Bakan ve Öğretmenler Arasındaki Sorunlar(TESBaşkanıAçıklama)

Kodla Büyü

goodielife

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
725
GENEL BAŞKAN KONCUK: SAYIN BAKAN; ÖĞRETMENLERİ BİR KERE DEĞİL, DEFALARCA İNCİTTİNİZ…

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer sözleri ile eğitimcileri şaşırtmaya devam etmektedir. Daha önceleri defalarca öğretmenleri inciten Bakan Dinçer, Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesini ziyareti sırasında“Bugüne kadar biz öğretmenlerimizi incitecek bir tek laf etmedik. Bugüne kadar şayet onbeş kez konuşma yapmışsam, ondördünde öğretmenlerimizin mesleğini geliştirmeye yönelik çok ciddi projelerden bahsettim. Ama daha çok sendikalarımız ne hikmetse bunları dile getirmek, öğretmenlerimize bunları anlatmak yerine daha çok, bir kere yaz tatilleri yapılmayacak bundan sonra eğitim yapacağız demiş olmamı malzeme olarak kullandılar. Bu açıdan bakıldığında, ben aynı şeyi tekrar söylüyorum. Biz öğretmenlik mesleğini geliştireceğiz. Öğretmenin gelişmiş olması ve hakikaten toplumda çok güçlü bir yerde olması gerek” demiştir.

Bakan öğretmenleri incitmediğini belirtirken, sendika olarak Bakanın göreve geldiği günden bugüne kadar hafızalarda yer edinen ve öğretmenleri inciten sözlerini ve icraatlarını şöyle bir hatırlayalım:

Bakan Dinçer göreve gelir gelmez okul müdürlerini karşısına almıştır. Dinçer bir yandan okullara ödenek vermezken, diğer yandan bağış almak zorunda kalan okul müdürlerine soruşturma açmıştır. Okulun tüm yükünü sırtlayan okul müdürlerini, keyfi olarak öğrenciden para alan kişiler olarak lanse eden, onları kaynak sorunu ile baş başa bırakan Dinçer’in, tam 3 bin okul müdürüne soruşturma açması asla unutulmayacaktır. Bakan Dinçer Teşkilat Kanununu değiştirerek, özür grubu tayinlerini yılda bir defaya düşürmüş ve öğretmenlerimizin büyük mağduriyet yaşamasına neden olmuştur. Dinçer ailelerin parçalanmasına seyirci kalmış, sağlık ve öğrenim özrü nedeniyle tayin isteyenleri görmezden gelmiştir. Bakan verdiği sözü yerine getirmekten aciz olduğunu ortaya koymuştur. Hiçbir konuda fedakârlıkta bulunmayan Dinçer, öğretmenlerden bu konuda fedakârlık yapmalarını istemiştir. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ataması yapılmayan öğretmenlere ‘kabiliyetlerine uygun iş bulsunlar’ şeklinde çağrıda bulunmuş ve öğretmenlerin kamuyu istihdam alanı olarak görmekten vazgeçmesini söylemiştir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir Milli Eğitim Bakanı ataması yapılmayan öğretmenlere başka sektörleri adres göstermiştir. Bakan’ın doğru bir istihdam politikası oluşturmak ve ataması yapılmayan öğretmenlerin istihdam edilmesi için çaba sarfetmek yerine, başka sektörleri adres göstermesi, kolay yolu seçmesi tarihe not olarak düşülmüştür. Bakan Dinçer ‘öğretmenler artık üç ay tatil yapamayacak’ diyerek hem bu konudaki bilgisizliğini ortaya koymuş, hem de öğretmenleri fazla tatil yapan kişiler olarak göstermiştir. Sayın Dinçer bununla da yetinmemiş, öğretmenlerin çalışma saatleri konusunda kamuoyunu yanlış yönlendirerek, öğretmenlerin OECD ülkelerine kıyasla az çalıştığını söylemiştir. Bu da Bakan Dinçer’in öğretmenlere olan düşmanca tutumunu ortaya koymaktadır. Dinçer’in amacı, toplumda öğretmenlerin az çalıştığı şeklinde bir algı yaratmaktır. Öğretmenler veli ve öğrenciler tarafından saldırıya uğrarken, öğretmenlerin can güvenliği tehdit altındayken, Bakan Dinçer çıtını bile çıkarmamış, tüm yaşananları film seyreder gibi seyretmiştir. Bakan’ın öğretmenleri sahiplenmemesi, yalnız bırakması, şiddete karşı önlem almaması bizleri derinden etkilemiştir. Öğretmenlerin ek ödemelerine hiçbir artış yapılmazken, ek ders ücretleri yerinde sayarken, öğretmenler pahalanan hayat şartları karşısında ayakta duramazken, Bakan Dinçer başını yine kuma gömmüştür. Öğretmenlerin maddi ve özlük hakları konusunda sesini çıkarmayan, onlar için mücadele etmeyen Bakan Dinçer, öğretmenlerin maaşlarının kamudaki en düşük maaş seviyesine gerilemesine göz yummuştur. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Bakan Dinçer’in konuşmalarına kızılıyor olabilir ama öğretmenlere şahsiyet kazandırılacak” sözleri için, “Benim öğretmenim zaten şahsiyetlidir. Bizim öğretmenlere şahsiyet kazandırmak gibi bir yaklaşımımız söz konusu olamaz” dememiştir. Ayrıca bu incitici sözler için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer öğretmenlerden özür dilememiştir.

