en küçük rüzgarda bile titrerdi ıssız dağ başında bir dağ lalesi,
üşürdü titrerdi alev gibi o küçük kırmızı çiçeği, arkasında kocaman bir kaya vardı , o korurdu soğuk gecelerde arkadan gelen eşkiya rüzgarlara karşı..
bu bir kaya ile dağ lalesinin aşkıdır..
kayanın başına gelen en güzel şeydi yıllar boyunca, beklerdi hep böyle birini,nerde hep ot hep diken,arasıra kuzular geçerdi üstünden ama nafile gelip geçerdi saniyelik mutluluklar yaşamaya alışmıştı artık, beklemekti kaderi ama ümidi kaybolmazdı hiç,.
ve bir sonbaharda küçük bir kuş kondu üzerine ağzında bir yaprak vardı belliki yuva yapacaktı, osırada bir insanoğlu bir taş attı kayaya,belki kayanın canı acıdı ama yaprak düşmüştü bir kere kayanın dibine, aşk gibi ansızın oldu...kayanın gölgesinde bir kış geçti ne soğuklar geçti ne karlar ne fırtınalar ama bıkmadı bekledi,kaderiydi bekliyordu.dolunaylar hilal oluyor hilaller batıp zifiri karanlık hikayeler ve eşkiya notalarla dolu rüzgarlar,herşey geçmişti bir taş ağrısı hatırlatıyordu o küçük yaprağı, kar gidyordu aartık vedalaştılar kaya ile nezaman gideceği geleceği belli idi üzülmüyorlardı ayrılırken gözyaşı yoktu, yağmurlar gelmişti, herkes mutlu idi, her iz silinmişti artık o mahallede,taş acısını bile unutmuştu belki hemen yanıbaşındaki yaprağıda unutmuştu..ve bir gün bir şafakta hüzünlü gözlerle uyandı kaya,masmaviydi gökyüzü,ne rüzgar vardı nede bir ses meltem gibileri ve iki kanaryayı saymazsak,şöyle etrafa bakındı gölge aradı etrafda bulmadı,yine kaderi yine beklemek saatler geçti ve o damlamaya hazır gözleriyle hemen önüne baktı bir filiz,bir küçük göz,bir küçük yeşil o an heyacanlandı kuma dönecekti az kalmıştı...
ve artık uykular haram olumuştu beklemek kaderi ni hiç bukadar sevmemişti...
her gün,her an ,her dakika onu düşünüyordu..
şarkılar mırıldanmaya başlamıştı kanaryalarla,ibibik kuşlarıyla, baktığı herşey değişmişti,bitmişti gölge aramalar etrafa bakmalar,sanki biraz da büyümüş gibiydi koruma iç güdüsü ile,,
ilk yaprak ve kayadan sökülen bir damla göz yaşı , mutluluk budur diyordu yıllarca beklemişti zira kaderiydi...
ve artık laleydi o lale..
kaya mutlu heyacanlı,hep ona bakıyor, üzerindeki küçük taş yosunlarıyla ona şiirler yazıyordu..
ne renkler kullanıyordu ona resimler yaparken,
lale çok nazlıydı,çok narindi,taş için nadirdi...
geçmesin diyordu kaya zaman, bitmesin yaz,kaderime dönmeyeyim ogiderse bende gideyim diyordu...
bir kaya ve bir lalenin aşkı taş üzerindeki resimler, kaderi ve sonbahar rüzgarları,gökyüzü değişiyordu,toprak, koparmadı kimse ,kırmadılar,kaldırmadılar yerinden, ve bir gece düştü boynu hüzün ne kelime kahırdı cümleleri artık lale yok o yok tu....
ve kader yine başlamıştı gösterime hep aynı film hep aynı gala..
ama başkaydı artık ..
kuşları bekliyordu..
her kuş ona yaprağı
her yaprak laleyi hatırlatıyordu..
bekliyordu..bekleyecekti...
zira;
beklemek güzeldi ne beklediğini bilince