KAFATASI

Kodla Büyü

pasha34

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
248
"bu yazı bugün (yani 26.02.2013) tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın, yazıda geçen kitabı mecliste göstererek Atatürk ve İnönü'yü ırkçılıkla suçlaması sebebi ile yazılmıştır." alıntı
CUMHURİYETİN “KAFATASLARI”
Konu bir kitap:
“Türk Antropoloji Tarihi”…
Basım Yılı: 1940
Bu kitapta; Türkiye’nin dört bir yanında yapılan kafatası ölçümleri yer alıyormuş.
Ve buna bakarak; Cumhuriyet “Kafatası” Milliyetçisi oluyormuş…
Ardından da buradan genelleme yapılıyor:
Bu tür bir kafatasçı milliyetçilik, nasıl kabul edilebilirmiş?
El İnsaf…
Cumhuriyet Döneminin Antropoloji çalışmaları için toplanan verilerden hareketle oldu mu Türkiye’deki milliyetçilik, “Kafatası Milliyetçiliği”…
Nerden baksak, nasıl düzeltsek; oturup da uzun uzun; “Antropolojinin” bir bilim dalı olduğunu ve dünyanın dört yanında yalnız o zamanlarda değil; günümüzde de pek çok ülkede bu tür araştırmaların yapıldığını mı anlatsak; ne etsek?
Yoksa üzerimize “Kafatası Milliyetçiliği” yapışıverecek…
Ben daha ileri gideyim…
1930’lu yıllarda, Ankara ve çevresinde tam 50.000 kişinin kafatası ölçüldü. Kemik yapıları incelenerek, Anadolu halkının, antropolojik özellikleri çıkarılmaya çalışıldı.
Bu yaklaşımlara antropologlar ne derler, bilmiyorum.
Ama şunu söylemek durumundayım:
1930’lu yıllarda Türkiye bir Ulus Devlet oluşturma süreci yaşıyordu. Daha da ötesi, batı emperyalizmi, Anadolu’da yaşayan Türkler’i sarı ırkın bir parçası sayarak; dünya uygarlığının oluşmasına pek katkıda bulunmadığını ileri sürüyordu.
İş o kadar çığırından çıkmıştı ki; örneğin Almanlar, sarı bir ırk olarak Anadolu halkının, eski uygarlıkları yaratmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, örneğin Hititlerin, Sümerlerin Alman olduğunu söylerken, Avusturya’da bile buna dönük tezler ortaya çıkmaktaydı.
“Tarihsel Haklar” diye bir kavram geliştiriliyordu. Bir coğrafyada bir ulusun, ırk bağı olduğu kanıtlanabilirse, o bölgede tarihsel hakları olduğu ileri sürülüyordu.
Atatürk ne yaptı?
Anadolu’nun, batı emperyalizmine karşı savunusunu…
Bunun için Türkiye’de Antropoloji, tarih, dil ve coğrafya çalışmalarını başlattı.
1935 yılında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi kurulduğunda, ilk açılan bölümlerden biri de Antropoji’ydi. Eski uygarlıkların kemik yapılarını incelerek; hangi toplulukların, nerelerden göç ederek Anadolu’yu yurt ettikleri araştırılıyordu. Bu nedenle Atatürk, Afetinan’ı Sorbon’a göndermiş ve antropoloji çalışmaları yaptırmıştı. Bir de kitap yazıldı, bu çalışmalardan sonra: “Türk Halkının Antropolojik Karakteri”…
Bunlar gizli değil, bilinmez değil…
Hele hele üzerine siyaset yapılacak şeyler, hiç değil…
Bernard Lewis ne diyor biliyor musunuz?
Hani en önemli yaşayan tarihçilerden biri olan Bernard Lewis:
Batı emperyalizmi, Anadolu halklarının kendilerinin geçmiş parçaları olduğunu söyleyip buna ilişkin değişik tezler ortaya atarlarken, Atatürk Anadolu’nun gerçek sahibi olarak onun geçmişini araştırmaya yönelttiyse toplumu; bunda anlamayacak ne var?
Bunları yaptırdı diye, onu ırkçılık ve kafatasçılıkla suçlamak kadar saçma bir yaklaşım olamaz.
Almanya’da hortlayan ırkçılık; her türlü saldırganlığıyla, Anadolu’yu da içine alacak bir yayılma için saçma sapan tezler ortaya atarken; Anadolu’da Türkler’in kendilerini savunacak veri elde etmeye çalışmalarından daha doğal ne var?
Bunların sonunda ne ortaya konuldu?
Türk halkının “dolikosefal” değil, “brakisefal” olduğu saptandı.
Bu önemli miydi?
Evet; çünkü o zaman Türkler için dolikosefal deniyor ve bu kafa yapılarına sahip olanların zihin yapılarının ve becerilerinin geri olduğu savunuluyordu.
Atatürk de; “Araştıralım kendimizi; biz neyiz?” diyordu. Bunu yaparak, bir öz savunuya yönelmeye çalışıyor ve batının yalanını yüzüne vurmak istiyordu.
Bir şey daha:
Hiç tarih ve arkeoloji, hatta etimoloji çalışmaları için, antropolojinin önemini düşündünüz mü?
İşte; bilimle din, bilimle ideolojiler karıştırılınca böyle oluyor.
Beyler;
Bilim; din ve ideolojik bakışla kendini kurgulamaz.
Onun kendi yasaları vardır.
Lütfen, bilimden olsun elinizi çekin!

