Türkiye Suriye'ye nota verdi

Kodla Büyü

yağmurtan

Aktif Üye
Mesajlar
208
Savaş adımları bunlar..:(

Suriye'nin Türk uçağının düşürmesinin ardından iki ülke arasındaki ilişkiler farklı bir boyut kazanırken, Türkiye aldığı kararla Suriye'ye nota verdi.

Türkiye, Şam'a verdiği son mesajda şu ifadelere yer verdi: ''Özür ve tazminat hakkımız saklı. Saldırıyı kınıyoruz"

Nota ne anlama geliyor: Dış politikada nota, bir devletin başka bir devlete siyasi sorunlar, işbirliği önerileri, anlaşma teklifleri, bilgilendirme vb. konularla ilgili olarak yolladığı yazılara denir. Diplomatik nota olarak da adlandırılır.

http://www.ensonhaber.com/turkiyeden-su ... 06-24.html
http://siyaset.milliyet.com.tr/ankara-s ... efault.htm
 
Arkasındaki devletlere güveniyo çapulcular. Bunların tarihe geçecek şerefli bir olayını ben daha okumadım da görmedim de. Zamanında israile saldırdılar üçü beşi birleşip israil bunları duman etti. israili savunmuyorum ama bunlar hakediyor bazı şeyleri.
 
kuzey ırakta askerimizin başına çuval geçirildiğinde "bu müzik notası mı? hemen verilsin" denildiğini hatırlıyorum..
 
israille türkiyenin farkı bu.bizimkiler hala bölgesel güçolduklarını iddiaa etsin.suriye israilin uçağını düşürse haritadan silinirdi.bizimkiker hala nota vermeye çalışıyor.versinler bakalım do mu verecekler re mi fa mı
 
hem israille hemde suriye ile düşman olan tek ülke bizim ülkemiz. birileri oturmuş israili savunuyorya pes doğrurusu. suriyede ki işgalcilere destek veren onlara her türlü lojistik destek veren ülkemiz. buna karşın suriye size nasıl davranmasını bekliyordunuz. adamlar sonuna kadar haklı.
 
Türkiye ve ingiltere önderliğinde oluşturulacak Nato birlikleriyle ve BM askerleriyle Suriyeye girip demokrasiyi getireceğiz diyecekler, Rusya Çin ve İran karşı çıkacak mutlaka cıngar çıkacak bunun içinde Türkiye şimdiden NATO ya toplantı yaptırarak olası bir durumda NATO müdahale edecer kararı aldırmaya çalışıyor, Tüm bunlar planlı programlı ve o düşen uçak kesin planlı şekilde düşürüldü, bu işlere obama-erdoğan görüşmesinde start verildiği ve karara bağlandığı kesindir, üç yıl sürecek, suriyeden başlayıp İrandan çıkacaklar, 2015 yılında ortadoğu haritası değişmiş olacak.
 
arkadaşlar ne savaşı savaş demek herşeye zam demek zaten hükümet bahane arıyor zam için bi de savaş çıkarsa vay halimize...
maaşlarımız erir,benzine zam gelir yatırımlar zarar görür o yüzden bi uçak yüzünden savaşa falan girilmez...savaşta ki şehit ve gazi sayısını söylemiyorum bile...
 
Nota vermişmiş;
NATO verir sana silahı uçağı pardon bide gazı,
Girersin Suriye'ye 10 Bin masum gençle,
SONUÇ:
Ölür 5 Bin masum genç yüreğinde zerre pislik olmayan. Zebani tipli bikaç ..... yüzünden.
Barış gelir hemen 1-2 gün sonra Suriye'ye
Bölgesel güç olursun sende Ortadoğu da( Sanki bir masum bebenin ölmesinden kıymetli gibi)
Ya ne oldu bu ülkedeki vatanseverlere, yok mu kafası basan. Satılıyoruzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz.
 
