Öğretim Programı ve Formatörlük/Rehberlik Mevzuatı

Kodla Büyü

oskur1

Site Gezgini
Mesajlar
34
Arkadaşlar, hiçbir zaman ümidimizi yitirmememiz lazım. Ayrıca da hak verilmez, alınır. Oturup da bakanlıktan bizim için iyi şeyler yapmalarını beklemek saflık olur. Bizim için en iyisini yine biz düşünürüz.

Madem ki iletişim çağında yaşıyoruz, bizim öğretim programımızı birkaç kişinin eline bırakmamalı, ortak bir platformda öğretim programını oluşturmalıyız. Aynı şekilde formatörlük için mevzuatı da kendimiz oluşturabilmeliyiz. Bu yapacağımız iş, bakanlığın işine karışmak değil, kendimizi en iyi şekilde ifade etmektir. Anayasa için çeşitli kuruluşlar üniversiteler nasıl anayasa çalışması yapıyor ve sunuyorsa biz de böyle yapmalıyız. Hazırlayacağımız öğretim programı ve formatörlük mevzuatına ve sunumuna bakanlık ilgili kişileri itiraz edememelidir.

Ama ondan önce “Eğitim sisteminde Bilişim Teknolojileri öğretmeninin rolü ne olmalı?” sorusuna en doğru cevabı bulup o doğrultuda ilerlemeliyiz.

Temel ilkeler oluşturulmalıdır.

Dersleri mi geri alalım yoksa formatörlük için mi mücadele edelim, tartışması son bulmalıdır. Okula yarım gün gitme hevesiyle formatörlüğe bütünüyle karşı çıkmak ne kadar yanlışsa ders işlemekten sıkılıp da herşeyini formatörlüğe bağlamak da o derece yanlıştır. Bu iki kesim, ne kadar çalışmamızı baltalamaya çalışsa da uyanık olmalı ve çalışmamızı sabote ettirmemeliyiz. İş çok ciddi. Yoksa biz kaybederiz.

Adım adım konu başlıkları belirleyip, üzerinde tartışıp, ortak karar alıp da herkesin yada büyük çoğunluğun arkasında duracağı bir sonuç çıkarıp sonraki adıma geçmeliyiz. Tartışmalar problem yaratmaktan ziyade sonuç odaklı yapıcı olursa daha verimli olur. Ayrıca herkesin düşüncesine saygı göstermeliyiz. Formatörlüğe bütünüyle karşı olan da düşüncelerini söyleyecektir, formatörlüğü herşey olarak gören de düşüncelerini söyleyecektir.

“Eğitim sisteminde Bilişim Teknolojileri öğretmeninin rolü ne olmalı?”

Ben kendi düşüncemle başlayayım;

Hepimiz öğretmeniz ve eğitim-öğretim sınıfı içinde görev alıyoruz. Eğitim öğretim görevinin en önemli faaliyeti ders işlemek olsa da tek değildir. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık da, Müdür Yardımcılığı da bence bu göreve dahildir. Yani “derse girmeyen kişiler yardımcı hizmetlerdir “ kompleksinden kurtulmalıyız. Bizim okullara ders dışında vereceğimiz çok şey var gerçekten. Biz 30 saat derse girsek bile eninde sonunda bize bu işler geliyor. Kaçabilen kaçıyor, çoğu kişi de yapıyor. Formatörlükten sonra da bu tür işler formatörlük adı altında ve ek ders karşılığında yapılmaya başladı ama sorunlar bitmedi. Norm sorunu çıktı, farklı bölgelerdeki farklı uygulamalar huzursuzluk yarattı, bazıları kendini yardımcı hizmetler sınıfında gördü/gördürdü. Bunların çoğu güçlü bir mevzuat eksikliğinden kaynaklanıyor.

Gelelim daha önemli olan ders işleme faaliyetine. Kim ne derse desin, okullarda matematik-türkçe-edebiyat-tarih gibi ağırlığımız yok. Ama bu bir eksik değildir. Bizim de, öğrencilerin severek katılacağı bir ders etkinliği avantajımız var. Ya da olmalı. Bence tüm içeriği word excel powerpoint olan bir müfredat bir süre sonra sıkıcı hal alır. Şu an da tam o sıkıntıyı yaşıyoruz. Biz, klasik bilgisayar öğretmenliğinin ötesinde olmalıyız. Ve klasik “bilgisayara giriş” tarzı programımızdan ziyade öğrencilerin gerçekten katılacağı, öğreneceği çok şey olan bir program olmalı. Word excel nasıl açılır nasıl kapanır gibi konular müfredatta olmamalı, yada olsa bile çok küçük bir bölümde “ön hazırlık” gibi görülüp geçilmelidir. Asıl iş ise projelere odaklanmalıdır. Bilgisayar, ofis programları, fotoğraf makinesi, fotoğraf işleme programı, kamera, video işleme programı, ses işleme programı, internet araştırmaları, çeşitli deneyler etkinliklerin yer aldığı bir öğretim programı olmalı.

