Frida Kahlo Kimdir? Hayatı ve Eserleri

Kodla Büyü

Gunaydmr

Üye
Mesajlar
12
Frida Kahlo, etkileyici eserlerinin yanı sıra ilgi çekici hayat hikayesiyle de enteresan bir kişilik. Ve başarılı kadın ressamı çoğumuz otoportreleri ile tanımaktayız. Gelin, acılarla dolu bir ömür geçiren Frida Kahlo kimdir, nasıl bir hayat sürmüştür ve eserler vermiştir gibi soruların yanıtlarını aşağıdaki yazıda birlikte inceleyelim.



Gerçek adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan Meksikalı ressam, 1907 yılında doğmuş ve 1954 yılında henüz 47 yaşında iken hayata veda etmiştir. Bir tek sanatıyla değil, özel hayatı ve politik görüşleriyle de tanınan Kahlo’nun, şanssızlıklar ve acılarla dolu bir hayatı olmuştur. Ancak hiçbir zaman pes etmemiş, adeta küllerinden doğan bir Anka kuşu gibi hem ruhsal hem de bedensel olarak her defasında yeniden canlanmıştır. Yaklaşık yarım asır olan ömrü içerisinde bir sürü büyük acıyla karşılaşmış, henüz küçük bir çocukken tanıştığı şanssızlığından bir türlü paçasını kurtaramamıştır.

Yaşarken ünlü olan nadir ressamlardan biri olan Kahlo için Picasso: “biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz” demiştir. Hayran olunası ve belki de ders çıkarılası bir hayat hikayesine sahip olan ünlü kadının yaşamı; 2002 yılında Frida ismiyle beyaz perdeye uyarlanmıştır. Hayden Herrera’nın Kahlo’nun hayat hikayesini kaleme aldığı kitaptan uyarlanan filmin yönetmenliğini Julie Taymor yapmıştır.



Kadınlar başta olmak üzere sayısız insanın acıma, hayranlık, sevgi gibi duygular beslediği Frida Kahlo’yu canlandıran oyuncu ise hepimizin tanıdığı Salma Hayek olmuştur. Ve hala izlemediyseniz, bu yazıyı okuduktan sonra bulacağınız ilk fırsatta filmi görmenizi öneririm.

Evet, bir nevi ön hazırlık niteliğindeki bu kısa bilgilendirmeyi yaptığımıza göre, Frida Kahlo kimdir, sorusunu ayrıntılı bir şekilde cevaplamaya başlayabiliriz diye düşünüyorum. İşte bilmeyenlerin aklından günlerce çıkmayacak, bilenlerinse yeniden içini sızlatıp, onlara karmaşık duygular yaşatacak sıra dışı bir hayat hikayesi!

Frida Kahlo Kimdir?



Meksika doğumlu ressamdır. Sanatçı kişiliğinin yanı sıra bir feminist ve devrimci olarak da anılmaktadır. Zorluklarla dolu kısacık ömründe, çok sayıda önemli eser vermiştir. Ölmeden önce üne kavuşan nadir ressamlardan biri olan Frida Kahlo, 20. yüzyılın popüler kültür ikonu haline gelmiştir. Sanatı bazıları tarafından sürrealist olarak tanımlanmışsa da kendisi bu tanımı hiçbir zaman kabul etmemiştir.

Kederlerini unutabilmek için resme sarılan Kahlo’nun 143 tane tablosu bulunmaktadır. Ve bunlardan birçoğu Frida Kahlo’ya duyduğu hayranlığı herkes tarafından bilinen Madonna tarafından satın alınmıştır. Kısacası; Frida Kahlo çektiği bedensel ve ruhsal acılara rağmen yaşamaktan hiçbir zaman vazgeçmemiş güçlü mü güçlü bir kadındır! Ve hayat hikayesi öğrenilip özümsenilesi nadir kişilikler arasındadır!

