- Mesajlar
- 3,489
Bunun olabilmesi için imalat sanayinde, katma değeri yüksek üretimi gerçekleştirmemiz gerekiyor.
İmalat sanayinde katma değer artışına dayalı büyüme gerçekleştiremediğimizden, kişi başı milli gelirimizin sabit dolar fiyatı ile 2000 yılında 4.130 dolar iken 2011 yılında 10.444 dolara, sabit TL fiyatı ile 1.127 TL iken 2011 yılında 1.553 TL’ye çıkmasına rağmen Türkiye’nin ismi “ekonomisi en büyük ilk 15 ülke listesi”nin dışında kaldı.
İmalata dayalı büyüme
2023 yılında ilk on ekonomi arasına girebilmenin yolu ekonominin sorun yaratmaksızın her yıl en az yüzde 5.0 -5,5 oranında büyümesinden,
onun yolu da, imalat sanayisini küresel düzeyde yukarılara taşımaktan ve bu sektörde yaratılan katma değeri artırmaktan geçiyor.
Bunun da yolu, çağdaş eğitim, inovasyon ve dolayısıyla AR-GE’dir.
Türkiye,
1990 yılında listede 13’üncü sırada idi... 2000’lerde 15’inci sıraya geriledi... 2010’da liste dışında kaldı.
Beklenenin tam tersine bir gelişme söz konusu.
Yani Türkiye en hızlı büyüdüğü on yılda, ondan önceki yirmi yılda olduğu kadar bir imalat sanayisi katma değer payı yaratamamış durumda.
Buradan ne sonuç çıkar?
Türkiye’nin büyümesinin imalat sanayisine bağlı bir büyüme olmadığı sonucu çıkar.
Türkiye’nin inovasyon ve AR-GE konusunda yetersiz kaldığı sonucu çıkar.
İnşaat sektörüne bağlı büyümeyle en büyük on ekonomi arasına girmenin kolay olmadığı sonucu çıkar.
Bizim okullarımızın yaratıcılık konusunda adam yetiştirmediği sonucu çıkar.
Teşvikleri vermenin yeterli olmadığı, bunların nasıl ve hangi yönde işlediğini sürekli izleyecek bir mekanizmaya sahip olmak gerektiği
sonucu çıkar.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/insaat-i ... efault.htm
İmalat sanayinde katma değer artışına dayalı büyüme gerçekleştiremediğimizden, kişi başı milli gelirimizin sabit dolar fiyatı ile 2000 yılında 4.130 dolar iken 2011 yılında 10.444 dolara, sabit TL fiyatı ile 1.127 TL iken 2011 yılında 1.553 TL’ye çıkmasına rağmen Türkiye’nin ismi “ekonomisi en büyük ilk 15 ülke listesi”nin dışında kaldı.
İmalata dayalı büyüme
2023 yılında ilk on ekonomi arasına girebilmenin yolu ekonominin sorun yaratmaksızın her yıl en az yüzde 5.0 -5,5 oranında büyümesinden,
onun yolu da, imalat sanayisini küresel düzeyde yukarılara taşımaktan ve bu sektörde yaratılan katma değeri artırmaktan geçiyor.
Bunun da yolu, çağdaş eğitim, inovasyon ve dolayısıyla AR-GE’dir.
Türkiye,
1990 yılında listede 13’üncü sırada idi... 2000’lerde 15’inci sıraya geriledi... 2010’da liste dışında kaldı.
Beklenenin tam tersine bir gelişme söz konusu.
Yani Türkiye en hızlı büyüdüğü on yılda, ondan önceki yirmi yılda olduğu kadar bir imalat sanayisi katma değer payı yaratamamış durumda.
Buradan ne sonuç çıkar?
Türkiye’nin büyümesinin imalat sanayisine bağlı bir büyüme olmadığı sonucu çıkar.
Türkiye’nin inovasyon ve AR-GE konusunda yetersiz kaldığı sonucu çıkar.
İnşaat sektörüne bağlı büyümeyle en büyük on ekonomi arasına girmenin kolay olmadığı sonucu çıkar.
Bizim okullarımızın yaratıcılık konusunda adam yetiştirmediği sonucu çıkar.
Teşvikleri vermenin yeterli olmadığı, bunların nasıl ve hangi yönde işlediğini sürekli izleyecek bir mekanizmaya sahip olmak gerektiği
sonucu çıkar.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/insaat-i ... efault.htm