Coğrafya mı Böte mi?

Kodla Büyü
Hocam bak eğer göz sorunun ekrana bakmaya sorun teşkil ederse coğrafya. Yoksa sevdiğin bölümü seçmek mantıklısı. Bizim zamanımızda bu bölümün puanı tıp ile yarışıyordu. Şahsen doktor olmadığıma memnunum.
Arkadaşım olmayan muhabbetim olmayan biri bana kendi bilgisayarına format attıramaz. Arkaşıma yaparım o işi oda tek tük. Bilgisayarcı taş mı yesin benim attığım format program kurulumu vesaire 4 saate varıyor. Ondan sonra karşı tarafın imajı filan herşeyi hazır olduğu için bir daha da gelmez. Parası içinde yapmam kimse kusura bakmasın tamirci değilim. Benim vaktim değerli. Son 4 senede bir kez filan kurmuşumdur bir bilgisayarı.

Arada bilgisayar yavaş ne yapmak lazım diyenler var. (Format mı atsan?) Format atmak bilgisayarı hızlandırmayacağı için ssd öneriyorum gelmiyorlar. Bilgisayarın şuan İzmir'de normu yok fazlası vardır.

Ders anlatımı için öğrenci profili çok önemli. Profil iyi değilse işin açıkcası sıkıntılı. Hem sen sıkılıyorsun hem de çocuklar. Bilişim 8 16 sınıflı ortaokul ideal. Coğrafya ise bence puanla yerleşilen Anadolu lisesinde. Geçen sene Anadolu Lisesi'nin birinde derse girdim. İyice soğuttu diyebilirim.
 
Son engelli öğretmen atamasında herkes atandı, norm olmasa bile.

Engelli öğretmen atamasında okul da seçilmiyor, il emrine atanıyorsun. Normal atamada en azından kurum ve kontenjanlar görünüyor.

İl seçiminde varsa il mem sitesinde norm durumunu kontrol edin.

En baba meslek lisesinde bilişimci olmak mı yoksa eli yüzü düzgün bir lisede coğrafya öğretmeni olmak mı derseniz, mesleki açıdan coğrafya derim.

Maddi açıdan meslek lisesi bir tık iyi olabilir, ancak onun için de bir sürü ders yükü, evrak işi ve işletme için sorumluluk var. Zaten DYK alınmayan bir branşta ek ders bu ücretlerle artık hamallıktır.

Nihai seçim coğrafya derdim, çok heves edersem formatörlük denerdim. Ha, bir kere bile denerseniz sonra üzerinize yapışabilir. Formatörlüğünüzü bitirseniz bile kadronuzun olduğu kurumda sizden hâlâ beklenti içinde olabilirler.
 
Şunu tavsiye edebilirim hocam;
Coğrafyayı seçsen bile yan alanının bilişim olduğu kimseye söyleme, yoksa hem coğrafyacı hem bilişimci muamelesi görürsün gittiğin yerlerde.
 
Şahsi Fikrim;
Öğretmen olduğunuzu hissetmek istiyorsanız: Coğrafya.
Tamirci, Tekniker vb şekilde görülmek ve hissetmek istiyorsanız: Bilişim.
 
Gözünüz ekran işlerine engel değilse bilşimi seçin. Özellikle sevdiğiniz alan olduğu için bu önemli. Öğrencilerle projeler yaparsınız bu işleri seviyorsanız engel yok. Okulun işleri konusunda sizin hayır diyebilme hakkınız var. Tavrınızı kibarca belirtin.
Hayırlısı olur umarım
 
İlginç neredeyse tüm bilişimciler coğrafya demiş.
Ben mutluluk neredeyse oraya gidin derim.
Ya da şunu yapın bir kaç coğrafya branşı hocasıyla iletişime geçin o branşlara da sorun derim burda bilisimciler dert yandı birde onlara danışın iki tarafı da dinleyin bence
 
Son engelli öğretmen atamasında herkes atandı, norm olmasa bile.

Engelli öğretmen atamasında okul da seçilmiyor, il emrine atanıyorsun. Normal atamada en azından kurum ve kontenjanlar görünüyor.

