Kodla Büyü

vex_alex

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
394
21. Yüzyıl dijital toplum kültüründe çocuk yetiştiren anne baba olarak, dijital yaşamın sunduğu fırsatların ve tehlikelerin farkında mısınız? Dijital yaşamın tehlikelerine karşı çocuklarınıza nasıl rehber oluyorsunuz? Çocuklarınız teknolojiye bağlı mı? Çocuklarınız teknolojiye bağımlı mı? Çocuklarınızın teknolojiye bağımlı olmaması için çocuklarınızı nasıl yetiştiriyorsunuz? Dijital yaşamda çocuk yetiştirirken çocuklarınıza bilinçli ve güvenli teknoloji kullanım kültürü kazandırılması için çocuklarınıza nasıl rehberlik yapıyorsunuz?

Çocuk psikologlarına ve psikolojik danışmanlara sizler için sorular sorduk. Teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık gibi dijital yaşamın tehlikelerine karşı çocuklarınıza rehber olabilmeniz ve teknoloji kullanım kültürü kazandırabilmeniz için 6 çocuk psikoloğu ve 20 psikolojik danışmandan tavsiyeler aldık. Sizlerle benzer sorunları yaşamış ve yaşadıkları sorunlara çözümler bulmuş anne babaların deneyimlerini sizler için paylaştık.

Teknoloji bağımlılığı, siber zorbalık gibi dijital kültürün tehlikelerine karşı teknoloji kullanım kültürü oluşturma, dijital kültür içinde yetişen çocukların sorunları ve ailelerin sorumlulukları konularında yazılmış Türkiye’nin ilk araştırma ve derleme kitabını, Eskişehir Nisan Kitabevinden, Kitapyurdu (https://goo.gl/iZeJgw) ve tüm İnternet kitap satış sitelerinden satın alabilirsiniz.

Kitabın örnek sayfalarına, kitap siparişi ve ödeme bilgileri hakkında detaylı bilgilere, (http://bilgikasifi.com/dijitalannebaba/) adresinden ulaşabilirsiniz.

#dijitalkültür #dijitalannebaba#dijitalkültürdeçocukyetiştirmek#teknolojibağımlılığı #siberzorbalık#dijitalyaşam #oyunbağımlılığı#yirmibirinciyüzyılannebabaları#teknolojikullanımkültürü #dijitalrehber
 

Ekli dosyalar

  • örnekresim2.jpg
    örnekresim2.jpg
    108.8 KB · Görüntüleme: 92
  • res4.jpg
    res4.jpg
    69.4 KB · Görüntüleme: 81
  • ÖrnekResim1.jpg
    ÖrnekResim1.jpg
    132.5 KB · Görüntüleme: 79
  • örnekres3.jpg
    örnekres3.jpg
    113.2 KB · Görüntüleme: 70
  • GR6T0383.JPG
    GR6T0383.JPG
    104.4 KB · Görüntüleme: 73
  • GR6T0421.JPG
    GR6T0421.JPG
    119.4 KB · Görüntüleme: 68
  • GR6T0419.JPG
    GR6T0419.JPG
    170.6 KB · Görüntüleme: 68
  • GR6T0407.JPG
    GR6T0407.JPG
    115.1 KB · Görüntüleme: 68
  • GR6T0383.JPG
    GR6T0383.JPG
    104.4 KB · Görüntüleme: 70
  • imza günü_facebook.jpg
    imza günü_facebook.jpg
    139.2 KB · Görüntüleme: 56
Son düzenleme:
Tebrikler hocam elinize sağlık
Teşekkür ederim hocam. Çevrenize, velilerinize kitabımızı önerir ve paylaşır iseniz mutlu olurum.
Kitabımız tanıtıma ihtiyacı var. Henüz böyle bir kitabın yazıldığını bilmeyen ve teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık konularında sorunlar yaşayan velilerimiz var. Kitabımızı tanıtmanız velilerimiz ce geleceğimiz çocuklarımız için önemli diye düşünüyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: H_M
Tebrikler hocam elinize sağlık

Teşekkür ederim hocam. Çevrenize, velilerinize kitabımızı önerir ve paylaşır iseniz mutlu olurum.
Kitabımız tanıtıma ihtiyacı var. Henüz böyle bir kitabın yazıldığını bilmeyen ve teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık konularında sorunlar yaşayan velilerimiz var. Kitabımızı tanıtmanız velilerimiz ce geleceğimiz çocuklarımıziçin önemli diye düşünüyorum.
 
