Bilgisayar öğretmenliğinin çöküşü

Kodla Büyü

only61

Hiperaktif Üye
Hiperaktif
Mesajlar
3,849
18 yıllık bir Bilgisayar öğretmeni olarak şu son yönetmelik değişikilikleri ile beraber genel durumu izah edecek birşeyler yazmak istedim.
Kadrom Anadolu Lisesi'nde...baştan itibaren durumu izah edeyim...

Bizim zamanımızda bilgisayar öğretmenliği çok havalı ve revaçtaydı. Mimarlık eczacılık gibi bölümlerle eşdeğerdi. Şimdi esamesi okunmuyor
Birçok arkadaş zaman makinesini binseydi eminim o gün başka bölümleri seçerlerdi.
Biz böte öğretmenleri yıllardır haksızlığa uğruyoruz.
Bundan 25 yıl falan önce okullarda bilgisayar eğitimini desteklemek için açılan bölümümüzden ilk mezun olanlardanız.
Benim atandığım yıllarda (2005) bir kere KPSS sıkıntısı yoktu. Bilgisayar öğretmeni alımı fena değildi ve çoğu okula bt sınıfı yapma furyası vardı.
Şimdi ise 100 tane öğretmen alırlarsa öpte başına koy. Her okul deli gibi bilgisayar öğretmenine ihtiyaç duyarken ve katma değer olarak bir okula en fazla katkıyı veren bilgisayar öğretmenleri olmasına rağmen alım sayısı azaldı ve atanamayan arkadaşlarımızın sayısı maalesef arttı. Şimdi Fatih projesi ile beraber ilkokullarda da ihtiyaç sayısı arttı ancak sayımız az olduğu için bir öğretmeni birden fazla okula yollamaya başladılar. Bu da iş yükümüzü arttırdı,

İlk yıllarda klasik fare, klaye ve office dersleri anlattık ve misyonumuz tamamlandı.
Ancak genel sorun olarak bilgisayar öğretmeni gittiği her okulda teknik amele muamelesi gördü, dersler boşlandı önemsenmedi, ders kitabımız bile yoktu,
Bilgisayar dersi seçmeli yapıldı. Halbuki ana dersi seçmeli olan hiçbir branş yok. (Şimdi Almanca'yı da yaptılar)
Ortaokullarda 5 ve 6.sınıflarda zorunlu oldu ama tek olumlu durum bu onunda eksik tarafları var....Liseler hala içler acısı

Yıllar ilerledikçe bt sınıfındaki bilgisayarlar eskimeye başladı. Bilgisayar öğretmenler için alarm zilleri çalmaya başlamıştı.
İş başa düştü ve her pc bozuluğunda gözler bilgisayar öğretmenindeydi. bt sınıfından gece yarısı çıktığımı hatırlarım..
Okulda katma değer olarak ne varsa yaptı bt öğretmeni. Web sitesi yapma (o zamanlar hazır portal yoktu kendimiz yapıyoruduk) virüs temizleme,
her türlü elektronik alet tamiri, öyle ki bilgisayarı bozulan her ilçe idare makamı yanına bilgisayar öğretmenini çağırıyordu.
Okulda elektirikler gittiğinde bile bana soran oluyordu, cep telefonu tanir olayına girmiyorum bile
Ama o kadar şey yapmamıza rağmen bir teşekkür belgesi bile vermediler (törende sunucuk yapana bile verdiler)

Dersler zar zor işleniyordu. Ders esnasında bir şey anlatırken tak fare bozuldu, tak ekran kapandı derken 40 kişilik sınıflarda ders hikaye oldu( Fen liseleri gibi okullarda durum biraz daha iyi olabilir)

2017'deki köklü değişiklikle yazılım ve kodlama furyası başladı ve müfredat ona göre yenilendi.
Ben de sevindim açıkcası, hatta bu konuda kendimi geliştirme fırsatı da buldum.
Ancak şu son yönetmelikle beraber ilk alınan dersi (programlamaya giriş ve algoritma) 1 saate indirdiler. Bunun anlamı şu:
15 saati tamamlamak için 15 sınıfa gireceksin. Onların yazılı kağıtlarını okuyacaksın( Şimdi test sınavını da kaldırdılar) Sonuç analizlerini yapacaksın, belki de bilgisayarı olmayan okullarda derse gireceksin, Artı formatörler birden fazla okula gidecek

Bilgisayar Bilimi dersi değişti ancak yeni müfredatla ilgili ne öğretim programı var ne ders kitabı. Öylesine yapın demişler

Dersler hala seçmeli ve sürekli norm fazlası olmaya devam edeceğiz.
İşte bize reva görülen bu...yıllardır hiçbir şey değişmedi ve maalesef bu şekilde emekli olacağız....
Tavsiyem kendinizi bir alanda gelişirin ve okullardan uzak durun....
Artık okullarda çalışan bt öğretmeninin piramit yapımında çalışan Mısırlı kölelerden farkı yok..
 
Son düzenleme:
O yıllarda İlköğretim Matematik, Fen Bilgisi vs. öğretmenliklerini de rahatça kazanabilecekken puanı daha yüksek diye "Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri" Öğretmenliği'ni daha üst sıraya yazmıştık. Nereden bilebilirdik!
Allah, branşımız (dersimiz) için hayırlısıyla bir çözüm nasip etsin.
 