Mesela bilişim teknolojileri öğretmeni 15 saat kadar derse girse, ve bu 15 saatte bu anlattığım şekilde keyifli bir öğretim programını yürütse, diğer 15 saatinde de, diğer dersleri için teknoloji rehberliği yapsa, artık zaten diğer dersler de projeye yönelmeye başladı.

Sonuç olarak bana sorulsa, rolümüz ne olmalı diye; Bilişim Teknolojileri ve Proje Rehber Öğretmeni olmayı isterim. Hem günün yarısında proje tabanlı teknoloji dersimi işlerim, hem de diğer yarısında, diğer derslerdeki projeler için teknoloji rehberliği yapsam. Benim idealim bu.

Evet, ilk konu ile ilgili benim görüşlerim bu şekilde. Umarım siz de değerli görüşlerinizi bu şekilde toparlayarak burada paylaşırsınız. Eğer üşenmeden bunu yaparsak sonuç alacağımıza eminim.
 
Hocam olaylara bakış açımız hemen hemen aynı.Yalnız öğretim programı yazmak nasıl olur bilemiyorum da bence yapılması gereken gerçekten iyi bir organizasyon ile biraraya gelip, beyin fırtınası ile ortak noktada buluşmak.Yol haritamızı çıkarıp ona göre girişimlerde bulunmak.Geçenlerde bu sitede dernek kuruldu ama sonucu ne oldu bilemiyorum.Herkes bireysel birşeyler yapmaya çalışıyor ama bu girişimler maalesef cılız kalıyor.Eğer ülkemiz için , geleceğimiz olan çocuklarımız için ve kendimiz için bir şeyler yapmak istiyorsak organize olup tek bir yumruk gibi hareket edilmelidir.Bildiğim kadarıyla İlköğretimde görev yapan 12 bin BT Öğretmeni var.(Rakamdan tam emin değilim.)Herkes aynı şeyleriş söylüyor yalnız bir türlü harekete geçemiyoruz. Ben Bursa'nın bir ilçesinde görev yapıyorum.Buradaki ve Türkiyemin değişik yerlerinde görev yapan arkadaşlarla iletişime geçebilirim.İlçe ilçe ,il il organize olalım arkadaşlar.Aynı fikirde iseniz,mesajla belirtiniz.
 
Yapmış olduğunuz değerlendirme gerçekten önemli ve biz bilişim teknolojileri öğretmenlerinin asıl üzerinde kafa yormamız gereken konu bu olmalıdır. Onun haricinde genel olarak arkadaşlarımızın yapmış oldukları yorumlar, eleştiriler hiçbir zaman çözüm için yeterli değildir. "Acaba biz bt öğretmeni olarak ne yapabiliriz?" sorusu iyi bir başlangıç noktasıdır ve buradan başlamamız gerekir.
 
Bakanlığa sunulacak bir düzeye geldiği zaman, etkili bir sunum yapacak arkadaş da aramızdan çıkar, ayrıca tüm sendikalardan ayırd etmeksizin birer temsilci de alırsak bence etkili olur. Sendikalar ilk başta muhtemelen kendi çalışması halinde olursa destek vereceğini söyleyecektir, sendikacılık da malesef biraz tüccarlık gibi ülkemizde, ayrıca tek sendikanın kanatları altında yürütmeye çalışırsak olmayacağını çok sefer gördük. Bu nedenlerle, 4 büyük sendikadan eşit mesafede destek istenmesi bence en mantıklı yol. Ben Eğitim-İş için görüşebilirim, hem destek alınır hem de mücadelemiz o sendikanın gölgesi altında kalmaz. Aynı şekilde Türk Eğitim Sen, Eğitim Sen ve Eğitim Bir Sen için de gönüllü ve ikna edebilecek çıkar.
 
oskur1 hocam bizden hiç birşey olmaz.Gelin harekete geçelim diyoruz.Eğer ülkemizi , geleceğimizi ve kendimizi düşünüyorsak buyurun bunun için çene çalacağımıza gelin harekete geçelim diyoruz.Kimseden ses yok.Armutun ağzımıza düşmesini mi bekliyoruz acaba?Ben anlamış değilim?Binlerce insan şikayetçi buyurun konuşalım bir araya gelelim dediğimizde kimsecikler yok?Bu soruna biz böyle yaklaşırsak, başkalarının yaklaşımına da kızmayalım o zaman...
 