Son düzenleme:
Emeğinize sağlık hocam en kısa sürede edineceğim bir tane.
Teşekkür ederim hocam. Milletçe çok okumalı ve okutmalı. Ekranlar bilinçsiz kullanım ile çocuklarımız için tehlikeler barındırıyor. Internet ise bilinçsiz kullanılınca çocuklarımıza pisikolojik ve fiziksel bir çok sorun yaşatmakta ve önlem alınmaz tedbir alınmaz ise büyük tehlikeler beklemekte.
Anne babalar olarak bizlerin önce bilinçlenmemiz gerektiğini sonra ise diğer anne babaları uyarmamız gerektiğini düşünüyorum.
Kitabımızı çevrenizdeki tum anne babalara tavsiye etmenizi dilerim.
 
Dijital oyun bağımlılığının çocuklarımız üzerindeki olumsuz etkilerini yansıtan yaşanmış bir katliam.

Rusya'da 15 yaşındaki bir çocuk, şiddet içerikli çok oyunculu bilgisayar oyunundaki senaryoyu gerçekleştirmek için katliam yaptı.
Kaynak:
Hürriyet (3 Mayıs 2018). Meraktan katliam. S.30

Türkiye’de yaklaşık her yedi çocuktan biri ortalama bir günde hiç dışarıda oyun oynamıyor. Türkiye'deki ebeveynlerin %94'ü oyun oynama fırsatına sahip olmayan çocukların öğrenmede zorluk yaşayacağına, %70'i ise çocuklarının dışarıda oynamak için yeterli fırsata sahip olmadığına inanıyor.
Kaynak:
"http://m.hurriyet.com.tr/kesfet/dis...unumuz-cocuklarinin-sokakla-imtihani-40801751"

Dijital kültürün tehlikelerine karşı aile Içinde teknoloji kullanım kültürü kazandırılmalıdır. Eğer bir çocuk, dijital kültürün benimsendiği bir aile içinde yaşıyorsa, dijital yaşamın kendinden beklediği gelişim, deneyim ve becerileri bir ömür nasıl kazanabileceğini; sanal dünya kadar gerçek dünyanın da yaşamaya değer bir yer olduğunu öğrenir (Yusuf YILDIRIM, 21.Yüzyıl Anne Babalarının Başucu Kitabı Dijital Kültürde Çocuk Yetiştirmek isimli kitaptan).

#dijitalkültür #dijitalannebaba #dijitalkültürdeçocukyetiştirmek #teknolojibağımlılığı #siberzorbalık #dijitalyaşam #oyunbağımlılığı #yirmibirinciyüzyılannebabaları #teknolojikullanımkültürü #dijitalrehber
 

Ekli dosyalar

  • FB_IMG_1526530720339.jpg
    FB_IMG_1526530720339.jpg
    144.6 KB · Görüntüleme: 11
  • FB_IMG_1526531070198.jpg
    FB_IMG_1526531070198.jpg
    232.2 KB · Görüntüleme: 10
Türkiye’de yaklaşık her yedi çocuktan biri ortalama bir günde hiç dışarıda oyun oynamıyor. Türkiye'deki ebeveynlerin %94'ü oyun oynama fırsatına sahip olmayan çocukların öğrenmede zorluk yaşayacağına, %70'i ise çocuklarının dışarıda oynamak için yeterli fırsata sahip olmadığına inanıyor.
Kaynak:
"http://m.hurriyet.com.tr/kesfet/dis...unumuz-cocuklarinin-sokakla-imtihani-40801751"

17 Mayıs, Okul Dışarıda gününde çocuklarımızı okul duvarlarının ve sanal dünyanın dışındaki gerçek dünya ile tanıştırma günü bugün.

Haydi anneler babalar! Haydi öğretmenlerimiz! Okul Dışarıda gününde çocuklarımıza sanal dünya kadar gerçek dünyanın da yaşamaya değer bir yer olduğunu yaşatarak gösterelim bugün.