Frida Kahlo’nun Hayatı



6 Temmuz 1907’de Meksika’nın güneyindeki Coyoacan’da Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ile Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales’in 4 kızından üçüncüsü olarak dünyaya gelmiştir. Ancak Frida Kahlo sonraki yıllarda doğum gününü Meksika’nın devrim tarihi 7 Temmuz 1910 olarak değiştirecektir. Çünkü Kahlo’ya göre hayatı, modern Meksika’nın doğuşuyla birlikte başlamalıydı. İşte bu nedenle de Frida Kahlo’nun isteğine saygı duyuyor ve onun 7 Temmuz 1910’da dünyaya gelmiş olduğunu ayrıca söylemek istiyorum.

Ailesiyle birlikte Coyoacan’da yaşayan Kahlo’nun oturduğu ev, sahip olduğu renkten dolayı Mavi Ev olarak anılıyordu. Ve sanatçı hayatının büyük bölümünü dış duvarları kobalt mavisi renkte boyanmış olan bu evde geçirecekti. Frida’nın Kızılderili asıllı olan annesi ressamın tabirine göre kibar, zeki, bazen zalim, hesaplı ve aşırı dindardı. Tam tersine babası ise şefkatli ve anlayışlıydı. Her zaman Frida’nın yanında olup onu destekleyen babası, hastalığı boyunca da kızı için elinden geleni yapacaktı.

Frida Kahlo’nun Çocukluğu;



Henüz 6 yaşındayken çocuk felci geçiren Kahlo için bu hastalık, ölüme çelme attığı ilk hamlesiydi. Çünkü o zamanlar pek çok çocuk bu hastalıktan dolayı yaşamını yitiriyordu. Ancak Frida direnerek hastalığı yenmiş ama bir bacağı diğerine göre daha ince kalmıştı. Çocuk felcinden Frida Kahlo’ya yadigar kalan ince bacağı ona “tahta bacak Frida” gibi hoşlanmadığı lakaplar takılmasına neden olmuştu. Ve sonraları dünyaca ünlü bir ressam olacak küçük kız, bacağındaki incelme yüzünden hep uzun etekler giyecekti.

Bir erkek çocuğu gibi büyüyen ve okul yıllarında daha çok erkeklerle arkadaşlık eden Frida’nın başa çıkmak durumunda kaldığı ilk engeli bacağı olmuştur. Yılmayan Kahlo, tıp eğitimi almaya karar vererek, Meksika’daki Ulusal Hazırlık Okulu’na girdi. Nitekim dönemin en iyi okullarından biri olan bu okula girerek bir ilke imza atmıştı.

Frida Kahlo’nun Çocukluk Dönemi;



Çünkü daha önce okula hep erkek öğrenci kabul edilmişti ve Kahlo Ulusal Hazırlık Okulu’nda okuyan ilk kız öğrencilerden biriydi. Burada sanat, edebiyat ve felsefe gibi konularda kendini geliştiren Kahlo’nun, gelecekte Meksika’nın önemli isimleri olarak anılacak Alejandro Gomez Arias, Alfonso Villa ve Jose Gomez Robleda gibi okul arkadaşları vardı. Ve Kahlo eğitimine devam ederken, zaman 17 Eylül 1925 tarihine doğru hızla akıyordu. Bu tarihte yaşanacak kaza Frida Kahlo’nun hayatında bir dönüm noktası niteliği taşıyacaktı.

1925 yılının 17 Eylül’ünde erkek arkadaşı Alejandro Gomez Arias ile okuldan dönen Frida’nın bindikleri otobüs bir tramvayla çarpıştı. Çok sayıda insanın hayatını kaybettiği kazada Frida da ağır şekilde yaralanmıştı. Sayısız kırık çıkığın yanı sıra karnından girip omurgalarını zedeleyerek dışarı çıkan demir bir çubukla hastaneye götürüldüğünde doktorlar yaşama şansının düşük olduğunu söylemişlerdi. Ama Frida bunu da atlatmış, ikinci kez ölümden dönmüştü. Feci kazadan tam 1 ay sonra, yani 17 Ekim 1925’te hastaneden taburcu edilmişti. Acılar içerisinde kıvranmasına rağmen bunu yansıtmayan Frida uzun süre boyunca doktor, hastane, ilaç, yatak ve korselerle iç içe olacaktı. Tam 32 kere ameliyat olan Frida’nın bütün günü yatakta geçiyordu. Ve bu süreç aileyi yalnızca manevi açıdan değil maddi açıdan da zorlamaktaydı.

