Kürşad Destanı

Kodla Büyü

*Vendetta*

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
734
Tarihimizden değil, uzak Türk tarihinden, büyük bir kahramanlık olayından bahsedeceğim. Bu olay geçmişin unutma örtüşü altında kalmış çok parlak, parlak olduğu kadar da çok hazin bir harekettir ve milattan sonra 600. yılda meydana gelmiştir. O sıralarda Japon denizinden, Hazardenizi'ne kadar uzanan ve Çin'i, İran'ı, Bizans'ı titreten Göktürk İmparatorluğu, entrikalar yüzünden Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Doğudaki devletle Batıdaki devletin arası, saraya ve orduya sokulmağa muvaffak olan, Çinliler ve diğer yabancılar yüzünden iyice açılıyor . Doğu Göktürk devletinin basında bulunan Kara Kağan kendinden önce hakan olan ağabeysini zehirleyen Çinli yengesiyle evlenmekte mahzur görmüyor ve bu katil kadının fettanlığının esiri olarak Çinlilere alet oluyor. Bu yüzden Göktürk devleti, birçok parlak muharebelere rağmen yıkılıyor ve o bölgede bulunan Türkler Çinlilere esir düşüyor. Çinliler Türkleri Çin'e hicret ettirerek şehirlere dağıtıyorlar. Bu arada Kara Kağan'la kardeşinin iki oğlunu ve diğer Türk ileri gelenlerini Çin'in merkezi bulunan SÎYANGFU şehrine götürerek orada ikamete memur ediyorlar. Çok geçmeden Kara Kağan orada tutsak olarak ölüyor. Bunun üzerine Çinliler rehine olarak Kara Kağan'ın kardeş çocuklarından Tung Yabgu'yu Çin sarayına hapsediyorlar. Serbest bulunan Kara Kağan'ın diğer yeğeni KÜRŞAD ise her gün Türkleri kurtarmak için çareler arıyor.

kursadd9me.jpg


Tam bu sırada diğer Türk beyleri de gizli toplantılar yaparak, Çinlilere isyan edip Çin împaratorunu öldürmeğe ve böylece, yere düşen gök bayrağı yeniden yükseltmeğe karar veriyorlar. Bunun için çok yiğit olan herkes tarafından çok sevilen KÜRŞAD'I kendilerine Hakan seçiyorlar. Fakat bunu duyan KÜRŞAD ihtilale baş olmayı, saldıranların en önünde dövüşmeği kabul etmekle beraber. Hakanlığı reddediyor, '"Millet için dövüşmek ve bu uğurda gerekirse Ölmek bana yeter. Hakanlık sarayda hapis bulunan amcamın oğlunun hakkıdır." diyor. Birçok yalvarmalara rağmen Hakanlığı kabul etmiyor. Böylece herkes, uzun tartışmalardan sonra KÜRŞAD'in feragat örneği olan ısrarı karşısında onun teklifim kabul etmek zorunda. kalıyor. Ertesi akşam saraydan dışarıya gezmeğe çıkacak olan Çin Hükümdarım öldürmeğe ve hep beraber Çin sarayım basarak Tung Yabgu'yu kurtarıp Hakan ilan etmeğe ve yeni bir Türk devleti kurmaya karar veriyorlar. Baskın gecesi sözleşilen zamanda, Çin sarayının etrafında toplandıkları vakit, aksi bir talih eseri olarak bardaktan boşanır gibi bir yağmur yağmaya başlıyor.Yağmurun altında biraz bekledikten sonra, Çin Hükümdarının bu akşam dışarı çıkmaktan vazgeçtiğini öğreniyorlar. Bunun üzerine, Çinlilerin bu teşebbüsten herhangi bir şekilde haberdar olmaları ihtimaline karşı, baskının başka bir aksama bırakılmasını doğru bulmuyorlar. Bu ihtimali önlemek için, baskının geciktirilmeden hemen o gece yapılmasını uygun görüyorlar. KÜRŞAD arkadaşlarının adlarım bir, bir okuyarak hepsini yoklama ediyor. Türk milletinin en ileri gelenlerinden 40 Bey'in orada hazır olduklarım görüyor. Artık daha fazla beklemeden Çin İmparatorunun sarayına saldırıyorlar. En önde yalnız KÜRŞAD yürüyor... Sarayı binlerce Cin askeri muhafaza etmektedir. Saldıranlar ise yalnız kırk kişi... Yıldırım gibi düştüğü yeri yakan, kasırga gibi önüne geleni süpüren 40 kişi... Birkaç dakikada dış kapıdaki muhafızları tepelediler, sarayın bahçesine doldular ve oradan iç kapıya yüklendiler. Orayı da geçtiler... Şimdi İmparatorun dairesine doğru yürüyorlar. Fakat bu Çinli askerler ne kadar da çok... İlerden, geriden sürü, sürü saldırıyorlar.