Son düzenleme:
Benim de sinava girdigim yil bötenin puani teknik egitimden daha yuksekti ben de obyuzden bote tercih ettim(öss ilce birincisiyim). Hersey bizim elimizde Böte mezunlari olarak topluca sesimizi yukseltip teknik egitimlere verilen haklari talep etmeliyiz birlik olmaliyiz...
 
Bu memleketin en büyük sorunu -mış gibi yapmak. Liselerde 6 saat matematik dersi verip matematik öğretiyormuş gibi yapıyoruz. Nerde bir kıro hanzo varsa idareci yapıp okulları yönettiğimizi sanıyoruz. Dersleri seçmeli yapıp hepsini biz seçiyoruz.

Bu BTY dersi liselerde diğer sınıflarda 3 saat seçilebiliyor da, niye dokuzlarda 1 saat? Hayatınızda hiç mi okul görmediniz, öğretmenlerin normunu hiç duymadınız? Bir Allah'ın kuluna da sorma gereği duymadınız? Kibirden bu kadar mı gözünüz kör oldu?
 
Son düzenleme:
Yazınızda bahsettiğiniz kodlama furyası + pandeminin etkisi + yurtdışında veya home office çalışma avantajları nedeniyle üniversite düzeyinde son birkaç yıldır yazılım mühendisliği furyası var. Bahsettiğiniz 2000 li yılların başındaki bote furyasına dönmez umarım. Bu gençleri iyi yönlendirmek, iyi değerlendirmek lazım.
Aslında eğitimin bir süreç işi olduğuna burada güzel bir örnek sunmuşsunız hocam. 6-7 yıl önce başlayan robotik sürecinin son yıllarda yazılım mühendisliği tercihlerinin revaçta olmasına sebep olduğunu düşünüyorum şahsen. Fakat ülkemizde pek çok alanda olduğu gibi eğitimde de günlük siyasi kararlar alınmaya devam edecek maalesef...
 
  • Beğen
Tepkiler: omd
Belli bir görev tanımımız yok nerde teknik bir iş varsa hemen akla Bilişim Öğretmeni geliyor. Bence neyi, ne kadar ve ne ölçüde yapacağımızın standardını oluşturup bu sınırlar içerisinde ortak hareket edersek bir değişimi başlatmış oluruz.
 
müdür yardımcısı, müdür, şube müdürü, mem müdürü ...vb. olabilirsiniz.
Bilgisayar öğretmeni olmanız sadece bilgisayar öğretmeni olarak kalacağınız anlamına gelmiyor.
sistemi beğenmiyorsan sistemin başına geç.
 
Only61 Arkadaşımızın tespitlerine katılıyorum. Ancak Mısır piramitlerini inşa eden kölelerle ilgili biraz arama yaptım. Günlük beslenmelerinin et ağırlıklı olduğunu yazmışlar. Bu adamlarda şimdi yani günde 1 kiloya yakın et tüketiyorlardır heralde.Yanında da enerji verici buğdaydan ve arpadan yapılmış yüksek kalorili soğuk içecekleri vardı. Sadece bu iki kalemi bizim maaşımızla kıyaslayınca, bizim durumumuz daha vahim:)
 
Uzun yazacağım, sıkılmadan okursunuz inşallah.
Türkiye'nin bu haliyle klasik Bilgisayar dersinin devri geçmiştir. Bu yüzden bu çöküş yaşanmaktadır. BT dersine bu haliyle gerek yoktur.
1980'den sonra Bilgisayarlar, insanlığın her alanında iş görür hale geldiler. Özellikle DOS devrinin kapanıp nesne tabanlı programlar (XP gibi, android gibi) yer aldıkça, bu devre iyi kötü önem veren ülkemizin okullarında temel BT dersine gerek duyuldu. Word, ecxel, powerpoint, İnternet Explorer gibi yazılımları kullanacak, daha aşağısına gelelim, PC'yi açıp kapatacak, virüsleri temizleyecek, CD kullanabilecek bir nesle gerek vardı. Web tasarım için yazılım kullanabilecek kişilere de bayağı bayağı ihtiyaç duyuluyordu.

Ama artık 3 yaşından itibaren çocuklar akıllı telefon, tablet ve PC kullanmaya başlıyorlar.
Hatta formata dahi gerek kalmadı. PC işletim sistemlerinin kararlı sürümleri geliştirildi. Virüs programları bize sormadan her işi bitiriyorlar.
BT sınıflarının işlevi kalmadı ki yenilensin. Web tasarım için bile yazılım bilmeye gerek yok artık, blog sayfaları, facebook, instagram hatta hazır şablon siteler bu işi bitirdiler. Bu durum okul siteleri için aynen geçerli artık. E-okulu kullanabilen bir idareci, okul sitesini de iyi kötü ayakta tutabilir. Bilgisayarcıya pek ihtiyaç kalmadı artık.
Okullarda şu an bilgisayarcılara tamirci muamelesi yapılması bile, biraz eski PC'lerin hala okulda tutulması nedeniyledir.

