Aşk'ın parçalarıyla dolu ;kırık kalem çalışmalar......

Kodla Büyü

tunash

Aktif Üye
Mesajlar
103
ask.jpg

...kararmış ve nemlenmiş gözlerle bakıyordu en yakınındaki ufka. elinde bir tane tomurcuğu düşmüş gül dalı, cebinde ezilmiş bir kaç eğri sigara,elinde bitmiş ama kokusu buram olmuş şarap,anlında soğumuş bir ter damlası,yüreğinde süpürülmüş bir kenarda duran bir avuç cam parçası...

..bir akşam üstü vapurdan inerken ikisininde çantası birbirine geçmiş hava yağmurlu ama gri tonlar yok semada,bağıranlar hep ahenkli hep şen, herkes gülüyor,deniz süt liman..çözülmüyor çanta..çözülene kadar duyuyorlar birbirlerinin seslerini, kazara elleri değiyor birbirlerine..an o an.

güneşler açıyor...yağmurlar artık romantik bir nem üflüyor yarış içinde olan kırlangıç ve martıların üzerine...

ve aşk bu olsa gerek diyor etraftan bakanlar içlerinden...

zaman zamanları kovalayıp günler geçiyor bitmiyor günler gelmiyor son..ayrılık bitmiyor askerlik dönüşü yol bitmiyor diyor bizim güzel insanımız....ağlamak için nedenler arıyor ve ağlıyor artık kararmış gözleri.....


askere giden yok gelen yok..gönül kırılmış ve onu göndermiş sonu olmayan bir sefere..ve dönüş yok yakılmış gemiler...

aşkı yaşadım....yaşıyorum...ama hayellerimde.....


aşk ne gözyaşına,nede sonu olmayan bir sefere muhtaç....

aşk bir el parçası, ağızdan dökülen bir ses, hafif alttan bakılan bir göz rengi....

aşk aramakla bulunmaz; lakin bulanlar arayanlardır...
 
SEN;

mggulresimleri10lh5.jpg


Benden,seni anlatmami isteselerdi,
Bir yürek anlatirdim ... icinde,
Koskocaman bir dünya,
Dünyada kocaman bir fener
Ve sevgi yolunu aydinlatan...
Deselerdi yaz onu;
Yazardim en güzel siirleri,
Dilsiz,istekleri dipsiz kuyuda yuvarlanan,
Asklari yazardim;
Parmaklarim morarincaya kadar
Yazardim.....
Yüregim yorulup duruluncaya kadar....
Deselerdi ciz onu;...
Cizerdim dünyayi,
Hertarafi yedi veren gülleri,yedi renk acan
En mevsimsiz ciceklerin actigi,
Nakisli,oyali,özenli bir dünya ve korkardim.
Kendi cizdigim dünyaya dokunmaya korkardim,
Ciceklerin,yapraklarin,solmasindan...
Deselerdi kim O ?...
O derdim, o iste,
Yüreginde deryalari tasiyipta...
Tek bir dünyaliya konusamayan,
O sinirsiz sevgi deryasinda yelken acip,
Giderken sevgisini utangac kisiligine,
Gömen biri idi.....
Ve o derdim...
Beni son bahara kadar kendisini düsünmek
Zorunda birakan insafsiz biri....
O konussa yüregindeki alli tebessümlerde,
Kaybolurdum.
Konussa,yanmadan yikilmadan söndürürdü beni
Derdim....
Sigaram kadar tiryakisi oldugum,
Ickim kadar basimi döndüren,
Görmedigim kadar özledigim,
Özledigim kadar dokunamadigim,
Dokunamadigim kadar ürkek....
Ve o derdim...
Yasayipta yitirdigim deyil,
Yasayipta bilmek istedigim,
Konusmasini bekledigim, kizil dudaklarina
Hasretlendigim....
Hasreti ile eridigim,
Yanimda iken bile özledigim,
Gittigi yolu kiskandigim,
Aradigim ama bulamadigim,
Aydinlik günlerimin tek sahibi
O derdim iste.
 