barthez' Alıntı:
Nota vermişmiş;
NATO verir sana silahı uçağı pardon bide gazı,
Girersin Suriye'ye 10 Bin masum gençle,
SONUÇ:
Ölür 5 Bin masum genç yüreğinde zerre pislik olmayan. Zebani tipli bikaç ..... yüzünden.
Barış gelir hemen 1-2 gün sonra Suriye'ye
Bölgesel güç olursun sende Ortadoğu da( Sanki bir masum bebenin ölmesinden kıymetli gibi)
Ya ne oldu bu ülkedeki vatanseverlere, yok mu kafası basan. Satılıyoruzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz.
nasıl da savaşa hazırladılar insan girelim savaşalım sonra ne olcak suruye hükümeti düşecek amerika bir ülkeyi daha işgal etmiş olacak hemde bizim aracılığımızla yazıkk
 
si umarım si vermişlerdir çünkü hiç sevmedim o notayı

DAVİDOĞLU gitse suriyeye de dese : SURİYE SURİYE Sİİİİİ
 
Halk desteği olsa yarını beklemeyecek girmek için... Ama halk seçtiği ABD temsilcilerine rağmen halen Müslüman ve halen ABD'ye karşı...

Bir savaş çıkacaksa önce kendi çocuğunu/çocuklarını gönderecekler hemen arkalarında ben gideceğim... Değilse kimsenin çocuğunu ABD'nin çıkarları için ölüme gönderemezler...

Merak ettiğim husu şu bu adamların b.ka batırmadığı bişeyimiz kaldı mı?
 
Verilen notaya Suriyenin nota ile cevabı: la-si

Bu arada savaş çıkarsa bu ülkenin kaymağını yiyenlerin yurtdışındaki oğlu,torunu,damadı gelip cepheye koşsun benden paso. Vatan millet sakarya deli deli akarya. Mertlikle enayiliği ayırt etmek lazım.
 
Aşağılanmak utançdır ama bu berbat savaşa girilmez!

Ahmet Altan, uçağı düşürülünce sesi çıkmayan bir ülke olmakla, savaşa girmek arasında çarpıcı bir analiz yaptı. Bakın, Altan'a göre niye bunlar oldu..

Uçak

Türkiye’ye ait askerî bir keşif uçağının Suriye tarafından vurularak Akdeniz’e düşmesinin üzerinden 24 saatten fazla geçti.

Ben yazıya oturduğumda, “bir uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğünün” ötesinde bir açıklama yapılmamıştı.

Kimse, ne olduğunu, uçağın nerede, niye düşürüldüğünü bilmiyor.

Hükümet, toplantı üzerine toplantı düzenliyor ama tatmin edici bir açıklama yapmıyor.

Ben, izin verirseniz, meseleyi kavramaya çalışırken bir soru sormak istiyorum.

Şu âna kadar hâlâ kendilerine ulaşılamayan pilotlarımızı da sayarsak biz son zamanlarda Akdeniz’de kaç kişi kaybettik?

Dokuz insanımızı Mavi Marmara’da İsrailliler öldürdü.

İki pilotumuzu da Suriye vurdu.

Benim bilebildiğim kadarıyla Cumhuriyet tarihi boyunca, Akdeniz’de bu kadar kısa zamanda bu kadar çok insan kaybetmedik biz.

Cumhuriyet tarihi boyunca olmayan “işler” neden şimdi birdenbire olmaya başladı?

Neden insanlarımız bu kadar rahat, bu kadar pervasızca öldürülebiliyor?

Üstelik de neden bunlar “Cumhuriyet tarihi boyunca en güçlü olduğumuz dönem” denen dönemde oluyor?


Benim tahminim, “en güçlü olduğumuz dönem” inancıyla, “öldürülen insanlarımız” arasında kuvvetli bir bağ olduğu yolunda.

AKP iktidarının artık karakteristiği hâline gelen “gücünü abartma” hastalığının bir sonucu olarak bu kayıpları verdiğimizi sanıyorum.

“Bize kimse dokunamaz” inancıyla yola çıkıp, “dokunulduktan” sonra da şaşırıp kalıyoruz.

Mavi Marmara’ya İsrail’in “dokunamayacağı” inancıyla o gemiyi yola çıkardılar.

İsrail, hem de uluslararası sularda insafsız bir baskınla insanlarımızı öldürdü.

Kabul edelim ki bu normalde bir savaş nedenidir.

Bir devlet, o insanları yola koyduğunda bunun sonuçlarını hesap eder ve insanlarına saldırıldığında bunun cevabını “askerî” olarak vermeyi de baştan düşünüp planlar.


Savaşamayacaksa, hem insanlarını kaybedeceği, hem de utanacağı bir işe girişmez.