İl seçiminde varsa il mem sitesinde norm durumunu kontrol edin.

En baba meslek lisesinde bilişimci olmak mı yoksa eli yüzü düzgün bir lisede coğrafya öğretmeni olmak mı derseniz, mesleki açıdan coğrafya derim.

Maddi açıdan meslek lisesi bir tık iyi olabilir, ancak onun için de bir sürü ders yükü, evrak işi ve işletme için sorumluluk var. Zaten DYK alınmayan bir branşta ek ders bu ücretlerle artık hamallıktır.

Nihai seçim coğrafya derdim, çok heves edersem formatörlük denerdim. Ha, bir kere bile denerseniz sonra üzerinize yapışabilir. Formatörlüğünüzü bitirseniz bile kadronuzun olduğu kurumda sizden hâlâ beklenti içinde olabilirler.
aynen bir kere yan alanı öğrensinler hele bir de elinden iş geliyorsa nerden geldim buraya dememesi mümkün değil!
 
Bilişim öğretmenliği bir insanın kendine yapacağı en büyük kötülüktür, sırf bu nedenle 8 yıldır idarecilik yapıyorum, idareciliğin de eksileri var ama bilişim öğretmenliğinden çok çok iyi, başıma bir iş gelmezse öğretmenliğe dönesim yok.
 
İdareci olduktan sonra yıllardır kimse benden format ricasında bulunmamıştı, ta ki geçen hafta liseden arkadaşım sıfır bir PC alana kadar. Özellikle Windows yüklü bir bilgisayar aradık ama bütçemize uygun bir PC bulmak zordu. Neyse ki uygun fiyatlı bir tane bulduk ama başıma gelecekleri biliyordum, bu nedenle Free Dos almamak için çabalamıştım. Kargo geldikten sonra beni aradı ve "Bu bilgisayara format atılması gerekiyormuş, onu da sen yaparsın artık" dedi. Normalde bu işlere pek bulaşmak istemiyorum ama arkadaşımı kıramadım. Bir akşamüstü bilgisayarı eve getirdim ve "Şurada dursun, ben sonra bakarım" dedim. Daha gece olmadan "Hazır mı?" diye bir mesaj geldi. Kan tepeme sıçradı! Başka işimiz gücümüz yok mu? Neyse, sabır dedim ve nazikçe "Benim format atacak flash belleğim bile yok, hele dur acele etme" yazdım. Cevap olarak ise "Bana bilgisayar acil lazım, lütfen yarına hazır olabilir mi?" yazmış. Sanki dünyayı kurtaracak! Bu zamana kadar nasıl idare etti merak ediyorum.

Evdeki flash belleklerden birine Rufus ile Windows 11 yükledim ve aman Allahım, dejavu yaşadım! Eskiden neler çekmişim ben yahu! UEFI'li hazırladım, BIOS'tan UEFI açık değildi sanırım, bu yüzden tanımadı. UEFI'yi açmaya çalıştım, olmadı. Sonra UEFI'siz yaptım, oldu ama bu sefer de hiçbir sürücü yok! Arama yaptım, HP'nin sitesinde bile driver yok! Neyse, zar zor buldum. Driver Boost mudur nedir, öyle programlarım vardı, hepsini unutup silmiştim. Ne çekmişim eskiden yahu! Her BIOS farklı, sürücüler farklı. XP hak etmeyen PC'ye Windows 7 isteyen, sonra da yavaş oldu diyen garip yaratıklar geldi aklıma. Gece 3 olmuştu, sürücüleri sabah yüklerim dedim ve uyudum. Sabahın 9'unda aradı, açmadım. Yarım saatte 3 defa aradı ve 4. seferde açtım. "Ben okuldayım, böyle böyle oldu, bitmedi" dedim. Adam kafayı yemiş sanki, aya roket fırlatacak ve bu bilgisayar olmasa yapamayacak! Akşama kadar okuldayım, akşam biter dedim ve kapattım. Ama akşama bir taziye işi çıktı. Okul çıkışı taziye gittik ve daha taziye bitmeden, orada otururken telefonum yine çaldı. Açmadım ve WhatsApp'tan "Yarım saate eve geçiyorum, gel bilgisayarını al. Yarın bilgisayarcıya götür, format attır. Ben seninle uğraşamam" yazdım. Diğer taraftan bakınca 24 saatte bitmeyen bir iş gibi gözüküyor ama ben en az 3 saat uğraştım ve başka işlerim de vardı. Bunun içinde uyku, yemek, okul, taziye, çoluk çocuk...