:!: TELİF HAKKI TARAFIMA AİTTİR. HERHAKKI SAKLIDIR. İZİNSİZ KULLANIM VE ÇOĞALTMADA BULUNDUĞUNUZ ŞEHİR MAHKEMELERİ YETKİLİDİR. :!:
 
zira...;

Kan_Aglayan_Goz.JPG



yağmurları unuttu balkonumdaki çiçekler,
ağlamayıda unuttular bu gözler,
yudum yudum aradım aşkı
ama acımadan hep ezdiler...

kalemim kırılmış mürekkep kanım olmuş,
göz yaşı yok mektubun üstünde damlayan kanım olmuş,
bir bıçakta o vurdu en son adını yazdığım duvar kanım olmuş,
bu yürek kansızda senin için atar,

gözlerindi beni yakan, bir bakış...
umudum hep var yarına kalmayacak,
malum kan 7 litre..
..
 
şafak...;

safak1qd.jpg



umut mu beni kandıran,
yoksa hayaller mi kör eden,
elimde mumla ararken seni..
hesapsızca esen bir poyraz mı?
herşeyim tükense ruhum üfler senin ateşine her şafakta..
[/img]
 
yol...;

asfalt-yol.jpg



aşk vazgeçmeden beklemektir, bazen isyan edip bazende umursamayarak hiç kavuşmayacağını bile bile...diyor kim bilmiyorum ama böyle bir şey okumuştum ..

....

duygusal dalgaların güven med cezri ile küçük sandalımıza vurduğu bu minicik kısacık boylu hayatımızda , iri bir yanlızlık mı ardakaşımız hamiyette yol alırken...

alırken aklımı her saniyesi uzakta olmak nekadar uzak içime...
herşey uzak geliyorsa sana, masa üstündeki sigaran dışında,bir şeyler hiç yakın olmayacak artık....yakın kelimesi nekadar uzak artık...

... yanıbaşımdasın ey sevgili.. görüyorum seni ama neden sesin yok..nerelere gittin sen... ""geç buldum~~tez yitirdim" nerdesin...

akşam olmuyor
ne yiyorum ne içiyorum,
kaşığını hala yıkamadım,
bardağında hala kokun var.
iyiki havlun var..

yürümeyi unuttum sensiz,
havalandırmadım evi hiç,
hala açtığın kanal duruyor,
en sevdiğin şarkılar çalıyor hep,
okuduğun kitapta hala aynı sayfadayım,

en sevdğin resime bakıyorum sürekli,
silmedim masayı el izlerin hala burda,
haa birde çorabını buldum sana aldığım,
hep ayağımda bu temmuz sıcağında,
terliyorum aynı senin gibi.

nerdesin narsuyum,ekmeğim tuzum..
nerelere gittin sen uyanmak istemiyorum
rüyalarımda hep galan var,
nerdesin...nerdesin....

unutuyorum bazen yüzünü,
sileyim diyorum o içili bakam gözünü,
pamuk tıkadım burnuma duymayayım kokunu,
bir dakika sürdü kanımın seni arzulaması,
beynim unutsa kanım, kanım unutsa canım,canım unutsa elim,elim unutsa burnumda sızlayan o direk var o özlüyor seni...

özlüyorum , yanıyor içim,sadece oturmak bakmak istiyorum sana bir resmin varmı diye düşünüyorum,nereye baksam ordasın, sen nesin nasıl bir şeysin.. çok özledim..çok çok özledim...

beni bul gel beni al nolur,
kalsın herşey arkada
sadece ikimiz ve yeryüzü
al beni nolur
alla pulla ama al



...deniz yok gönlümde, adalar iskelesindeyim......
 
evet...;

vivaforever_lonely_street.jpg


çıkmaz sokak başlarında beklemek gibi bir şey, ikimizde biliyoruz bu sokak çıkmaz...

bir bozacı,bir dometesci girip çıkıyor çöpçülerden sonra...onlarda yeminliler sanki manastırvari...

..direğin yanında bekliyorum, girenlere özeniyorum...


aşkı alsamda kaçsam şu bahçeden,çitlerde yırtılsada tenim nefesin iyi eder bilirim..

sevdanı doldursam tişörtüme şöyle gözğsüme bastırarak batsada ayağım çukura tutarsın bilirim...

ve ellerini toplasam ağaçtan tek tek, sesini çalsam balkondan,yesemde kurşun sırtıma seversin bilirim....


sadece benim ol diye haykırsam ,vurup öldürselerde beni unutmazsın bilirim....


dermansın derdime,göz yaşımsın,iyi ki varsın....