Kemal Arı
 
antroloji biliminden haberi yok adamın eline vermişler bi kitap atıp tutuyo. yazık vallahi
 
Mustafa Kemal’le İsmet kafatasıyla voleybol oynardı

Sanırsın Hamlet’tir.

Kafatası gösteriyor.

*

Antropoloji Enstitüsü’nün 73 sene önce basılmış kitabını kameralara uzatıyor, “bakın raflarda kafatası var, olur mu böyle şey demeyin, işte vesika burada, reisicumhur Mustafa Kemal, aynı şekilde İsmet Paşa’nın başbakan olarak altında imzası var” diyor...
Sonra da “insani midir,
vicdani midir?” diye soruyor.

*

Arkeoloji’ye “çanak-çömlek” diyen başbakanın, antropoloji’yi ırkçılık zannetmesi normaldir.

*

İnsani midir diye sorulan...
Zaten, insanbilimi’dir.

*

O kitabı yazan Ankara Üniversitesi’nin ilk rektörü, Ordinaryüs Profesör Şevket Aziz Kansu kafatasçıysa... İngiltere Kraliçesi’nin oğlu, veliaht prens Charles “nazi”dir! Çünkü, diplomalı ırkçı olabilmek için, Cambridge Üniversitesi’nde antropoloji eğitimi almıştır.
Sadece İngiltere olsa gene iyi...
Beyaz Saray’da da bi kafatasçının oğlu oturmaktadır, Obama’nın annesi doktoralı antropolog’tur.

*

Antropoloji ırkçılıksa...
Bizzat AKP hükümeti tarafından açılan Mardin Artuklu, Burdur Mehmet Akif Ersoy, Kırşehir Ahi Evran üniversitelerinde antropoloji bölümleri neden vardır? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusudur?

*

Antropoloji kafatasçılıksa...
Bizzat AKP hükümeti tarafından, terörle mücadele koordinasyonu için kurulan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’na neden illa antropolog kadrosu konuldu? “Kelle avcılığı” yapmak için mi?

*

İnovasyon gurusu Tom Kelley, neden, başarılı olmak isteyen şirketler mutlaka antropolog çalıştırmalı diyor? Tofaş neden antropolog desteği alıyor? Turkcell neden antropolog istihdam ediyor?

