süper dadı

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan gringo
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Kodla Büyü

gringo

Süper Üye
Süper Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
999
Nerden buluyorlar bu kadar huzursuz çocukları ve süper dadı bu kadar hızlı nasıl hallediyor acaba?
Ben ve ailem ÜÇ bölümden bu yana i,lgi ile izliyoruz.Bu kadar kavgacı çocuklar.
Bu kadar basit ve sihirli çözümler Bu işi bilmek lazımmış demkki Siz ne düşünüyorsunuz.???
Tanıtım videosu :oops:
http://vimeo.com/32083525
Yeni gördüm birde sitesi var :scared:

http://www.superdadi.com
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

gerçekten güzel ve faydalı bir program. Ama önemli olan dadı gittikten sonra aynı istikrarı devam ettirmek gerek :) Her anne baba devam ettirebilirmi zor :)
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

Ben onu bilmemde, Gördüklerim hep kardeşi olan çocuklardı
Kavgacılar :verymad:
Uyumuyorlar :sleep:
Sofra adabı yok ve yemek yemiyorlar
Ders çalışma vs yok. :puhaha:
kurallara uymuyor ve söz dinlemiyorlar.
--------------------------------------------------------------------------
Bayan tam bir ingiliz aristokrasisindeki dadı tipi.Gözlerindeki bir şınla çocukların işi bitiyo.İŞLEM TAMAM YANİ...
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

ki zaten bir çok başvurudan bu şartlara uyanlar seçiliyordur.
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

faydalı bir program. izlemekteyim.. çok doğru tesbitlerde bulunuyorlar...
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

faydalı bir program ilgi ile izlemeye devam ediyoruz...
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

birkaç bölüm izledim, evet güzel çözümleri var dadının. fakat bireysel olarak uygulanması zor, çünkü başında buradaki gibi bilinçli ve otoriter birinin durması lazım disiplin oturana kadar. yoksa evde sabaha kadar ceza köşene geç de çocuğa, seni mındır mındır oynatır :) çocuğu olan anlar demek istediğimi.
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

süper dadı gerçekten gelmiş geçmiş en eğitici program bana göre.tebrik ötesi bi durum yani.bunu yayınlamak bile başlı başına büyük bi olay.uygulatmasını geçtim yani..

ve bişey daha var ki.. TRT nin kalitesini günbegün arttırıp kendinden söz ettirmesi çok hoşuma gidiyor. önceden trt yi kanal yerine bile koymazdık.leyla mecnundan tutta bir sürü kültür sanat programına bayılıyorum.geçler ele geçirdi sanırım yönetimi
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

GRİNGO' Alıntı:
Bayan tam bir ingiliz aristokrasisindeki dadı tipi.Gözlerindeki bir şınla çocukların işi bitiyo.İŞLEM TAMAM YANİ...
Olayın özü bu. Hatta bize pedagojik formasyon derslerinde verilen de bu. Yani bu kültürün ödüllendirme sistemi.
Çocuklar yaptıkları iyilikler ve doğru davranışlar için ödüllendiriliyor, aksi davranışları içinse sevdikleri nesneler ya da işlerden fedakarlık etmek zorunda bırakılıyorlar.
Bu yüzden o kültürün asimile ettiği insanlar yani şu an amerikalı,avrupalı ve ülkemizde de modern dediğimiz insanlar kapı komşusunu tanımıyor ve çıkarı olmadan iyilik yapmıyor, arkadaşlık bile kurmuyorlar.
Bence bu eğitim sistemi çok tehlikeli ki günümüzde sinyal vermeye başladı bile; yüksek bir binada yaşayan insanlardan acaba kaçı bir alt katındaki ya da üst katındakini hatta karşı komşusunu tanıyor?
Devamında çöken ahlak yapısı, çöken eğitim sistemi vb... Kesinlikle bu sisteme karşıyım.
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

