- Mesajlar
- 10,719
eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili yasa değişikliğine değinerek, “Bu yasanın çıkmasına kim katkı vermiştir? İşine bakmayıp işini bırakanlar ve makamlara güç katmak yerine makamlardan güç alanlar katkı vermiştir. Yönetimlerden yük almak yerine işini savsaklayıp yönetimlere yük olanlar ile Sezer’in rektörlerine özenip öğrencileri okul gezisi yerine Taksim Gezi Parkı’na götürenler katkı vermiştir. Tükenmişlik sendromu içerisinde emekliliğe gün sayan, değişmemeye direnen, rotasyona uğrasa bile mutasyona uğramayanlar katkı vermiştir. Başarısı olanlar değil, öğretmenleriyle geçinemeyip şikâyetlerin odağı haline gelen ve başağrısı olanlar katkı vermiştir. Öyleyse görüşü, düşüncesi ne olursa olsun başarısı olanlar değil, performansının düşüklüğü nedeniyle başağrısı olanlar ayıklansın” dedi.
Gaziantep’te “Eğitim Yöneticileri Buluşması” programına, Kilis’te ise “Genişletilmiş İşyeri Temsilcileri Toplantısı”na katılan Ali Yalçın, Milli Eğitim Bakanlığı’yla ilgili yasa değişikliği başta olmak üzere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Hem Üyemize Hem de Ülkemize Hizmet Ediyoruz
Ülkemizde demokrasinin üzerindeki vesayetin kalkması için millet iradesinin yanında saf tuttukları ifade eden Yalçın, “Bu ülkenin en büyük düşmanının antidemokratik süreçler olduğundan hareketle darbe dönemlerinin, korku tünellerinin bir daha gelmemesi, ham demokrasinin tam demokrasi olması için duruş sendikacılığı yapıyor, özgürlüklerin çoğaldığı ve teminat altına alındığı bir ülkeyi meydana getirmek amacıyla üyemize de, ülkemize de hizmet ediyoruz. Duruşumuzla ülkemize hizmet ederken, bir kişi olarak yapamayacağımız bazı şeyleri örgütlülüğün bereketiyle mümkün kılıyor, üyemize hizmet etmiş oluyoruz. Tıpkı yaptığımız organizasyonlarla yönetsel görevlere talip olan üyelerimizin kariyer yolculuğunda işini kolaylaştırdığımız ve yolu açtığımız gibi. 2009-2011 okul yöneticiliği sınavları ve şube müdürlüğü sınavı gibi yarışma usulünün olduğu her süreçte üyelerimiz eşit yarışta fark atmıştır. Çünkü hizmet sendikacılığı sözümüzü slogan olmaktan öteye taşıdık. Yaptığımız çalışmalar; sınava hazırlık kitapları, kurslar, deneme sınavlarıyla kariyer akademisi gibi yetiştiriyoruz. 2011 okul yöneticiliği sınavında 70 bin, 2013 şube müdürlüğü sınavında ise 40 bin cilt, yani 80 bin adet Sınava Hazırlık Kitabı gönderdik. Sendikamız sayesinde üyemiz kazanıyor, diğerleri ise imreniyor. Üyesini ve ülkesini önemseyen bir sendika olarak biz biliyoruz ki, üyemizi kazandırmak dolaylı olarak ülkemizi de kalkındırmaktır” şeklinde konuştu
Yasanın Çıkmasına Kim Katkı Verdi?