İşte sarayın şuanki halinin bir fotografı, inanılmaz hiç değişmemiş...

yasakkent3iv2qy.jpg


40 kahramandan ikişer, üçer yaralanıp düşenler var. İşte nihayet İmparatorun dairesine ulaşabildiler. Fakat odalar bomboş. Hiç kimseler yok. Acaba İmparator bu kadar çabuk nasıl da kaçabilmiş? Ne ise uzun boylu düşünmeğe meydan yok. Geri dönmek lazım. KÜRŞAD, "ahırlara doğru çekileceğiz" diye buyruk veriyor ve ahırlara doğru yol alıyorlar. Fakat her adımda karşılarında yüzlerce Çinli peyda oluyor, dövüşe dövüşe yürüyorlar. Beş on Çinli yıkılıyor ve bir kahraman devriliyor. Nihayet kırklardan ancak ondördü ahırlara ulaşıyor. Kendileri yürüyüp gidinceye kadar vakit kazanmak için, üç kişi, ahır kapılarında artçı olarak bırakılıyor. Diğer onbir kişi atlara binerek Vey Irmağına doğru dörtnala koşuyorlar. Yorgun ve yaralı onbir kişi, ırmağın kenarına vardıkları zaman, akşamdan beri yağan yağmurlar yüzünden kabaran suların köprüleri söküp götürdüğünü görüyorlar. Sekiz saat önce, geçit veren sular, şimdi geçilmez olmuştur. Düşman durmadan yaklaşıyor, saldıranlar sürüler halinde binlerle geliyorlar. Karşılarında yalnız onbir kişi var... Yağmur durmadan yağıyor. Ara sıra çakan şimşekler gerilmiş yüzlerin!, büyümüş gözlerin! aydınlatıyor. Ellerinde kılıçları, Türk'e yaraşan bir fütursuzlukla atlarının üstünde dimdik duruyorlar ve ölünceye kadar çarpışmak üzere düşmanın yaklaşmasını bekliyorlar. Artık düşman yaklaşmıştır. Göğüs göğüse atılıyorlar ve çarpışmaya başlıyorlar. Onbir kahramandan her biri birer birer devriliyor. En son da KÜRŞAD gün doğarken 40 yarasından kanlar sızarak can veriyor ve gözleri açık olarak cesedi atinin üstünde dimdik kalıyor. Bu esnada Vey Irmağının suları deli deli akıyor ve yağmur yağmaya devam ediyordu. Bu kahramanlık menkıbesi birkaç gün içinde Cinde bulunan bütün Türklere yayılıyor ve onlar arasında bir kurtuluş ruhu ve bir ihtilal havası yaratıyor. Çok geçmeden de hepsi birden isyan ederek KÜRŞAD'ın yolundan hürriyet ve istiklale kavuşuyorlar. Türk tarihi, uzak ve yakın böyle kahramanlık olaylarıyla doludur. Kahramanlık Türklüğün başlıca vasıflarından biridir.