*

Özetle...
Eski tarihli gazete kupürünün
sırf başlığını okuyup, içini okumadıkları “Mustafa Kemal döneminde camiyi ahır yaptılar” iftirasına benziyor bu iş.
Hakikaten, vicdani değildir.
Yılmaz Özdil-Hurriyet
kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22702725.asp
 
usare' Alıntı:
Mustafa Kemal’le İsmet kafatasıyla voleybol oynardı

Sanırsın Hamlet’tir.

Kafatası gösteriyor.

*

Antropoloji Enstitüsü’nün 73 sene önce basılmış kitabını kameralara uzatıyor, “bakın raflarda kafatası var, olur mu böyle şey demeyin, işte vesika burada, reisicumhur Mustafa Kemal, aynı şekilde İsmet Paşa’nın başbakan olarak altında imzası var” diyor...
Sonra da “insani midir,
vicdani midir?” diye soruyor.

*
..........
*

Özetle...
Eski tarihli gazete kupürünün
sırf başlığını okuyup, içini okumadıkları “Mustafa Kemal döneminde camiyi ahır yaptılar” iftirasına benziyor bu iş.
Hakikaten, vicdani değildir.
Yılmaz Özdil-Hurriyet
kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22702725.asp
:alkis: din ile bilimi birbirine karıştırarak siyaset yapanlar vatanı canla başla uğraşarak hayatını yok sayarak alanları unutup kibirlenmekteler Allah bunları görüyor
 
çamur at izi kalsın. hitap ettiği seçmen kitlesine göre kabul görme ihtimali yüksek, sağlam iddialar bunlar. Cahilliğinden değil insanları kandırmayı çok iyi bildiğinden yapıyor bunu başbakan.
 
bu da Bekir COSKUN un yazisi

KAFATASI...

Elindeki kitaptan kafatası resimlerini gösterdi...

Salon sessizleşti...

Görüntüler ürpertici; tek parti dönemi, sararmış eski bir kitabın sayfalarında sıra sıra kafatasları görülüyor...

Dehşeti daha da işlemek için:

“Bakın, kafatasları, sayfa on, kafatasları raflarda...”

*

Korku filmi gibi...

Bülent Arınç ağlayacak ama, kafataslarının sahibini tanımıyor...

*

Başbakan, Atatürk döneminin “kafatasçı” olduğunu kanıtlamaya çalışıyor... Gösterdiği resimler, Antropoloji Enstitüsü’nün laboratuvarları...

*

Cehaletin bu kadarı olmaz...

*

Antropoloji (insanbilim); insanın biyolojik geçmişini, kavimleri, göçleri, ırkların akrabalıklarını, yapılarını, tiplerini inceleyen bilim dalıdır...

Doğal olarak kazılardan çıkan kemikleri, kafataslarını, iskeletleri inceler...

Diyelim ki Amerika’daki Kızılderililerin hangi anakaradan oraya geldiği böyle belirlendi... Ya da Kapadokya’da o yeraltı şehirlerini yapanların kim olduğu...

Tarihi kazılarda kim ne bulsa oraya gönderir...

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1925’te Antropoloji Enstitüsü kuruldu...

1929’da İstanbul Üniversitesi bünyesine alındı, 1935’ten bugüne kadar da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin bir bölümü...

*

Şu anda antropoloji bölümü olan diğer üniversiteler:

Hacetepe Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Yeni Yüzyıl Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Kırşehir Üniversitesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi...

En az yarısını açan kim?

Kendisi...

Gitse kafataslarını görecek...

*

Tüm amacı; önünde engel gibi gördüğü milliyetçilik, ulusalcılık, Türklük gibi duyguları yaralamak...

Atatürk ve laik cumhuriyeti aşağılamak...

Kafatası resimleri bulmuş kütüphaneden...

İlk kez gördüğü için...

Gösteriyor...

İyi ki müzedeki kılıçları “suç aleti” diye alıp getirmedi...

*

Ne yapacaksınız...

Cehalet, cahilin sermayesidir...

Bekir COSKUN
 
BBNET
Geri
Üst