MEB ile ilgili yeni yasanın tasarı aşamasındayken itiraz noktalarını dile getirdiklerini, öğretmenlerin ve yöneticilerin, kariyer yolculuklarından ziyade, çocukların yedeği olmadığından hareketle öğrencilere yoğunlaşmasını istediklerini hatırlatan Yalçın, şöyle devam etti: “Yasa Meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülürken itiraz noktalarımızdan olan, adaylık sürecinde ceza alan öğretmenin ilişiğinin kesilmesi konusu tasarıdan çıkarıldı. Bu konuda muvaffak olduk. Fakat geri kalan kısmı Meclis’ten aynen geçti ve Köşk’e takılmadan yasalaştı. Bu yasayla, okul yöneticilikleriyle ilgili dört yıllık sınır getirilmesi, dört yıl sonra ise il milli eğitim müdürlüğünün teklifi valilik makamının onayıyla devamına karar verilmesi konusu, yöneticilikten başka her şeyi yapmaya çalışan bazı yöneticilerden yola çıkılarak genellenen bir uygulamadır. Bu yasanın çıkmasında üyelerimizin ve sendikamızın tepkisi, tepki gösterdiğini söyleyenlerin ise katkısı olmuştur. Bu yasanın çıkmasına kim katkı vermiştir? İşine bakmayıp işini bırakanlar ve makamlara güç katmak yerine makamlardan güç alanlar katkı vermiştir. Yönetimlerden yük almak yerine işini savsaklayıp yönetimlere yük olanlar ile Sezer’in rektörlerine özenip öğrencileri okul gezisi yerine Taksim Gezi Parkı’na götürenler katkı vermiştir. Tükenmişlik sendromu içerisinde emekliliğe gün sayan, değişmemeye direnen, rotasyona uğrasa bile mutasyona uğramayanlar katkı vermiştir. Başarısı olanlar değil, öğretmenleriyle geçinemeyip şikâyetlerin odağı haline gelen ve başağrısı olanlar katkı vermiştir. Öyleyse görüşü, düşüncesi ne olursa olsun başarısı olanlar değil, performansının düşüklüğüyle başağrısı olanlar ayıklansın.”
Eğitim-Bir-Sen Gibi Eğitim-Bir-Senli Yöneticiler de İz Bırakıyor
“Yeni izler bırakmalıyız. Eğitim-Bir-Sen, yol olan, yol alan ve yol açan bir sendikadır. Dün gasp edilen özgürlükler, bugün Eğitim-Bir-Sen’in özverili gayretleriyle teker teker iade edilmişse, işte bu yol açma sendikacılığıdır” diyen Ali Yalçın, şunları söyledi: “Katsayı adaletsizliğinin giderilmesi, üniversitelerdeki başörtüsü yasağının son ermesi, Kur’an eğitiminin önündeki engellerin kaldırılması, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasının sonlandırılması, Eğitimde ‘Biri bizi gözetliyor’ anlamına gelen askeri vesayetin sembolü Milli Güvenlik Dersi’nin kaldırılması, kamusal alan yalanının sonlandırılması gibi, eğitimde ve kamuda vesayetin izlerinin birer birer silinmesinin gizli kahramanı da, doğrudan kahramanı da Eğitim-Bir-Sen’dir. Özlük noktasında; toplu sözleşme hakkının alınması, sendikalı olanlara özel üç ayda bir toplu sözleşme ikramiyesinin verilmesi, promosyonların tamamının çalışanlara dağıtılması, genel idare hizmetleri sınıfında çalışanların aynı unvanda olmasına rağmen farklı kurumlarda farklı maaş almalarındaki çarpıklığın ortadan kaldırılması gibi, ek ödeme, taban aylığa ve emekli ikramiyesine zam dahil onlarca kazanımı sağlayan ve iz bırakan yine Eğitim-Bir-Sen’dir. Eğitim-Bir-Sen nasıl çığır açıyor ve izler bırakıyorsa, Eğitim-Bir-Senli yöneticiler olarak sizler de çığır açıyor ve bulunduğunuz yerlerde izler bırakıyorsunuz. Bulunduğumuz yerde varlığımız, rengimiz ve kokumuz hissedilmeli ki, farkımız ortay çıksın.”