Peki Avrupa, Japonya, ABD, Tayland gibi ülkelerde de bu çöküş yaşanmakta mıdır?
Tabiki HAYIR. Olabilir mi böyle bir şey. 21. yüzyılın ilk çeyreği bitti.
Akıllı aletler, nano teknoloji, yerel ve ücretsiz yazılımlar, akıllı giysiler ve Robotik kodlama devrinde bilgisayar ve dersi devri kapanır mı hiç. Akla zarar.
AB ve Güney Kore gibi ülkelerde ilkokullarda bile 6-8 saat mecburi kodalama dersinden bahsediliyor.
Çünkü sanayileri ve ekonomileri Endüstri 4.0'a geçti. Trilyon dolarlık yazılım ve donanım şirketleri ve alt ortakları dumansız fabrika haline geldiler. Dünyanın tüm servetleri bu donanım ve yazılımları yapan ülkelere akmaya başladı.

Bir ülkenin itibarı, pasaportunun gücü değil midir? Ekonomik kalkınması tamamlamış, 1. dünya ülkesi olmuş, halkı insani gelişmişliğinin zirvesinde, temiz bir çevrede yaşayan, özgür, alım gücü yüksek, çağı yakalamış bir eğitim almış ve mutlu insanlardan oluşan bir vatan yerine, "Çıktık Orta Asya'dan meydan okuduk Batı'ya..." tarzı bir sloganvari yaklaşımlara mı bel bağlamaya devam edeceğiz?

İşte Türkiye'nin ve özelde BT öğretmenlerinin sorunu bu: Türkiye; 18. yy Aydınlanma Dönemi'ni, 19. yy. Sanayi Devrimi'ni, 20. yy. teknoloji ve uzay çağını kaçırdığı gibi 21. yy Nano Teknoloji çağını da kaçırmaktadır. Son 20 yılımızda birilerinin derdi ortadadır.
Ee diyebilirsiniz, Robotik kodlamalar yapılıyor, hatta dersin adı bile Kodlama oldu. Bakanlık Teknofest yapıyor, TÜBİTAK projelerine katılıyoruz vs. vs.
Bunlar gösterişte kaldığı için böyle oldu. Ülkenin ekonomisi, sanayisi, siyaseti ve akıl yapısı bu yeni çağı yakalamaktan çok uzakta olduğu için BT dersi ve öğretmenlerinin yüzüne bakan yok. Hatta çağdaş dünyadan utanmasalar, bu dersi kaldırıp birkaç İH dersi daha koyacaklar.

Türkiye ekonomisi iyice fason ekonomiye kaydı. Batı'nın (BT teknolojileri bile değil, bazı giyim, plastik, ayakkabı gibi alt sektörlerinin) itibarlı ve zengin şirketlerinin ucuz işçiliğini yapan bir sanayi modelinden bahsediyorum.
Örneğin; bazı jeans markalarının dikim ve boyama işini yapıp markasını basması için ülkelerine gönderiyoruz. 40 dolara malzemeyi alıp, 50 euroya o markalara tekrar geri satıyoruz, Dolar - euro kurundan, ucuz asgari ücreti çıkıp kalan yüzde 10 ile yetinen bir ithalat - ihracat - üretim biçimine göre yapılanmış bir ekonomik modelimiz var. Bu yapının yürümesi, Merkez'in faizleri (diyelim yüzde 9'da), enflasyondan (gerçek yüzde 100, açıklanan yüzde 35) aşağı tutarak bu fason şirketleri finanse etmesine dayalı bu sistemde, ekonomi bilimi uygulanamaz. Ortodoks politikalara dönülemez.
Çünkü yüzdürülen fason şirketler batar, işsizlik patlar ve sosyal yapı çöker. Bunun için enflasyonun, işsizliğin, makro değerlerin saklanması; ücretlerin düşük olması ve paranın alım gücünün aşağıda tutulması bu modelin olmazsa olmazıdır. Alım gücü düşecek /sefalete sürüklenecek olan vatandaşlara teselli olması için değerler eğitimi, (o da gayesinden saptırılarak) verilmesi, büyük bir mecburiyettir.

Bir ülkenin eğitim sistemi; o ülkenin ekonomik - sanayi - sosyal - siyaset sistemine göre şekillenir. Yani bu istenilen ve devam ettirilmesine karar verilen düzene insan yetiştirilir. Eğitim sistemi var olan / var olması istenilen üretim - mücadele sistemine insan yetişitirir. Bu hiç değişmez.
18. yy. Aydınlanma çağında istenilen insan tipi, daha çok dil bilen, okuyan, düşünen, sorgulayan insan tipiydi; bunun için aydın adayları ansiklopedi ve üniversitelere yönlendirildiler.
19. yy. makine çağının başlangıcıydı ve ulus devlete hizmet edecek, çalışkan, makine kullanabilecek yetenekte ve özgür vatandaşlardan insan tipine ihtiyaç duyulmuştur. Bunun için normal nüfus yetmeyince zenci kölelere bile vatandaşlık vererek onları önce eğitim sonra vatandaşlık sisteminin içine çektiler.
20. yy.da ise seri üretim ile ürettiği kadar tüketecek, günü birlik yaşayacak, bağımsız düşünüp özgür hareket edebilecek, kaliteli, teknik ve teknolojiye yatkın insan tipi; eğitim ve üretim döngüsünde yetişti.
21. yy.ımızda ise bireysel - yeni şeyler üretebilen - her yerde çalışabilen - kodlarla düşünebilen - 24 saat online kalabilen, akıllı aletleri - giysileri vs. hem anlayabilen hem üretip kullanabilen, son derece bireyci- özgür - hoş görülü, ev dahil her yerde çalışabilen - çalışmaktan daha çok boş vakte değer veren, en ufak baskıyı redden, harcayacak parası / kredisi çok olan, kozmopolit dünya vatandaşı insan tipine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tip, robotik - web - ardroid gibi kodlama dersleri ve özgür- demokrat- bazen online olan eğitim sistemi içinde yetişmektedir.