aradaugrarim' Alıntı:
GRİNGO' Alıntı:
Bayan tam bir ingiliz aristokrasisindeki dadı tipi.Gözlerindeki bir şınla çocukların işi bitiyo.İŞLEM TAMAM YANİ...
Olayın özü bu. Hatta bize pedagojik formasyon derslerinde verilen de bu. Yani bu kültürün ödüllendirme sistemi.
Çocuklar yaptıkları iyilikler ve doğru davranışlar için ödüllendiriliyor, aksi davranışları içinse sevdikleri nesneler ya da işlerden fedakarlık etmek zorunda bırakılıyorlar.
Bu yüzden o kültürün asimile ettiği insanlar yani şu an amerikalı,avrupalı ve ülkemizde de modern dediğimiz insanlar kapı komşusunu tanımıyor ve çıkarı olmadan iyilik yapmıyor, arkadaşlık bile kurmuyorlar.
Bence bu eğitim sistemi çok tehlikeli ki günümüzde sinyal vermeye başladı bile; yüksek bir binada yaşayan insanlardan acaba kaçı bir alt katındaki ya da üst katındakini hatta karşı komşusunu tanıyor?
Devamında çöken ahlak yapısı, çöken eğitim sistemi vb... Kesinlikle bu sisteme karşıyım.
Tamamen arkadaşıma katılıyorum. Batı pedagojisinin uygulamaları. Bizim Anadolu pedagojisine göre yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarda kesinlikle ödül ve ceza yöntemi uygulanmaz. Çocuk hayatı yaşayarak öğrenir. Ebeveyn çocuğa karakter atamaya çalışmaz. Çocuk zaten doğuştan benliğini beraberinde getirir. Verilen ödüller veya cezalar, işin kaynağına inilmeden davranışı yok etmek için verilir. Bu da davranışı yok etmiş gibi görünse de ilerleyen yıllarda özellikle ergenlik döneminde ebeveynin karşısına çok büyük problem olarak çıkar. Bu yüzden çocuğu o davranışlara yönelten sebepler ortadan kaldırılmalı ve istenmeyen davranışın anında olmasa da süreç içerisinde ortadan kalktığı gözlemlenebilir.
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

okuyun arkadaşlar. bence haklı bir eleştiriolmuş.

Süper Dadı, reality şov şeklinde yıllardır İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde yayınlanan ve eğitimcilerin ve pedagogların tepkisini çeken bir program. Çocukların "yaramaz çocuk", ailelerin "cahil ve beceriksiz" veya "fazla yumuşak" gösterildiği ve görünen problemleri çözmeye yönelik bu tür programlar yerine, güzel temeller inşa etmeye yönelik programları sabırsızlıkla bekliyorum.



Süper dadı programının Türkiye'de başlayacağını duyunca içimi büyük bir sıkıntı sarmıştı. Eyvah, dedim içimden. Programa katılma şartlarını okuyunca gülmek ile gerilmek arasında tereddüt yaşadım. Belli bir aile ve çocuk profili görecektik ekranda: (1) En az üç çocuk sahibi. (2) Çocuklardan en büyüğü 8 yaşında. (3) "Yaramaz ve söz dinlemeyen çocuklar." Yani, en kötü durumdan, tersten başlayacaktık çocuk terbiyesini düşünmeye. "Yaramazlık yapan çocukları düzeltmek" gelecekti aklımıza annelik babalık ve çocuk terbiyesi dendiğinde...

Süper dadı, reality şov şeklinde yıllardır İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde yayınlanan ve eğitimcilerin ve pedagogların tepkisini çeken bir program. Çocuk problemi olarak sunulsa da aslında bir haftada çözümü mümkün olmayan aile problemlerini sihirli değnekle çözen tatlı cadı görünümündeki Joe Frost'un ve diğer süper dadıların imajı, bazı ailelerin şikâyetlerinden sonra yerle bir olmuştu. Bilinen bir örnek de İngiltere'de 4 yaşındaki bir çocuğun, süper dadı ziyaretinden bir süre sonra evini ateşe vermesiydi. Bu aile, çocuklarının rol yaparak ağlamaya teşvik edildiğini, aslında çok sevdikleri arka bahçe toplama işinin kurguyla süper dadının başarısı olarak gösterildiğini belirtmişlerdi. Haberin ayrıntıları arasında da, anne ve babanın program yayınlandıktan bir süre sonra zaten boşandığı geçiyordu. Bence programın en trajik olan ve anne-babanın kendilerine olan güvenini yerle bir eden anı ise dadının "cık cık cık, şu hale bak" nidaları eşliğinde yaptığı gözlemleri onlarla paylaşırken, çaresiz kaldıkları veya çileden çıktıkları anların videoda kendilerine gösterilmesi sonucu anne ve babanın utanmaları veya ağlamaları ve "Ben bu işi beceremedim" demeleriydi. Demeliydiler de, çünkü süper dadı az sonra onlara ve çocuklarına neyi yanlış yaptıklarını işaret parmağını sallayarak anlatacaktı.