Aslında en doğrusu, “savaş” ihtimalinin bulunacağı ortamları hiç yaratmamaktır, durduk yerde bir savaş ihtimaliyle karşılaşmak bir iktidarın akıllıca hareket etmediğini gösterir.

Biz insanlarımızı kaybettik, biraz bağırıp çağırıp, o ölümleri sineye çektik.

Mavi Marmara, Türkiye’nin “dokunulabilir” olduğunu bütün dünyaya gösterdi.

Bir devletin saygıdeğer ve güçlü olabilmesi için böyle kolay “dokunulabilir” de olmaması gerekir, dokunulabilir bir hâldeysen, başkalarının dokunabilecekleri ortamları baştan yaratmazsın.

Sanırım, Suriye’nin uçağımızı düşürmesinde de aynı durumla karşı karşıyayız.

Bizim uçağın Suriye’nin “hava sahasında” ne aradığını kimse açıklayamıyor.

Suriye, bizim uçağın “hava sahasına girdiğini ve alçaktan uçtuğunu” söylüyor.

Doğru mu söylüyor bilmiyoruz ama bu açıklamayı Türkiye henüz yalanlamadı.

Bir askerî keşif uçağını başka bir ülkenin hava sahasına göndermek, o ülkeye “meydan okumaktır”, eğer o ülke silahlı bir ayaklanma yaşıyorsa ve sen bu silahlı ayaklanmayı destekliyorsan, bu “meydan okuma” ciddi bir boyut kazanır.

Belki yanılıyorum ama benim tahminim, bizimkiler “Suriye bizim uçağımıza dokunamaz” inancıyla keşif uçağını o bölgeye gönderdi.

Suriye, bu meydan okumaya daha beter bir meydan okumayla cevap vererek uçağı düşürdü.

Normalde, kimse “hava sahasına” girdi diye uçak düşürmez çünkü bu “savaş” nedenidir, Suriye o uçağı düşürerek “savaşı” göze aldığını hem Türkiye’ye hem dünyaya ilan etmiş oluyor.

Galiba, Suriye’nin en kuvvetli destekçilerinden olan Ruslar da Akdeniz’de Türkiye’ye bir tokat daha atılmasını istediler.

Şimdi birdenbire savaşın eşiğine geldik.

Uçağı düşürüldüğünde sesi çıkmayan bir ülke olmakla, berbat bir savaşa girmek arasında kendimizi sıkıştırdık.

Savaşın Suriye’ye bedeli ağır olur.

Ama savaşın bedeli Türkiye için de ağır olur.

Ülkenin bir ucunda Kürt savaşı devam ederken, karakolların basılırken bir de Suriye ile savaşa girişmek Türkiye’yi çok zora sokar, ayrıca ekonomiyi, turizmi, Akdeniz kıyılarını da perişan eder.

Suriye füzenin düğmesine bastığı anda “savaşı göze aldığını” deklare etti, ilişkiler bu kadar gerginken o uçağın “yanlışlıkla” vurulabileceğine, başkalarını bilmem ama ben kolayından inanmam.

Böyle bir emri Beşşar Esed’den başkasının verebileceğini de hiç sanmıyorum.

Peki, biz ne yapacağız?

Ne yaparsak yapalım bizim için kötü bir sonuç verecek.

Hiçbir sonucun lehimize olmayacağı bir açmazın içine girdik.

Ya aşağılanacağız ya savaş denen o korkunç felaketi yaşayacağız.

Türkiye “akıldışı” bir yöntemle, gereğinden fazla böbürlenmelerle, palavralarla yönetiliyor, bazı yöneticiler, kendi uydurduklarına kendileri inanıyor.

Aşağılanmak utandırıcıdır ama gene de savaşa bulaşmamayı, genç insanların öleceği işlere girişmememizi tercih ederim.

Bu kriz belki atlatılır ama Türkiye bu akılla yönetilmeye devam ederse korkarım bizim başımız belaya girecek, bu akıl toplumu belaya götürecek bir akıl çünkü.

Umarım AKP bu bitmez tükenmez saçmalıklarından vazgeçip aklını başına toplar yoksa kötü bir gelecek bekliyor bizi.

Ahmet Altan / Taraf


----------------------------------------------------------------

Satır aralarında savaş borazanlığı yapsa da genel olarak güzel yazı olmuş... Altan'ın ikinci akil yazısı denilebilir...
 
BBNET
Geri
Üst