Kaynak: http://www.webhatti.com/genel-sohbet/80 ... basti.html
 
Millet zorda kalınca,
Hiçbir zincir eğlemez Kürşadları
Kürşad pusatlanınca,
Andırır tufanları

KÜRŞAD PUSATLANINCA

Miladın sonrasında
Tarih altı yüzlerdi
Törenin ardı sıra
Düzen gitti il gitti
Geride yalın ayak
Budunun sırtı çıplak
Çin’den getirdi prenses
Türk beyine bir kafes
Gök bayrak yere vurdu
Zamanın seyri durdu
Türk kızlar cariye
Erkekler köle oldu

Bilge insanlar gördü
Bu gidişin yönünü
Biri dur demeliydi
Yere düşen alınlar
Göğe çevrilmeliydi
İstiklal için kalktı
Türk beyleri ayağa
Hakan seçilen Kürşad
Feragat ediyordu
O ne tahtı ne tacı
Milletinin uğrunda
Ölümü düşlüyordu

Asilzade çeriler
Plan üzere ant içti
Basılıp Çin sarayı
Hükümdar alınacak
Sonra Türk yabgusu ile
Takası yapılacak
Dağılan Türk boyları
Yine dirlik bulacak

O kutlanmış gecenin
Daha henüz başıydı
Milyonların yüreği
Kırk kahraman ve Kürşad
Vey ırmağını aşıp yürüyüşe geçtiler
Saraya yaklaşınca
Bir fırtına baş verdi
İmparator saraydan
Çıkmayı erteledi
Aman düşman uyumaz
Baskın gecikmemeli

Kararlı gözleri ile
Baktı andalarına
Kürşad pusatlanınca
Düştüğü yeri yaktı
Öyle bir kasırga ki
Çarptığını devirdi
Önüne geçenleri
Seller gibi süpürdü
Lakin sonu gelmedi
Bu Çin askerlerinin

O cesur kahramanlar
Takati kesilince
Bir bir yere düştüler
İnsanüstü gayretle
Cenk edip yürüdüler
Nihayet imparator
Odasına girdiler
Fakat odalar bomboş

Kürşad’dan gelen buyruk
Ahırları gösterdi
Üç kişi artçı kaldı
Kırk yiğitten on biri
Dönebildiler geri
Onbir ata bindiler
Dörtnala yol aldılar
Vey ırmağına kadar

Eyvah sular kudurdu
Irmak geçilmez oldu
Sürüler gibi düşman
Türk hiç diler mi aman
O destansı çeriler
Birden geri döndüler
Yağmur durmadan yağdı
O gece yeryüzünü
Şimşekler aydınlattı
Gerilmiş yüzleri ile
Kocaman gözleri ile
Öyle bir fütursuzca
Kılıçları havada
Meydan okuyorlardı.

Gece boyu savaştı
Yüzleri tepeledi
Tanyeri ağarırken
Geride Kürşad kaldı
Kırk yeri yaralıydı
Dimdik atı üstünde
O da uçmağa vardı

Bu haber yayılınca
Bütün Türk illerine
İhtilaller yaşandı ihtilal üzerine
Esaret dönemine
Son verdi Kutluk Kağan
Bengü İl’e varıldı
Kürşadların yolundan

Kahraman esir olmaz
Ne şu fani dünyaya
Ne de ihtiraslara
Kahraman ölümsüzdür
Milletinin uğruna
Kutsal davalar için
Tarihlerde gezinir
Kahramanlar milletin
Var oluş sebebidir.
07.01.2009 HANEFİ ÇATAL
 
Türkler tarih yapar ama tarihini yazamaz. türk tarihi dünya tarihinde çok önemli yere sahiptir. ABD bir avuç viyetnamda başarılı olmadığı halde yüzden fazla filim çekmiştir. bizde yaşanmış tarih çok ama bunu anlatamıyroz bırakın dünyaya kendi çocuklarımız bile bu tarihten mahrum
 
H. Nihal ATSIZ-Bozkurtların Ölümü
A.Haldun Terzioğlu Kürşat isimli kitapları destanı mükemmel şekilde anlatır..
 
BBNET
Geri
Üst