Ankara PKK’ya karşı ne yapmalı

Kodla Büyü

ilon

Süper Üye
Süper Üye
Mesajlar
1,078
Son PKK eylemleri bize net bir şey öğretti: PKK ile mevcut şartlar altında, PKK sınır dışına çekilmeden, müzakere yapmak mümkün değil. Bu da müzakerecilerin ana tezi, “PKK müzakere yapılabilir bir örgüt dolayısıyla devlet PKK ile savaşmamalı müzakere yapmalı,” fikrini çökertti. Bunu anlamak için PKK’nın bu kadar saldırısını beklemek gerekmiyordu ama sanırım bazıları geç kavrıyor. Sanırım bundan sonra aklı başında hiçbir müzakereci çıkıp “bu PKK ile mevcut şartlar altında müzakere edin” deme saçmalığını savunamaz.

Gelinen süreç 2009’dan beri savunduğum, PKK unsurları yurtiçindeyken müzakere yapmak risklidir PKK ile bu şartlar altında müzakere yapılmamalı, argümanımın ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Keşke koca ülke müzakereci romantizminin peşine takılıp bu acıları yaşamasaydı. Keşke müzakereci akıl, PKK barış istemiyor diyen herkesi medyada, devlet katında, ve toplum nazarında kriminalize etmeye çalışmasaydı. Keşke PKK’nın peşine takılacak ajanlar bizlerin peşine takılmasaydı. Keşke o müzakereciler uyduruk akıllarıyla ülkeyi ve toplumu yanlış yönlendirmeselerdi.

Umarım Ankara Kandil’le barış rüyası gören müzakerecilerin naif yaklaşımları nedeniyle bataklığa saplanan bu aracın çaresiz çırpınışlarını artık kavramış ve gerçeklerle yüzleşmiştir.

Şurası net: Bu bataklığın ana sorumlusu AKP ve devlet bürokrasisindeki müzakereci akıl ve onların medyadaki yağcıları ve akıl hocalarıdır.

Şimdi bu bataklıktan bu aracı nasıl çıkaracağımızı düşünme zamanı. Bunun için birinci önceliğimiz durumumuza bir teşhis koymak olmalı. Bunu yaparsak tedavi kolaylaşacaktır. Sanırım aslında yaşadığımız “şey” derin bir psikolojik kuşatılmışlık duygusu. Dikkat ederseniz Şemdinli’de güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı net başarısına rağmen psikolojik kuşatılmışlık nedeniyle toplum devleti çaresiz görüyor.

Bu duygu sadece PKK’nın Hakkâri’de uygulamaya koyduğu vur-kal stratejisi nedeniyle gelişmiş bir duygu değil. Son dönemde hükümet yetkilileri ne dediyse tersi çıktığı için bu duygunun içine girdi bu toplum. Uçağımız düştü estik gürledik, bir şey yapamadık. PKK Suriye’de bir devlet düzeni kurdu önce hükümet yalanladı en son Davutoğlu kabul etmek zorunda kaldı. Barzani’ye ziyarete gidildi eli boş dönüldü. En son Erdoğan Halep’te Suriye muhalefeti Halep’i düşürecek, Halep düşerse Esad gidecek diye bir hesap yaptı tam tersi oldu. Halep’te Esad güçlerinin operasyonuyla Muhalifler geri çekilmek zorunda kaldı. Bütün bunların üstüne PKK Foça’da bomba patlattı ve derin kuşatılmışlık duygusunu yurdun en batısından en doğusuna yaymış oldu. İşte içine düştüğümüz bu psikolojik kuşatılmışlık duygusu tüm bu olguların bir sonucu.

Bu durumda ilk önceliğimiz bu kuşatılmışlık duygusundan kurtulacak hamleler yapmak olmalı.