İz Bırakanlar Önden Yürüyenlerdir
Yalçın, yöneticilerin çoğunun kendisinden önce bırakılan izleri takip ettiklerini, bu yüzden kurumda bir önceki yönetici ile kendi yöneticiliği arasında fark olmadığını ve görevi devrettiğinde varlığının hissedilmediği gibi yokluğunun da hissedilmediğini vurgulayarak, “Onun için alışılagelmişi, idareimaslahatı, rutini yerine getirenler asla lider yönetici olamazlar. Çığır açanlar ve iz bırakanlar genellikle önden yürüyenlerdir. Başkasının gölgesinde kalanın gölgesi olmaz. Arkadan yürüyenlerin iz bırakma şansları asla yoktur. Çünkü onlar kendilerinden önce bırakılan izleri takip ederler” ifadelerini kullandı.
Tarafsız Değil, Adil Olmalıyız
Bazı yöneticilerin tarafsız olduğunu söylediklerine dikkat çeken Yalçın, “Alman edebiyatçı ve düşünür Goethe, ‘Samimi olmayı vaat edebilirim ama tarafsız olmayı asla’ der. Bizler tarafsız değiliz, tarafız. Milletin, medeniyetin, vesayetle mücadelenin tarafıyız. Sendikacılığı, iyilikleri önermenin ve kötülükleri önlemenin izdüşümü olarak algılayan muhabbet fedaileriyiz. Bizim sevgimiz bu ülkede başkalarının şerrini bastırmalıdır. Başka yöneticilerin şerrinden emin olmak için onun sendikasına üye olanlar devri artık kapanmalıdır. Başkasının şerrinden dolayı üye olanlar bizim sevgimizden dolayı üye olmalılar. Bulunduğumuz yeri tahkim etmek, ortak görevimizdir. Bu, tarafını bilmekle olur. ‘Tarafsızım’ diyemeyiz. Bu, adil olmakla taraf olmak arasındaki farkı anlamamak olur. Sendikacılık sadece şube yönetim kurullarına, ilçe temsilcilerine havale edilecek ve taşeronlaştırılacak bir alan değildir. Sizin varlığınız nasıl okuldaki ortamı değiştiriyorsa, varlığımız da ülkenin iklimi değiştiriyor. Öyleyse varlığımızı güçlendirmek için hepimiz gayret sarf edecek ve yeni üyelerle güç bulmaya devam edeceğiz. Mayıs mutabakatına kadar üye sayımızı 320 bine çıkarmak hedefiyle yollardayız. Bu başarmak bizlerin elindedir. Bu konuda herkese görev düşüyor” dedi.
http://www.kamudanhaber.com/sendika/mem ... 49495.html
Gaziantep’te “Eğitim Yöneticileri Buluşması” programına, Kilis’te ise “Genişletilmiş İşyeri Temsilcileri Toplantısı”na katılan Ali Yalçın, Milli Eğitim Bakanlığı’yla ilgili yasa değişikliği başta olmak üzere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Hem Üyemize Hem de Ülkemize Hizmet Ediyoruz
Ülkemizde demokrasinin üzerindeki vesayetin kalkması için millet iradesinin yanında saf tuttukları ifade eden Yalçın, “Bu ülkenin en büyük düşmanının antidemokratik süreçler olduğundan hareketle darbe dönemlerinin, korku tünellerinin bir daha gelmemesi, ham demokrasinin tam demokrasi olması için duruş sendikacılığı yapıyor, özgürlüklerin çoğaldığı ve teminat altına alındığı bir ülkeyi meydana getirmek amacıyla üyemize de, ülkemize de hizmet ediyoruz. Duruşumuzla ülkemize hizmet ederken, bir kişi olarak yapamayacağımız bazı şeyleri örgütlülüğün bereketiyle mümkün kılıyor, üyemize hizmet etmiş oluyoruz. Tıpkı yaptığımız organizasyonlarla yönetsel görevlere talip olan üyelerimizin kariyer yolculuğunda işini kolaylaştırdığımız ve yolu açtığımız gibi. 2009-2011 okul yöneticiliği sınavları ve şube müdürlüğü sınavı gibi yarışma usulünün olduğu her süreçte üyelerimiz eşit yarışta fark atmıştır. Çünkü hizmet sendikacılığı sözümüzü slogan olmaktan öteye taşıdık. Yaptığımız çalışmalar; sınava hazırlık kitapları, kurslar, deneme sınavlarıyla kariyer akademisi gibi yetiştiriyoruz. 2011 okul yöneticiliği sınavında 70 bin, 2013 şube müdürlüğü sınavında ise 40 bin cilt, yani 80 bin adet Sınava Hazırlık Kitabı gönderdik. Sendikamız sayesinde üyemiz kazanıyor, diğerleri ise imreniyor. Üyesini ve ülkesini önemseyen bir sendika olarak biz biliyoruz ki, üyemizi kazandırmak dolaylı olarak ülkemizi de kalkındırmaktır” şeklinde konuştu
Yasanın Çıkmasına Kim Katkı Verdi?