'SÜPER DADI' FORMATINA NEDEN KARŞIYIM?

Şimdi esas meseleye gelelim: Öğretmen yetiştiren bir eğitimci ve iki çocuk annesi olarak neden süper dadıya karşıyım? Bunun altında yatan düşünce, bir televizyon programına kafayı takmış kıskanç ve narsist bir psikoloji değil elbette. Programın altında yatan felsefeyi çocuklarımızın karakter gelişimi için tehlikeli görüyorum da ondan.

Birincisi, süper dadı, bir sorun üzerine aileyi ziyaret ederek çocukların ortaya çıkan olumsuz davranışlarını yok etme teknikleri üzerine kurulmuş bir program. Yani davranışa eğiliyor ve davranışı ceza ve ödül teknikleriyle değiştirmeye çalışıyor. Davranışçı düşünce, felsefe olarak çocukların his dünyası, düşünce ve duygularıyla ilgilenmez. Bu çocuğun sıkıntıları neden, niçin ortaya çıkıyor, acaba birkaç aydır süren başka bir derdi mi var? Acaba bebeklik döneminde anne ve babaya bağlanmada bir problem mi yaşandı? Hangi problemleri, üzüntüleri ve korkuları öfke veya kırıp dökme olarak yansıtıyor? Bu konular hiç düşünülmeden, bu tür programlar ve altında yatan davranışçı felsefe içimize işler... İşler de, tarlasında fark ettiği birkaç ayrık otunun ucunu kesip rahatlayan, fakat bir hafta sonra hem aynı uçları tekrar görüp şaşıran hem de şimdi bütün tarlayı sarmış olan ve ürününü mahveden bu otlar karşısında çaresiz kalan acemi çiftçiye dönüşür anne-baba. Oysaki çağdaş çocuk eğitimi felsefesi, çocuk terbiyesi ve eğitimine, anne-baba ve çocukların doğum öncesi başlayan muhteşem bağıyla, sevgi ve şefkatle, doğal olarak, hissedilerek yaşanan huzurlu bir beraberlik olarak bakar. Bu beraberlikteki problemler, bir vücudun organlarının birbirinden etkilendiği gibi, herkesi etkiler ve herkesin işbirliğiyle, bir vücut olarak aşması gereken ortak dertlerdir. Dolayısıyla, çocuğumuzda görülen kızgınlık, tepki gibi davranışlar, esas problem değil, ancak başka bir problem olduğunu gösteren semptomlardır.

