Hasanma Tahsin

Kodla Büyü

hamuş

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
895
Hasanma Tahsin
15 Mayıs 1919.

Sabah, saat 10.


*

Zırhlılar körfeze demirlemiş, Yunanca “vatan” anlamına gelen yolcu gemisi Patris, turist getirircesine pasaport iskelesine yanaşmış, işgal ordusu “vatan toprağı”mıza ayak basmıştı. Haçı havada, etekleri zil çala çala koşan Aya Fotini Kilisesi'nin papazı Hrisostomos, evlatlarım, ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girersiniz diyerek, atıyla inen sancaktarın çizmelerini öpüyordu.

*

İnce, uzun, siyah takım elbiseli bi delikanlı fırladı ortaya, aniden... Elinde, revolver tabir edilen toplu tabanca, gözü kara, olamaz diye bağırıyordu, böyle güle oynaya giremezler! Son sözü buydu. Gazeteciydi. Selanik'te doğmuş, Mustafa Kemal'in de sıralarında oturduğu, Şemsi Efendi Mektebi'nde okumuş, Paris Sorbonne'da siyasal tahsili görmüş, İzmir'e yerleşmiş, Sudiye hanımla evlenmiş, oğlu olmuş,
Hukuk-u Beşer, yani, İnsan Hakları gazetesini çıkarmış, Türk basınında “kadınların hak ve özgürlüğü”nü savunan ilk erkek olmuştu.

*

Bastı tetiğe, peş peşe, trak trak trak... Efsun alayının sancaktarı düştü atının sırtından, karpuz gibi. Kahkahalar suratlarında dondu kaldı, zaman durmuştu sanki. Önce sessizlik, sonra panik. Anladılar ki, tek kişi. Sarıverdiler çevresini, ilk süngüyü iman tahtasına sapladılar, sonra neresine denk gelirse, orasına. Şehit olmuştu Hasan Tahsin. Henüz 30'unda.

*

Böyle başladı macera.

*

İşgal edildiği gün bir ulusun kurtuluş savaşını başlatan, işgali bittiği gün, o ulusun kurtuluş savaşını sonlandıran, dünyada bu özelliğe sahip tek şehir, İzmir... Bağrına bastı, asla unutmadı, her zaman sahip çıktı ilk kurşunu sıkan yürekli evladına.

*

Son nefesini verdiği yere, Konak'a, Saat Kulesi'nin yanına, anıtını diktik. Caddelere, parklara, okullara adını koyduk. Bayrağı genç nesillerin devralması için, derneğini kurduk. İzmir Gazeteciler Cemiyeti, her sene, Hasan Tahsin Yarışması düzenler. Mesleği tasmasıyla değil, onuruyla yapanları ödüllendirir. Basın yayın alanında, Türkiye'nin en köklü, en eski yarışmasıdır.

*

(Aslında, haber, fotoğraf, röportaj gibi dallarda verilir. Bu sene ilk kez, Hasan Tahsin Onur Ödülü verildi. Kime biliyor musunuz? Erkekliğinden utandığımız, tırışkadan teyyare tiplerin gazteciyim diye dolaştığı bi dönemde, yürekli bi kadına, Ayşenur Arslan'a.)

*

Her 15 Mayıs'ta...
Bismillah ilk iş, anma töreni yapılır, Hasan Tahsin Anıtı'nda... Vali, belediye başkanları, milletvekilleri, Ege Ordu Komutanı, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, çoluk çocuk İzmirliler katılır.

*

Şimdi sıkı durun.

*

Sanıyorduk ki...
19 Mayıs yasaklandı.
29 Ekim yasaklandı.
Meğer...
15 Mayıs da yasaklanmış!

*

Çünkü...
Valilik'ten İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne telefon geldi. Hasan Tahsin Anıtı'nda tören yapacaksanız, bize dilekçe vereceksiniz denildi. Ne dilekçesiymiş o? Hükümetin yeni yönetmeliği gereği 48 saat önceden izin almanız gerekiyor. Ya almazsak? Anamazsınız! Geç kaldık diyelim, 24 saat önce verirsek dilekçeyi? Kusura bakmayın.

*

Ve...
15 Mayıs 2012.
Sabah, saat 10.

*

Hasan Tahsin.
Oldu sana...
Hasanma Tahsin.

*

Vali gelmedi.
Ege Ordu Komutanı...
Hep gelirdi, tarihinde ilk kez gelmedi.

*

Belediyeler geldi.
Üniversiteler geldi.
Sivil toplum geldi.
Ancak... Bu haddini bilmez gruplar, sayın devletimizden izin istemedikleri için, hadlerini öğrendiler, çelenk koyamadılar.

*

Sadece, İzmir Gazeteciler Cemiyeti çelenk bırakabildi. Ev sahibi konumundaki Cemiyet'in dilekçe verip izin istemesi yetmemişti. Çelenk koymak isteyen her kurum ve kuruluşun, ayrı ayrı dilekçe verip, ayrı ayrı izin istemesi gerekiyordu. Aksi halde... Sivil polisler oradaydı ve yönetmelikte “izinsiz konulan çelenkler kolluk kuvvetleri tarafından kaldırılır” yazıyordu!

*

Allah'tan...
İstiklal Marşı okunabildi.
Saygı duruşu yapılabildi.
Buna ses çıkarılmadı.

*

Demem o ki...
Yasak olmadığını, stadyumlardaki 19 Mayıs törenlerinin faşizm'i çağrıştırdığını, tören yönetmeliğini o nedenle değiştirdikleri söylüyorlar.
Hasan Tahsin bizim büyüğümüz, rahmetli atamız değil mi kardeşim? İnsanın dedesinin kabrine gidip, çiçek bırakması da mı faşizm?

yılmaz özdil
 
yakuphan hocam evet yapılmış tartışma çıkarmak için vermedim bu başlığı yalnız yukarıdaki yazıyı dikkatle okursanız Vali gelmedi.Ege Ordu Komutanı...Hep gelirdi, tarihinde ilk kez gelmedi.Sadece, İzmir Gazeteciler Cemiyeti çelenk bırakabildi. Ev sahibi konumundaki Cemiyet'in dilekçe verip izin istemesi yetmemişti. Çelenk koymak isteyen her kurum ve kuruluşun, ayrı ayrı dilekçe verip, ayrı ayrı izin istemesi gerekiyordu. Aksi halde... Sivil polisler oradaydı ve yönetmelikte “izinsiz konulan çelenkler kolluk kuvvetleri tarafından kaldırılır” yazıyordu! bu kısmı diyorum eskisi gibi yapılmadığının altı çizilmiş
 
İzmirde yaşamıyorum, o yüzden gerçekte orada ne olduğunu bilmem.
Öncelikle yönetmelikte “izinsiz konulan çelenkler kolluk kuvvetleri tarafından kaldırılır" şeklinde kural varsa uyulmalıdır.
Gazetenin http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20561452.asp adresindeki haberinde törene vali yardımcısının vs. katıldığı yazıyor. Sonuçta bir ilde vali bir tane olduğuna göre muhtemelen başka bir görevi olduğu için katılmamış olabilir, zaten katılmak zorunda olduğunu da düşünmüyorum açıkçası. Katılanlar içerisinde İzmir büyükşehir başkanı da katılmamış, şimdi bunu da eleştirmek gerekir mi? Hayır.
Hasan Tahsin, tarihimizin, cumhuriyetimizin önemli bir şahsiyeti, tıpkı Sütçü İmam, Şahin Bey vb. düşmana ilk direnişi başlatanlar gibi. Ancak onları anarken, şu katılmadı, bu katılmadı şeklinde çetele tutulması yanlış. Yazıdan anlaşılacağı üzere geçen yıl bahsedilen şekilde bir katılım olmuş, o zaman yazar AKP Hasan Tahsin'i andı, cumhuriyet düşmanı değil vs. gibi bir yazı yazmış mı, sanmıyorum.
Hükümetin hataları olabilir, ancak her şeyden bir anlam çıkarıp, hükümete giydirmeye çalışmak yanlış.
 
Geri
Üst