Terörle mücadelede en öncelikli konulardan biri “durumu” değil “algıları” ve “duyguları” yönetmektir. Ancak Türkiye algıları ve duyguları yönetemiyor, zira bu işi eski yöntemlerle yapmaya çalışıyor. Bir gerçeği önce inkâr ediyor ve böylece erteleyip toplumsal duyguları yatıştırabileceğini sanıyor. Oysa twitter’ın olduğu bir dünyada durumu inkâr ederek duyguları yönetemezsiniz. Bu nedenle duygu yönetme yönteminiz durum ve gerçekliler üzerine kurulu olmalı. Buna göre bir stratejiniz olmalı. İşte Ankara’nın en büyük eksikliği burada.

O hâlde duyguları yönetmek için yaşadığımız “gerçekliği” net olarak tanımlamamız gerekiyor:


1) Uluslararası konjonktür aleyhimize ve bunu lehimize çevirmek şimdilik çok zor.


2) Ankara’daki miyop müzakerecilerin ısrarı sayesinde PKK güç kazandı, bugün geldiğimiz noktada PKK her zamankinden daha güçlü. Dolayısıyla sürecin en büyük kazananı PKK.


3) Ankara bir çelik çekirdeğin yönlendirmesiyle acem oyunları kurdu ve şimdiye kadar hata üstüne hata yaptı, şimdi ise kifayetsiz bir görüntü sergiliyor.


4) Özellikle doğuda PKK psikolojik üstünlüğü ele geçirmiş durumda.


5) Ankara’da PKK ile uğraşması gereken kurumlar Cemaat’le uğraşarak enerji harcıyor.

Bu durumda bu kuşatılmışlık duygusunu tersine çevirmek için Ankara’da şunlar yapılmalı:


I. Müzakereci çelik çekirdeğin kifayetsiz önerileriyle hareket etmek yerine geniş tabanlı geleneksel AKP destekçisi kesimlerle yeniden bir uzlaşma zemini aranmalı.


II. Erdoğan tıpkı düşmanı Esad’ın yaptığı gibi “illa benim dediğim ve yaptığım doğru, benim kadrolarım yanlış yapmaz” inatçılığını bir kenara bırakmalı. Zira bu inatçılığı onu bu hâle getirdi. Erdoğan, kıyasıya eleştirdiği Esad ile kendi inatçılığı arasında bir paralellik var mı ona bakmalı. Esad’ın inadı bir ülkeyi yıktı Erdoğan’ın miyop müzakereciler üstündeki inadı ise bir ülkeyi kaosun eşiğine getirmiş durumda.


III. AKP’de umut yaratacak bir kadro yenilenmesi gerekiyor. Erdoğan çevresini saran çelik çekirdek ve ülkeyi 12 hazirandan bu yana bir yıl gibi kısa süre içinde buraya getirip krize sokan kadrolarla ilişkisini bir kez daha gözden geçirmeli. Bu bağlamda kurduğu ayrıştırıcı ve fişleyici düzeni yeniden sorgulamalı.


IV. Başkalarını suçlamayı bırakıp Abdullah Gül ile bile çatışmaya giren çatışmacı dilin AKP’den kaynaklandığını görmeli.


V. AKP önceden düşmanlarıyla çatışıyordu şimdi Abdullah Gül dâhil dostları ve kendisiyle çatışıyor. Bunu görmeli ve buna son vermeli.


VI. AKP’ye yeni bir başlangıç için bir Kızılcahamam kampı şart.


PKK’ya yönelik olarak yapılacaklar:


a) Erdoğan PKK’ya karşı Yalçın Akdoğan ekolünü mü seçecek, müzakereci Beşir Atalay/ Hakan Fidan ekolünü mü seçecek net bir karar vermeli.


b) Ankara’daki müzakereciler 2. Müzakere Süreci’ni başlatacağız diye PKK’nın Hakkâri’ye kamplar kurmasına göz yumdu. Bu yıl nisan ayından bu yana başlatılması gereken alan hakimiyeti sağlayıcı operasyonlar yapılmadı. Ülke içindeki kampları ortadan kaldırıcı operasyonlar yeniden yapılmalı.


c) PKK’nın tepe ve orta kademe liderlerini hedef alan nokta operasyonlar düzenlenmeli. Yukarıda atılacak adımlarla birlikte geçen yıl yapılan Rüstem Cudi dâhil yedi PKK liderine yönelik operasyon gibi operasyonlar halktaki kuşatılmışlık duygusunu tersine çevirecektir.