#okuldışarıdagünü
#dijitalkültür #dijitalannebaba #dijitalkültürdeçocukyetiştirmek #teknolojibağımlılığı #siberzorbalık #dijitalyaşam #oyunbağımlılığı #yirmibirinciyüzyılannebabaları#teknolojikullanımkültürü #dijitalrehber
 
Son düzenleme:
Dijital Oyunlarda Siber Terör Tehlikesi

Kaynak: http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/dijital-oyunlarda-siber-teror-tehlikesi-353299.html

Telkin ve bilinçaltı yöntemleriyle intihara sevk eden dijital oyunların, çocuk ve gençlerin sağlığını bozarak, toplum varlığını tehdit ettiği bildirildi.

Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Betül Ulukol yaptığı açıklamada, birbirini tanımayan internet ağı üzerinden meydan okumaya dayanan, çocukların beyinlerini yıkayarak, becerilerini olumsuz şekilde yönlendiren bir durumla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

Ulukol, oyuncuların hayatını kaybetmelerine kadar götürebilecek bir sürecin yaşandığına dikkati çekerek, "Mavi Balina, çocuğa 'bunu yapmazsan başına şu gelir' telkinleriyle internet üzerinden yaşanabilecek bütün olumsuzluklara neden olabilen bir uygulama." dedi.

Oyunların hepsinin zararlı kategoriye konulmaması gerektiğini belirten Ulukol, sanal dünyada her şeyin bir sınırının olması gerektiğini vurguladı. Ulukol, oyunların yaş kategorisine göre sınıflandırılmasının sağlık açısından çok önemli olduğunun altını çizerek, "Anne ve babaya, siber ortamın gerçek hayattan farklı bir yer olmadığını bir kez daha anımsatmak lazım. Anne ve babanın bunu anlayarak, çocuğunu nasıl koruması gerektiğini bilmesi gerekir. Gecenin bir yarısında çocukların kapı önünde bırakılmayacağını biliyorsak internet başında da böyle kontrolsüz kalmaması lazım." değerlendirmesini yaptı.

Ebeveynlerin okula başlarken çocuklarına birçok konuya dikkat etmesi uyarısında bulunması gerektiğini ifade eden Ulukol, internette oyun oynarken, sosyal medyada vakit geçirirken veya bir şeyleri ararken çocukların uyarılması gerektiğini bildirdi.

Prof. Dr. Ulukol, Mavi Balina ve benzeri uygulamaların insan psikolojisine etkilerini ise şöyle değerlendirdi:

"Mavi Balina, sosyal deneyse çocukları kobay olarak kullanıyorlar. Ayrıca, bu oyun doğrudan misyon içeriyor da olabilir. Çocuğun beynini yıkayıp yönlendirerek, ondan sonra birtakım işler yaptırıyorlar. Çocuğun fevri şekilde, bir anda karar verdiği bir durum değil. Bilinçaltına yönelik, subliminal mesajların veriliyor olması dikkat çekici. Bu, insan hayatına kasteden bir şey. Reklam ve bazı programlarda bunun olduğunu biliyoruz. Bazı müzik kliplerinde de olduğunu biliyoruz. İnsan beyni çok karışık bir yapıya sahip. Bazı kötü niyetli insanlar bunu kullanarak, bir sürü şeyi yaptırabiliyorlar. Bilim yapan kişilerin, insanın zararına herhangi bir şey üretmesi ve yapması bilim etiği açısından kabul edebileceğim veya 'yapıyorlardır diyeceğim' bir şey değil ancak bilimin kazanımlarını kötüye kullanan insanlar da var."

Ulukol, İnternet ve sosyal medyada kısıtlama yapmanın bu konunun çözümünde işe yaramadığını, mesajlaşma programlarında bağlantı linki atmanın hiçbir şekilde engellenemeyeceğini kaydetti.

"Dijital yaşam çok sıkıntı oluşturdu"

Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı Doç. Dr. Tuncay Di̇lci̇, bazı kötü niyetli grupların sanal alemde kendi kültürel kodlarını ve dünyalarını oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.

