@alideniz2000
Derneklerin, oluşumların, örgütlerin nasıl ortaya çıktığını anlatmamıza gerek yok sanırım:
* 2-3 kişiyle başlar,
* Taşın altına bir tek onlar elini koyar,
* Kaldırabileceklerinden fazla yükü kaldırmaya başlar,
* Ezilir ve birşeyler yapmaya çalışırlar. Bu arkadaşlar da camiamız için koşturuyorlar.
Birşeyi öngörmek lazım diye düşünüyorum: Formatörlük teranesi.
Bilişim öğretmenim eğer derslerinin peşine düşmüş olsaydı ve formatörlük gibi pek önemsiz bu görev herkes tarafından arzu edilen -ve maalesef bugün tek seçenekmiş gibi görülen- bu görevin peşine düşülmeseydi bugün serzeniş başlıkları açılmayacaktı. Oysa formatörlük istemeyenlerin bile bu yola başvurmak zorunda kaldığı bir döneme girdik. Çevremden sürekli Üniversiteye geç şeklinde baskı görüyorum. Bunların hepsi asli görevim olan, sınıf içindeki Öğretim görevinin peşinden koşturmadığım için. Aslında ben uykumu bölüp çok çaba gösterdim ama kafi gelmedi. Yine de yapacaklarım bitmedi, bizi bekleyen 4-5 yıl sonraki bir dönemin bundan daha kötü olmayacağını bilemeyiz. Uykunuz bölündüğünde 'Başka ne yapabiliriz?' diye düşünmüyorsanız bence başınıza geleceklerin bir listesini çıkarıp 'Gönlümü en kötüsüne razı eyle...' diye yaradana dua edin...
Zannediyorum ki biz geçmişte dersleri savunurken Formatörlük naraları atan arkadaşlar bile işlerin bu noktaya geleceğini bilmiyorlardı. Hepimiz, bir sürecin canlı tanıklarıyız. Bu noktadan sonra insanların Formatörlük görevinin peşinden koşmak bir kenara; ağızlarına almayı bile istememelerini hoşgörmek lazım. Benim kanaatim şahsen bu yönde. Ve Dernek diye bir olgu, bazı insanlar diğerlerinden farklı ve önde düşünüyorlar diye var. Bu insanları tıkırtıda fırtına koparmaya çalışan insanlarla bir tutmayalım lütfen !
Bu nedenle kendi sıkıntımızı düşünüp Dernek niye böyle yapmıyor şeklinde yönlendirmek yerine, açıp geçmişe bakarsak Derneğin neden öyle yapmadığını görürüz !
* Geçmişte okullarımızda idarecilerimizle yaşadığımız sorunlarda gelip buraya başlık açmak yerine aynı gün dilekçemizi İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verseydik,
* Klasik memur zihniyetinden sıyrılıp öğrenilmiş çaresizliği yaşamayı reddetseydik, ceza almayı, uyumsuz görünmeyi sindirebilseydik,
* Zarf korkusu yaşamadan, insani ilişkilerimizin kötü gidebileceği ihtimalini düşünmeden biraz bağır çağır yapsaydık,
* Suistimale açık konularda, insanlara problemlerini çözmenin yolunu anlatıp sonradan 'Hamal gibi çalışıyorum; anlayışsız ve pişkin bu insanlar!' şeklindeki söylemlere mahal vermeseydik,
* İnsanlar tarafından sürekli şikayet eden, burun kıvıranlar olarak görülebileceğimiz bir rolü işte böyle dolaylı yoldan çizmeseydik,
* Bizler için en önemli görevin Formatörlük değil kalıcılığı olan BT Öğretmenliği olduğuna inansaydık ve bu yönde mücadele etseydik,
* Sert çıkmamız gereken durumlarda köşeye sinmek yerine biraz sesimizi yükseltseydik...
bugün burada 'Dernek ne işe yarar ki ?' diye sormaz hala kendi çözümlerimizin ve ekseriyetle hepimizin benimsediği ortak bir çözümün peşinden koşturuyor olurduk.
Bu da belki dersin 2 saat değil 3 saat olması gibi keyfe keder bir konuda olurdu. Bugün sendikaların gücüne inanan kaldı mı? Bunu, biz birşeyler yapamadık diye söylemiyorum, dava masrafları şikayetçiye kesiliyor ki insanlar hakkını savunamasın. Kim takar sendikayı !
Sürekli benimsediğim ve tüm arkadaşlarımla paylaştığım bir düşüncem var:
Dünyayı yöneten 3-5 kişi, bu sorunun üstesinden gelirsek, bu da en az o 3-5 kişi gibi nadide insan sayesinde olacak. 12bin 13bin nidaları atarak camiayı abartmaya hiç gerek yok.
Bırakalım işini iyi yapan insanlar, iyi yaptıkları işleri yapmaya devam etsinler. Birşey sormak, nedenini öğrenmek istiyorsanız açın telefonu Dernek Yöneticilerimize bizzat sorun. Hiçbirisi Sendika yöneticileri gibi Bakanlıkla ve diğer sendikalarla danışıklı-döğüş yapmıyor. Evini barkını bırakıp çoluk çocuğundan çaldığı zamanla camia adına koşturuyorlar. Yukarıda bahsettiğim gibi yaşama inmek yerine, mücadele etmek yerine klavye tıkırtısında boğulursanız yarın o klavye 'Teknoloji Tasarım yolunu mu düşünsek acaba?' yazacak. Dernek var, mücadele ediyor ve misyonu belli.
Dernek ne işe yarar ki nevinden söylemlerin benzerleriyle 'Toplanalım, eylem yapalım...' masallarının gün sonundaki akıbetini bildiğimiz için başlığa fazla takılmak istemiyorum ama Derneğin birşeyleri başarabileceğine inanılıyorsa bu yönde kişisel mücadele verilmesi için bir engel de olmamalı. Böyle bir engel olmadığını görmüşsünüz ki siyah giyinen adamlardan destek almaya karar vermişsiniz.
Derneği, ilerleyişini ve işleyişini yermenin alemi yok diye düşünüyorum. Hele ki bir yandan Derneğe inanıp diğer yandan Üye olma nezaketini göstermemişseniz !