"""""uzun bir yolculuktan sonra tuz gölü üstüne düşmüş dolunaydan duydum bunları birazcık rüzgar sesiyle taşıdım buralara..."""""
 
küçük yağmurlar yağdı, sevdiğinden..sen yoktun,
usul rüzgarlar esti yüzüme ..sen yoktun,
kokulu bir çay yaptım herzamankinden .. sen yoktun,
fıstıklı poğaça aldım kokulusundan..sen yoktun,
sevdiğimiz şarkı çıktı en notalısından .. sen yoktun,
akşam sessizlik vardı,huzur vardı.. sen yoktun,
...

rüyamda hiç bir şey yoktu ..sen vardın....
 
kırmızı pamuk şekerinden yapılmış gönlüm, ya sen
taze beyaz papatyalardan örülmüş saçım,ya sen
birer cezayir menekşesinden oldu gözlerim,ya sen
ve bir ceylandan aldım yüreğimi ,ya sen..

evet senden aldım gözyaşlarımı, ya sen,,

sen ,sen yağmursun
sen sert bir lodos sun
sen bir çöl sıcağısın
ve acımasız bir avcısın,,

sen, sensin...
 
bilyeterresimme9.jpg


kullanılmış aşk ların kurbanı oldum ben neyhaneci,
bırak muhebbeti bir şişe daha ver.
şehr-i istanbul bilirdi yangınımı,
ne tulumbacılar nede mahalle eşrafının gücü yetmezdi söndürmeye,
gazoz parası yoktu cebimde ama
sevdam, aşkım,hayallerimin pahası yoktu...

hiç dert çekmedim,
anam yok, babam yok,
kardeşim yok
yok ulen yok..

ama derdimde yok, hep mutluydum hep güzel
çok güzeldim ben,
gah balon satar, gah pamuk şekeri,gah bir iki süslü kelam
nerde akşam orda sabahtı,
dolunay la güneş kardeştiler benim gecelerimde,
en karanlık gecelerde beni güzelleştiren onlardı.
çok gezdim hamiyet bulvarında yakamozlarla
ve yolunu şaşırmış bir iki martı ile..

martı gibiyim diyorum bazen meyhaneci
bırak muhebbetide koy pikaba bir zeki müren,
çalsın garipler sokağı,
ne sokak be, ne cadde anasını satıyım..

ne belediyenin umudu gelir, nede hükümetin sevdası,
hep karadır garipler sokağı
bir sokak lambası buldum sandım meyhaneci

ne oturuyorsun bi şişe daha getir,
seferiyim ben oturduğuma bakma,
gözlerim sana bakıyor içim nerelerde şimdi..

sevdamız hep noktal virgüldü;
ne nokta koyduk nede virgül,
seven hep böyle mi olur..

ne sahte sevdalar var dimi meyhaneci
gel nereye gidiyon yav.
harbiden sevda olunca olmuyor dimi,
kardeşmi olayım anasını satıyım, babamı olayım
olmuyor dimi meyhaneci,

sende yandın biliyom, sende de bir ikinci el kokusu var
bu şarap kokularının arasında,
al iç bu benden...

ne ismi lazım nede kendisi
içim yanıyor ismi gittikçe aklımdan,
bir saniye yok düşünmediğim
yer gök deniz bir olmuş herşey o diyor
martılar ah ülen şu martılar ne kancıklar
dalga geçiyorlar, dolunayla dedikodumu yapıyorlar,
yokmu anlatacağım bir kişi
yok ülen yok..

bir iki oda evimiz olurdu,
biriki sandalye temiz ama,
küçük bir pencere önünde iki menekşe
bir temiz havlu
ve bir çift çakır göz uzun siyah saçlar
olmazmıydı ha

yemişim otomobilini , yatını katını, bağını bahçesini
bir somun ekmek birde sevdam
hayat bu meyhaneci n eolsun daha..

