"Bilgisayar Öğretmenlerinin Komik Dramı" Kitap Projesi (Hikayenizle destek olun!)

Kodla Büyü

only61

Hiperaktif Üye
Hiperaktif
Mesajlar
3,873
Merhaba arkadaşlar.

Başlıktan da anlaşılacağı üzere bilgisayar öğretmenlerinin başına gelen komik ve ilginç hikâyeleri kitaplaştırma projem var.

"Dikkat yazılı var" konseptinde olacak...

Bu kitabın hem eğlendirici hem de öğretici bir tarafı olacak.

Ben 18 yıllık bir bilgisayar öğretmeni olarak çok hikaye biriktirdim ama bu bir kitap için yetmeyebilir.
Eğer siz de başınıza gelen trajıkomik hikâyelerin bir kitapta yer almasını istiyorsanız özelden bana hikâyenizi yazın.

Yazılı sınavlarda öğrencilerin verdiği ilginç cevaplar olur,
Diğer öğretmenlerin garip istekleri olur...Aklınıza ne gelirse?

Kitap 100 hikâyeye ulaştığında bitireceğim inşallah!

Not: Kitapta gerçek şahıs, yer ve okul adları kullanılmayacaktır. Resmiyete aykırı bir yazı olmayacak. İsteyenler sadece isimlerini kullanabilir.
Not: Özelden bana yazdığınız hikâyeleri kullanmam için bana izin verdiğinizi peşinen varsayıyorum.

Zamam zaman burayı up’layacağım sayın adminler şimdiden söyleyeyim. Teşekkürler!

Kitap başlıklar ve hikâyeler şeklinde ilerleyecek. O kadar çok hikâye var ki! Fikir vermesi açısından kitaptan bir bölüm yayınlıyorum..

Birinizde mi görmedi?
Bir gün okuldayken Halk Eğitim Merkezi’nin düzenlediği bir etkinliğe çağrıldım. Ses sistemlerinde bir sorun varmış, mikrofonları çalışmıyormuş. Apar topar olay yerine gittim. “Oooo hocam hoş geldin moş gittin” muhabbetinden sonra içlerinden biri, “Ya Hocam bizim şu mikrofona bakıversene, çalışmıyor” dedi. Ben de önemli bir problem var sanarak tüm tesisatı gözden geçirdim. Bir de ne göreyim! Laptop’un mikrofon girişi öylece bomboş bana bakıyor. Sizin anlayacağınız mikrofon kablosunu takmamışlar. Hemen takıverdim. Pek tabi mikrofon hemen çalıştı. Bana yapılan muameleyi bir görseniz! “Hocam Allah razı olsun”, “Siz olmasanız ne yapardık?” gibi bir sürü methiye. Ancak içimden söylemeden de edemedim. “Yahu Allah’ın bir kulu şu mikrofon girişine kablo takmayı düşünmedi mi? Biriniz de mi görmedi?
 
Meslek lisesinde görev yapıyorum. Müdür baş yardımcı beni çağırdı bilgisayar çalışmıyor diye. Gittim baktım üçlü prizin açma kapama düğmesi kapalı. Düğmeye bastım bilgisayar açıldı.
 
Bir keresinde Bill Gates, Steve Jobs gibi insanların hayatlarını anlatıp yazılıda sormuştum. En öndeki çocuk Steve Jobs'un eşi elmayı çok sevdiği için Appleın simgesini elma yapmış yazmış arkadaki çocuk da gördüğü kadarıyla Steve Jobsun eşeği elmayı çok sevdiği için logoyu elma yapmıştır yazmıştı.
Yine bir keresinde Müdür yardımcısı gel hocam birşey soracağım deyip ayrı bir binadaki anasınıfına götürdü beni ve LCD tv nin bozulduğunu yapmamı söyledi. Ben bilgisayar öğretmeniyim dediğimde de Hocam monitörle bu aynı zaten ne fark eder demişti:)
 
Müzik üzerine bir eğitimimiz olmamasına ve okulda müzik öğretmeni olmasına rağmen törenlerde ses sistemini yönetmemiz de dram. Bazen ses sistemi kalitesiz veya bozuk olur. Tören esnasında bir öğretmen fon müziğini kıs derken başka bir öğretmen gelir fon müziği neden kısık yükselt dediğinde bazen sinirlerim bozulur.
 