Bizde ise 20. yy.ın son çeyreğinde (80 sonrası) yetişen, eh işte diyelim, demokrat - özgür - bilime değer veren nesil bile göze batmaktadır, istenMEmektedir.
Biatçı, sorgulamayan, düşünmeyen, şiddete meyilli, aşırı yerelci, üretemediği gibi çok tüketip enflasyona neden olmaMAsı beklenen (Çünkü dışarıda üretilen şeylere çok döviz gidiyor.) bir nesil ve eğitim sistemine angaje olmuş durumdayız. (Maalasef böyledir, bu tip insan yetişmezse birilerinin devamiyeti sağlanamaz.)

BT öğretmenlerinin şu anki siteme verebileceği (maalesef) bir şey olmadığı için itibarları (ve dersleri) bu haldedir. BT'ci olmayan formatör öğretmenlerden de beklenilen; en ufak parçası bile çok pahalı olan akıllı tahtalara bekçilik yapması ve işler kötüye gitmeden üstlere bildirmesi içindir. Ek dersler göze batsa da, akıllı tahtaların bir zararı bunu kat kat çıkaracağı için ses çıkarılmamaktadır. Yazılım yükleme falan da cabası. İsteseler bunu Meslek Lisesi stajyer öğrencilerine de yaptırırlar ama onlar da her gün okulda dursalar bu sefer maaşları, BTR'cilerin ek derslerinden fazla olacaktır.
Okul idarecilerin de işine gelmektedir bu BTR sistemi. Bazen ders programlarını hatta devamsızlık girişlerini bazen de ne alakaysa eski sistem ses sistemlerinin tamirini bu öğretmenlerden beklemektedirler. Bu ve bunun gibi angaryaları yapamayan ya da yapmak istemeyenlere son zamanlarda artan mobbinglerin nedeni de hiçbir şey yapmamakla suçlanan bu alan öğretmenlerinin geldiği içler acısı durumdur. (Liyakatsiz atanan idarecilerden ne beklenir ki zaten.)

Aslında bozulan itibar, birileri tam tersini iddia etse da, ülkenin itibarıdır. Yine maalesef diyelim.
BT öğretmenlerimizin (hala duruyorsa) eski PC'larden veya bankaların eskilerinden oluşan labaratuvarlarda kodlamaya benzer oyunlar oynatmasından ve / veya akıllı tahtalarda PC ve robotik kodlama tarihini anlatmaktan başka şansları yoktur. Olur ya, bir yerlerden robotlar veya cep telefonu ile kodlanan - yönetilen bazı akıllı keşifler ellerine geçse de öğrencilerin motivasyonunu sağlayamazlar. Çünkü çevrelerinde / ülkede, bunları üretecek, geliştirecek hatta satın alıp tüketecek bir ekonomik model yoktur.
Senede 1 milyon kişiye yeni istihdam sağlayan yazılım, donanım, oyun, cep telefonu şirketlerimiz vs. olsa aileler ve çocuklar, bu tip faaliyetleri nasıl da benimser ve ciddiye alırlar, değil mi?!.

Sonra da BT öğretmenlerini tamircilikle, oyun oynatmakla suçlarlar. Kitabı olmayan ders demeyin, olsa ne yazacaklar ki. LGS ve ÖSS'de soru çıkmadığı için ders ciddiye alınmıyormuş, soru çıkacaksa ne sorabilirler ki? Matematik, Fen gibi derslerden soru sormaları da bilime önemden değildir sanırım. Bir şekilde milyonların elenmesi gerektiğinden olmasın sakın. Bu gibi dersler, elemeye çok müsaittirler de ondandır belki.
Velhasıl sorun, BT'cilerde veya derste değil; sorun, bu dersi okumak ve okutmak için yanlış ülkede veya bu ülkenin yanlış zamanında olmadadır.
Bilmem anlatabildim mi?

(Bunu yazanın branşı BT değil.)
 