evde bekleyen seven bir sevdan olması
ne duygu be
dünyamı durur önümde
sokağın adı değişir sevda sokağı diye
boğazda sumu kalırdı
havada havamı kalırdı
ne martıya bakardım ne dolunaya
güneş yakmaz yağmur ıslatmazdı beni
ne vururlardı nede döverlerdi
ne zeki müren dinlerdim nede afife jale

sana fotoromanlar alırdım
.
.
. vay ulen vay..

meyhaneci
vuruyorlar artık
dövüyorlar
güneş beni yakıyor yağmur sadece bana yağıyor
dolunayda gölgesi olan tek adamım sokaklarda,
martılara bakar oldum
boğazı dolduruyorum göz yaşlarımla
bu garipler sokağında...


garip mi olur sevdalar
harbi sevdalar hep mi böyle oldu...

doldurma artık meyhaneci
ikinci el aşkların adamına...

kullnanılmış sevda arayanlaradır şarkım.............

bitmez sandım hayellerim
tükenmezdi umutlarım
koşardım hamiyette,
kullanılmış sevda ile ancak
garipler sokağında
garipler meyhanesinde
meyhaneci gariple
içilir karanlıkta...

kimseye selam yok
sabah yok
..
 
unuttum sanma sesini, soluğunu
hep tenimde hep içimde
nasıl unutayım gözlerini
çizmişim kalbimin duvarına tükenmez kalemlerle,
hep özlüyorum ellerini
o küçücük parmaklarını,

unutulmaz, unutulmaz...


Ayrılık rüzgarları esti mi
Gözünden damlalar aktı mı,
Yüreğinde derinden birşeyler yandı mı
KOrkma ki üzüleceğimi
Belki yanarım belki ağlarım
Kahrolur canıma kıyarım ama!
Beni sevmiş olduğun ihtimaline karşı
Yağmur bulutları gibi uçarken ağlarım.....
 
katlanmış,özlemin gibi bir mendil,
ısırılmış küçük bir elma,
ve bir avuç umudum var cebimde.
kokuna geliyorum
gözlerim kör...

hayallerim at olmuş
ümidim kamçım,
yanaklarım terlemiş damla damla
sana geliyorum...

sakladım her duygumu
suretim değişti aynı siretim
koşuyorum sana
merak etme sadece hasretim.....
 
dag-nehir.jpg



en küçük rüzgarda bile titrerdi ıssız dağ başında bir dağ lalesi,
üşürdü titrerdi alev gibi o küçük kırmızı çiçeği, arkasında kocaman bir kaya vardı , o korurdu soğuk gecelerde arkadan gelen eşkiya rüzgarlara karşı..
bu bir kaya ile dağ lalesinin aşkıdır..

kayanın başına gelen en güzel şeydi yıllar boyunca, beklerdi hep böyle birini,nerde hep ot hep diken,arasıra kuzular geçerdi üstünden ama nafile gelip geçerdi saniyelik mutluluklar yaşamaya alışmıştı artık, beklemekti kaderi ama ümidi kaybolmazdı hiç,.

ve bir sonbaharda küçük bir kuş kondu üzerine ağzında bir yaprak vardı belliki yuva yapacaktı, osırada bir insanoğlu bir taş attı kayaya,belki kayanın canı acıdı ama yaprak düşmüştü bir kere kayanın dibine, aşk gibi ansızın oldu...kayanın gölgesinde bir kış geçti ne soğuklar geçti ne karlar ne fırtınalar ama bıkmadı bekledi,kaderiydi bekliyordu.dolunaylar hilal oluyor hilaller batıp zifiri karanlık hikayeler ve eşkiya notalarla dolu rüzgarlar,herşey geçmişti bir taş ağrısı hatırlatıyordu o küçük yaprağı, kar gidyordu aartık vedalaştılar kaya ile nezaman gideceği geleceği belli idi üzülmüyorlardı ayrılırken gözyaşı yoktu, yağmurlar gelmişti, herkes mutlu idi, her iz silinmişti artık o mahallede,taş acısını bile unutmuştu belki hemen yanıbaşındaki yaprağıda unutmuştu..ve bir gün bir şafakta hüzünlü gözlerle uyandı kaya,masmaviydi gökyüzü,ne rüzgar vardı nede bir ses meltem gibileri ve iki kanaryayı saymazsak,şöyle etrafa bakındı gölge aradı etrafda bulmadı,yine kaderi yine beklemek saatler geçti ve o damlamaya hazır gözleriyle hemen önüne baktı bir filiz,bir küçük göz,bir küçük yeşil o an heyacanlandı kuma dönecekti az kalmıştı...

