Aferin.
Ben de open source projelere katkıda bulunuyorum, şirkette çalışan yazılımcılar ek mesaiye kaldıklarında mesai ücreti istedikleri için, bedavaya çalışmadıkları için, şirket bilgisayarlarını tamir etmek gibi ek görevleri seve seve yapmadıkları için onlara bu konuda çok kırgınım. Niye haklarını istiyorlar ki? Hep şikayet ediyorlar zaten. Haklarını aradıklarında gidip "Ben keyfine kod yazıyorum, işkoliğim, siz bir de şikayet mi ediyorsunuz? Elinize mi yapışır iki saat daha kod yazsanız?" diyeceğim.
Bundan sonrasında sözüm size değil hocam. Lütfen üstünüze alınmayınız.
Carlo m. Cipolla "Aptallığın Temel Yasaları" adlı denemesinin 3. yasasında aptal insanı şöyle tanımlar: "Aptal bir insan, kendisine hiçbir yarar sağlamadan hatta bazen zarara uğrayarak başka bir insan yada insan topluluğuna zarar veren kişidir." Denemenin 5. yasasında da "Aptal olan var olan en tehlikeli insan türüdür." der.
İnsanları 4 gruba ayıran Cipolla şöyle bir de şema çıkarmış:
Ekli dosyayı görüntüle 69334
Mesleki olarak hangi gruptasınız bir düşünün arkadaşlar?
Cipolla haydutların topluma zarar verirken en azından kendilerinin fayda sağladığını söylüyor. Aptal kişilerin eylemlerinde ise böyle bir fayda yok. Hem kendilerine hem topluma zarar veriyorlar. Bu yüzden "Aptal, hayduttan daha tehlikelidir." diyor Cipolla. "Helpless people" kategorisindeki insanlar da uzun vadede topluma fayda değil zarar veriyor. Çünkü bu insanlar yüzünden işler bir şekilde yürüyor. Bu yüzden de kalıcı çözümler sağlanamıyor ve toplum zarar ediyor. Motoru yağ yakan araba gibi, ne rektifiyeye alınıyor, ne hurdaya çıkarılıyor. Yağ eklene eklene devam ediliyor. Bu başlık özelinde eklenen yağ, bilişimci arkadaşların emeğinden başka bir şey değil. Günü kurtarıyoruz resmen. Varsın gün batsın diyorum.
Okulda teknisyen ihtiyacı varsa teknisyen atansın. Teknisyen teknisyenliğini yapsın, sınıf öğretmeni sınıf öğretmenliğini yapsın. Herkes kendi işini en iyi şekilde yapabilmenin yolunu arasın.(@maliozkok hocam sadece bu parantezde sözüm size, siz "kendi alanımda neden faydalı olmama izin vermiyorlar?" diyeceğinize, gelmiş burada başkasının alanında yaptığınız gönüllü hizmeti kutsuyorsunuz. Size de, bize de, ülkeye de zarar bu. Gidin kendi hakkınızı arayın derim. )
"O elime mi yapışacak, bu elime mi yapışacak" diye diye bu işleri yüksek ideallerle yapanlar, bilişim branşını mahvetmeye devam ediyor. "Aaa o iş öyle oluyo muymuş ya?" diyen meb bürokratları projeydi, festivaldi, şuydu buydu derken bize yüklendikçe yükledi. Okul idarecileri btr görevine ek görevler ekledikçe ekledi. Yapmayan ayıplanır hale geldi. Şu işe bak! Gelinen noktada ne ders var, ne başka bir şey. Dımdızlak kaldık. Çeşitli illerden duyduğumuz haberlere göre btr görevleri de sorgulanıyor.
Çalışan insana bunun karşılığı sadece "aferin" olarak verilirse, sırtı sıvazlanıp gönderilirse batar o sistem. Çünkü sömürüye dayalı bir sistemin ayakta kalma şansı yoktur. İster şirket olsun, ister meb, ister ülke. Gelişmiş ülkelerin bilgisayar bilimleri eğitimiyle, teknolojisiyle bu şekilde rekabet edebileceğinizi mi zannediyorsunuz?
Komünist ülkeler de bu yüzden batıyor zaten. Herkesten gönüllü iş bekleniyor, herkes eşit ücret alsın isteniyor, herkes yüksek ideallere sahip olsun isteniyor. Böyle bir şey mümkün değil. İşinin gereğini yapıp hakkını alan insan mutlu olur. Hem kendi içinde, hem dışarıya karşı rekabetçi olur. Keriz gibi o projeden bu projeye koştur, o yazıcı senin bu bilgisayar benim tamir et, müdür yardımcısının işini de yap "elime mi yapışır" diye görevin olmayan işlere de bak, sonra ne maddi bir karşılığı olsun ne ders olsun. Böyle çalışan birinin bir değeri mi olur Allah aşkına? Zaten teşekkürler, aferinler de bir noktada biter, sonunda o aferinler de kesmeyince gelir bilişim forumunda tatmin ararsınız ancak.
Kısacası zeki insanlardan olun, hem kendiniz kazanın hem ülkemiz kazansın.