Dilci, işitsel ve görsel unsurlar birleştiğinde çok etkili yönlendirmeler yapılabildiğini vurgulayarak, "Dijital yaşam çocuklar için çok sıkıntı oluşturdu. Mutsuz bir nesil ve hareketsiz bir yaşamdan dolayı fizyolojik, psikolojik ve biyolojik temelli sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Mavi Balina, kurgusal, saplantılı ve arızalı beyinlerin ürettiği, insanın acıları üzerinden tatmine dönük bir siber terör biçimi " değerlendirmesini yaptı.

"Çocukların özel bilgileri alınıyor"

Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanı Rahmi Aktepe de Mavi Balina'nın telefona indirilen bir uygulama olmadığını, link aracılığıyla yönlendirilme sonucunda oynandığını belirtti.

Yönetici tarafından verilen görevlerin gece yarısından sonra gerçekleştirilmesi istendiğine dikkati çeken Aktepe, "İlk birkaç gün kişisel bilgilerin ve fotoğrafların paylaşılmasından oluşuyor ve bunlar yönetici tarafından toplanıyor. Yani çocukların özel bilgileri alınıyor. Oyunda çocukların beyni yıkanıyor, tehdit ediliyor. Oyun, zaman içerisinde bağımlılık yapıyor. Ayrıca bu oyunun reklam ve algıya dönük operasyonları sosyal medya üzerinde oldukça güçlü." dedi.

Bilgisayar ile internetin doğru ve denetimli kullanımının çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimi için yararlı olduğunun altını çizen Aktepe, son yıllarda "siber güvenilir kullanıcı" kavramının siber güvenlikten bile daha önemli hale geldiğini belirtti.

Aktepe, zincirin en önemli halkasının siber güvenilir kullanıcılar olduğu kaydederek, "Elektronik posta yoluyla bizlere gönderilen uygulamalarla bilgilerimiz toplanıyor. Bu bilgiler birleşerek büyük veriye dönüşüyor. Bu nedenle özellikle bu tür uygulamaları okumadan kabul etmemek gerekiyor." diye konuştu.
 
öncelikle tebrik ederim hocam. Sosyolojik anlamda önemli bir konuyu ele almışsınız. Toplumsal yaşamda sorunların boyutu teknolojik gelişmlere parelel olarak değişim göstermekte. Şu an bile önemli bir problem haline gelen kontrolsüz teknoloji bağımlılığının gelecek 10-20 yıl sonrasına yansımaları içindin çıkılmaz hal alabilir. Gündüz kandillerimizi hazırlamaz isek gece karanlıkta yaşamaya maruz kalabiliriz. En yakın zamanda kitabınızı alıp okumaya çalışacağım...
 
Hocam emeginize saglık. En kısa zamanda eserinizi temin edeceğim. Gerçekten de çok büyük bir yaraya parmak basmışsınız. Beklenen bir çalışma olmuş kendi adıma. Aslında çok büyük bir tehlike arz ediyor dijital dünya. Etrafımıza her nerede olursak olalım bsktığımız vakit; sürekli bir dijital ekranla uğraşan insan topluluğu görüyoruz malesef. Insanlar önceden bir kuyrukta ya da bir bankta oturuken tanışır sohbet ederdi. Şimdilerde ise böyle tablolara çok zor rastlamaktayız. Tekrar emeğinize, kaleminize sağlık. Başarılarınızın devamını dilerim
 
Türkiye’deki hanelerin;
!%96,8’inde (77 Milyon) akıllı telefon,
!%80,7’sinde internet erişimi bulunmaktadır (TÜİK, 2017).
!Çocukların %59’unun kendi sosyal medya hesapları bulunuyor (Hürriyet, 13 Haziran 2017).
!Çocukların %54’ü dijital oyunlar oynamaktadır (Yıldırım, 2017).

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararına göre,
!Çocuklar için sosyal medya kullanabilir yaş aralığı 13-18’dir (BTK, 2017).
!Ancak 9-10 yaş aralığındaki çocukların %28’i,
!11-12 yaş aralığındaki çocukların ise %59’u sosyal medyayı aktif şekilde kullanıyor” (Hürriyet, 13 Haziran 2017).
!Sosyal medya kullanıcısı olan 13-18 yaş arası çocukların %24’ü sürekli çevrimiçi durumdadır (Lenhart ve diğerleri, 2015).