İşte tüm bu saydığımız hususlar Bakan Dinçer’in öğretmenleri üzdüğünü, yaraladığını, gözler önüne sermekte ve öğretmenleri incitecek tek laf etmediği iddiasını da çürütmektedir. Bakan Dinçer döneminde öğretmenlerin itibarı yerle bir edilmiş, öğretmenler değersizleştirilmiş, öğretmenlik mesleği ayaklar altına alınmıştır.

Öte yandan Bakan Dinçer bugünlerde sendikalara sataşmayı da adet haline getirmiştir. Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin basına verilmesi ile ilgili sendikaları suçlayan Dinçer’in, “Maalesef sendikalarımızın öğretmen meselesi denildiğinde üzerinde durduğu tek konu maaş konusu. Zaten maaş konusu hükümetle çözülecek bir mesele. Ve nihayet oturulup konuşuluyor” şeklindeki sözleri de manidardır. Sendikaların üzerinde tek durduğu konu maaş meselesi değildir. Türk Eğitim-Sen bugüne kadar öğretmenlerin sayısız sorunu için sayısız eylem, etkinlik ve açıklama yapmıştır. Maaş meselesi bunlardan yalnızca birisidir. Sendikalar üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak için kurulmuş kuruluşlardır. Bu noktada eğitim alanında yaşanan tüm sorunlara aynı duyarlılıkla yaklaşan sendikamız, Bakan’ın bu ithamını da hiçbir şekilde hak etmemektedir. Ve ne acıdır ki, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer eğitim çalışanlarının hiçbir meselesi üzerinde durmamaktadır.

Bu noktada Bakan Dinçer öz eleştiri yapmalı; öğretmenlere, eğitim çalışanlarına yönelik olumsuz tavırlarını düzeltmeli, onları sahiplenmeli, eğitimcilerin sorununa kendi sorunu gibi yaklaşmalı, eğitim alanındaki yanlış icraatlarına son vermeli ve sarfedeceği her lafı zihin süzgecinden özenle geçirmelidir. Ayrıca Bakan’ın; sendikaları düşman kuruluşlar olarak görmekten vazgeçmesi ve sendikaların eleştirilerine kulak vermesi gerekmektedir. Aksi takdirde Bakan ile eğitimciler arasında yıkılan duvarlar asla yeniden inşa edilemeyecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
 
Bu yazılanları çizilenleri hatta bu sendikanın açıklamasını bile bakan okumuyor, duymuyor. Olayların derinine vakıf değil. Sadece kafasındakini ve dar çevresinden gelen verilerle işlem yapıyor. İcraatlarını yaparken sadece kendi üstlerinin söyledikleri ve onların olaylara bakış tarzları onlar için önemli.


bazı arkadaşlar bakanın her yazılanı okuyup gördüğünü sanmaları hatta bazen görmezden geliyor demeleri falan bana komik geliyor.

Televizyona çıkınca biraz ayrıntı bir soru gelince hemen bocalıyor. bu 4X3 sistemiyle ilgili bir sürü belirsiz açıklama yaptı durdu. şu anda da okullardaki işleyişin farkında değil. bugün milli eğitim bakanıdır yarın bilmemne bakanı yada başbakan yardımcısı onlar açısından durum bu.

http://www.youtube.com/watch?v=2J_8A8_fNOQ
 
Geri
Üst