Son düzenleme:
Uzun yazacağım, sıkılmadan okursunuz inşallah.
Türkiye'nin bu haliyle klasik Bilgisayar dersinin devri geçmiştir. Bu yüzden bu çöküş yaşanmaktadır. BT dersine bu haliyle gerek yoktur.
1980'den sonra Bilgisayarlar, insanlığın her alanında iş görür hale geldiler. Özellikle DOS devrinin kapanıp nesne tabanlı programlar (XP gibi, android gibi) yer aldıkça, bu devre iyi kötü önem veren ülkemizin okullarında temel BT dersine gerek duyuldu. Word, ecxel, powerpoint, İnternet Explorer gibi yazılımları kullanacak, daha aşağısına gelelim, PC'yi açıp kapatacak, virüsleri temizleyecek hatta format atacak bir nesle gerek vardı. Web tasarım için yazılım kullanabilecek kişilere de bayağı ihtiyaç duyuluyordu.
Ama artık 3 yaşından itibaren çocuklar akıllı telefon, tablet ve PC kullanmaya başlıyorlar.
Hatta formata bile gerek kalmadı. PC işletim sistemlerinin kararlı sitemleri geliştirildi. Virüs programları bize sormadan her işi bitiriyorlar.
BT sınıflarının bile işlevi kalmadı ki yenilensin. Web tasarım için bile yazılım bilmeye gerek yok artık, blog sayfaları, facebook, instagram hatta hazır şablon siteler bu işi bitirdiler. Bu durum okul siteleri için bile geçerli. E-okulu kullanabilen bir idareci, okul sitesini de iyi kötü ayakta tutabilir. Bilgisayarcıya pek ihtiyaç kalmadı artık.
Okullarda şu an bilgisayarcılara tamirci muamelesi yapılması bile, biraz eski PC'lerin hala okulda tutulması nedeniyledir.
Peki Avrupa, Japonya, ABD, Tayland gibi ülkelerde de bu çöküş yaşanmakta mıdır?
Tabiki HAYIR. Olabilir mi böyle bir şey. 21. yüzyılın ilk çeyreği bitti.
Akıllı aletler, nano teknoloji, yerel ve ücretsiz yazılımlar, akıllı giysiler ve Robotik kodlama devrinde bilgisayar ve dersi devri kapanır mı hiç. Akla zarar.
AB ve Güney Kore gibi ülkelerde ilkokullarda bile 6-8 saat mecburi kodalama dersinden bahsediliyor.
Çünkü sanayileri ve ekonomileri Endüstri 4.0'a geçti. Trilyon dolarlık yazılım ve donanım şirketleri ve alt ortakları dumansız fabrika haline geldiler. Dünyanın tüm servetleri bu donanım ve yazılımları yapan ülkelere akmaya başladı.
İşte Türkiye'nin ve özelde BT öğretmenlerinin sorunu bu: Türkiye; 18. yy Aydınlanma Dönemi'ni, 19. yy. Sanayi Devrimi'ni, 20. yy. teknoloji ve uzay çağını kaçırdığı gibi 21. yy Nano Teknoloji çağını da kaçırmaktadır. Siyasete girmek istemiyorum ama son 21 yılımızda başımızdakilerin derdi ortadadır.
Ee diyebilirsiniz, Robotik kodlamalar yapılıyor, hatta dersin adı bile Kodlama oldu. Bakanlık Teknofest yapıyor, TÜBİTAK projelerine katılıyoruz vs. vs.
Bunlar gösterişte kaldığı için böyle oldu. Ülkenin ekonomisi, sanayisi, siyaseti ve akıl yapısı bu yeni çağı yakalamaktan çok uzakta olduğu için BT dersi ve öğretmenlerinin yüzüne bakan yok. Hatta çağdaş dünyadan utanmasalar, bu dersi kaldırıp birkaç İH dersi daha koyacaklar.
Türkiye ekonomisi iyice fason ekonomiye kaydı. Batı'nın (BT teknolojileri bile değil, bazı giyim, plastik, ayakkabı gibi alt sektörlerinin) itibarlı ve zengin şirketlerinin uzuz işçiliğini yapan bir sanayi modelinden bahsediyorum. Örneğin; bazı jeans markalarının dikim ve boyama işini yapıp markasını basması için ülkelerine gönderiyoruz. 50 dolara malzemeyi alıp, 40 euroya o markalara tekrar satıyoruz, Dolar - euro kurundan, ucuz asgari ücreti çıkıp kalan yüzde 10 ile yetinen bir ithalat - ihracat - üretim biçimine göre yapılanmış bir ekonomik modelimiz var. Bu yapının yürümesi, Merkez Bankası'nın faizleri (diyelim yüzde 9'da), enflasyondan (gerçek yüzde 100, açıklanan yüzde 35) aşağı tutarak bu fason şirketleri finanse etmesine dayalı bu sistemde, ekonomi bilimi uygulanamaz. Ortdoks politikalara dönülemez. Çünkü yüzdürülen fason şirketler batar, işsizlik patlar ve sosyal yapı çöker. Bunun için enflasyonun, işsizliğin, makro değerlerin saklanması; ücretlerin düşük tutulması ve paranın alım gücünün aşağıda tutulması bu modelin olmazsa olmazıdır.
Bir ülkenin eğitim sistemi; o ülkenin ekonomik - sanayi - sosyal - siyaset sistemine göre şekillenir. Yani bu istenilen ve devam ettirilmesine karar verilen düzene insan yetiştirilir.
BT öğretmenlerinin bu siteme verebileceği (maalesef) bir şey olmadığı için itibarları (ve dersleri) bu haldedir. Benim gibi BT'ci olmayan formatör olan öğretmenlerden de beklenilen; en ufak parçası bile çok pahalı olan akıllı tahtalara bakması ve işler kötüye gitmeden üstlere bildirmesi içindir. Ek dersler göze batsa da, akıllı tahtaların bir zararı bunu kat kat çıkaracağı için ses çıkarılmamaktadır. Yazılım yükleme falan da cabası. İsteseler bunu Meslek Lisesi stajyer öğrencilerine de yaptırırlar. Okul idarecilerin de işine gelmektedir bu sistem, Ders programlarını, bazen devamsızlık girişlerini bazen de eski sistem ses sistemlerinin tamirini bu öğretmenlerden beklemektedirler.