MEB ile ilgili yeni yasanın tasarı aşamasındayken itiraz noktalarını dile getirdiklerini, öğretmenlerin ve yöneticilerin, kariyer yolculuklarından ziyade, çocukların yedeği olmadığından hareketle öğrencilere yoğunlaşmasını istediklerini hatırlatan Yalçın, şöyle devam etti: “Yasa Meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülürken itiraz noktalarımızdan olan, adaylık sürecinde ceza alan öğretmenin ilişiğinin kesilmesi konusu tasarıdan çıkarıldı. Bu konuda muvaffak olduk. Fakat geri kalan kısmı Meclis’ten aynen geçti ve Köşk’e takılmadan yasalaştı. Bu yasayla, okul yöneticilikleriyle ilgili dört yıllık sınır getirilmesi, dört yıl sonra ise il milli eğitim müdürlüğünün teklifi valilik makamının onayıyla devamına karar verilmesi konusu, yöneticilikten başka her şeyi yapmaya çalışan bazı yöneticilerden yola çıkılarak genellenen bir uygulamadır. Bu yasanın çıkmasında üyelerimizin ve sendikamızın tepkisi, tepki gösterdiğini söyleyenlerin ise katkısı olmuştur. Bu yasanın çıkmasına kim katkı vermiştir? İşine bakmayıp işini bırakanlar ve makamlara güç katmak yerine makamlardan güç alanlar katkı vermiştir. Yönetimlerden yük almak yerine işini savsaklayıp yönetimlere yük olanlar ile Sezer’in rektörlerine özenip öğrencileri okul gezisi yerine Taksim Gezi Parkı’na götürenler katkı vermiştir. Tükenmişlik sendromu içerisinde emekliliğe gün sayan, değişmemeye direnen, rotasyona uğrasa bile mutasyona uğramayanlar katkı vermiştir. Başarısı olanlar değil, öğretmenleriyle geçinemeyip şikâyetlerin odağı haline gelen ve başağrısı olanlar katkı vermiştir. Öyleyse görüşü, düşüncesi ne olursa olsun başarısı olanlar değil, performansının düşüklüğüyle başağrısı olanlar ayıklansın.”