Frida Kahlo Kız Kardeşleriyle Birlikte;



Kızının tedavi masraflarını karşılamakta zorlanan baba, evdeki değerli eşyalarını satışa çıkartmıştı. Her şeye rağmen kızının yanında olan Wilhelm Kahlo, Frida’nın yüzünü güldürmek için ona (tablolarında da göreceğimiz) bir karyola yapmıştı. Annesi ise Frida’nın kendisini görebilmesi için tavana bir ayna asmıştı. Ve bu ayna onun için bir başlangıç olacaktı. Çünkü çareyi resim yapmakta bulmuştu. Resim yaparak acılarını unutmaya çalışan Frida ilk portresini, tıpkı portresi gibi ilk aşkı olan Alejandro Gomez Arias’a hediye etti.

Her geçen gün biraz daha iyileşen Frida, yatakta geçirdiği süre boyunca resim yapmaya devam etti. Tavandaki aynası sayesinde bu dönemde pek çok otoportre yaptı. Kazadan yaklaşık 2 sene sonra yürümeye başlayan Frida, bu dönemde sanat ve politika camialarında boy göstermeye başlamıştı. Davetlere katılan Kahlo, siyasi tartışmalara da katılıyordu. Zaten kısa süre sonra Meksika Komünist Partisi’ne üye olmuştu. Ancak aynı yıl eşi olacak Rivera’nın partiden ihraç edilmesiyle Frida da üyelikten ayrılacaktı.

Frida Kahlo Hasta Yatağında Resim Yaparken;



Bir yandan siyasetle uğraşırken bir diğer yandan da resim yapıyordu. Ve beğenerek takip ettiği ünlü ressam Diego Rivera ile tanışmak istiyordu. Meksikalı Michalangelo olarak da bilinen ressamla tanışan Frida ona aşık oldu ve çift 1929 yılının Ağustos ayında tüm karşı çıkmalara rağmen evlendi.

Karşı çıkmalara dedim çünkü çiftin evlenmeleri, Frida Kahlo’nun annesi de dahil olmak üzere pek çok kişiye göre yanlıştı. Hatta anne Matilde onların ilişkisini bir güvercin ile filin birlikteliğine benzetiyordu. Fakat bu olumsuz eleştiriler Frida’nın umurunda bile değildi.

Frida Kahlo Tekerlekli Sandalyede;



Güçlü kadın, kendisinden 21 yaş büyük olan ve sadakatsizliği ile tanınan komünist ressamın üçüncü eşi olmayı istemiş, istediğine de ulaşmıştı. Ancak sanatçı çiftin çalkantılı bir ilişkileri vardı. Kocası sık sık başka kadınlarla görüşüyor, Frida’yı aldatıyordu.

İnişli çıkışlı bir şekilde devam eden evliliklerinde çift çocuk sahibi olamadı. Birkaç kez hamile kalan Frida ilkinde bebeğini aldırmış, sonrasında ise iki kez arka arkaya düşük yapmıştı. Bu olaylardan fazlasıyla etkilenen kadın, resimlerinde hayali oğluna da yer vermişti.

Frida Kahlo Büyük Aşkı Diego ile;



Tutkulu bir aşık olarak da tanınan Frida, Rivera için; hayatında iki büyük kaza geçirdiğini, bunlardan birinin onu az daha öldürecek olan tren, diğerinin ise Diego olduğunu söylemiş, Diego’nun tren kazasına göre çok daha yıkıcı olduğunu belirtmişti. 10 yıl süren sarsıntılı evliliklerinin sonrasında Frida ile Diego Rivera boşanma kararı aldılar.

Ancak 1 sene sonra yeniden evlenip, Frida’nın çocukluğunun geçtiği eve yerleşmişlerdi. Ve evliliklerinde aldatan taraf yalnızca kocası değil, Frida da olmuştu. Evet, birbirlerini çok sevmelerine rağmen başkalarıyla da ilişkiler yaşayan çift, her şeye rağmen aşık tanımının hakkını vermişlerdi diyebiliriz.