ve artık uykular haram olumuştu beklemek kaderi ni hiç bukadar sevmemişti...
her gün,her an ,her dakika onu düşünüyordu..
şarkılar mırıldanmaya başlamıştı kanaryalarla,ibibik kuşlarıyla, baktığı herşey değişmişti,bitmişti gölge aramalar etrafa bakmalar,sanki biraz da büyümüş gibiydi koruma iç güdüsü ile,,

ilk yaprak ve kayadan sökülen bir damla göz yaşı , mutluluk budur diyordu yıllarca beklemişti zira kaderiydi...

ve artık laleydi o lale..
kaya mutlu heyacanlı,hep ona bakıyor, üzerindeki küçük taş yosunlarıyla ona şiirler yazıyordu..

ne renkler kullanıyordu ona resimler yaparken,

lale çok nazlıydı,çok narindi,taş için nadirdi...

geçmesin diyordu kaya zaman, bitmesin yaz,kaderime dönmeyeyim ogiderse bende gideyim diyordu...

bir kaya ve bir lalenin aşkı taş üzerindeki resimler, kaderi ve sonbahar rüzgarları,gökyüzü değişiyordu,toprak, koparmadı kimse ,kırmadılar,kaldırmadılar yerinden, ve bir gece düştü boynu hüzün ne kelime kahırdı cümleleri artık lale yok o yok tu....

ve kader yine başlamıştı gösterime hep aynı film hep aynı gala..

ama başkaydı artık ..

kuşları bekliyordu..
her kuş ona yaprağı
her yaprak laleyi hatırlatıyordu..

bekliyordu..bekleyecekti...

zira;
beklemek güzeldi ne beklediğini bilince
 
unuttun..;

unuttun dimi beni
ne yüzüm kaldı sende
nede sesim hemen ensende..

unuttun dimi
akşamları sessizlik çökerken buralara
bir melodiydin sen
yok şimdi

unuttun dimi
ellerinde yok elimin izi,
saçların toplanmış
yok sevdiğim elbisen
nerde hani o ayakkabılar

unuttun dimi
nerde hani sevdiğimiz şarkılar
nerde çözdüğümüz bulmaca
nerde han, nerde..

unuttun dimi
fotoğraflarımızı
beni
seni
geleceği
kavaladığım kaldırımları
kırdığım gazoz şişelerini
unuttun...

unuttun dimi beni..unuttun..
 
ayna...;

foretssmall2.gif



dinle;
bugün birini gördüm aynada,tanıştık birini sevmiş zamanında
...
her görüşmemizde anlatır,mekanımız olan aynada
..
seviyorum demiş , bir güzel havada
dönüm noktası olmuş küçük hayatında
konuştukça ağladı
beti benzi saradı
bir daha görüşmeyelim diye ayrıldı.
üzüldüm onu düşündükçe
her neyapsam günümde
kafama takıldı

yine görüştük bir akşam üstü
dediki
iki yıl önce o bugün küstü
küstüğünden beri belim büküldü
yine ağladı...yine süzüldü
ayrıldık.

bu sefer ben ağladım
bu hatayı yapana karşı
içimden bir an sen geçtin
olmaz dedim
yapmaz bu hatayı.

aynada olanlar bir rüyamı
anlayamadım gerçek mi yalan mı?...
 
kararan akşamların ötesinde
bir siyah lekedir bende kalan
duygu yüklü gemilerle demir atıp
duman olup çıkan benim bacalardan
kırık kalbimin camlarından
bir parçadır bende kalan
ılık rüzgarların ardından
ıslıklardır bende kalan
uzayıp giden yollardan kalan
hasretlerdir ,özlemlerdir bende kalan
giden sevgililerimin ardından
dövünmektir bende kalan..
 