Güncel araştırma bulgularından derlenen bu veriler, giderek artan uzun süre kontrolsüz ve bilinçsiz kullanımın çocuklarımızı bağımlı olma tehlikesi ile karşı karşıya getirmektedir.

Çocuklarımıza önce ailede anne baba tarafından, sonra ise okulda öğretmenler tarafından bilinçli ve güvenli teknoloji kullanım kültürü kazandırılmalıdır.

Unutulmamalıdır ki, anne baba ve öğretmen tutumları, çocukların bağımlılık ve zorbalık gibi kötü alışkanlıklara başlamada, sürdürmede ve sonlandırmada son derece etkili olmaktadır.

Teknoloji bağımlılığı, siber zorbalık gibi dijital kültürün tehlikelerine karşı teknoloji kullanım kültürü oluşturma, dijital kültür içinde yetişen çocukların sorunları ve ailelerin sorumlulukları konularında yazılmış Türkiye’nin ilk araştırma ve derleme kitabını, Eskişehir Nisan Kitabevinden, Kitapyurdu (https://goo.gl/iZeJgw) ve tüm İnternet kitap satış sitelerinden satın alabilirsiniz.

Kitabın örnek sayfalarına, kitap siparişi ve ödeme bilgileri hakkında detaylı bilgilere, (http://bilgikasifi.com/dijitalannebaba/) adresinden ulaşabilirsiniz.
 
öncelikle tebrik ederim hocam. Sosyolojik anlamda önemli bir konuyu ele almışsınız. Toplumsal yaşamda sorunların boyutu teknolojik gelişmlere parelel olarak değişim göstermekte. Şu an bile önemli bir problem haline gelen kontrolsüz teknoloji bağımlılığının gelecek 10-20 yıl sonrasına yansımaları içindin çıkılmaz hal alabilir. Gündüz kandillerimizi hazırlamaz isek gece karanlıkta yaşamaya maruz kalabiliriz. En yakın zamanda kitabınızı alıp okumaya çalışacağım...
Teşekkür ederim hocam. Çevrenize, velilerinize kitabımızı önerir ve paylaşır iseniz mutlu olurum.
Kitabımız tanıtıma ihtiyacı var. Henüz böyle bir kitabın yazıldığını bilmeyen ve teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık konularında sorunlar yaşayan velilerimiz var. Kitabımızı tanıtmanız velilerimiz ce geleceğimiz çocuklarımız için önemli diye düşünüyorum.
 
Hocam emeginize saglık. En kısa zamanda eserinizi temin edeceğim. Gerçekten de çok büyük bir yaraya parmak basmışsınız. Beklenen bir çalışma olmuş kendi adıma. Aslında çok büyük bir tehlike arz ediyor dijital dünya. Etrafımıza her nerede olursak olalım bsktığımız vakit; sürekli bir dijital ekranla uğraşan insan topluluğu görüyoruz malesef. Insanlar önceden bir kuyrukta ya da bir bankta oturuken tanışır sohbet ederdi. Şimdilerde ise böyle tablolara çok zor rastlamaktayız. Tekrar emeğinize, kaleminize sağlık. Başarılarınızın devamını dilerim
Teşekkür ederim hocam. Ekranlar bilinçsiz kullanım ile çocuklarımız için tehlikeler barındırıyor. Internet ise bilinçsiz kullanılınca çocuklarımıza pisikolojik ve fiziksel bir çok sorun yaşatmakta ve önlem alınmaz tedbir alınmaz ise büyük tehlikeler beklemekte.
Anne babalar olarak bizlerin önce bilinçlenmemiz gerektiğini sonra ise diğer anne babaları uyarmamız gerektiğini düşünüyorum.
Kitabımızı çevrenizdeki tum anne babalara tavsiye etmenizi dilerim.
 