O da cevap yazmış, gülücük emojileri ile "Çağırmazdım acil olmasa". Ben de ona yazdım: "Yok, bu şarkı uymadı bence. Şunu yazmalıydın: 'Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım, bana bir koca lazım, o da bu gece lazım (Hülya Avşar)'". Neyse dedim, beni sakın arama yazma, ben bitince arayacağım seni.

Neyse ki lanet olası driverleri indirdim yükledim. Ofis, RAR, Chrome yükledim ve sabah okula götürdüm. Okulda aradım, "Gel al, hazır" dedim. Tamam dedi ama gelemedi. Baldızını doktora götürmüş, iş uzadı, gelemedi. (İnsanlığı kurtarma işi sekteye uğradı!) Ben de okulda bıraktım ve "Yarın alırsın" dedim.

Yemin ediyorum format atmak bile bin bela iş! Bunun yazıcı sorunları, okuldaki bin saçma işi var. Aman diyeyim, bilişimci olmayın! Hatırlıyorum da öğretmenliğimin ilk 10 senesinde en az 500 format attım, bu tamamen ahmaklıkmış.
 
İdareci olduktan sonra yıllardır kimse benden format ricasında bulunmamıştı, ta ki geçen hafta liseden arkadaşım sıfır bir PC alana kadar. Özellikle Windows yüklü bir bilgisayar aradık ama bütçemize uygun bir PC bulmak zordu. Neyse ki uygun fiyatlı bir tane bulduk ama başıma gelecekleri biliyordum, bu nedenle Free Dos almamak için çabalamıştım. Kargo geldikten sonra beni aradı ve "Bu bilgisayara format atılması gerekiyormuş, onu da sen yaparsın artık" dedi. Normalde bu işlere pek bulaşmak istemiyorum ama arkadaşımı kıramadım. Bir akşamüstü bilgisayarı eve getirdim ve "Şurada dursun, ben sonra bakarım" dedim. Daha gece olmadan "Hazır mı?" diye bir mesaj geldi. Kan tepeme sıçradı! Başka işimiz gücümüz yok mu? Neyse, sabır dedim ve nazikçe "Benim format atacak flash belleğim bile yok, hele dur acele etme" yazdım. Cevap olarak ise "Bana bilgisayar acil lazım, lütfen yarına hazır olabilir mi?" yazmış. Sanki dünyayı kurtaracak! Bu zamana kadar nasıl idare etti merak ediyorum.

Evdeki flash belleklerden birine Rufus ile Windows 11 yükledim ve aman Allahım, dejavu yaşadım! Eskiden neler çekmişim ben yahu! UEFI'li hazırladım, BIOS'tan UEFI açık değildi sanırım, bu yüzden tanımadı. UEFI'yi açmaya çalıştım, olmadı. Sonra UEFI'siz yaptım, oldu ama bu sefer de hiçbir sürücü yok! Arama yaptım, HP'nin sitesinde bile driver yok! Neyse, zar zor buldum. Driver Boost mudur nedir, öyle programlarım vardı, hepsini unutup silmiştim. Ne çekmişim eskiden yahu! Her BIOS farklı, sürücüler farklı. XP hak etmeyen PC'ye Windows 7 isteyen, sonra da yavaş oldu diyen garip yaratıklar geldi aklıma. Gece 3 olmuştu, sürücüleri sabah yüklerim dedim ve uyudum. Sabahın 9'unda aradı, açmadım. Yarım saatte 3 defa aradı ve 4. seferde açtım. "Ben okuldayım, böyle böyle oldu, bitmedi" dedim. Adam kafayı yemiş sanki, aya roket fırlatacak ve bu bilgisayar olmasa yapamayacak! Akşama kadar okuldayım, akşam biter dedim ve kapattım. Ama akşama bir taziye işi çıktı. Okul çıkışı taziye gittik ve daha taziye bitmeden, orada otururken telefonum yine çaldı. Açmadım ve WhatsApp'tan "Yarım saate eve geçiyorum, gel bilgisayarını al. Yarın bilgisayarcıya götür, format attır. Ben seninle uğraşamam" yazdım. Diğer taraftan bakınca 24 saatte bitmeyen bir iş gibi gözüküyor ama ben en az 3 saat uğraştım ve başka işlerim de vardı. Bunun içinde uyku, yemek, okul, taziye, çoluk çocuk...