Bütün bunlar bir paket program gibi hep birarada yapılmalı. Bazılarını yapıp bazılarını yapmamak bir anlam ifade etmez. Peki, Ankara bunları yapar mı? O çelik çekirdeğin bunlara izin vereceğini hiç ama hiç sanmıyorum…
E USLU
 
Bu hainlerle müzakere olmaz. Önce meclisten temizle ki sözün her yerde geçsin. Sen tut mecliste besle makam aracı ver sonra terörü bitireceğim de. Terör örgütü bile demiyorlar. Nemi yapılmalı? kimsenin gözünün yaşına bakılmamalı...
 
Yani başbakanın ve mecvut hükümetin ve onları yönlendiren liberallerin ve onların kuyruğuna takılan cemaatçisinden tut da tariktçısına kadar tüm muhafazakar gazete, televizyon vs. yayın organlarının sunucu, yazar ve "aydın"larının

HATA YAPTIĞINI

bu hatanın farkına hala varamadıklarını

bu yolda yapılan hataların 2002'den beri şehit sayısını artırdığını

Aslında şehitlerden sorumlu olarak gösterilen komutanların, karakolların değil hedef saptırmak isteyen propagandacıların propagandalarınını aksine

bu şehitlerin artmasında müzakere masasında elini güçlendirmek isteyen örgütün olduğunu

elini güçlendirmek için silahlı kanat eylemleri artırırken siyasi kanatın(BDP) da "biz mani olamıyoruz, şu şu talepler karşılanmalı" diyerek silahlı örgüt ile arasında muvazaalı bir durum olduğunu

Bu politikayı benimseyen herkesin o şehitlerin sorumluluğunu taşıması gerektiğini ve

özür dileyip

biz ballandıra ballandıra yutturduk millete, dini duyguları istismar edip liberallerin porjesini muhafazakar, dindar kesime gazetemizden, televizyonumuzdan yutturduk

onlar da saf gibi dindar olduğumuz için bizim her söylediğimize inandı

demeleri mi gerekiyor yani şimdi???

Yok canım hata yaptıklarını kabul etsinler yeter.
 
Şurası net: Bu bataklığın ana sorumlusu AKP ve devlet bürokrasisindeki müzakereci akıl ve onların medyadaki yağcıları ve akıl hocalarıdır.

demiş yazar. Çok doğru söylemiş bu konuda.
 
Böyle stratejik bir hataya rağmen hala hükümetin ve onu bu yola sürükleyen muhafazakar kanal, gazete ve gurupların kulağını çekmek,

ulan mülayim mülayim söyleyince herşey doğru mu oluyor diye rest çekmek

bir dönem en azından cezalandırıp oy vermemek ve aklının başına gelmesini beklemek

YANLIŞ MI OLUR ARKADAŞLAR?

BU HATANIN BEDELİ ÇOK AĞIR OLDU son yıllarda.
 
2000li yıllara kadar sadece silahla mücadele edildi adamlar sokağa inip eylem felan yapamıyorlardı, apo bi yakalandı kaçma saklanma sürecine girdiler, 10 yıldır ise farklı bir taktik izlenip müzakere denendi ve görüldüki bu dahada kötü çünkü artık sokağa inip yakıp yıkıyorlar açık açık pkkyı destekliyorlar. Bu vakitten sonrada yapılacak şey belli Apoyu asarak işe başlasınlar ve ses çıkaran herkesin kafasını koparsınlar. Teröristle müzakere yapılmayacağı artık aşikar Devlet Bahçelide sokaktan çektiği ülkücüleri, bbp alperenleri tekrar sokağa indirsin. Bu şehit haberleri benim kanıma dokunuyor. Kendi memleketinde Türk diyene faşist denilmesi zoruma gidiyor.
 
