- Mesajlar
- 1,078
Kürt propagandasının dayanılmaz ağırlığı!
Türkiye ağır Kürt propagandası altında eziliyor diyorum bana kızıyor, milliyetçilikle suçluyorlar. Alakası yok.
Kürtler'e her türlü kültürel hakkın hatta kendi ana dillerinde eğitim hakkının verilmesinden yanayım. Ama iş "statü"ye, vatandaşlığa, toprak vermeye, federe devlete gelince kusura bakmayın orada bir durun!
Eğer 30 yıl süren savaş Kürtler'in haklılığının bir kanıtı olarak kullanılıyorsa pekâlâ Türklerin haklılığının kanıtı olarak da kullanılabilir.
30 yılda kaç hükümet, kaç Meclis, kaç başbakan, kaç Genelkurmay Başkanı değişti değil mi? O kadar değişime Türkiye'nin tavrı değişmediyse bunun bir nedeni olmalı...
Lütfen PKK-BDP ve Abdullah Öcalan üçgeninin söz oyunlarına kanmayalım. Kananları uyaralım. Dün Taraf'ta Alper Görmüş'ün köşesinde yer alan bildiriyi ele alalım. İddiaya göre bu bildiri kaza sonucu devrilen minibüsteki askerlere yardım eden Kürt aileler tarafından kaleme alınmış. İşte bildiri:
Mücadele devam edecek
"Roboskili aileler olarak kamuoyuna ve kamuoyu üzerinde etkili olabilecek herkese sesleniyoruz:
2011 yılında yakınlarımızın parçalanmış cesetlerini traktör römorklarında taşırken, yaşadığımız yerde çok sayıda asker olmasına ve haber vermemize rağmen bizlere yardım edilmemiş, yaralılarımız katır sırtlarında ölüme terk edilmişlerdi. Üstelik bütün bunlar olurken, askerî helikopterler üzerimizden geçiyordu. Bize yaşatılan onca büyük bir acıya rağmen hiçbir zaman intikam yemini etmedik!
Nitekim dün sabah saat 10:00 sularında, Roboski'de rutin bir göreve çıkan askerlerin görevden dönerken, içinde bulundukları minibüsün yoldan çıkarak devrilmesi üzerine, kabristanda şehitlerimiz için tuttuğumuz nöbeti bırakarak kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı demeksizin olay yerine hemen intikal ederek, kurtarma çalışmaları gerçekleştirdik. Bu çalışmalar sırasında minibüsün bizlerin de üzerine devrilmesi ve askerlerin üzerlerinde bulundurdukları patlayıcı mühimmatların patlaması riskine rağmen, yaralıları devrilen araçtan çıkarmak dışında bir şey düşünmedik. Çünkü bizim bütün çabamız, bütün kimliklerinden bağımsız, insanlığı yüceltmek yönünde olmuştur.
İnsanı ayrıştıran, değersizleştiren, hele ki insan hayatını hiçe sayan hiçbir eylemin, hiçbir yaklaşımın hiç kimseye faydasının olmayacağının bilinmesini isteriz. Bütün yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz acılara rağmen kararlı bir biçimde devam edeceğimiz bu mücadelemizin, bu ülke ve tüm dünya barışına hizmet etmesini umarız.
Bu vesile ile Gaziantep'te sivillerin katledilmesine yol açan saldırıyı kınıyor, bu saldırıda ve Roboski'de meydana gelen kazada hayatlarını kaybeden insanlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz."
Kurdara Azadi, Biji Kürdistan
Şimdi tüm medyadaki arkadaşlarıma sorarım. Bu bildirideki cümleleri ekranda askere yardım ederken gördüğümüz köylüler kurabilirler mi? "Acılara rağmen mücadelemiz devam edecek" mantığını kurgulayabilirler mi?
Türkiye ağır Kürt propagandası altında eziliyor diyorum bana kızıyor, milliyetçilikle suçluyorlar. Alakası yok.
Kürtler'e her türlü kültürel hakkın hatta kendi ana dillerinde eğitim hakkının verilmesinden yanayım. Ama iş "statü"ye, vatandaşlığa, toprak vermeye, federe devlete gelince kusura bakmayın orada bir durun!
Eğer 30 yıl süren savaş Kürtler'in haklılığının bir kanıtı olarak kullanılıyorsa pekâlâ Türklerin haklılığının kanıtı olarak da kullanılabilir.
30 yılda kaç hükümet, kaç Meclis, kaç başbakan, kaç Genelkurmay Başkanı değişti değil mi? O kadar değişime Türkiye'nin tavrı değişmediyse bunun bir nedeni olmalı...
Lütfen PKK-BDP ve Abdullah Öcalan üçgeninin söz oyunlarına kanmayalım. Kananları uyaralım. Dün Taraf'ta Alper Görmüş'ün köşesinde yer alan bildiriyi ele alalım. İddiaya göre bu bildiri kaza sonucu devrilen minibüsteki askerlere yardım eden Kürt aileler tarafından kaleme alınmış. İşte bildiri:
Mücadele devam edecek
"Roboskili aileler olarak kamuoyuna ve kamuoyu üzerinde etkili olabilecek herkese sesleniyoruz:
2011 yılında yakınlarımızın parçalanmış cesetlerini traktör römorklarında taşırken, yaşadığımız yerde çok sayıda asker olmasına ve haber vermemize rağmen bizlere yardım edilmemiş, yaralılarımız katır sırtlarında ölüme terk edilmişlerdi. Üstelik bütün bunlar olurken, askerî helikopterler üzerimizden geçiyordu. Bize yaşatılan onca büyük bir acıya rağmen hiçbir zaman intikam yemini etmedik!
Nitekim dün sabah saat 10:00 sularında, Roboski'de rutin bir göreve çıkan askerlerin görevden dönerken, içinde bulundukları minibüsün yoldan çıkarak devrilmesi üzerine, kabristanda şehitlerimiz için tuttuğumuz nöbeti bırakarak kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı demeksizin olay yerine hemen intikal ederek, kurtarma çalışmaları gerçekleştirdik. Bu çalışmalar sırasında minibüsün bizlerin de üzerine devrilmesi ve askerlerin üzerlerinde bulundurdukları patlayıcı mühimmatların patlaması riskine rağmen, yaralıları devrilen araçtan çıkarmak dışında bir şey düşünmedik. Çünkü bizim bütün çabamız, bütün kimliklerinden bağımsız, insanlığı yüceltmek yönünde olmuştur.
İnsanı ayrıştıran, değersizleştiren, hele ki insan hayatını hiçe sayan hiçbir eylemin, hiçbir yaklaşımın hiç kimseye faydasının olmayacağının bilinmesini isteriz. Bütün yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz acılara rağmen kararlı bir biçimde devam edeceğimiz bu mücadelemizin, bu ülke ve tüm dünya barışına hizmet etmesini umarız.
Bu vesile ile Gaziantep'te sivillerin katledilmesine yol açan saldırıyı kınıyor, bu saldırıda ve Roboski'de meydana gelen kazada hayatlarını kaybeden insanlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz."
Kurdara Azadi, Biji Kürdistan
Şimdi tüm medyadaki arkadaşlarıma sorarım. Bu bildirideki cümleleri ekranda askere yardım ederken gördüğümüz köylüler kurabilirler mi? "Acılara rağmen mücadelemiz devam edecek" mantığını kurgulayabilirler mi?