Alfie Kohn, cezanın çocukların ruhunda hem güven duygusunu azalttığını ("bunu yapmazsam bana her an birisi bir şey yapabilir"), ödüllerin de benmerkezciliğe itebileceğini ("bunu yaparsam benim için güzel bir şey yapılacak mı") söyler. Dolayısıyla, düşünme odası gibi, ceza ve ödüller gibi muameleler çocuğun ruhunu zedeliyor, kalbini katılaştırıyor ve onu ailenin saygın bir parçası olarak değil, ya problem kaynağı ya da kenara itilmiş olarak resmediyor. Bu şekilde aile ve çocuğu karşı karşıya getirdiği gibi, aynı zamanda aileyi çaresiz bırakıyor ve anne-baba olma olgusunu, uzmanların söz sahibi, çocuğun ise kobay olduğu ve ancak teknik ve stratejilerle yürütülecek bir deney olarak algılamaya zorluyor. Sonunda, reçete olarak sunulan kalıplar ve herkese uyar diye tavsiye edilen taktikler, çocuğa uygulanıyor ve kısa süreli alınabilen sonuçlar, anne-babanın keyfini yerine getirebiliyor. Fark edemediğimiz ise çocuğun iç dünyasında, anne ve babanın bir huzur kucağı, güven yuvası, şefkat kaynağı olma özelliğinin, çocuğumuzu kendimizden uzaklaştıran ve ona bize karşı içten içe kızgınlık, pişmanlık, küskünlük ve umutsuzluk aşılayan bu tekniklerle yerle bir olduğu ve ergenlikte ve ileriki yaşlarda ortaya çıkacak bir öfke sağanağının bizi şu an için sessizce, düşünme odasında beklemeye durduğudur.
Peki, biz nasıl yaklaşalım çocuklarımızda beliren ve bizi tedirgin eden hareketlere? Öncelikle anne ve babanın çocuğun bedensel, ruhi, zihni, sosyal ve duygusal gelişiminin her yaşta nasıl olduğunu bilmesi gerekir. Mesela, Erik Erikson, bebeklerin ilk 2 yılını anneye ve aileye çok sağlam bağlarla bağlanmaları gereken, temel atılan bir dönem olarak niteler ve 2 yaş dönemi yaşanan anneden ayrılığın ve inatçılık döneminin çocuğun karakterinin oluşması ve ilerideki zorluklara göğüs germesi için çok önemli olduğunu söyler. İkinci aşama, bakış açımızı değiştirmek. Amerika'da her çocuğun bireysel karakter özelliklerinin ve tavırlarının aile üzerinde nasıl etkili olduğunu araştıran Barry Brazelton, çocuk eğitiminin çocuk üzerinde genel teknikler uygulayarak davranışlarını değiştirmekten çok daha kompleks bir süreç olduğunu söyler. Böyle bakınca, herhangi bir problemle karşılaştığımızda, gelişim dönemlerinde olacak tipik sarsıntıların haricinde, "Çocuğumuzun ruhunun ve aklının rahatlaması için neye ihtiyacı var?", "Hangi ailevi durumumuzdan etkileniyor?" gibi sorularla çocuğumuzu destekleyen ve kucaklayan bir anlayışa sahip olabiliriz. Artık "çocuğu eğitmek", "çocuğu değiştirmek", "çocuğun yaramazlığını bırakıp uslu bir çocuk olması", esas amaç olmaktan çıkar bizim için.

Son olarak, okuyucu içinden gelen bu sese kulak verir mi: "Ne gereği vardı bu kadar düşüncenin ve bu yazının? Çok abartmışsın." Fakat medyada sunulan örneklerin insanların hayatlarını şekillendirdiği araştırmalarca defalarca ortaya konulmuş durumda, bu konuda görülen örneklerin kurgu veya gerçek, video çekimi veya animasyon olması etkisinde bir farklılık oluşturmuyor, çünkü elenemeden hızlıca içeri alınan bu modellemeler beynin hayat kriterlerini belirlediği, bilinçaltı bölgelerinde çok etkili oluyor. Çocukların "yaramaz çocuk", ailelerin "cahil ve beceriksiz" veya "fazla yumuşak" gösterildiği ve görünen problemleri çözmeye yönelik bu tür programlar yerine, güzel temeller inşa etmeye yönelik programları sabırsızlıkla bekliyorum.

*Dr., Indiana (Purdue) Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Departmanı
link
 
Re: ...:::°°°SüPeR DaDı°°°:::...

yesimk06 arkadaşıma, konuyu froma taşıyan ve yorumlayan arkadaşlara çok teşekkür ediyorum.
Formda çok fazla yorum yapmayan ama sürekli gelişmeleri takip eden birisi olarak, SÜPERDADI programıyla ilgili yesimk06 nın yazdıklarına katılıyorum, kendimi de bir şeyler yazmak zorunda hissediyorum.

Bu programda sadece geçici çözümler, çocukları ödül-ceza kapanında eğitmeler(!), benliklerini çürüterek onları kendi kontrollerine alma, düşünme sandalyelerine hapsetme, minnet duygularıyla çocukların duygularını bastırma, vs. bir çok uygulamaya şahit olmaktayız. Pedagojiden ve kültürel yansımalarımızdan çok uzakta olan bu uygulamalardan öğretmen olarak bizlerin kaçınması, aile ortamlarımızdan uzak tutması gerektiğini düşünüyorum. Her zaman çocuklardan evvel anne-baba olarak bizlerin eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum; tabi bu eğitim programdaki gibi ev-kayıtlı videolarla parmak sallayarak değil, özümüzde ve kültürümüzde varolan eğitim anlayışına dönerek gerçekleşecektir.

Tüm anne-babalara, eğitimcilere saygılarımla...
 