Teröristler dağda mı sizce?
Şehrin içinde,sokaklarda beyinleriyle destekleyenler bile terörist nazarımda.
Çözüm tek beyinlerinde olanı dile getirmelerine her yerde izin vermemek,
Bu sitede bile akılları sıra halkların kardeşliği diye çıkan beyinlerinde pkkyı destekleyen ikisi bir araya gelince içlerindekini döken ancak sizin yanınızda vatanımızı bizde seviyoruz diye takılan hainler var hatta biraz sonra buraya da damlarlar.
Çözüm istiyoruz! Artık bunların dillerini ve diğer uzuvlarını kesmedikçe çözüm olmaz akepe olmasa buralara hiç gelinmezdi bile.
 
Samsunda sel oldu Ankara. Tarım alanları zarar görenlere şu Uludereye akıtılan ya da akıtılacak olan paranın benzerinden aktar Ankara.
 
içeriği okudum adama mutabık kaldığım noktalar var... ancak başlık Ankara-Pkk'ya karşı ne yapmalı olunca açıkçası midem bulandı... dış kaynaklı yazı gibi
 
Komutan bilmez ben bilirim diyor Başbakan.

Ula uşak bu komutan karargahında oturan bir komutan değil ki, savaş meydanına çıkan padişahlar gibi askerinin başında terörle savaşan bir komutanmıştı zamanında.

O bilmeyecek de, bölük kantincisi mi bilecek?

Ula ne gomig paşpakanimuz vardur da.
 
KCK operasyonları devam etmeli ama bunu yaptırmıyorlar bence. Ayrıca Suriyeyle ara açılınca iran ve suriyede tekrardan destek vermeye başladılar abd ye güveniyoruz daha dün abd ve israil raporunda en az bir devlet kurmalılar diyorlar ama bugün clinton geldi başka şeyler dedi. Yani arkadaşlar ben adıma geleceğimiz adına endişeliyim. Karakollarla mücadele edilmez ki karakolu basıyolar askerimizi şehit edip gidiyolar sonra yine aynı şeyler sonra yine aynı 30 yıldır aynı yani. Allah Ülkemizi bölmek isteyen iç ve dış hainlere fırsat vermesin inş.
 
Şimdiden söylüyorum her arefe günü olduğu gibi bu sene de pkk nın bir eylem yapacağını tahmin ediyorum. Tüm emniyet güçleri ve milletimiz tetikte olmalı. İnşallah ben yanlış tahmin etmişimdir. Herkes kendi başının çaresine baksın. Birilerinin terörü bitirmesini bekleyen daha çok bekler . Ne yazık ki vatandaşının can güvenliğinin hiçe sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Ama devlet erkanının canı da o derece kıymetli . Korumalar,zırhlı araçlar,keskin nisancılar ,jummerlar falan.
 
Değil mi ama?

Ülkenin bölünmesi vs. vs. tepkiler genelde faşist, milliyetçi vs. yaftalamalarla geçiştiriyor.

Arkadaş ben güvenlik istiyorum.

Dil senin hakkında, dil insan hakkı da

Güvenlik insan hakkı değil mi? En önemli insan hakkı bu.

Ne liberaller bundan bahsediyor, ne onların kuyruğuna takılan bir kısım muhafazakar.

Bölünme falan değil benim derdim anladınız mı? Güvenlik. Ben verdiğim vergilerden kaynaklanan güvenlik hakkımı devletten istiyorum.

Devlet üzerine düşeni yapsın. Devlet güvenliğimi tehlikeye atanı bertaraf etsin, ortadan kaldırsın.

Vatan, millet gibi değerler liberallera ve liberallerin bir kısmına unutturduğu bir kesim muhafazakarlara alerji yapıyor ya bu aralar.

O yüzden GÜVENLİK HAKKIM engellenemez. Güvenlik en hak insan hakkıdır.
 
BBNET
Geri
Üst