Hocam yazına canı gönülden katılıyorum eklemek istediğim kısa birşey var. Bizler derse girelim yada girmeyelim sorunum o değil sorunumuz genel olarak formatör öğretmen ne yapar nedir okullarda onu açıklayacak sağlam kuralların olması, tabiki birde durduğumuz süreninazaltılması gerekiyor zaten 8 5 duran formatör ne kadardır bilmiyorum çoğu arkadaş durmuyor.

Yeni bakanın ise bize bakış açısı sizin ve benim düşüncelerimden çok uzakta maalesef. Bizlerin sözlerinin bir anlamı olmayacak.
 
Giriş bölümünün yarısını yaptım 8) diğer yarısı bittikten sonra da dersin amaçları ve üniteler olacak

ORTA ÖĞRETİM KURUMLARI
BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

GİRİŞ

Bilgi toplumunu oluşturan “bilmek” ve “topluluk” kavramlarını bir araya getiren en önemli etken, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerdir.
Bilgi, pozitif bilimlerin olmazsa olmaz anahtar kelimesi iken; iletişim ise, günümüz bilişim teknolojileri sayesinde, bilgiye ulaşmaktan öte, bilgiyi oluşturma süreçlerini de kapsamaktadır. Günümüzdeki teknolojik ilerlemeler sayesinde iletişim ağının daha da genişlemesinden de önemlisi, iletişimin çift yönlü olması, bilginin oluşturulması için önemli bir fırsattır.
Bilindiği gibi, eğer birey bilgiye tek yönlü olarak ulaşırsa, bunu kabullenmekten başka seçeneği pek kalmamış olur, ancak o bilginin oluştuğu süreçlere kendi etkisinin de olabilmesi sayesinde bilgiyi oluşturma sürecini gerçekleştirmiş olur.
Bu açıdan da bakıldığında; bilginin, kabullenilmesi gereken bir tartışılmaz gerçek olmasından ziyade, oluşturulması gereken bir olgu olduğu gereceği ne kadar doğru ise; günümüzdeki bilgi ve iletişim teknolojileriyle, öğretme-öğrenme etkinliklerinde bilgiye daha kolay ulaşmaktan ziyade, çift yönlü etkileşim ile bilginin yaratılması fırsatına kavuşulur.
Öğrencilerin bilgiyi oluşturma sürecinde aktif rol alabilmesi için sadece ortam koşullarının hazırlanması yetmemekle birlikte, çeşitli aktif öğrenme yöntem ve teknikleri de eğitim uzmanları tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntem ve tekniklerin belki de önemli ortak özelliklerinden biri de işbirlikçi çalışma ve proje çalışmasıdır. Artık günümüzdeki eğitim sistemimizde de proje çalışmaları, hemen hemen her ders ve kademe için öğretim programlarına eklenmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde proje çalışmalarının nasıl yürütülebileceğinin de sağlam temeller üzerinde ilerlemesi gerekliliği de Bilgi ve İletişim Teknolojileri öğretim programının oluşturulması ve uygulanmasını şart kılmıştır.
Öğrenciler Bilgi ve İletişim Teknolojisi dersi ile;
• Bilgiyi, salt doğru kabul edip, ulaşarak kabullenilmesi gereken bir meta olarak görmek yerine, aktif öğrenme süreçleri ile elde edebilme,
• İşbirlikçi öğrenme ve proje çalışmaları yapabilme,
• Farklı ortamlardaki çok çeşitli bilgilere hızlı şekilde ulaşarak analiz yeteneği geliştirme,
• Farklı ortamlar için bilgi ve iletişim teknolojilerini nasıl kullanacağını bilme,
becerilerini geliştirir.
 
Word, excel niye müfradatta olmamalı diyorsunuz şaşıyorum.
İşletme yetkilisi "bu çocuklar yeteri kadar bilgisayar görmüyorlar sanırım, excel bilgisi yetersiz" diyor muhasebe, büro ve hatta bilişim öğrencisi için, biz de ilköğretimde temel almadan geliyorlar demek zorunda kalıyoruz. Özellikle ilköğretimde wordü exceli, sunum programlarını öğrensin ki performans görevlerini bilgisayarda hazırlayabilsin. Nasıl olsa tablet bilgisayarları da olacak. Ödev verildikten belli bir süre sonra öğretmenine göndersin ödevini.