Eğitim-Bir-Sen Gibi Eğitim-Bir-Senli Yöneticiler de İz Bırakıyor
“Yeni izler bırakmalıyız. Eğitim-Bir-Sen, yol olan, yol alan ve yol açan bir sendikadır. Dün gasp edilen özgürlükler, bugün Eğitim-Bir-Sen’in özverili gayretleriyle teker teker iade edilmişse, işte bu yol açma sendikacılığıdır” diyen Ali Yalçın, şunları söyledi: “Katsayı adaletsizliğinin giderilmesi, üniversitelerdeki başörtüsü yasağının son ermesi, Kur’an eğitiminin önündeki engellerin kaldırılması, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasının sonlandırılması, Eğitimde ‘Biri bizi gözetliyor’ anlamına gelen askeri vesayetin sembolü Milli Güvenlik Dersi’nin kaldırılması, kamusal alan yalanının sonlandırılması gibi, eğitimde ve kamuda vesayetin izlerinin birer birer silinmesinin gizli kahramanı da, doğrudan kahramanı da Eğitim-Bir-Sen’dir. Özlük noktasında; toplu sözleşme hakkının alınması, sendikalı olanlara özel üç ayda bir toplu sözleşme ikramiyesinin verilmesi, promosyonların tamamının çalışanlara dağıtılması, genel idare hizmetleri sınıfında çalışanların aynı unvanda olmasına rağmen farklı kurumlarda farklı maaş almalarındaki çarpıklığın ortadan kaldırılması gibi, ek ödeme, taban aylığa ve emekli ikramiyesine zam dahil onlarca kazanımı sağlayan ve iz bırakan yine Eğitim-Bir-Sen’dir. Eğitim-Bir-Sen nasıl çığır açıyor ve izler bırakıyorsa, Eğitim-Bir-Senli yöneticiler olarak sizler de çığır açıyor ve bulunduğunuz yerlerde izler bırakıyorsunuz. Bulunduğumuz yerde varlığımız, rengimiz ve kokumuz hissedilmeli ki, farkımız ortay çıksın.”
İz Bırakanlar Önden Yürüyenlerdir
Yalçın, yöneticilerin çoğunun kendisinden önce bırakılan izleri takip ettiklerini, bu yüzden kurumda bir önceki yönetici ile kendi yöneticiliği arasında fark olmadığını ve görevi devrettiğinde varlığının hissedilmediği gibi yokluğunun da hissedilmediğini vurgulayarak, “Onun için alışılagelmişi, idareimaslahatı, rutini yerine getirenler asla lider yönetici olamazlar. Çığır açanlar ve iz bırakanlar genellikle önden yürüyenlerdir. Başkasının gölgesinde kalanın gölgesi olmaz. Arkadan yürüyenlerin iz bırakma şansları asla yoktur. Çünkü onlar kendilerinden önce bırakılan izleri takip ederler” ifadelerini kullandı.
Tarafsız Değil, Adil Olmalıyız
Bazı yöneticilerin tarafsız olduğunu söylediklerine dikkat çeken Yalçın, “Alman edebiyatçı ve düşünür Goethe, ‘Samimi olmayı vaat edebilirim ama tarafsız olmayı asla’ der. Bizler tarafsız değiliz, tarafız. Milletin, medeniyetin, vesayetle mücadelenin tarafıyız. Sendikacılığı, iyilikleri önermenin ve kötülükleri önlemenin izdüşümü olarak algılayan muhabbet fedaileriyiz. Bizim sevgimiz bu ülkede başkalarının şerrini bastırmalıdır. Başka yöneticilerin şerrinden emin olmak için onun sendikasına üye olanlar devri artık kapanmalıdır. Başkasının şerrinden dolayı üye olanlar bizim sevgimizden dolayı üye olmalılar. Bulunduğumuz yeri tahkim etmek, ortak görevimizdir. Bu, tarafını bilmekle olur. ‘Tarafsızım’ diyemeyiz. Bu, adil olmakla taraf olmak arasındaki farkı anlamamak olur. Sendikacılık sadece şube yönetim kurullarına, ilçe temsilcilerine havale edilecek ve taşeronlaştırılacak bir alan değildir. Sizin varlığınız nasıl okuldaki ortamı değiştiriyorsa, varlığımız da ülkenin iklimi değiştiriyor. Öyleyse varlığımızı güçlendirmek için hepimiz gayret sarf edecek ve yeni üyelerle güç bulmaya devam edeceğiz. Mayıs mutabakatına kadar üye sayımızı 320 bine çıkarmak hedefiyle yollardayız. Bu başarmak bizlerin elindedir. Bu konuda herkese görev düşüyor” dedi.
http://www.kamudanhaber.com/sendika/mem ... 49495.html