 
Hocam teşekkürler
 
Kodlama derslerinin ilk konuşulduğu zamanlar. Müfredata ekleneceğinin söylentileri vardı. Bir gün okula gittiğimde müdür bey "Kodlama dersleri müfredata eklenecekmiş." dedi. Ben de "Evet hatta dersi de bilişim teknolojileri öğretmenleri verecek." dedim. Bana "Hocam "Optik Kodlama" öğretmek için derse veya öğretmene gerek var mı?" diye sormuştu. O an resmen bütün hayatımı sorguladım. Biz ne anlatıyoruz insanlar ne anlıyor diye düşünmüştüm. Hiçbir şey demeden sadece yapacak bir şey yok anlamına gelen bir vücut hareketi yaptım ve yoluma devam ettim.


Aynı okulda yaptığım yazılıda bilgisayar ne ile çalışır sorusuna aldığım cevaplar: Su, Kömür, Ateş. 4. şık olan Elektriği işaretleyenlerin sayısı çok azdı.
 
Eski görev yaptığım okuldan acil diye ısrarla beni çağırdılar. Bilgisayarları bozulmuş tekrar herşeyi kurmak gerekmiş. Dedim hocam çocuğa hastane randevusu aldım yetişmez. Israr devam ne olacak 5 dk da yaparsın (bilen bilir bu sözü ve neler hissettirdiğini) dedim saatlerce uğraştıracak. Sadece işletim sistemi değil sürücüleri (ki ellerinde hiçbir sürücü yok) diğer programları sizin istediğiniz ayarlar. Neyse bir başlayalım hastaneye gider gelirim olmadı dedim. Hastane randevusu 3.30 da. Saat yaklaşınca dedim ben gidip geleyim olmadı. Yok hocam aman şöyle bitsin aman acil aman işimiz yarım kalır. Diyorum geleceğim olmadı kalanı sabahtan yaparız. Israr ediyor idareci bitirelim ne olur. İyi dedim çocuklar evde hastane iptal çocuk hasta. Yarım saat sonra 15 dk bişi kaldı saat 16. Geldi idareci hocam daha bitmedi ise yarın yapalım. Nasıl yani dedim hocam evden bekliyorlar okulu kapatıp gidelim dedi. Bitmek üzere dedim ertesi gün devam ederiz dedi. Şaka yapıyor sandım ama adam gerçekten az sonra okulu kapatıp çekip gitti. O gün anlamıştım insanların bize bakış açısını...
 
Nöbetçi git bilgisayar öğretmenini çağır diye müdürün sesini duydum ve ardından nöbetçi öğrenci geldi ve "öğretmenin müdür bey sizi çağırıyor." dedi. Aşağıya indim "buyurun müdür bey" dedim. "Hocam word programında alt satıra geçemedim" dedi ben de "Enter tuşuna bastınız mı?" dedim. "Tüm tuşlara bastım geçmiyor" dedi. Bilgisayar başına geçtim Enter tuşuna bastım alt satıra geçti tabiki. "Allah Allah bu bilgisayar beni sevmiyor" dedi. Bence de o bilgisayar onu sevmiyor...?
 
yıllar önce bi arkadaş bilgisayarını tamirciye götürüyor. ses kartı yanmış. bilgisayarcı yandığını ve değiştirlmesi gerektiğini söylemiş. o da hiç gerek yok olsun bizim bilişimci kesin bunu halleder para vermeye gerek yok deyip bana getirmişti. yaşadığım sokun etkisinden cevap verememiştim
 