Frida Kahlo Gençlik Dönemi;



Mesela; Frida evli olduğu sırada Amerikalı fotoğrafçı Nickolas Muray ile bir ilişki yaşamıştı. Ve Muray Frida’ya körkütük aşık olmuştu. Ancak Muray sonunda Frida’nın Diego’dan kopamayacağını anlamış ve ilişkileri sona ermişti. Frida Kahlo’nun birliktelik yaşadığı isimler arasında Rus devriminin önde gelen isimlerinden biri olan Lev Troçki de vardı. Ancak Troçki’nin eşinin ilişkilerini fark etmesinden sonra Frida, Troçki’den ayrılmıştır.

Frida Kahlo, Diego ile yeniden evlendiği dönemde sanatçı arkadaşı Andre Breton’un da desteğini alarak New York’ta bir sergi açtı. Bu sergiden sonra şöhreti yayılmaya başlamıştır. Sık sık rahatsızlanan Frida tüm gücünü kullanarak resim yapmaya devam etmiş, acılarını sanatla unutmaya çalışmıştır. Kendi ülkesinin yanında Amerika ve Fransa’da da sergiler açan Kahlo, 1943 yılında La Esemeralda isimli sanat okulunda öğretim üyeliği yapmaya başlamıştır.



Sağlığı kötü olmasına rağmen 10 yıl boyunca eğitim veren Frida, rahatsızlığı nedeniyle evinde ders vermiştir. Öğrencileri de Los Fridos (Frida Öğrencileri) olarak anılmıştır. 1950 yılında sağlık sorunları nedeniyle hastaneye yatırılan Frida 9 ay burada kalmıştır. 1953 yılında Meksika’da (ülkesindeki ilk kişisel sergisi olmuştur) bir sergi açan ressamın sağ bacağı aynı yıl kangren nedeniyle kesilmiştir.

Ve Frida Kahlo, 1954 yılında 47 yaşındayken akciğer embolisi teşhisi ile hayata veda etmiştir. İnsanın içine dokunan yaşamında verdiği son eser ise Yaşasın Hayat isimli natürmort tablosu olmuştur. Cesedi yakılan ünlü kişiliğin külleri, 1955’te eşi Rivera tarafından devlete bağışlanmış olan Mavi Ev’de saklanmaktadır. Cesedinin yakılmasını isteyen Frida Kahlo, ölmeden önce yatarak yeteri kadar zaman geçirdiğini, bu nedenle daha fazla yatmak istemediğini söylemiştir.

Frida Kahlo’nun Eserleri



Frida Kahlo’nun 143 tane eseri vardır ve bunlardan 55 tanesi otoportredir. Evet, Frida Kahlo’nun kim olduğunu ve hayat hikayesini öğrendiğimize göre gelin bir de ünlü eserleri hakkında konuşalım. Emin olun ki bu eserler ressam, devrimci, aşık ve feminist olarak tanımlanan güçlü kadına duyduğunuz hayranlığı bir kat daha arttıracak nitelikteler!

Diego and I – 1949



Diego Rivera’ya saplantılı derecede aşık olan Frida Kahlo, bu tablosunda ona karşı beslediği duyguları yansıtmıştır. Güçlü ressamın 1949 yılında yaptığı bu resimde alnının ortasına Diego’yu yerleştirmiştir. Ve Diego’nun alnındaki üçüncü gözün, sadakatsiz ressamın başka kadınlarla olan ilişkilerini yansıttığı düşünülmektedir. Her resminde olduğu gibi burada da çektiği acıyı yansıtan Frida, gözyaşlarıyla kederini daha belirgin hale getirmiştir.