acı...;

tuz%20kokusu.jpg


" Acı; Ne tatlı

Bir iki kemik kırığı,
bir parça boşluk bedende,
derin bir bıçak yarası
bir iki bardak kan
olabildiğine eziklik,morluk.
bir hafta deliksiz uyku,
Biraz koma,olmaz yoğun bakımsız
anonslar şu kan ,bu kan
sargı alçı ve kaşıntı
acı,acı,acı ne güzel
nefes yok,tad yok,renk yok,
Hayat bir nefes geride bitiş yakın
bırakın bırakın"

der
sevgi'yi toprağa veren
bir buğulu bakışa sırtını dönen
üstünü karanlıklarla örten
seni seviyorum diyemeyen...
kör bir kalp .
 
küçük hikayeler
adına şiirler
ve umuduna şarkılar yazardım...
kağıttan küçük kuşlar
boncuklardan kolyeler
ve yıldızlardan taç yapardım...
gece yolunu
gündüz umudunu
ve akşam kapını açardım...
yatağına güller
uyanınca papatyalar
ve sabahda çay koyardım...
seni hep içimde
aşkımı hep başımda
ve pazar poşetlerini taşırdım...
sen varken hayata
senle gelen cefaya
ve anlattığın fıkralara gülerdim...
sadece yokluğuna
senin ağlamana
ve dudak bükmene ağlardım...
sadece senin için
elin ayağın için
ve sadece senin için yaşardım...

beni sevmiş olsaydın.
 
081269-3.jpg



ne gülümsemem
kalsın sende
ne de gözyaşım

ne şiirlerim
kalsın sende
ne de kırık kalemim

ne dost hikayelerim
kalsın sende
ne de hüzünlü öykülerim

ne aldığım o renkli balık
kalsın sende
ne de menekşem

ne saç telim
kalsın sende
ne de el izim

ne defterim
kalsın sende
ne de eski kitabım

ne o terliklerim
kalsın sende
ne de kırmızı ayakkabılarım

ne atletim
kalsın sende
ne de parfümüm

ne aynadaki yüzüm
kalsın sende
ne de o fotoğrafım

ne aykırı sevdam
kalsın sende
ne de bitmez aşkım

neyim varsa
kalmasın...

çıkmaz sokaklarda dolaşmaktan bıktım
ne senden sevda olur bana
ne de benden sana aşk
ne sende cesaret var
ne de bir başkasında

neyim varsa
kalsın
geri ver sevdamı...
 
yok yok yok ...;

defter.jpg


bir kalem,bir sayfa,
nasılsın der,cevap verir.
yollara düşer,karatrenlerle
kara kara gecelere karışır.
kınalı eller tutar belki okuyamaz
ama bir küçük el heceler onu.
gözyaşı yağar üstüne,
yürek üstünde saklanır,
saklanır şeytan dokunmaz ona sandıklarda
koku taşır
ten taşır
ele avuca sığmaz...

bir kalem, bir parça kağıt,
seni seviyorum der, cevap bekler
ne sabebler sayar, ne destanlar yazar
yazılmaz biryerde o kağıda
bir parça koyar yürekten,
koparılan ciğerden
yakar o eli kağıt...
ne uyutur ,ne uyur
bir kor,bir ateş yok bu başka
bişey der derde uyuyamaz
seni seviyorum der
dil olur,el olur,yürek olur...

bir iki kalem , bir defter
özlem der,hasret der
ne cevap bekler,ne de yok bişey
usanmadan dolar her yaprağı...
hava parçalı bulutludur
yok yok önümüzde gözyaşı yağmuru
yürürüm sayfalar arasında değişir hava
pişmanlık iklimi,ölüm örtüsü,ayrılık otu...
bu defter yakar,ama sıcak değil
yağar ama ıslak değil...