Sevgili gençlerimizin ve tüm milletimizin 19 Mayıs Atatürk´ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun
 

Ekli dosyalar

  • 19Mayıs.jpg
    19Mayıs.jpg
    164.8 KB · Görüntüleme: 8
Geleneksel Türk ve Japon Ailelerde Uygulanan Çocuk Yetiştirme Geleneği, Dijital Kültürde Çocuk Yetiştiren Tüm Anne Babalara Örnek Olabilir

Y Kuşağı anne babaları olarak X kuşağı dedelerimizden, anne ve babalarımızdan işittiğimiz ve şahit olduğumuz geleneksel çocuk yetiştirme modelimiz vardır bizim. Iki, üç kuşak birarada yaşadığımız, ataya hürmet ve sevgi esaslı çocuk yetiştirme modelimiz maalesef postmodern çekirdek aile yaşam koşullarında bir de yoğun teknoloji kullanımı eklenince anne baba rollerinin yerini bakıcı ve teknoloji almış durumda. Bu yeni çekirdek aile içersinde yanlış ve uzun süreli teknoloji kullanımına maruz kalan yeni nesil z kuşağı çocuklarımız bağımlı ve kendini ifade edemeyen, kontrolsüz ve öfke nöbetleri geçiren kayıp bir nesil yetişmesinin nedenleri olabilmektedir.

Esasen dijital kültürde çocuk yetiştiren anne babalara geleneksel Türk ve Japon aile modellerini tanıtmakta fayda olacağını düşünerek sizlere Japon Çocukların Uysal Olma ve Öfke Nöbetleri Geçirmeme Nedenleri başlıklı makaleyi paylaşmak istedik. Bu makalenin kaynağını da en sonunda sizlere paylaştık.

JAPON ÇOCUKLARIN UYSAL VE ÖFKE NÖBETLERİ GEÇİRMEME NEDENLERİ

"Japon halkının karakteri dünyada birçok kesimlerce beğenilmektedir. Onların, aşırı büyük trajedileri muazzam bir stoacılıkla karşıladıklarını görürüz. Hiçbir durumda kontrolü ve kolektif bilinci kaybetmezler. Ayrıca, başkalarına gösterdikleri büyük saygı ve iş ahlakı ile bilinirler.

Sadece Japon yetişkinler değil, çocuklar da Batı dünyasında gördüğümüz şeylerden çok farklıdır. Çok genç yaştan itibaren, yumuşak huylu ve nazik olmak ile meşhurlardır. Japon çocuklar öfke nöbetlerine girmez ve kontrolü kaybetmezler.

Japonlar, kendini kontrol etme, saygı ve dizginleme değerlerinin hâkim olduğu bir toplum oluşturmayı nasıl başardı? Çok katı oldukları için mi disiplinli bir topluma kavuştular? Ya da belki, çocuk yetiştirme stratejileri etkili kalıpları mı içeriyor? Bu konuyu daha ayrıntılı olarak inceleyelim.

Japonlar aileye çok önem verir

Japonları özel kılan şey, çeşitli nesiller arasındaki ailesel ilişkilerdir. Yaşlı ile genç arasındaki bağ, dünyanın herhangi bir yerinden daha empatik ve sevecendir. Onlara göre, yaşlılar bilgelikle doludur ve ehemmiyeti hak ederler.

Çocuk yetiştirmek hassaslığa dayalıdır

Japon ailelerin çoğunluğu çocuk yetiştirmenin sevgi dolu olması gerektiğini anlar. Bağırmak hiç hoş görülmez ve güçlü bir suçlama unsuru olarak görülür. Ebeveynlerin çocuklarından bekledikleri, başkalarının duyarlılıklarına saygı duyarak dünyayla nasıl ilişki kuracaklarını öğrenmeleridir.

Genel olarak, bir çocuk yanlış bir şey yaptığında, anne-baba onu bir bakışla ya da hoşnutsuz bir jestle disipline eder. Onların, eylemlerinin kabul edilemez olduğunu görmelerini sağlayan şey budur. “Onu incittin” veya “kendine zarar verdin” gibi cümleleri kullanmak onlar için yaygındır, çünkü bu şekilde o davranışın zararlı bir şey olduğu için kabul edilemez olduğunu gösterirler.

Bu formül nesnelere bile uygulanır. Örneğin, bir çocuk bir oyuncağı kırmışsa, ebeveynin “onu incittin” deme ihtimali çok yüksektir. “Kırdın” demezler. Japonlar nesnenin işlevselliğine değil, katma değere vurgu yaparlar. Bu nedenle çocukların her durumda duyarlı olmaları için çok genç yaşta öğrendikleri, onları daha saygılı bir birey yapan şey budur.