Self Portrait With a Portrait of Diego On The Breast and Maria Between The Eyebrows – 1954



1951 yılından sonra acıları dayanılmaz hal alan Frida artık ağrı kesici, bazen de alkol almadan çalışamaz duruma gelmiş. Ve sanatçının 1954 yılında yaptığı bu resminin detaylı ve net çizgilere sahip olmamasının altında yatan neden, bazılarına göre Frida’nın yoğun biçimde aldığı ağrı kesicilerdir. Ünlü kişiliğin son otoportre çalışması olan bu eserde sanatçı kendine genç bir görünüm vermiştir. Göğsünün üzerindeki Diego, güneşin üzerinde İsa figürü, alnındaki Maria Felix (Diego Rivera’nın birlikte olduğu kadın oyuncu ve şarkıcı) ile çektiği bütün acılara rağmen mizah yeteneğini kaybetmediğini kanıtlamıştır.

Self Portrait With Loose Hair – 1947



1946 yılında New York’ta omurilik ameliyatı olan Frida bu operasyonu “sonun başlangıcı” olarak nitelendirmiş. Çünkü ameliyattan sonra Frida’nın sağlık durumu her geçen gün biraz daha kötüleşmiş. Bu otoporteyi sanatçı iyileşme aşamasındayken yapmış. Zayıf, soluk ve tükenmiş görünen Frida resminin altındaki yazıda, kendisini aynadaki yansımasıyla resmettiğini belirtmiş. Ayrıca 37 yaşında olduğunu (gerçek yaşı 40 ancak doğum gününü gerçek doğum gününden 3 yıl sonra olan devrim tarihi olarak değiştirmişti) ve doğduğu yerde Meksika, Coyoacan’da olduğunu eklemiş. 1991 yılında açık arttırmayla satışa çıkartılan resim, 1.650.000 dolar karşılığında alıcı bulmuştur.

The Suicide of Dorothy Hale – 1938



Frida Kahlo’nun arkadaşı olan Amerikalı oyuncu Dorothy Hale, Gardiner Hale ile evlidir. Ancak eşini bir trafik kazasında kaybeder ve karşılaştığı güçlüklerle başa çıkmaz. 21 Ekim 1938 tarihinde çok sevdiği siyah kadife elbisesini giyer, arkadaşlarına mektup yazar ve 16. kattan aşağıya atlayarak intihar eder. Frida bu tablosunda arkadaşının intiharını resmetmiştir. Dorothy Hale’yi camdan atlarken, bulutlar arasında aşağıya doğru düşerken ve yerde kanlar içinde resmeden Frida, tablonun altına çalışmasını arkadaşına ithafen yaptığını eklemiştir.

The Bride Frightened At Seeing Life Opened – 1943



Pek çok çalışmasında olduğu gibi bu eserinde de Frida görünenden çok daha fazlası anlatmıştır. Resim ilk kez 1939 yılında yapıldığında, sol köşedeki küçük gelin yokmuş ve papaya açılmış bir şekilde resmedilmemiş. Ayrıca parlak renklere sahip değilmiş ve cinsel unsurlara yer verilmemiş. Ancak sanatçı resmi yeniden düzenlemiş ve 1940’lı yıllarda Avrupa’da ortaya çıkan yenilikçi akımdan etkilendiğini bu tablosunda belli etmiş. Erkeği ve dişiyi temsil eden meyvelerin birbirini tamamladığı, ancak bir araya gelemediği tablo, sürrealizmin etkilerin görüldüğü bir tablo olarak da nitelendirilmektedir.

Self Portrait With Necklace – 1933



Bu tablo ise sanatçı hala Detroit’teyken yapılmıştır. Yaptığı düşük sonrası iyileşme döneminde olan Frida, bu dönemde yukarıda gördüğünüz otoportreyi yapmıştır. Birleşik kaşları ve bıyıklarıyla (Ek Bilgi: 19. yüzyılda Meksika burjuvaları için kadının bıyıklı olması övünülecek bir şeymiş çünkü bu onların gerçek İspanyol olduğunu gösterirmiş.) kendini resmeden sanatçı, kolyesi ile çekiciliğini bir kat daha arttırmış.