(Bunu yazanın branşı BT değil.)
Mükemmel yazmışsın çok iyi tespitlerde bulunmuşsun. Merakım şu acaba yukarıda duranlar ileri görüşlülerden mi yoksa sadece önünü görenlerden mi? Seçiliyor
Yazılanlar sadece branşın geleceği değildir memleketin geleceği olan gençlerin nasıl yetiştirilmesi gerektiğini anlatıyor ama maalesef eğitimden vermekten çok siyasal yozlaşma yüzünden eğitim siyasete meze ediliyor
 
only61 ve freef arkadaşların yazdıklarına tamamen katılmakla birlikte birkaç ekleme yapmak istiyorum.
sorun belli çözüm olarak ne yapabiliriz?
bence önce bu btr saçmalığından kurtulmalıyız. hiçbir bt öğretmeni bu düzmece görevi istememeli. istemişse de istifa etmeli. bu şekilde boşa çıkan binlerce bilişim öğretmeni mutlaka birilerinin dikkatini çekecektir. yapılacak ilk akıllı adım budur.
bu zamana kadar yapmadılar ama belki bu şekilde bizleri dinleyip dersimize gerekli saatleri ve önemi verirler. tekrardan laboratuvarlar açılır.
kodlama, bilişim alanından yürüsün yürümesin her öğrencinin ihtiyacıdır. bilhassa sayısal öğrenciler için harika bir beyin jimnastiğidir.
dersimize alanımıza sahip çıkmadığımız için okullarda norm fazlasıyız. tabiki en büyük suç bu sistemi dizayn edenlerin. ama bizler de tepkimizi yeterince koymuyoruz.
okullarda dersimiz olmadığı için tayinler de kilitlenmiş durumda. kendimize okul bulamıyoruz. il/ilçe değiştirmek neredeyse hayal oldu.
itibarımızdan bahsetmiyorum bile. :(
birşeyleri değiştirmek istiyorsak lütfen tepkimizi hep birlikte koyalım. sonucu ne olursa olsun kendimizce ve alanımızca doğru olanı yapalım. btr olayının saçmalığı ile ilgili buna başvurmayarak tepki koymadığımız için adamlar da bizi mutlu mesut sanıyorlar. ha olabilenler de vardır saygı duyarım. bakan bir sürü konuya branşa değiniyor bilişimin b'si geçmiyor konularda.
bu arada ben şuanda 1150 öğrencisi olan bir lisede 2014 yılından beri norm fazlasıyım. geçmişte kendimi zorlayarak btr yapsam da 4 yıldır yapmıyorum. yapmayı da düşünmüyorum bu şartlarda. defalarca farklı okullarda görevlendirildim. şuan bana maaş karşılığı girecek okul bile bulamıyorlar. ilçe nüfusumuz yaklaşık 150bin...
 
Son düzenleme:
Hepsine katılıyorum ancak diğer branşlara göre avantajlarımız da var diye düşünüyorum. Mesela sınav başarı beklentisi ve stresi yok. Ek ders alamama kaygısı yok(btrden dolayı).Birçok branş ek ders alamadığı için şikayetçi. Norm fazlası olma durumu bütün branşlarda var. Eğer zaman makinemiz yoksa iyi yönlerini de keşfetmeliyiz diye düşünüyorum :) Okullar açılacağı zaman modumuzu düşürmeyelim :)
 
Hepsine katılıyorum ancak diğer branşlara göre avantajlarımız da var diye düşünüyorum. Mesela sınav başarı beklentisi ve stresi yok. Ek ders alamama kaygısı yok(btrden dolayı).Birçok branş ek ders alamadığı için şikayetçi. Norm fazlası olma durumu bütün branşlarda var. Eğer zaman makinemiz yoksa iyi yönlerini de keşfetmeliyiz diye düşünüyorum :) Okullar açılacağı zaman modumuzu düşürmeyelim :)
avantaj mı? bir kere biz branş bile değiliz hocam. o iskambil kartı kutusundan çıkan ve kenara atılan takvim kadar bile değerimiz yok. avantaj olarak söylediğiniz btr ki saygı duyduğumu söyledim ama ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarım için adeta ömür törpüsü. olaya sadece ek ders gözüyle bakmamanızı ve kendi çocuklarınızın da okullarda bilişim dersleri göremediğini de düşünün. eğer biz dersimize branşımıza gerekli önemi ve değeri vermezsek başkalarından bunu nasıl bekleriz. işin doğrusu derslerimizin zorunlu ve/veya seçmeli olarak tüm kademelerde okutulması, branşımızın diğer her branş gibi özel ve değerli olması gerekirken neden sırf ek ders uğruna btr işine tamah edelim. okulumdaki gençlerin hocam bizim niye bilişim dersimiz yok dediği bir ortamda benim tahtaların sorunlarını çözerken, hocaların flaşlarındaki virüsü temizlerken, müdürün bilgisayarına yazıcı bağlarken,... içim acıyor.
 
-Algoritma ve kodlama ile ilgili LGS ve diğer sınavlarda 5,10 soru sorulmalı.
- Algoritma ve kodlama ile ilgili ciddi kitaplar ve materyaller öğrencilere verilmeli.
-İlkokulda 2şer saat zorunlu, ortaokulda 3 er saat zorunlu, lise 1,2 de zorunlu, 3lerde seçmeli olmalı.
 
müdür yardımcısı, müdür, şube müdürü, mem müdürü ...vb. olabilirsiniz.
Bilgisayar öğretmeni olmanız sadece bilgisayar öğretmeni olarak kalacağınız anlamına gelmiyor.
sistemi beğenmiyorsan sistemin başına geç.
Tabi sistemi değiştirmek isteyen biri de gerekli.

En basit örnek TTK başkanı Cihad DEMİRLİ, "sözde" bizden. Ama yaralı parmağa işemişliği yoktur.

Ders okutma esaslarına bakıp da Bilişim branşında 1500 bölümün yer almasının hiçbir açıklaması olamaz.

Atama sayıları ve özlük haklarına değinmiyorum bile.
 
18 yıllık bir Bilgisayar öğretmeni olarak şu son yönetmelik değişikilikleri ile beraber genel durumu izah edecek birşeyler yazmak istedim.
Kadrom Anadolu Lisesi'nde...baştan itibaren durumu izah edeyim...

Bizim zamanımızda bilgisayar öğretmenliği çok havalı ve revaçtaydı. Mimarlık eczacılık gibi bölümlerle eşdeğerdi. Şimdi esamesi okunmuyor
Birçok arkadaş zaman makinesini binseydi eminim o gün başka bölümleri seçerlerdi.
Biz böte öğretmenleri yıllardır haksızlığa uğruyoruz.
Bundan 25 yıl falan önce okullarda bilgisayar eğitimini desteklemek için açılan bölümümüzden ilk mezun olanlardanız.
Benim atandığım yıllarda (2005) bir kere KPSS sıkıntısı yoktu. Bilgisayar öğretmeni alımı fena değildi ve çoğu okula bt sınıfı yapma furyası vardı.
Şimdi ise 100 tane öğretmen alırlarsa öpte başına koy. Her okul deli gibi bilgisayar öğretmenine ihtiyaç duyarken ve katma değer olarak bir okula en fazla katkıyı veren bilgisayar öğretmenleri olmasına rağmen alım sayısı azaldı ve atanamayan arkadaşlarımızın sayısı maalesef arttı. Şimdi Fatih projesi ile beraber ilkokullarda da ihtiyaç sayısı arttı ancak sayımız az olduğu için bir öğretmeni birden fazla okula yollamaya başladılar. Bu da iş yükümüzü arttırdı,

İlk yıllarda klasik fare, klaye ve office dersleri anlattık ve misyonumuz tamamlandı.
Ancak genel sorun olarak bilgisayar öğretmeni gittiği her okulda teknik amele muamelesi gördü, dersler boşlandı önemsenmedi, ders kitabımız bile yoktu,
Bilgisayar dersi seçmeli yapıldı. Halbuki ana dersi seçmeli olan hiçbir branş yok. (Şimdi Almanca'yı da yaptılar)
Ortaokullarda 5 ve 6.sınıflarda zorunlu oldu ama tek olumlu durum bu onunda eksik tarafları var....Liseler hala içler acısı

Yıllar ilerledikçe bt sınıfındaki bilgisayarlar eskimeye başladı. Bilgisayar öğretmenler için alarm zilleri çalmaya başlamıştı.
İş başa düştü ve her pc bozuluğunda gözler bilgisayar öğretmenindeydi. bt sınıfından gece yarısı çıktığımı hatırlarım..
Okulda katma değer olarak ne varsa yaptı bt öğretmeni. Web sitesi yapma (o zamanlar hazır portal yoktu kendimiz yapıyoruduk) virüs temizleme,
her türlü elektronik alet tamiri, öyle ki bilgisayarı bozulan her ilçe idare makamı yanına bilgisayar öğretmenini çağırıyordu.
Okulda elektirikler gittiğinde bile bana soran oluyordu, cep telefonu tanir olayına girmiyorum bile
Ama o kadar şey yapmamıza rağmen bir teşekkür belgesi bile vermediler (törende sunucuk yapana bile verdiler)

Dersler zar zor işleniyordu. Ders esnasında bir şey anlatırken tak fare bozuldu, tak ekran kapandı derken 40 kişilik sınıflarda ders hikaye oldu( Fen liseleri gibi okullarda durum biraz daha iyi olabilir)