En büyük sır: kaliteli zaman

Yukarıdaki unsurların hepsi çok önemlidir. Ancak hiçbiri, Japonlar’ın çocuklarıyla kaliteli zaman geçirme kavramı kadar önemli değildir. Çocuk yetiştirmeyi uzaktan yapılan bir şey olarak görmezler, bunun tam tersidir. Çocuklarıyla güçlü bağlar kurmak onlar için çok önemlidir.

Bir annenin üç yaşından önce çocuğunu kreşe veya anaokuluna göndermesi olağan değildir. Çocuklarını her yere taşıyan anneleri görmek daha yaygın bir şeydir. Daha geleneksel toplumlarda da görülen bu fiziksel temas, daha derin bağlar yaratır. Tenin yakınlığı aynı zamanda ruhun yakınlığı olur. Japon bir anne için, çocuklarıyla konuşmak çok önemlidir.

Aynı şey, babalar ve dedeler için de geçerlidir. Ailelerin konuşmak için bir araya gelmeleri çok yaygındır. Bir aile olarak yemek yemek ve hikayeler anlatmak en sık yapılan etkinliklerdir. Aile öyküleri tekrar tekrar anlatılır ve bununla birlikte, konuşulan şeylerin önemi ile birlikte bir kimlik ve aidiyet duygusu çocuğa geçirilir.

Bu yüzden Japon bir çocuğun öfke nöbetine kapılması çok nadir görülür. Onlar için karışıklık yaratmayan bir çevre ile çevrilidirler. Onlar, sevginin eksikliği hissetmezler. Dünyanın bir düzeni olduğunu ve her insanın bir yeri olduğunu algılamaktadırlar. Bu da onlara huzur verir, onları hassaslaştırır ve duygusal patlamaların gereksiz olduğunu anlamalarına yardımcı olur."

Kaynak:
http://aileegitimi.net/…/japon-cocuklarin-uysal-olma-ve-of…/
 
Dünya sağlık örgütü yaptığı açıklamada, dijital oyun bağımlılığının, akıl hastalığı olarak kabul edileceğini belirtti.