Self Portrait With Monkeys – 1943



Meksika mitolojisine göre sanatın yanı sıra şehvetin de sembolü olan maymunlara verilen çalışma yine bir otoportredir. Frida’nın La Esmeralda isimli sanat okulunda öğretim üyeliği yapmaya başladığı dönemde yaptığı çalışmada, maymunların Frida’nın öğrencilerini ifade ettiği söylenmektedir. Saçındaki siyah yünlerden yapılmış doktora kepi ile kendisiyle gurur duyduğunu belli eden Frida, aynı zamanda kendisini bir kraliçe olarak betimlemektedir.

Me And My Parrots – 1941



Frida ile eşi boşandıktan 1 sene sonra 1940 yılında yeniden evlenmişlerdir. Ancak evli olmalarına rağmen Frida aynı düzenine devam etmiştir. Onun için hala hayvanları, bebekleri ve çiçekleri vardır. Pek çok evcil hayvanıyla birlikte kendini resmeden sanatçı, bu eserinde de papağanlarına yer vermiştir. Ve Frida Kahlo bu eserini yaptığı dönemde Nickolas Muray ile aşk yaşamaktadır.

Portrait Of a Woman In White – 1930



1930 yılında yapılan bu resimdeki kadının kim olduğu bilinmiyor. Frida bu çalışmayı yaptığı sırada Diego ile birlikte San Francisco’da yaşamaktadır. Ve kadının kim olduğu hakkında çeşitli söylentiler vardır. Bunlardan bazıları kadının çiftin San Francisco’da bulunduğu sürede birlikte yaşadığı heykeltıraş Ralph Stackpole’nin bir akrabası olduğu, Rivera’nın arkadaşlarından birinin karısı olduğu ve Frida’nın sevgilisi olduğu yönündedir. Kısacası; bembeyaz feminen bir elbise giyen masum yüzlü kadının kim olduğu hiçbir zaman öğrenilemeyecek bir muamma.

The Wounded Deer – 1946



Bu tablosunda Frida kendi yüzüyle genç bir geyiği resmetmiştir. Bir demet okla ölümcül bir şekilde yaralanan geyik, ölü ağaçlar ve kırık dallar arasında yer almaktadır. Nitekim bunlar ümitsizliği ve korkuyu vurgulamaktadır. Kahlo bu tabloyu onu acılarından kurtaracağını düşündüğü ameliyatın sonrasında yapmıştır. Çünkü operasyon başarılı geçmemiş, Frida da yaşadığı hayal kırıklığını bu tablosunda yansıtmıştır. Sanatçı tablosunu 3 Mayıs 1946’ta arkadaşları Lina ve Arcady Boitler’e düğün hediyesi olarak vermiş, yanındaki nota da şunları yazmıştır. “Size portremi bırakıyorum böylelikle sizden uzakta olduğum bütün günler ve bütün gecelerde varlığımı hissedebilirsiniz.”

Self Portrait Time Flies – 1929



Frida Kahlo’nun yukarıdaki çalışmasına benzemektedir. Diego Rivera ile evlendiği yılda, yani 1929’da yaptığı bu otoportrede Frida geleneksel Meksika elbisesi giymektedir. Herhangi bir duygunun olmadığı yüzünden ne kadar genç yaşta olduğu anlaşılmaktadır. 1920 yılında New York’ta açık arttırmayla satışa çıkartılan resim 5 milyon dolara kendine alıcı bulmuştur.

Portrait Of Cristina My Sister – 1928



Frida Kahlo, bu tablosunda kardeşi Cristina’yı resmetmiştir. Rönesans stili resmin etkilerinin görüldüğü tabloda Diego Rivera’nın tarzına da rastlanmaktadır. Arka planda küçük bir ağaç ve onun önünde de kocaman yapraklara yer verilmiştir. Cristina, bu tabloyla Frida’nın ailesinde resmettiği ikinci kişi olmuştur. Ayrıca Cristina ile Diego’nun arasında bir ilişkinin yaşanmış olduğunu da eklemek isterim. Ve eşinin Frida’yı en çok yıkan sadakatsizliği bu olmuştur. Sonuç olarak; tablo 1988 yılında 198.000 dolara alıcı bulmuş, 2001 yılında ise yeniden satışa sunularak esere 1.655.750 dolar paha biçilmiştir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst