diye açıklama yapması,
Sürekli bundan sonra eski normal olmayacağının dayatılması,
Hastalıktan çok korku psikolojisi yayılması ve aşıların mucize gibi pazarlanması,
bende ilaç firmalarının yıllarca grip aşılarında istenen noktaya ulaşamayıp daha çok kurbanın daha çok ve güncellenen aşılara muhtaç bırakılması için çalıştıkları ve başardıkları fikrini oluşturdu.

Hep konuşulur, farklı gıda teknolojileri üretilip insanların ömür boyu şeker ilaçlarına bağımlı hale getirilmesi gibi, bazen gelen istediğinde ilaç kullanan değil sürekli müşteri lazımdı, başardılar.

Paranın istediği gibi yaşamaya, harcamaya, düşünmeye, yemeye, içmeye çoktan başlamıştık, aşı küçük bir parçası.

Kaldı ki doların hükmündeki en büyük sektörlerden bir olan enerji/petrol için binlerce kişiyi öldürenler, diğer büyük bir sektör olan ilaç için öldürmekten vaz mı geçecekler?
 
Son düzenleme:
Kendisinde ve soydan gelenlerinde kronik rahatsızlığı olanların bu aşının belirtileri görülmeden olmaması gerektiği kanaatindeyim. Mesela bende alerjik rinit var, her bahar dönemi mevsim geçişlerinde olurum, çok fena hapşırtır 5-10 kere peş peşe, gözümden yaş akar. Geçen hafta yine oldum ve düşündüm. Geçen ilkbaharda olmadım, maske yasağı da sanırım yaza doğru geldi, maskesiz ağaçların arasından gidip geldim okula yürüyerek ama bu dönem dışarıya maskesiz çıkmıyorum, sadece hasta olmadan 3-5 gün önce bahçede bir saat kadar oturmuştum, o etkiledi diye düşünüyorum. Neyse. Sözün özü, kronik rahatsızlığım var ve bu ömür boyu gidecek, aşının belirtileri ortaya çıkmadan hangi aşı olursa olsun olmayı düşünmüyorum. Yan etkileri ne olduğu daha belli değil.
 
Konu ile ilgili olarak: Sinan Alper hoca podcast'inde "Aşı Karşıtlığının Psikolojisi" konusu anlatmış. 15 dakikalık bu konuşmayı şuradan dinleyebilirsiniz: https://open.spotify.com/episode/3olTmZBUZ9BvQC1Ns9UHFC?si=TYid-u76RRGGM1nrXA50rQ

Son yıllarda tedavi olduğum, tedavi olanları götürdüğüm birçok doktorun(devlet hastanesi ve özel hastane ayrımı olmaksızın) devletin karşıladığı ilaçların yanına birer de ödenmeyen ilaç ya da tedavi yöntemlerinin broşürünü kaşelemesi,
Bakanın bundan sonra ülkemizde soğuk algınlığı dediğimiz hastalıklar bile covid-19 dur diye açıklama yapması,
Sürekli bundan sonra eski normal olmayacağının dayatılması,
Hastalıktan çok korku psikolojisi yayılması ve aşıların mucize gibi pazarlanması,
bende ilaç firmalarının yıllarca grip aşılarında istenen noktaya ulaşamayıp daha çok kurbanın daha çok ve güncellenen aşılara muhtaç bırakılması için çalıştıkları ve başardıkları fikrini oluşturdu.

Hep konuşulur, farklı gıda teknolojileri üretilip insanların ömür boyu şeker ilaçlarına bağımlı hale getirilmesi gibi, bazen gelen istediğinde ilaç kullanan değil sürekli müşteri lazımdı, başardılar.

Paranın istediği gibi yaşamaya, harcamaya, düşünmeye, yemeye, içmeye çoktan başlamıştık, aşı küçük bir parçası.

Hocam öğretmenlerin özel yayın tavsiye etmesiyle, doktorun ilaç tavsiye etmesi arasında bir fark yok. Hepsini devlet karşılamıyor ilaçların. İlaçların bazıları da doğrudan tedavi edici değil, destekleyici nitelikte oluyor. Hayat kalitemizi artıran ilaçlar var cidden ve sgk karşılamıyor. Yazmasın mı doktor?

Bilime siyaset karışmaması lazım ama tr'de maalesef bu başlı başına sorun oldu. Bunu pandemi sürecinde daha iyi gördük. Yanlış verilen vaka sayıları, tutarsız veriler vs. bakanlığın güven kaybetmesine yol açtı. Süreç iyi yönetilememiş olabilir. Ama ben bakanın veya siyasilerin laflarına bakmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu konu bilimin konusu, bilim insanlarının ve doktorların dediğine bakmak lazım.

Evet. Bundan sonra eski normal olmayacak. Sizce şu an normal miyiz? Böyle bir hastalıkla mücadele ettikten sonra normale dönmek de kolay olmayacak. Ayrıca insanlar üzerinde etkin olan 4 tür koronavirüs vardı. Bunlar çoğunlukla "üsye" denen, bizim grip zannetiğimiz, üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açıyordu. Aslında hepimiz diğer 4 tür koronavirüsün bazılarına yakalanıp grip olduğumuzu zannettik büyük olasılıkla. Ama bu konu hastalık olarak üsye denilip geçiliyor. Diğer 4 koronavirüs bu kadar ölümcül olmadığı için de hiçbirimizin haberi bile yoktu. Şu makaleden bu virüslerin neler olduğuna dair bilgi edinebilirsiniz: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/161734 Kısacası şu an 5. tür koronavirüs olan sarscov2 virüsü ile yaşamak zorundayız. Henüz kesin değil ama grip gibi endemik(ndemic) bir salgına dönüşebilir. Yani mevsimsel olarak yakalanabiliriz. Bunun çaresi de aşı. (Ve evet bence mucize gibi bir şey.) Hacamat mı önersinler, bardak çekin mi desinler, faydalı ot falan mı önersinler? Salgın olunca mecburen aşı üretiliyor kısacası.

"Trafik kazasında ölebilirsiniz, hız yapmayın, eminyet kemeri takın" deniyor. Trafik kazasından korkmanın nesi yanlış? Emniyet kemeri takmayalım mı, daha güvenli arabalara binmeyelim mi mesela? "Hep otomobil endüstrisinin işi bunlar" diye birilerini mi suçlayalım?

"Hep konuşulur, farklı gıda teknolojileri üretilip insanların ömür boyu şeker ilaçlarına bağımlı hale getirilmesi gibi, bazen gelen istediğinde ilaç kullanan değil sürekli müşteri lazımdı, başardılar." demişsiniz. Kızamık aşısını, kabakulak aşısını, çiçek aşısını, verem aşısını ömrünüz boyunca kullanıyor musunuz hocam? Sürekli müşteri misin yani? Demek istediğim şu ki grip virüsleri sürekli mutasyon geçirdiği için, aşıya güncelleme geliyor. Koruyuculuğu ömür boyu değil. Ama hayatınızda bir defa olup belki hayatınızı kurtaran aşıları görmek yerine, mecburen ara ara güncellenmesi gereken grip aşısını görüyorsunuz. Hepimiz hayatımızı en az birkaç kez tıbba borçluyuzdur.

Kısacası olayların akışı, "şeylerin doğası", eşyanın tabiatı gereğince olması gerektiği gibi oluyor çoğu şey. Ancak confirmation bias türü yanılgılar yüzünden biz görmek istediğimizi görebiliyoruz sadece. "Çinli bir köylü baltasını kaybetmiş. Komşusunun oğlundan şüphelenmiş. Çocuk bir hırsız gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş. Ertesi gün tarladaki aletlerin arasında baltayı bulmuş. Sonra çocuğu yine görmüş; bütün diğer çocuklar gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş." Umarım anlatabilmişimdir.

"Paranın istediği gibi yaşamaya, harcamaya, düşünmeye, yemeye, içmeye çoktan başlamıştık, aşı küçük bir parçası." demişsiniz. Konu ile ilgisi yok. Hastalanıyoruz, ilaç kullanıyoruz, aşı oluyoruz. Bundan ilaç şirketlerinin para kazanması kadar normal bir şey yok. Taş mı yesin o insanlar? Son yüz yılda insanın hayat kalitesi ve yaşam süresi inanılmaz derecede arttı. Bunu da tıbba borçluyuz. Bu insanların da bundan para kazanmasında bir sorun yok. Kapitalizmin bize sahte ihtiyaçlar üretmesiyle de bu konu birbirinden çok ama çok farklı şeyler. İhtiyacı yokken, yeni arabalar, yeni elbiseler, sürekli bir şeyler satın alıp durmakla, insanın sağlığı için harcama yapması birbirinden çok farklı şeyler.
 
Son düzenleme:
Son yıllarda tedavi olduğum, tedavi olanları götürdüğüm birçok doktorun(devlet hastanesi ve özel hastane ayrımı olmaksızın) devletin karşıladığı ilaçların yanına birer de ödenmeyen ilaç ya da tedavi yöntemlerinin broşürünü kaşelemesi,
Bakanın bundan sonra ülkemizde soğuk algınlığı dediğimiz hastalıklar bile covid-19 dur diye açıklama yapması,
Sürekli bundan sonra eski normal olmayacağının dayatılması,
Hastalıktan çok korku psikolojisi yayılması ve aşıların mucize gibi pazarlanması,
bende ilaç firmalarının yıllarca grip aşılarında istenen noktaya ulaşamayıp daha çok kurbanın daha çok ve güncellenen aşılara muhtaç bırakılması için çalıştıkları ve başardıkları fikrini oluşturdu.

Hep konuşulur, farklı gıda teknolojileri üretilip insanların ömür boyu şeker ilaçlarına bağımlı hale getirilmesi gibi, bazen gelen istediğinde ilaç kullanan değil sürekli müşteri lazımdı, başardılar.

Paranın istediği gibi yaşamaya, harcamaya, düşünmeye, yemeye, içmeye çoktan başlamıştık, aşı küçük bir parçası.

Kaldı ki doların hükmündeki en büyük sektörlerden bir olan enerji/petrol için binlerce kişiyi öldürenler, diğer büyük bir sektör olan ilaç için öldürmekten vaz mı geçecekler?
Yuüreğine bigine klavyene sağlık hocam
 
Size ölümü gösterdiler ve korkuttular.. Bu korku pandemisi üzerinden sizi bazı davranışlara mecbur tutmaya çalışıyorlar.

Bazıları büyük oyunu görmüyor ya da görmek istemiyor. Yaşama içgüdüsü harekete geçirilerek hayatta kalma çabası ile her türlü müdahaleye insanları razı etmeye çalışıyorlar.

Konu trans hümanizm. Çözüm insanı mutasyona uğratmak. Yani sizi “Mutant”a dönüştürmek. Nasıl şeftali ile eriki birleştirip nektarin diye bir şey yaptılarsa işte öyle. Yani portakal ağacında karanfil kokulu sarımsak yetiştirmek gibi bir şeyden söz ediyorum.

Bu insanın Allah’a meydan okumasıdır ve fıtrata müdahaledir. Bilim din değildir. Bilimsel ve teknik anlamda yapılabilecek, mümkün olan her şeyi yapmak, o şeyi meşru kılmaz. Cinsiyet değiştiren, çift cinsiyetli, bizde “Ünsa” denilen insan tipleri de üretilebilir. Diyanet’in belki acil olarak, öncelikle bu konuya eğilmesi gerek.

Maske, aşı, sosyal mesafe, kolonya, hayat eve sığar kampanyaları ile aslında, gözümüz kulağımız, aldığımız nefes bile baskılandı. Adım adım siber köleliğe, siber diktatörlüğe sürükleniyoruz. Cep telefonlarımız dinleniyor, evlerimize yerleştiren radarlı cihazlarla herkes izlenebiliyor artık. Bizim kardeşlerimiz eli ile HES kodu ile başlayan süreç, başka yönlere evriliyor. Zaten cep telefonu ile izleniyoruz, bir de bileklik takılsa ne olur. Sonra Chip takacaklar. Global bir pass.’a da gerek kalmayacak zaten Chip takınca. Zaten iş işten geçmiş olacak o zaman. Siz artık bir insan değil “nesne”siniz. Siz biyonik bir robota dönüştürüldükten sonra sizin yeni adınız Siborg olacak. O zaman bazı şeyler için çok geç kalmış olacağız.
 
iiii gidip magarada yasalim cozum bumu?bilimi takip edecez yok mu sayalim?bence felsefe uzerinden gitmissibiz ama elle tutulur gozle gorulur diyalektik saptama eksik.ne diyeyim Allah gonlune gore versin
 
Yakalandığında yüzde 99.88 iyilestiğiniz bi hastalığın yuzde elli güvenirliliği olan aşısını hangi mantıkla olacaksınız arkadaşlar.
Faz3 calışmaları henüz bitmiş ve ilk defa denenecek bu aşıyı olmayalım.
Uygurların katili çinde bile sadece 1 milyon aşılama yapılmış şu ana kadar.
Aşı firmaları ayrıca muafiyette aldı, yani imza atacaksınız aşıyla ilgili sonra sağlığınızdan olursanız bile sorumlu olmayacak kimse
Bu durumda ben deli miyim ki aşı olayım ??????
hocam 99.88 oranına nereden ulaştınız merak ettim ondan soruyorum bende asi olmayı düşünmüyorum
 
Buzdağı hocama bazı noktalarda katılıyorum. Bilime güvenmek gerek ama ifadelerini ilgili kişiye karşı biraz aşağılayıcı buldum. Bu virüsle bir şekilde karşılaşacağız anlaşılan. Ama mümkünse etkisizleştirilmiş virüs yöntemiyle yapılmasını isterim. Bu arada diğer yöntemlerle oluşturulan aşılar insanların ölümüne yol açmış. Aslında aşı tam olarak güvenilir olmadan vurulmaması lazımdı fakat salgın da hızla ilerliyor. Hiçbir yöntemle de ilerlemesi durdurulamadı şimdiye kadar. Yeni vaka sayısının azalması salgının azaldığını değil artma hızını azalttığını da hesaba katınca endişe artıyor tabi. Bir de salgının tüm dünyada etkili olması, burada dursa bile dışarıdan gelen bir turistle birlikte tekrar başlaması olası. Bir an önce mucizevi bir şekilde sona ermesini hayal ediyorum
 
faz3 denilen evre en az 2-3 sene sürmesi lazım. yani güncel aşıların hepsi risk. covid de bir risk . hangisi ağır basıyorsa ona göre tercih edin.
 
Aşılara güvenmeyen arkadaşlara tavsiyem biraz istatistik çalışın, korelasyon nedir, nedensellik nedir, safsata nedir, bias nedir bir öğrenin. Bunca bilgi kirliliğinin arasında doğru düşünebilmek için zihninizi eğitin. Doğru mindset'ler kazanmadan, doğru ve yanlış bilgiyi birbirinden ayırabilecek düşünsel enstrümanlara sahip olmadan hepimiz yolumuzu kaybedebiliriz. Söylediklerimi de yanlış anlamayın lütfen, üsttenci bir bakış açısıyla falan söylemiyorum.

Buzdağı hocama bazı noktalarda katılıyorum. Bilime güvenmek gerek ama ifadelerini ilgili kişiye karşı biraz aşağılayıcı buldum. Bu virüsle bir şekilde karşılaşacağız anlaşılan. Ama mümkünse etkisizleştirilmiş virüs yöntemiyle yapılmasını isterim. Bu arada diğer yöntemlerle oluşturulan aşılar insanların ölümüne yol açmış. Aslında aşı tam olarak güvenilir olmadan vurulmaması lazımdı fakat salgın da hızla ilerliyor. Hiçbir yöntemle de ilerlemesi durdurulamadı şimdiye kadar. Yeni vaka sayısının azalması salgının azaldığını değil artma hızını azalttığını da hesaba katınca endişe artıyor tabi. Bir de salgının tüm dünyada etkili olması, burada dursa bile dışarıdan gelen bir turistle birlikte tekrar başlaması olası. Bir an önce mucizevi bir şekilde sona ermesini hayal ediyorum

Hocam aşı yüzünden değil, aşıya rağmen ölenler olabilir. Bunun ayırdına varmak önemli. Ve aşı yüzde yüz koruma sağlamıyor zaten. Böyle bir iddia yok. Normalde bağışıklık sistemimiz gün içinde vücudumuza giren tonla yabancı maddeyi elimine ediyor. Vücudumuz belirli bir oranda corona virüs ile karşılaştıysa bile bağışıklık sisteminiz onu yok etmiş olabilir yani. Hatta %100 karşılaştınız. Bugün markette covid pozitif biriyle aynı market arabasını tutmuş olma olasılığınız %100. Yani hemen hasta olmuyoruz. Ancak bağışıklık hücrelerinizin yok edemeyeceği çoklukta bir viral yük altındaysanız hasta oluyorsunuz. Aşırı maruziyet bu noktada önemli.

Aşı olduktan sonra ayılanlar bayılanlar oluyor elbette. Bunun aşının muhtevası ile bir ilgisi yok. İnsanlar iğneden, kandan vs. korkabiliyor, tansiyonu düşebiliyor. Aşı olup, aşı yüzünden ölen kimseyi görmedim duymadım. Bu bilgiye nereden ulaştıysanız bizimle de paylaşırsanız sevinirim. Ki aşının amacı o virüsü bağışıklık sisteminize tanıtmak, daha etkili mücadele etmesini sağlamak. Zaten bu yüzden ilk önce viral yük altındaki sağlık çalışanlarından, bağışıklık sistemi zayıf olanlardan ve yaşlılardan başlanıyor aşılama. Sizce aşının öldürücü bir etkisi olsa bu insanlar mı önce aşılanır?

Ek: Yazdıklarımdan alınmaya gücenmeye gerek yok. O kadar hassas olan beyaz show'a gitsin. :D Söylediğim hiçbir şeyi kimse kişisel algılamasın lütfen. Hepimiz doğru bilgiye erişmek istiyoruz, olabildiğince doğru bilgi paylaşmak istiyoruz. Olay bundan ibaret.
 
Geri
Üst