 
Uzman Psikolog Betül Küçükardalı, NTV sağlık haberleri sayfasında yer alan makalesinde, anne babalara çocuklarının bilgisayar bağımlılığından korunmalarını sağlamak için geliştirdiği 7 etkili yöntem ile ilgili tavsiyeler aşağıda özetle paylaşılmıştır (NTV, 26 Ocak 2018):
*“Denge oluşturun: Çocuklar bilgisayar kullanımı konusunda dengeyi kendi başlarına sağlayamayacakları için çocuğunuz adına gerekli sınırlamaları siz yapın. Teknolojiyle geçireceği toplam sürenin günde 1-2 saati aşmamasına özen gösterin. Bu sürede izledikleri veya oynadıkları şeylerin yaşlarına uygun olup olmadığını kontrol edin. Yaşına uygun bulmuyorsanız bunun nedenini çocuğunuzun yaşına uygun şekilde anlatıp, erişimini engelleyin.
*Çocuğunuza model olun: Hangi konu olursa olsun, eğer çocuğunuza uzun vadede hayatına katacağı bir şey öğretmek istiyorsanız, bunun en doğru yolu doğru model, yani örnek olmaktır. Çocuğunuza teknoloji ürünlerinin bilgi edinme/eğlenme/sosyalleşme aracı olduğunu ve ancak belirli sınırlarda kullanıldığında faydalı olduğunu anlatırken, kendiniz de yaptıklarınızla buna mutlaka dikkat edin.
*2 yaşına kadar teknoloji ile tanıştırmayın: Televizyon, telefon ve tablet ekranları yoğun uyaran içerdiğinden hipnotize edici etkileriyle çocukları dış dünyadan koparıp duyarsızlaştırıyor. Kimi zaman da ağlamamaları için eline tablet, telefon vermek onu ağlatan olayda neden- sonuç ilişkisini görmesini engelliyor ve her zorlandığı duyguda sakinleşmek için teknolojiden medet ummasına neden olabiliyor. Bu şekilde pekiştirilmiş bir alışkanlığı ileriki dönemlerde değiştirmek ise oldukça zor. Özellikle 2 yaşına kadar çocuğunuzu teknolojiden mümkün olduğunca uzak tutun, onun yerine sosyal ilişkiler kurmasını, çevresini keşfetmesini destekleyin. Bu önlemler, zihinsel ve duygusal gelişimi için atacağınız çok önemli adımlar.
*Ortak alan belirleyin: Çocuğunuzun bilgisayar ve tablet kullanımına sadece ortak alanda izin verin. Böylece, hem çocuğunuzun oyun tercihlerinin yaşına uygunluğunu takip edebilir hem de süre sınırını aşmamaları için hatırlatmada bulunabilirsiniz. Çocuğunuzun kendi odasında televizyon, bilgisayar, tablet gibi teknoloji aletlerinin bulunması ebeveynlerin kontrolünü azaltacağı gibi çocuğun sıklıkla odasında kalması ve ebeveynlerinden uzaklaşmasına da yol açabiliyor.
*Aile geleneği oluşturun: Ebeveynlerin aile içi ilişkileri pekiştirecek ve anlaşılma, paylaşma, sevilme, korunma ve bakılma gibi ihtiyaçları karşılayacak bir ortam oluşturması çok önemli. Aile gelenek ve rutinleri bir yapıştırıcı gibi bireyleri bir arada tutar ve bu birliktelikten herkes beslenir. Bu rutinlerin olmadığı durumlarda bireyler giderek kendi içinde kalmaya başlar, ortaya çıkan olumsuz duygularla baş edemez ve daha iyi hissetmek için de kendilerini oyalayabilecek meşguliyetler oluşturup ardından onun bağımlısı olabilirler. Bunu engellemek için ailece kendinize uygun okuma saati, yemekleri hep birlikte yeme gibi rutinler belirleyin ve bu rutinlere sadık kalın.
*Kendi değerlerinizi çocuğunuza açıklayın: Ebeveynler olarak her an çocuklarınızın başında durmanız ve hayatlarını kontrol etmeniz şüphesiz mümkün değil. Siz yanında olmadığınızda da çocuğunuzun doğru tercihlerde bulunma becerisinin gelişmesini istiyorsanız, işe aile değerlerinizi çocuğunuza aktarmakla başlamalısınız. Kuralları dayatmaktansa neden böyle kurallarınız olduğunu açıklayın. Bu sayede kurallara uyum sağlamaları artacak, siz yokken merak etme/deneme ihtiyaçları azalacak ve bunu yapmak çocuğun iç görüsünü de pekiştirecek. Aile değerlerinin paylaşılması, ilerleyen yaşlardaki sosyal medya paylaşımlarında kendisini sanal ortamlarda ne kadar ve ne şekilde var etmek istediği üzerine de daha bilinçli bir yaklaşım edinmelerini destekleyici rol oynuyor.
*Teknoloji detoksu yapın: Günde en az 10-15 dakika ailece tamamen telefonsuz, televizyonsuz, bilgisayarsız zaman geçirmeyi gelenek haline getirin. Böylesi bir teknoloji detoksu günün koşuşturmacası sonrasında beyni dinlendirmek açısından hem çocuğunuza hem size iyi gelecek, bedeniniz ve zihninizin neye ihtiyacı olduğu sorusunu sormanıza ve cevap aramaya yeterli olacaktır. Çocukların boş kalmaması, sürekli bir şeylerle meşgul olmaları gerektiği inancı da yanlıştır. Durabilmeleri, hiçbir şey yapmamaktan da keyif alabilmeleri, ne hissettiklerinin, nelere ihtiyaç duyduklarının farkında olmaları son derece önemlidir. Bunların cevaplarını ancak durduğumuz zaman bulabiliriz ve bulduğumuz zaman da hayatımıza yön verebiliriz”.

Kaynak:
“Bilgisayar bağımlılığına karşı teknoloji detoksu”. (2018, 26 Ocak). NTV. (https://goo.gl/1gqhtm)
 
Geri
Üst