O da cevap yazmış, gülücük emojileri ile "Çağırmazdım acil olmasa". Ben de ona yazdım: "Yok, bu şarkı uymadı bence. Şunu yazmalıydın: 'Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım, bana bir koca lazım, o da bu gece lazım (Hülya Avşar)'". Neyse dedim, beni sakın arama yazma, ben bitince arayacağım seni.

Neyse ki lanet olası driverleri indirdim yükledim. Ofis, RAR, Chrome yükledim ve sabah okula götürdüm. Okulda aradım, "Gel al, hazır" dedim. Tamam dedi ama gelemedi. Baldızını doktora götürmüş, iş uzadı, gelemedi. (İnsanlığı kurtarma işi sekteye uğradı!) Ben de okulda bıraktım ve "Yarın alırsın" dedim.

Yemin ediyorum format atmak bile bin bela iş! Bunun yazıcı sorunları, okuldaki bin saçma işi var. Aman diyeyim, bilişimci olmayın! Hatırlıyorum da öğretmenliğimin ilk 10 senesinde en az 500 format attım, bu tamamen ahmaklıkmış.
Buradaki herkes; "aaa beni anlatmış" dedi hocam:):)
 
İdareci olduktan sonra yıllardır kimse benden format ricasında bulunmamıştı, ta ki geçen hafta liseden arkadaşım sıfır bir PC alana kadar. Özellikle Windows yüklü bir bilgisayar aradık ama bütçemize uygun bir PC bulmak zordu. Neyse ki uygun fiyatlı bir tane bulduk ama başıma gelecekleri biliyordum, bu nedenle Free Dos almamak için çabalamıştım. Kargo geldikten sonra beni aradı ve "Bu bilgisayara format atılması gerekiyormuş, onu da sen yaparsın artık" dedi. Normalde bu işlere pek bulaşmak istemiyorum ama arkadaşımı kıramadım. Bir akşamüstü bilgisayarı eve getirdim ve "Şurada dursun, ben sonra bakarım" dedim. Daha gece olmadan "Hazır mı?" diye bir mesaj geldi. Kan tepeme sıçradı! Başka işimiz gücümüz yok mu? Neyse, sabır dedim ve nazikçe "Benim format atacak flash belleğim bile yok, hele dur acele etme" yazdım. Cevap olarak ise "Bana bilgisayar acil lazım, lütfen yarına hazır olabilir mi?" yazmış. Sanki dünyayı kurtaracak! Bu zamana kadar nasıl idare etti merak ediyorum.

