Fethullah Gülen'in Türkiye'ye gelmesini engelliyorlar mı?

Kodla Büyü

by_kurt

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
263
Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Fethullah Gülen'in çevresinde onu devre dışı bırakmak isteyenler olduğunu hatta onun Türkiye'ye gelmesini engellemeye çalıştıklarını iddia etti.,

Sabah'ın sorularını yanıtlayan, Nur cemaatinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Ahmet Akgündüz,

"Fethullah Gülen'in Türkiye'ye gelmesini engelliyorlar mı?" sorusuna verdiği cevapla gündem oldu.

İşte Akgündüz'ün konuyla ilgili olarak yaptığı yorum:

"Çok garip karşılıyorum orada kalmasını. Çevresindeki belli ekip ona müsaade etmiyor.
Çünkü Gülen burada olsa, ona ulaşmak kolay olacak. Ve doğrular anlatılacak."

http://www.mynet.com/haber/guncel/fethullah-gulen-neden-donmuyor-bomba-iddia-886673-1
 
Artık gelmeyin; orda kalın hoca’m!

(...)

“Artık gelmeyin hoca’m!

Orda kalın..

Amerika’da kalın..”

Öyle ya..

Bu fitne ateşi yakıldıktan sonra..

Nasıl geleceksiniz ki, Türkiye’ye?

Daha önce “Böyle dostlarınız olacağına” diye eleştirdiğimiz kişiler..

Sizin yanınızda çalışmalara devam ederken..

Onların alnı secdeli insanlara saldırmalarını siz seyrediyorsanız...

Avukatınızın “Muhterem Fethullah Gülen’in bu soruşturmalar ve bunları yürüten kamu görevlileriyle en küçük bir ilgi ve bilgisi bulunmamaktadır.” açıklamasına rağmen..

Aynı açıklamada, operasyondaki iddiaları, kesinleşmiş mahkeme kararı gibi takdim eden ifadeleri görünce..

Televizyonlarınızda.. Gazetelerinizdeki hiçbir hak ve insaf ölçüsüne sığdıramadığım isnatları, hatta birbirini yalanlar şekilde dile getirilen iftiraları görünce..

Kararımı değiştirdim..

Artık gelmeyin hoca’m..

Çünkü Türkiye’ye gelmek isteseniz, daha bir ay önce, sizin “Onca iç ve dış gailenin getirdiği yoğunluk arasında lütfedip bizzat telefon ederek, samimi sesi kalbe sürur veren duasıyla ‘geçmiş olsun’ temennisinde bulunan Başbakan’ımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendi” diye takdim ettiğiniz kişiyi yanınızda bulamayacaksınız..

Sorun tek başına, Başbakan’ı artık yanınızda bulamamak da değil..

Bu andan sonra..

Artık, (görüntüde) dershane uğruna giriştiğiniz bu mücadelenin sonrasında..

O dershanelerinizin de kanunla kapanmasına gerek kalmayacak hoca’m..

Fiilen kapanacak onlar..

Böylesi bir sinsi mücadeleyi izleyen hangi genç, artık dershanelerinize gelir, hoca’m?

Kim güvenir, size?

Gelen öğrencilerin, gizli gizli kayıtlarının alınmadığından, kim güvende olur?

Yüzüne gülüp, ardından kuyusunun kazılmadığından, kim emin olur?

Yetiştireceğiniz, belli yerlere yerleştirdiğiniz öğrencilerinizin.. Böylesine sinsi planlar içinde olduğunu gördükten sonra..

Bağlınız milletvekillerinin... Bir günde 180 derece farklı tavır aldığını gördükten sonra..

Hangi anne-baba, çocuklarının böyle bir “emireri” olmasını ister hoca’m..

Düne kadar..

Bekar erkek veya kız gruplarına.. “Apartmanımızda kiralanacak yer yok” diyerek karşı çıkan insanlar..

“Abiler.. Ablalar mı? Tamam tamam.. Onlar olur” derlerken..

Bir de üstelik.

Apartmandaki Ayşe teyze, sabah namazından sonra yaptığı çayı, termosla götürüp, “siz çay içmeden okula gidersiniz şimdi. İçiniz ısınsın” diyerek abilerin ablaların kapılarını çalıp, ibadet aşkı ile şefkat gösterirken..

Bundan sonra Ayşe teyzelerin..

O kapıların ziline basmayı bir kenara bırakın..

Kuşkulu gözlerle o çocukları izleyeceklerinden, emin olabilirsiniz hoca’m..

Ülkeyi, bu hale getirdikten sonra, buraya niye geleceksiniz ki, hoca’m?