***
açılır
bir çay bardağında bir simit parçasında
bir dolunay bir kaç yıldızda
kapanmaz
rüzgar açar usulca

yak onu der bir ses, gömersin
ne ateş yakar,ne toprak tutar onu
yine sana kalır
okuma,duyma,görme
yazan; yazsın, kalbine gömsün.
yok.yok..yok...
 
hani olur ya gelirsin geri
unutma bekliyorum her an seni
unuttum sanma
vazgeçtim sanma
sensiz bir hayat,
sensiz bir gün
hatta saat , saniye
hiçmi sevmedin hiçmi özlemedin
sanma sana var sitemim
hepsi kendime,hepsi nefsime
ben sevseydim, girerdim kalbine
ama boşuna ağlamam
boşuna yıkılmam
bir yerden hayaline sarılmam
bir yandan ümitsizliğe dalmam
ama anladım
şüphe yok aşkımdan...
 
oda sıcaklığında aşk...;

üşümüşse duyguların
ayazlı yalnızlık yürüyüşlerinde
titriyorsan
ne koşmak nede inci terler ısıtır seni;

düşmüyorsa bir damla yaş
üşümüş yanaklara
ne yol yüklemek lazım
nede fazladan adım ayaklara

kır çiçeklerine çiğ düştü mü gülüm
gelmektedir
yola çıkmıştır,yaklaşmaktadır,kara bulutlu ölüm
ne gün kurtarır onu nede güneş


bir avuç tur onun kurtuluşu
bir vücut sıcaklığı
oda sıcakılığı aşklarda
havele geçirir kır çiçekleri
susmuştur
ne türkü söyler aşk kokan
nede kırmızıyı sever
ne bir küçük bakış
ne bir gözyaşı

kelepçeli kavonoz aşklar yaşanır
çaresiz
kırçiçekleri kurumaz,kurumuş taklidi yapar
zira hep bir damla saklıdır içlerinde...








****************************
***********************
***************
***********************
****************************

bana bitenden değil,gün doğumundan
vuslat kokan gecelerden değil,şafaklardan
akıllı değil,zır deli olduğumdan
bahset!
bahset ki bileyim.
durayım
dur de!

istemek mi? hayır istemedim.
aramak mı? hayır aramadım.
gözlerin mi? evet böylesini görmedim.
ellerin mi? evet o öpülesidir böylesini sevmedim.

doğru mu? doğru!

esmişse kavak yelleri
kim durduracak kim
içimde deli akan selleri
artık
dur desende durmaz
olmaz desende olmaz

zira
aşk; durmaz ile olmazsa olmazın çocuğu...
 
yagmur2.JPG


her sabah uyanmam sensin,
akşamımda bir dize
gecemde bir makamsın,
kalp atışım, sıcaklığımsın,
yakınımda hemen şakağımda
bir damar,bir cansın...

ateşimsin yanında bir tek sigaram
dumanımsın, içimdesin,
şekerimsin,suyumsun,
her nefesimde varsın...

umudum,hayallerimsin,
şiirlerim,öykülerimsin,
toplayıpta cebime bir bir
kıyamayıp sakladıklarımsın...

aynadaki gülümsemem
gözümdeki buğusun
burnumu sızlatan inceden inceye
hiç geçmeyen kokusun...

gecemsin
şafakta parlayan güneşimsin
içimi tir tir titreten
sabah ayazımsın..

üstümdeki çiğsin,çisemsim,
yağmurum, fırtınam,tipimsin
yürümsemde her gece her gece
anlımda düşmeyen terimsin...

sen, sensin
sen,bensin
sen,bizsin
sen, sadece sensin...


""bir şişe bir kağıt bir kalem ; yaz , kıvır,şişele,at denize..""
 
kemancı...;

içimde kalmış kırık parçalar
ne yana düşsem
o yanım kanar
damlamışım hayata
damla damla
annemin gözyaşıyım ben...

kelebekler sarmış içimi
her yanımda bir kıpırtı
bir bakışa bir nefese
aldanıyorum
bir mumdan öteki muma
çocuklar gibi koşuyorum
bebeğimin heycanıyım ben...

soğuk duşlar alıyor düşüncelerim
yokluğunda
hep koşuyorum hep
nerdesin ne tarafta
dermanım kalmadı
hayallerin dışında
babamın alnındaki ter'im ben...

annemin gözyaşıyla sulanmış
bebeğimin heycanıyla atan
düşünürken
babamın ter'iyle soğuyan
ikimizin içindeki aşk'ım ben...