2017'deki köklü değişiklikle yazılım ve kodlama furyası başladı ve müfredat ona göre yenilendi.
Ben de sevindim açıkcası, hatta bu konuda kendimi geliştirme fırsatı da buldum.
Ancak şu son yönetmelikle beraber ilk alınan dersi (programlamaya giriş ve algoritma) 1 saate indirdiler. Bunun anlamı şu:
15 saati tamamlamak için 15 sınıfa gireceksin. Onların yazılı kağıtlarını okuyacaksın( Şimdi test sınavını da kaldırdılar) Sonuç analizlerini yapacaksın, belki de bilgisayarı olmayan okullarda derse gireceksin, Artı formatörler birden fazla okula gidecek

Bilgisayar Bilimi dersi değişti ancak yeni müfredatla ilgili ne öğretim programı var ne ders kitabı. Öylesine yapın demişler

Dersler hala seçmeli ve sürekli norm fazlası olmaya devam edeceğiz.
İşte bize reva görülen bu...yıllardır hiçbir şey değişmedi ve maalesef bu şekilde emekli olacağız....
Tavsiyem kendinizi bir alanda gelişirin ve okullardan uzak durun....
Artık okullarda çalışan bt öğretmeninin piramit yapımında çalışan Mısırlı kölelerden farkı yok..
Her sene ayrı bir heyecanla başlardık okula(Acaba bu sene hangi okula ekstradan bt görevi verilecek, hangi angarya yükler yüklenecek vs.)
ama buseneki yaşadığım kırgınlığı ve burukluğu anlatacak cümle bulamıyorum. içimde fırtınalar kopuyor... idealistiğimin tükenme noktasına geldim
 
Katafalk hocamın dediği gibi bizim branştan MEB bünyesinde gayet şaşalı koltuklarda oturanlar var ama kendi branşlarına dair bir faydaları var mı? Maalesef yok, bunu temel sebebi ya umursamazlıkları yada onlardan daha güçlü birilerinin bizim branşa karşı iyi niyetli olmayan düşünceleridir.
 
kendi içimizde bile yok böteli yok tefli yok bilmem neyli diye ayrılmışız saçma sapan.
bilişim dersinin önemi yoktur
ne aileler nezdinde
ne öğrenciler nezdinde
ne idare nezdinde
bu bir gerçektir.
yukarıda bir arkadaş yazmış yok efendim böteli ler ses çıkarsın da teflilerin haklarına sahip olsun demiş.
ya ben tefli yim
meslek lisesindeyim ama formatörlük için başka okula bile gidiyorum mecburen.
yıllardır neler yaşanıyor bir bilseniz.
her sene azalan öğrenci sayısı
kapanan alanlarımız
gereksiz görülen bölümümüz
yok işletme sorunları
yok 9lar tercih edecek mi etmeyecek mi sıkıntıları ve kavgaları.
vallahi yaşlandırdı bizi.
demem o ki böteli kardeşlerim
tefliler de benzer ve çok daha fazla sorunları misliyle yaşıyorlar inanın.
sorun dersimizin gerekli olması gereken bu devirde gereksizmiş gibi gösterilmesi.
bu ders özellikle liselerde ortaokullarfa her kademede zorunlu olmalı.
zorunlu olmadıktan sonra ne yaparsanız yapın olmayacak.
müzik dersi her kademede 2 saat liselerde zorunlu galiba tam emin değilim.
aldığınız öss puanlarıyla 10 tane müzikçi çıkarırız cebimizden
ama nafile.
ben pes ettim şahsen
düzeleceği umudum da neredeyse sıfır.
Allah yardımcımız olsun
gün doğmadan neler doğar diye teselli olalım
 
kendi içimizde bile yok böteli yok tefli yok bilmem neyli diye ayrılmışız saçma sapan.
bilişim dersinin önemi yoktur
ne aileler nezdinde
ne öğrenciler nezdinde
ne idare nezdinde
bu bir gerçektir.
yukarıda bir arkadaş yazmış yok efendim böteli ler ses çıkarsın da teflilerin haklarına sahip olsun demiş.
ya ben tefli yim
meslek lisesindeyim ama formatörlük için başka okula bile gidiyorum mecburen.
yıllardır neler yaşanıyor bir bilseniz.
her sene azalan öğrenci sayısı
kapanan alanlarımız
gereksiz görülen bölümümüz
yok işletme sorunları
yok 9lar tercih edecek mi etmeyecek mi sıkıntıları ve kavgaları.
vallahi yaşlandırdı bizi.
demem o ki böteli kardeşlerim
tefliler de benzer ve çok daha fazla sorunları misliyle yaşıyorlar inanın.
sorun dersimizin gerekli olması gereken bu devirde gereksizmiş gibi gösterilmesi.
bu ders özellikle liselerde ortaokullarfa her kademede zorunlu olmalı.
zorunlu olmadıktan sonra ne yaparsanız yapın olmayacak.
müzik dersi her kademede 2 saat liselerde zorunlu galiba tam emin değilim.
aldığınız öss puanlarıyla 10 tane müzikçi çıkarırız cebimizden
ama nafile.
ben pes ettim şahsen
düzeleceği umudum da neredeyse sıfır.
Allah yardımcımız olsun
gün doğmadan neler doğar diye teselli olalım
Aynen bende hocam pes ettim dersime girip çıkarım bize verilen değer neyse o kadar
 
Geri
Üst