Evdeki flash belleklerden birine Rufus ile Windows 11 yükledim ve aman Allahım, dejavu yaşadım! Eskiden neler çekmişim ben yahu! UEFI'li hazırladım, BIOS'tan UEFI açık değildi sanırım, bu yüzden tanımadı. UEFI'yi açmaya çalıştım, olmadı. Sonra UEFI'siz yaptım, oldu ama bu sefer de hiçbir sürücü yok! Arama yaptım, HP'nin sitesinde bile driver yok! Neyse, zar zor buldum. Driver Boost mudur nedir, öyle programlarım vardı, hepsini unutup silmiştim. Ne çekmişim eskiden yahu! Her BIOS farklı, sürücüler farklı. XP hak etmeyen PC'ye Windows 7 isteyen, sonra da yavaş oldu diyen garip yaratıklar geldi aklıma. Gece 3 olmuştu, sürücüleri sabah yüklerim dedim ve uyudum. Sabahın 9'unda aradı, açmadım. Yarım saatte 3 defa aradı ve 4. seferde açtım. "Ben okuldayım, böyle böyle oldu, bitmedi" dedim. Adam kafayı yemiş sanki, aya roket fırlatacak ve bu bilgisayar olmasa yapamayacak! Akşama kadar okuldayım, akşam biter dedim ve kapattım. Ama akşama bir taziye işi çıktı. Okul çıkışı taziye gittik ve daha taziye bitmeden, orada otururken telefonum yine çaldı. Açmadım ve WhatsApp'tan "Yarım saate eve geçiyorum, gel bilgisayarını al. Yarın bilgisayarcıya götür, format attır. Ben seninle uğraşamam" yazdım. Diğer taraftan bakınca 24 saatte bitmeyen bir iş gibi gözüküyor ama ben en az 3 saat uğraştım ve başka işlerim de vardı. Bunun içinde uyku, yemek, okul, taziye, çoluk çocuk...

O da cevap yazmış, gülücük emojileri ile "Çağırmazdım acil olmasa". Ben de ona yazdım: "Yok, bu şarkı uymadı bence. Şunu yazmalıydın: 'Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım, bana bir koca lazım, o da bu gece lazım (Hülya Avşar)'". Neyse dedim, beni sakın arama yazma, ben bitince arayacağım seni.

Neyse ki lanet olası driverleri indirdim yükledim. Ofis, RAR, Chrome yükledim ve sabah okula götürdüm. Okulda aradım, "Gel al, hazır" dedim. Tamam dedi ama gelemedi. Baldızını doktora götürmüş, iş uzadı, gelemedi. (İnsanlığı kurtarma işi sekteye uğradı!) Ben de okulda bıraktım ve "Yarın alırsın" dedim.

Yemin ediyorum format atmak bile bin bela iş! Bunun yazıcı sorunları, okuldaki bin saçma işi var. Aman diyeyim, bilişimci olmayın! Hatırlıyorum da öğretmenliğimin ilk 10 senesinde en az 500 format attım, bu tamamen ahmaklıkmış.

Resmen buna benzer onca durum yaşadım ki. Artık nettim öğretmen ve öğrenci bilgisayarına bakmıyorum diye.
En son bir öğretmen arkadaş eski laptobu getirdi açılmıyor diye. Kaç kere sordum harddiskte önemli birşey var mı diye. Yok yok zaten eski dedi. Açıkça ne var ne yok silinecek dedim. Aman kullanmıyoruz eski bilgisayar dedi.
En son kurulum, driver tamamen bitti. Bilgisayarı aldı D silinmiş, çocukların bebeklik fotoları vardı dedi. Birde eşini arıyor gitti bütün fotolar diye.
Çoğrafya tercih et. Gir dersine çık. Çok istersen btr ol. Başka branştan btr olunca idarenin beklentisi bile daha düşük oluyor.
Hatta 2 özel ders öğrencin olsun btr ek dersinden fazlasını alırsın.
 
İdareci olduktan sonra yıllardır kimse benden format ricasında bulunmamıştı, ta ki geçen hafta liseden arkadaşım sıfır bir PC alana kadar. Özellikle Windows yüklü bir bilgisayar aradık ama bütçemize uygun bir PC bulmak zordu. Neyse ki uygun fiyatlı bir tane bulduk ama başıma gelecekleri biliyordum, bu nedenle Free Dos almamak için çabalamıştım. Kargo geldikten sonra beni aradı ve "Bu bilgisayara format atılması gerekiyormuş, onu da sen yaparsın artık" dedi. Normalde bu işlere pek bulaşmak istemiyorum ama arkadaşımı kıramadım. Bir akşamüstü bilgisayarı eve getirdim ve "Şurada dursun, ben sonra bakarım" dedim. Daha gece olmadan "Hazır mı?" diye bir mesaj geldi. Kan tepeme sıçradı! Başka işimiz gücümüz yok mu? Neyse, sabır dedim ve nazikçe "Benim format atacak flash belleğim bile yok, hele dur acele etme" yazdım. Cevap olarak ise "Bana bilgisayar acil lazım, lütfen yarına hazır olabilir mi?" yazmış. Sanki dünyayı kurtaracak! Bu zamana kadar nasıl idare etti merak ediyorum.