"""kalmışsa içinde ufak tefek bişey, aramam ondandır sesini...
bekliyorsam seni delirircesine
bitmek ne kelime başlangıçtır bu ayrılık....."""
 
bana mı ona mı?
bana mı ona mı?
...
..
.
bana!

papatyalar da bile bana düştü ayrılık;

ayrılık acısı bana düşmüş birkere
acıyıda çekerim
hasretide
özlemide

anlamsız gözlerle bakarım şu tadımlık hayata
ne tad alırım nede sefamı sürerim
diz üstünde geçer günlerim bu sofrada

şafakla uyanmam artık
sensiz uzun gecelerin ağırlığında ezilmiş
gözpınarları örselenmiş
yürek sadece bir organ
eller kırık
kalemler kör olmuş
ve silik bir öğleden sonra da uyanır bu hayatı kırık,

artık çay içmem tek şekerli
sendim şekerim
ve tadsızdır aldığıma aldığım
laf, söz,söylenmeye değer ne varsa
sensiz hayat gibi tek şekersiz çay gibi,

ufuklar artık sadece zirve gibi görünür bu gözlere
düz yol yok
hep yollar yokuş
ve sollama yasağı bu rampalarda
nabız düşük
geçme isteği yok,

gitmek istiyorum burdan,ordan
her nerden olursa ordan
dünyadan,
ondan da korkuyorum
bir damla yağmurda boğulup
bir küçük ışıktan korkuyorum,
hasreti korkuttu beni aldı götürdü ruhumu
ordaki şurdaki biz zindanda fersiz,mumsuz,umutsuz bıraktı,

aklımda ne bir sesin var
nede bir sözün
yüzünü unuttum
ama ruhunun tadı var dilimde
hasret çekmekse kokuyu
mecburum çekecem
yağsada anlamsız yağmurlar üstüme
titresemde korkumdan
ne üşütür beni
nede ısıtır donmuş ruhumu,

ne yıldızlar parlıyor artık
nede dolunaya denk geliyorum
penceren baksada güneye
gönül gözü hep kuzeyde
ne bir meltem vuruyor yüzüme
nede o güzel esinti
hep lodos a rastlıyorum
poyrazlardan kaçarken
çiftlerden ürperir oldum
hep tek'im tekeyim
çift olan nevarsa tek halinde
ahvalim dönmüş
döndürülmüş e-halinde
bardak tek çatal tek tabak tek
tekler vardı eskiden
onlar yok
çiftler tek e döndü tekler yok a
ayna yok şeker yok mum yok..

ayrılıklar bana düştükçe
papatya fallarında;
ben varım dünya yok
dünya var ben yok um...
 
yağmurlarda söndürüyorum odamın ışığını
ve içten bir dua
şimşekler çaksın diye
her bir notamda bir dala düşüyor sanki
çiğ çiğ dolduruyor içimi
her bir satırımda
hokkama mürekkeple gözyaşı doluyor
gözyaşlarımla yazıyorum
şimşeklerden duvara yansıyan gölgeni
duvarım hep beyaz
sen gibi
hatıran gibi
olduğun değil belki
ama hayalim gibi...

her bir damlada seviniyorum içten içe
karanlıkta çiyorum seni
gölgene bakıp
hayalinle yaşıyor
yağmurlarla nefes alıyorum
ayazda kalmış kalbim
nemelenmiş gözlerim
ve gölgen
...
 
hep ilk başladım;
herşey ilkti
önce ben konuştum, önce ben yürüdüm
önce ben okudum, önce ben sevdim,
benden yana hep ilk oldum ben

eller hep bıraktı beni.
son yemek aldım
son su içtim,
son bindim,
son
sonlardan başlamışsa başlangıcın, ya bitmeyecek yada bir son daha var...
 
kavuşmuşum ben aşkıma;
zira aşk merdivendir benim için,
elimdedir aşkın mumu;
zira ateşi tam içimde benim için,

aşk bir yoldur bu kısacık hayatta,
taşları ağır olan bu yolda,
ne daldan dala atlarım
nede yerimde dururum,
bulmuşsam aşkı 'buldum' mühür
elimde kırılmazdır
rengi kırmızı...

ne verdiğimiz sözden döneriz,
nede girdiğimiz yoldan...

içini bırak bana
ortak kalp atışlarımız doldursun
hayat paylaşmaksa
en kıymetliyi paylaşmışız,<miray>

içinden diyorsan bir gün unutur...
düşünme...
evdeki huzur zenginlik budur...
 
Geri
Üst