Eski görev yaptığım okuldan acil diye ısrarla beni çağırdılar. Bilgisayarları bozulmuş tekrar herşeyi kurmak gerekmiş. Dedim hocam çocuğa hastane randevusu aldım yetişmez. Israr devam ne olacak 5 dk da yaparsın (bilen bilir bu sözü ve neler hissettirdiğini) dedim saatlerce uğraştıracak. Sadece işletim sistemi değil sürücüleri (ki ellerinde hiçbir sürücü yok) diğer programları sizin istediğiniz ayarlar. Neyse bir başlayalım hastaneye gider gelirim olmadı dedim. Hastane randevusu 3.30 da. Saat yaklaşınca dedim ben gidip geleyim olmadı. Yok hocam aman şöyle bitsin aman acil aman işimiz yarım kalır. Diyorum geleceğim olmadı kalanı sabahtan yaparız. Israr ediyor idareci bitirelim ne olur. İyi dedim çocuklar evde hastane iptal çocuk hasta. Yarım saat sonra 15 dk bişi kaldı saat 16. Geldi idareci hocam daha bitmedi ise yarın yapalım. Nasıl yani dedim hocam evden bekliyorlar okulu kapatıp gidelim dedi. Bitmek üzere dedim ertesi gün devam ederiz dedi. Şaka yapıyor sandım ama adam gerçekten az sonra okulu kapatıp çekip gitti. O gün anlamıştım insanların bize bakış açısını...
Aynen öyle Sayin Hocam. Senin, çocuğunun veya eşinin hastalığı kendi tiklamayan farelerinden önemsiz çoğu insan için. Böyleleri için değil adımını atmak yönünü bile dönmeyeceksin.
 
ilk görev yerim ilk ders . öğrencinin biri hocam geme oynamıyor dedi. ne oynamıyor oğlum dedim geme geme dedi tekrardan. sonradan öğrendim ki farenin adı "keme" imiş. şiveyle beraber olmuş geme . Bir de geçen yıl bilişim teknolojileri sınavı yapıyorum çok güldüm kağıt okurken . bilgisayar ağları konusundan bir soru sordum. cevap "LAN bağlantısı". baktım tüm sınıfta o soru boş cevap " LAN oğlum " dedim . çok çok zeki :) 3-5 öğrencim kağıtlara cevap kısmına "oğlum" yazmış :) koskoca hoca LAN demez doğru cevap "oğlum" olmalı diye düşünmüş nadide yavrularım :)))))
 
yaşadığımız saçmalıklar yetiyor hocam, açıkcası ben böyle bir kitabı alıp okumam daha da sinir olmayayım diye...
blog veya intagram sayfası olsa takip ederdim :)
en son bir hocamız kısa videoyla benzer olayları göstermişti:)
 
Bir öğretmen geldi öğretmenler odasında yanıma. Hocam dedi, bilgisayar için yardım isteyecektim, çalışmıyor. Zaten zil çalmıştı ama dersim boştu. Dinlenmeyi sonlandırıp buyurun hocam diyerek peşi sıra sınıfına gittim. Bilgisayarı gösterdi, refleks olarak tuşuna bastım çalışmıyor. Arkasına bakınca kablonun ucunu görür gibi oldum. Priz boştu, fiş takılmamıştı. Hocam fişi takılmamış dedim eğilip dolabın arkasındaki file ulaşmaya çalışırken, BİLİYORUM HOCAM dedi. PİS DİYE ELLEMEDİM BEN. Bırakıp gitmeyi çok istedim ama ön sırada oturan çocukların meraklı gözleri hatırına yine de ses çıkarmadım ve çalıştırdım bilgisayarı.
 
