Hasbihâl-i aşk

Kodla Büyü
Mesajlar
4
EBRU OLUR'UN MUHASEBE.NETTEKİ YAZISI

Hani senin bana geldiğin geceyi hatırlarsın, gök yüzü kapkaraydı ve bir damla yağmur vermiyordu bulutlar. Kara günler getiriyordu sabahlarım. Yorgundum, bıkkın ve çığırından çıkmış bir yalnızlık vardı yanımda.

O gece derin yalnızlığımı delen bir sesle irkildim. Bu ses benzersiz fakat tanıdık bir sessti, kapıyı çalışında, derinden tıkırdatışında bir başkalık vardı, sezmiştim gelen eski bir tanıdıktı. Hani kalû belâdan gelen bir tanışıklık, irkilirken bu yaban tanışıklıktan, seyriyen ayaklarımla kapıya ilerledim ve sen duruyordun karşımda. O yorgun hani o dargın halinle karşımdaydın. Seni tanımakta güçlük çektiğimi düşündüğün için bana gücenmiş bakışlarını hatırlarım hâlâ, o alıngan bakışlarınla ayaklarının altına alıp ezmiştin yüreğimi. Oysa ben en sessiz halinden bile tanırım seni.

Geldiğin o gün bittiğim gündü benim, sana minnetten öte bir can borcum var şimdi, beni o dehliz karanlıklara salan fikrimi ve kalbimin sesini duymam için o halinle bana gelişini unutamam asla, her türlü minnete ve borca amenna dedirten cinstendi. Seninle o hasbihalimizde, bana anlattıkların var ya, gözlerimin içine içine bakıp, “bak” deyişin;

‘Bana iyi bak, ben ki her insan kalbini ve aklını yönetenim ve kıymeti en az bilinenim, insanların hayatında heba olup gidenim yine de ayaktayım ve bak tüm yenilgilerimle birlikte tamam olacak tattayım.

Sen insan suçu, sen insan buhranı, sen insan azlığı ve çokluğu, yaralarının kabuklarından beslenen içinle, kavruk insan tohumu, bir kez yaktılar seni diye bana bu küsmelerin nedir? Benim üzerime suç deyip saydıklarını söyle, şu yaralı halimle gelmişim kapına, bu eşiğine düşmelerimin sence anlamı ne?

Beni yaralayıp kurusun diye bir kenara itenlerin hıncı var hep içimde. Beni böyle az edişlerinin intikam özlemi var serimde. Beni iki paralık ettiler diye, beni dirhem dirhem bitirdiler diye. Kursağıma kum, kursağıma çakıl doldurdular da sesimi soluğumu kestiler diye, onlara kin bağlasam da, bekliyorum bak hâlâ damarlarımda tükenmeyen bir sabırla.

Sen iyi biliyorsun ki ben bunu hiçbir tarihte, hiçbir asırda, hiçbir medeniyette, hiçbir kavimde hak etmedim. Bu hak etmeyişlerime rağmen, usandım yeter demedim. İntikam çığlıklarından ordular yolladın üzerime, bak bu perişan yırtılmış hallerimin nedeni oldun! Kimliğime vurduğun yaftaları almazsan üzerimden, sana intikam nedir ben öğreteceğim!

Hayır, hayır! Benim intikamım öyle kolay, böyle yoz olmayacak bilesin. Ben harimime soktuğumda insanı, beni böyle satacağını, sancıtacağını beni böyle yaralayacağını bile bile gel demişim, niye? Bilirim bunu istemezsin, hatta bu söylediğimi laftan bile saymazsın, çünkü sen bana karşı hürmet eden ve direnenlerin en delilerindensin! Delisin, çünkü bilirim ki bana en çok sahip olan da en az bulan da beni candan aziz bilen de sensin. Candan aziz bildiğine canan bir tarafa, can içre canlar feda edebilensin. Bu yüzden sana geldim; kıymetimi bilenin kıymetlisiyim dedim de geldim! Bunu bile bile kolaya kaçtın sen, faturası yalnızlık dedin benimle konuşmayı benimle yâren olmayı reddettin.

Şimdi kalk ayağa, ve ilk ve son bir kez daha bak bana, gözlerime içimin içine bak, sana sakladığım kimsenin seyreylemediği sadece sana has alemlerin eşiğinden geçireceğim seni. İzimi süreceğin bir bulut var gözlerinde, baktığın her yerde sana eşlik eden bir bulut, sana değdikçe beni çoğaltan bir bulut, içinde benim gözlerimden akan bir nehir var senin ta yüreğinde. Senin var oluşun benim var oluşuma denk düşecek, bir dehliz olsa da alem geçeceğiz el ele. Bir bebek hevesinde, bir cennet sevdasında buluşacağız seninle var olan her yerde. Beraber göstereceğiz öğreteceğiz, bizi bilmeyenlerin canına kan gibi sızacağız birlikte.

Vatan olacağız seninle, bayrak olacağız, yar olacağız, can olacağız, kul olacağız demişim, çekinmeden gözlerinin içine girmişim, gösterdiğin yere yerleşmişim. Ben ki kimseden izin istemeyenim, sana izin ver demişim. Ben ki sana tüm bunları anlatmıştım ve ben anlattıklarımı kulağına sır diye bağışlamışım. Bu muydu sana verdiğimin bana gelecek bedeli? Yani bana küsmelerin, yani beni yok etmelerin, ben ki en asil bilinenleri kendime köle etmişim, - ki bilesin sen değil iki cihan olsa başıma çöken, elimin tersiyle iten yerle bir edenim- senden mi çekinip yerineceğim!?’ demiştin
 
Geri
Üst