KIRIK İĞNE ya da MEMUR-SEN
1992 Yılında bir avuç onurlu, dinine ve manevi değerlerine bağlı, Müslüman’a yakışır vakar ve onurlu duruşu sergileyen rahmetli M.Akif İNAN ve arkadaşları tarafından kurulan Eğitim-Bir-Sen ve daha sonra konferadasyona dönüşen Memur-Sen, bugün yetkiyi alacak kadar büyümüş ve insanların güvenini kazanmıştır.
Ama gelin görün ki bu büyük camia bugün bu büyüklüğü taşıyamayan ve rengi sarıdan kırmızıya dönüşen yıllardır oturduğu yerden ahkam kesmekten başka bir şey yapmayan bir sendika ağası ve ekibinin satış tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Buradan şunu herkese bir Eğitim-Bir-Sen üyesi olarak haykırıyor ve ifade ediyorum;
Nikah masasına oturur iştahla “Namus meselesi” yaptıkları konuları masa başında genç bir taze heyecanı ile bırakanlarla hiçbir ilgimiz yoktur, bizi temsil etme yetkilerini kaybetmişlerdir. Namus kavramını biliyorlarsa bir an önce o işgal ettikleri koltukları bırakmalıdırlar. O yerin hakkını verecek ve onurunu koruyacak,sağına ve soluna bakmadan ben varım diyecek büyük bir aileyiz biz..
“Yetmez ama evet” diyerek büyük destek verilen Hükümetin “ Yeter ama…” noktasına getirdiği bir süreçte,insanları büyük beklentiler içine koyarak bir yasayı bile geçirtmek için baskı kuramayan ,her seferinde hükümete kendini sevdirmek için takla atanlarla,Alicengiz Oyunları oynayanlarla bir ilgimiz yoktur. Dün biz vardık yarında biz olacağız ama onlar ve yetmez daha fazla dedikleri hükümetleri olmayacaktır.
Sözleşme masasına otururken, ilgili bakanlığın bakan yardımcısı( eski Eğitim-Bir-Sen Sekreteri iken Milletvekili adayı olup kazanamayınca tekrar sendikal gücü kullanarak bakan yardımcısı olan zat) arkadaşları olmasına rağmen masaya lehimize olacak bir teklif gelmesini sağlayamayan sizlerin artık bizim adımıza kayıp olduğunuz gerçeğini görmeniz lazım yoksa sizinde “ ustalık döneminde “ başınız döndü zulme mi gidiyorsunuz “ustalarınızla”. Uğurlar olsun biz buradayız ve hep çırak ruhuyla, Kabeye yürüyüş ruhuyla yürüyeceğiz.
Maç sona ermiştir. Önümüzdeki maça bakacağız takımı değiştirmeyeceğiz,sadece kadroyu kovacağız.Süreç içinde öğretmenleri yerden yere vuran, halkın önüne öğretmenleri atan ve hakaret eden bakana cevap vermeyen,başbakan açıklamasından dolayı; “ dur orda” diyemeyen hala eğilip bükülüp, başbakan yanlış bilgilendiriyor diyen teknik kadro istemiyoruz.( başbakan öğrenciydi, çocukları öğrenciydi,öğretmenlerle yola çıktı, öğretmenleri tanır mutlaka yanlış bilgilendirme yoktur emin olun,sadece sizde yanlış manevra kabiliyeti var tosladınız)
Sonuç olarak biz bu sendikanın ve bu ülkenin gerçek sahipleriyiz. Nasıl ki sendika genel merkezi istememesine rağmen, sütlücede AKP il binası önünde oturma eylemi yapıp AKP yi sandığa gömeceğiz- Hükümet istifa dediysek, size de İleri demokrasi inancınıza güvenerek yeter artık diyoruz.
Sendikacılık eylemle ve dik duruşla gerçekleşir. Beş yıldızlı otellerde ilçe başkanlarını temsilcileri toplayıp milletin parasını heder etmekle,yada başarısızlığınızı boy boy sitelere bizim paramızla reklam vererek kayıkçı kavgası arasında yok ederim demekle olmuyor.
Nikah masası iştahınızı alın, hiç kaybetmeyin ; belki size de bakan yardımcılığı yada milletvekilliği verirler. Namusumuz bizimdir kimseye dil bile uzatmayız.
İktidarı ellerinde tutan güç odaklarının, sizin gibi yandaş sendika yöneticileri, medyaları ve 10 yılda 9 bin milyarderi olabilir. Bizimde imanımız , inancımız ve insanlığımız duruyor.
Biz varız ve Memur-Sen ailesiyiz. İğnemizin ucu kırıldı.Onu değiştireceğiz. Ama unutulmamalıdır ki çuvaldız elimizde.
Evet yeter artık söz bizim, sözümüzü söyleyeceğimiz alanlar ve o alanlarda yapacağımız eylemler bekliyor bizi.
HER EYLEM YENİDEN DİRİLTİR BİZİ!....