“Türki cumhuriyetlerde bir okul açacağız” denildi mi.. “Bir tuğla ile de olsa.. Bir torba çimento parası ile de olsa.. Benim de katkım olsun” diyen işadamlarının..

Bundan sonra artık, “aynı katkı”yı sunmayacaklarını, tahmin ediyor olmalısınız hoca’m..

Artık işadamlarının, “Türkiye’yi yangın evine döndüren bir harekete, bir kuruş bile vermem” diyeceklerinden, küçücük bir şüpheniz var mı hoca’m..

(....)

YAZININ TAMAMI :
 
Artık gelmeyin; orda kalın hoca’m!

(...)

“Artık gelmeyin hoca’m!

Orda kalın..

Amerika’da kalın..”

Öyle ya..

Bu fitne ateşi yakıldıktan sonra..

Nasıl geleceksiniz ki, Türkiye’ye?

Daha önce “Böyle dostlarınız olacağına” diye eleştirdiğimiz kişiler..

Sizin yanınızda çalışmalara devam ederken..

Onların alnı secdeli insanlara saldırmalarını siz seyrediyorsanız...

Avukatınızın “Muhterem Fethullah Gülen’in bu soruşturmalar ve bunları yürüten kamu görevlileriyle en küçük bir ilgi ve bilgisi bulunmamaktadır.” açıklamasına rağmen..

Aynı açıklamada, operasyondaki iddiaları, kesinleşmiş mahkeme kararı gibi takdim eden ifadeleri görünce..

Televizyonlarınızda.. Gazetelerinizdeki hiçbir hak ve insaf ölçüsüne sığdıramadığım isnatları, hatta birbirini yalanlar şekilde dile getirilen iftiraları görünce..

Kararımı değiştirdim..

Artık gelmeyin hoca’m..

Çünkü Türkiye’ye gelmek isteseniz, daha bir ay önce, sizin “Onca iç ve dış gailenin getirdiği yoğunluk arasında lütfedip bizzat telefon ederek, samimi sesi kalbe sürur veren duasıyla ‘geçmiş olsun’ temennisinde bulunan Başbakan’ımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendi” diye takdim ettiğiniz kişiyi yanınızda bulamayacaksınız..

Sorun tek başına, Başbakan’ı artık yanınızda bulamamak da değil..

Bu andan sonra..

Artık, (görüntüde) dershane uğruna giriştiğiniz bu mücadelenin sonrasında..

O dershanelerinizin de kanunla kapanmasına gerek kalmayacak hoca’m..

Fiilen kapanacak onlar..

Böylesi bir sinsi mücadeleyi izleyen hangi genç, artık dershanelerinize gelir, hoca’m?

Kim güvenir, size?

Gelen öğrencilerin, gizli gizli kayıtlarının alınmadığından, kim güvende olur?

Yüzüne gülüp, ardından kuyusunun kazılmadığından, kim emin olur?

Yetiştireceğiniz, belli yerlere yerleştirdiğiniz öğrencilerinizin.. Böylesine sinsi planlar içinde olduğunu gördükten sonra..

Bağlınız milletvekillerinin... Bir günde 180 derece farklı tavır aldığını gördükten sonra..

Hangi anne-baba, çocuklarının böyle bir “emireri” olmasını ister hoca’m..

Düne kadar..

Bekar erkek veya kız gruplarına.. “Apartmanımızda kiralanacak yer yok” diyerek karşı çıkan insanlar..

“Abiler.. Ablalar mı? Tamam tamam.. Onlar olur” derlerken..

Bir de üstelik.

Apartmandaki Ayşe teyze, sabah namazından sonra yaptığı çayı, termosla götürüp, “siz çay içmeden okula gidersiniz şimdi. İçiniz ısınsın” diyerek abilerin ablaların kapılarını çalıp, ibadet aşkı ile şefkat gösterirken..

Bundan sonra Ayşe teyzelerin..

O kapıların ziline basmayı bir kenara bırakın..

Kuşkulu gözlerle o çocukları izleyeceklerinden, emin olabilirsiniz hoca’m..

Ülkeyi, bu hale getirdikten sonra, buraya niye geleceksiniz ki, hoca’m?

“Türki cumhuriyetlerde bir okul açacağız” denildi mi.. “Bir tuğla ile de olsa.. Bir torba çimento parası ile de olsa.. Benim de katkım olsun” diyen işadamlarının..

Bundan sonra artık, “aynı katkı”yı sunmayacaklarını, tahmin ediyor olmalısınız hoca’m..

Artık işadamlarının, “Türkiye’yi yangın evine döndüren bir harekete, bir kuruş bile vermem” diyeceklerinden, küçücük bir şüpheniz var mı hoca’m..

(....)

YAZININ TAMAMI :
 
Geri
Üst