Evdeki flash belleklerden birine Rufus ile Windows 11 yükledim ve aman Allahım, dejavu yaşadım! Eskiden neler çekmişim ben yahu! UEFI'li hazırladım, BIOS'tan UEFI açık değildi sanırım, bu yüzden tanımadı. UEFI'yi açmaya çalıştım, olmadı. Sonra UEFI'siz yaptım, oldu ama bu sefer de hiçbir sürücü yok! Arama yaptım, HP'nin sitesinde bile driver yok! Neyse, zar zor buldum. Driver Boost mudur nedir, öyle programlarım vardı, hepsini unutup silmiştim. Ne çekmişim eskiden yahu! Her BIOS farklı, sürücüler farklı. XP hak etmeyen PC'ye Windows 7 isteyen, sonra da yavaş oldu diyen garip yaratıklar geldi aklıma. Gece 3 olmuştu, sürücüleri sabah yüklerim dedim ve uyudum. Sabahın 9'unda aradı, açmadım. Yarım saatte 3 defa aradı ve 4. seferde açtım. "Ben okuldayım, böyle böyle oldu, bitmedi" dedim. Adam kafayı yemiş sanki, aya roket fırlatacak ve bu bilgisayar olmasa yapamayacak! Akşama kadar okuldayım, akşam biter dedim ve kapattım. Ama akşama bir taziye işi çıktı. Okul çıkışı taziye gittik ve daha taziye bitmeden, orada otururken telefonum yine çaldı. Açmadım ve WhatsApp'tan "Yarım saate eve geçiyorum, gel bilgisayarını al. Yarın bilgisayarcıya götür, format attır. Ben seninle uğraşamam" yazdım. Diğer taraftan bakınca 24 saatte bitmeyen bir iş gibi gözüküyor ama ben en az 3 saat uğraştım ve başka işlerim de vardı. Bunun içinde uyku, yemek, okul, taziye, çoluk çocuk...

O da cevap yazmış, gülücük emojileri ile "Çağırmazdım acil olmasa". Ben de ona yazdım: "Yok, bu şarkı uymadı bence. Şunu yazmalıydın: 'Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım, bana bir koca lazım, o da bu gece lazım (Hülya Avşar)'". Neyse dedim, beni sakın arama yazma, ben bitince arayacağım seni.

Neyse ki lanet olası driverleri indirdim yükledim. Ofis, RAR, Chrome yükledim ve sabah okula götürdüm. Okulda aradım, "Gel al, hazır" dedim. Tamam dedi ama gelemedi. Baldızını doktora götürmüş, iş uzadı, gelemedi. (İnsanlığı kurtarma işi sekteye uğradı!) Ben de okulda bıraktım ve "Yarın alırsın" dedim.

Yemin ediyorum format atmak bile bin bela iş! Bunun yazıcı sorunları, okuldaki bin saçma işi var. Aman diyeyim, bilişimci olmayın! Hatırlıyorum da öğretmenliğimin ilk 10 senesinde en az 500 format attım, bu tamamen ahmaklıkmış.
Ben bu tarz isteği olanlara süründürme tarifesi uyguluyorum. Günler sonraya sıra veriyorum o gün de unutabiliyorum :D Onun işi aceleyse benimkiler çok daha aceledir hep :D
 
Yakın arkadaşlarım hariç format attırmak isteyen olmuyor zaten. Onları da kırmayıp ver müsait olunca yaparız diyorum. Bugün sen yardım edersin yarın onlar. Onlar da sıkıntı yok müsait olunca yap hocam diyorlar. Acele isteyen olursa da valla vaktim yok acele yapamam diyorum. Başlarının çaresine bakıyorlar.
 
BBNET
Geri
Üst