Bir öğretmen geldi öğretmenler odasında yanıma. Hocam dedi, bilgisayar için yardım isteyecektim, çalışmıyor. Zaten zil çalmıştı ama dersim boştu. Dinlenmeyi sonlandırıp buyurun hocam diyerek peşi sıra sınıfına gittim. Bilgisayarı gösterdi, refleks olarak tuşuna bastım çalışmıyor. Arkasına bakınca kablonun ucunu görür gibi oldum. Priz boştu, fiş takılmamıştı. Hocam fişi takılmamış dedim eğilip dolabın arkasındaki file ulaşmaya çalışırken, BİLİYORUM HOCAM dedi. PİS DİYE ELLEMEDİM BEN. Bırakıp gitmeyi çok istedim ama ön sırada oturan çocukların meraklı gözleri hatırına yine de ses çıkarmadım ve çalıştırdım bilgisayarı.
ya bu çok sinir bozucu olmuş. o an ne tepki verirdim bilemiyorum ama eğer yardımcı olsaydım sonradan çok pişman olurdum. benim de aklıma hep sonradan gelir, keşke şöyle deseydim böyle yapsaydım diye pişman olurum
 
Yani bazı hikayeleri okurken şaşırıyorum arkadaşlar. Siz neden bu kadar müsamaha gösteriyorsunuz. Pis diye fişe ellemediyse bırak çık, çocuğunun hastane randevusu varsa bırak git bu kadar basit önce kendimizi kullandırıp sonrada öyle oldu böyle oldu demeyelim lütfen
 

kitap içeriğinde BeTeR olacak mı? olsun bence. hikayeler forumda çokça var. örnek olarak hocam bütün prosedürü uygulamış ama UNUTMUŞLAR. ?
 
Önceki okulumdan hem ilkokul hem de ortaokul bir arada yer alıyor. iki bina bir merdiven ile birleştirilmiş gibi bina tek gibi görünse de 2 bina 3 kat. Bir tarafı ilkokul bir tarafı ortaokuldu. En alt katında yemekhane ve etkinlik alanı mevcuttu. En alt katında (bodrum gibi) nöbet görevinden ayrılıp 1. kata çıkarken müdür yardımcısının bilgisayarından neden internete bağlanmadığı sorununu çözdüm. Tam çıkarken sınıf öğretmeni arkadaşlardan bir tanesi kolumdan tutup " bizin bilgisayarın hoparlöründen ses gelmiyor. Bir kontrol edebilir misin?" diye sordu. Bende şaka olsun diye "hocam hoparlörün açma düğmesine bastınız mı?" diye sordum ki öğretmen bozulup "o kadar da değil!!" diyerek tepki gösterdi. Okul zili çalmadan bir an önce çözmek için 3. kata (okul asansörsüz) çıktım ki kapıyı açarken aşağıda yaptığım şaka aklıma geldi ve direk hoparlörün enerji ışığına baktım. Bir de ne göreyim öğretmen hoparlörü açmayı unutmuş. Peşimden zil çalması ve öğretmenin derse girişi aynı anda oldu. 2 dakika geçmeden "ne oldu yapabildin mi?" sorusu ile karşı karşıya kaldım. "Yaptım hocam" diye söyleyince şaşırdı. "İyi ki varsın" nidası koptu. Sonrasında "Hastanın neyi varmış?" ile hocam açma düğmesine basmamışsınız diyerek arkama bakmadan nefesimi tutarak sınıftan çıktım. :D ( Uzun uzun yazdım ki kitabına koyarsın hocam :D )
 
İşitme engelliler okulunda çalışıyorum bir gün müdür yardımcısının odasında otururken yandaki görme engelliler okulundan görme engelli biri, müdür yardımcımızı ziyarete geldi müdür yardımcısı odadan bir iş için çıktı sonra işitme engelli bir öğrencimiz geldi. Görme engelli ziyaretçi odadan çıkmak istiyor ama çıkamıyor, bizim öğrencide onu kolundan tuttu etrafa çarpmasın diye odada geziyorlar. Sonra görme engelli bizim öğrenciye "şimdi sana beni dışarı çıkar diyecem ama nasıl anlatacam bilmiyorum" dedi. Benim orda olduğumu bilmiyordu neyse ben işaret diliyle çıkarmasını söyledim. Böyle bir anımız oldu.
 