Bu programdan nefret ediyorum :verymad: Bu şekilde bir çocuk yetiştirme olamaz. Düşünce sandalyesi veya paspası gibi.
Sürekli ödül ve ceza durumuda gelişim için iyi değil. Her yaptığını ödül için yapmak ergenlikte çocuğun gözü açılınca daha büyük sorunlar getirebilir.
Tek doğru söylediği etkinli ve nitelikli vakit geçirmek. İşte bu birçok şeyin anahtarı. Evlatlarımızla vakit geçirmeliyiz, oyunlar oynamalıyız ve konuşmalıyız.
 
ben katılmıyorum olumsuz yorumlara. bizlerde okullarda uyguluyoruz ödül ceza yöntemini. eleştiriyorsunuz da sizler nasıl olumlu özellik kazandırıyorsunuz öğrencilerinize? madem öyle sizde yapmayın. özellikle ilkokul öğrencilerinde çok etkili bir yöntemdir ödül-ceza, birçok sınıf öğretmeni arkadaşımında başvurduğu bir yöntemdir. sonuçta çocuk "sevdiğim şeyleri istediğimde yapabilirim" den çok sevdiğim şeyleri yapmak için benimde birşeyler yapmam lazım, öyle her canım istediğimde yapamam benimde kendimden birşeyler vermem, emek harcamam lazım" ı da öğreniyor. hayatta hiç birşey armut piş ağzıma düş şeklinde değil. bunu öğrenmesi için, sevdiklerini üzmemesi için olumlu davranışlar sergilemesi gerektiğini öğrenmesi ve uygulaması için programda çok güzel etkinlikler var. ki 3 yaşına gelmiş hala biberonla süt içen çocuğa biberonu bıraktırıp bardakla içmesi gerektiğini söylerken ödül vermesi ve davranışın devamında hediye vermesi bir pekiştireçtir. Eğitim Bilimlerinden yabancı olmadığımız konular bunlar..
 
sgulkurusu' Alıntı:
ben katılmıyorum olumsuz yorumlara. bizlerde okullarda uyguluyoruz ödül ceza yöntemini. eleştiriyorsunuz da sizler nasıl olumlu özellik kazandırıyorsunuz öğrencilerinize? madem öyle sizde yapmayın. özellikle ilkokul öğrencilerinde çok etkili bir yöntemdir ödül-ceza, birçok sınıf öğretmeni arkadaşımında başvurduğu bir yöntemdir. sonuçta çocuk "sevdiğim şeyleri istediğimde yapabilirim" den çok sevdiğim şeyleri yapmak için benimde birşeyler yapmam lazım, öyle her canım istediğimde yapamam benimde kendimden birşeyler vermem, emek harcamam lazım" ı da öğreniyor. hayatta hiç birşey armut piş ağzıma düş şeklinde değil. bunu öğrenmesi için, sevdiklerini üzmemesi için olumlu davranışlar sergilemesi gerektiğini öğrenmesi ve uygulaması için programda çok güzel etkinlikler var. ki 3 yaşına gelmiş hala biberonla süt içen çocuğa biberonu bıraktırıp bardakla içmesi gerektiğini söylerken ödül vermesi ve davranışın devamında hediye vermesi bir pekiştireçtir. Eğitim Bilimlerinden yabancı olmadığımız konular bunlar..
yaptığımız aslında yapmamamız gereken bir davranış hocam. okulda yarışmalar düzenleniyor şiir, resim, kompozisyon gibi çocuklar ödüle bakıyor begenmiyorlarsa tenezzül etmiyorlar. yani bu yöntemler iş görüyor ama kalıcı bir öğrenme sağlamıyor ya da çocuklara menfaatçiliği öğretiyor. en azından kendi çocuklarımızla birebir ilgilenme durumumuz olduğu için bu şeklide davranmamalıyız. sabırla bıkmadan neden sonuç ilşkisi içerisinde anlatmayı denemeliyiz. tabi herşeyden önce iyi bir örnek olmak lazım. çok da bir şey anlatmata gerek yok zaten çocuklarımız bizleri örnek alıyorlar..

batılı eğitim sistemlerine karşıyım bende. beğenip takip ettiğim pedagoglar Adem Güneş, Ali Çankırılı, Haluk Yavuzer
 
BBNET
Geri
Üst