Merkezde orta yaş üstü öğretmenlerin olduğu bir okuldayım.Öğretmenin biri benden yardım istemededn müdüre gidip "formatör ilgilenmiyor yazıcı bozuk bakmıyor "demiş.
müdür çağırıp söyleyince gidip baktım çalışıyor.şikayet eden hocayı çağırdım yazdırın dedim (herkes kendi kağıdını koyuyor yazıcıya)
meğeer kağıt koymadan yazdırmaya çalışan işgüzar bir öğretmenmiş
 
Merkezde orta yaş üstü öğretmenlerin olduğu bir okuldayım.Öğretmenin biri benden yardım istemededn müdüre gidip "formatör ilgilenmiyor yazıcı bozuk bakmıyor "demiş.
müdür çağırıp söyleyince gidip baktım çalışıyor.şikayet eden hocayı çağırdım yazdırın dedim (herkes kendi kağıdını koyuyor yazıcıya)
meğeer kağıt koymadan yazdırmaya çalışan işgüzar bir öğretmenmiş
O belirtilen yaş aralığında bi' dangalaklık mevcut.
 
Çok anım var, iki tanesini yazayım.
1. İngilizce öğretmeninden Dyned için aktif olarak kullandığı bir e posta adresini istedim. Bir e posta adresi olduğunu ve şifresini bilmediğini bu eposta adresini vermek istediğini söyledi.
2. Bir öğretmen arkadaş form doldururken e posta adresi bölümüne ev adresini yazmıştı.
3. Müdür nöbetçi öğrenci ile benim yanına gelmemi istemiş. Nöbetçi öğrenci bulamamış. Sonra yanına gittiğimde ne için çağırdığını sorduğumda okulun e okuluna giremediğini (E okul şifresinde + varmış), ben gelmeyince de bir öğrenciden yardım alarak (öğrenciye e okul kullanıcı adı ve şifresini göstererek) sorunu çözdüğünü anlatmıştı.
 
okudukça anılar depreşiyor :D :D :D
İlk formatörlük çıktığı zamanlar bizlerin ne iş yapacağı konusunda fikir oluşmamışken, müdür dersten nöbetçi öğretmen ile acil çağırmıştı. Acil olduğu için sınıfın tam akış anlatımını yakalanmasına rağmen gittim. Müdür " Hocam şundan iki tane fotokopi çeker misin?" diye söyleyince müdürün akrabalarını iyi yad ettim :D
 
Benim de en sinir olduğum şey 5 lerde hoparlör'e "apollo" yazılması. uzaya mı gönderiyoruz ne apollosu diyorum nerdeyse ödev olarak vereceğim evde 3 sayfa yaz diye düzeltemediğim öğrenciler oldu koyverdim gitti şimdi gülüp geçiyorum. Geçen 8 ler teknoloji tasarım dersinde sunum yapacaklarmış. Sensörlerle ilgili grup ödevi, benim sınıfta yapmaya başladılar ben de kulak misafiri oldum. Netten sansürle ilgili araştırma yapıyorlardı dikkat etmesem koca sunuyu sansürle ilgili yapacaklar :)
 
2006 da dağın başında bir okula ilk atamam oldu. İhtiyar bir müdür nöbetçi öğrenci ile beni çağırdı. Bir yere mail atmamı istedi.Attım. Sonra dedi ki "Bu insanlığın ihtiyacını ne karşılar diye ben düşünüyordum da bilgisayarı ben bulmadan başkaları buldu" dedi.
 
2008 öğretmenlikte ilk ayım sanırım. Üniden yeni mezun olmuşuz. Php'ler, visual basicler, veritabanları uçuşuyor beynimde. Okul sitelerini biz yapıyorduk hatırlar herkes. Php mi yapsam, html yeter mi diye düşünürken müdür yardımcısı hoparlör fişini takamadığını söyledi(yeniler bilmez, eskiden hoparlörler hep fişliydi:)) Odasına gittim, 3 lü prizin 3ünü de doldurmuş(kasa,monitör,yazıcı).

Haliyle hoparlör fişi boşta. Eee hocam yer yokki dedim. He işte ondan seni çağırdım bir yolu yok mu dedi :)
 
BBNET
Geri
Üst