Özellikle böteli arkadaşlara sesleniyorum: Öğretmenlik mi, öğretim teknologluğu mu? Yoksa her ikisi de mi? Bir karar verin artık :!: Böyle ikilemde oldukça MEB'i çok daha iyi anlıyorum maalesef.
 
yuci81' Alıntı:
Word, excel niye müfradatta olmamalı diyorsunuz şaşıyorum.
İşletme yetkilisi "bu çocuklar yeteri kadar bilgisayar görmüyorlar sanırım, excel bilgisi yetersiz" diyor muhasebe, büro ve hatta bilişim öğrencisi için, biz de ilköğretimde temel almadan geliyorlar demek zorunda kalıyoruz. Özellikle ilköğretimde wordü exceli, sunum programlarını öğrensin ki performans görevlerini bilgisayarda hazırlayabilsin. Nasıl olsa tablet bilgisayarları da olacak. Ödev verildikten belli bir süre sonra öğretmenine göndersin ödevini.

Özellikle böteli arkadaşlara sesleniyorum: Öğretmenlik mi, öğretim teknologluğu mu? Yoksa her ikisi de mi? Bir karar verin artık :!: Böyle ikilemde oldukça MEB'i çok daha iyi anlıyorum maalesef.
yapılacak tüm işler zaten ofis programları üzerinden yapılacak. ben 5 sene ilköğretim 3 sene de lise öğretmenliği hayatımda, başlat programından wordun nasıl açılacağını yada çarpı ile programın nasıl kapatılacağını öğretmedim.
sizin daha iyi anlamanız için şöyle bir örnek vereyim, ilköğretim 1.sınıfta da türkçe dersi var, lise 4. sınıfta da edebiyat, dil anlatım vs. dersleri var. Word excel açma, yazı yazma gerçekten de okuma yazma gibi, bilen kişiye tekrar öğretmek tam bir işkence. Artık önemli olan, yazı yazmaktan sonra, roman okumak hikaye yazmak şiirden anlamak gibi, bizim de word exceli kullanarak proje ağırlıklı elle tutulur işler yapmamız lazım.

bahsettiğiniz ikilemde sizin görüşleriniz nelerdir ve benim bu ikilem için ortaya koyduğum çözüm önerime eleştirilerin nelerdir?
 
Aynı şeyden bahsediyoruz zaten :D

Ama temel bilgisayar okuryazarlığı için ders kesinlikle olmalı. Bazı arkadaşlarımız ders olmasın, formatörlük yapayım 9-15 saatlerimiz olsun diye diye bu hale geldi durum diyorum. Burada bir arkadaşımız formatörlüğün de öğretmenlik olduğunu üstüne basa basa söylüyor ve haklı elbette. Zaten valilikler formatör öğretmen olarak görevlendiriyor. Ama erken çıkayım diye üstüne vazife olmayan işleri yapıyoruz. (İdari işleri ister istemez ben de yaptım zamanında, ama ben formatör yan gelip yatıyor demesinler diye yaptım ve her seferinde bunun benim görevim olmadığını ayrıca belirttim idarecilere, idareciler de anlayışlıydı çoğunlukla, başka formatörlerin neler neler yaptıklarını da anlatıyorlardı, gerekli tepkiyi koyuyordum ben de, merak etmeyin. 3 yıllık ilköğretim öğretmenliğimde 4+2 ay formatör öğretmenlik yaptığımı ve 8-10 farklı derse girmek zorunda kaldığımı ayrıca belirteyim.)


oskur1' Alıntı:
yuci81' Alıntı:
Word, excel niye müfradatta olmamalı diyorsunuz şaşıyorum.
İşletme yetkilisi "bu çocuklar yeteri kadar bilgisayar görmüyorlar sanırım, excel bilgisi yetersiz" diyor muhasebe, büro ve hatta bilişim öğrencisi için, biz de ilköğretimde temel almadan geliyorlar demek zorunda kalıyoruz. Özellikle ilköğretimde wordü exceli, sunum programlarını öğrensin ki performans görevlerini bilgisayarda hazırlayabilsin. Nasıl olsa tablet bilgisayarları da olacak. Ödev verildikten belli bir süre sonra öğretmenine göndersin ödevini.

Özellikle böteli arkadaşlara sesleniyorum: Öğretmenlik mi, öğretim teknologluğu mu? Yoksa her ikisi de mi? Bir karar verin artık :!: Böyle ikilemde oldukça MEB'i çok daha iyi anlıyorum maalesef.
yapılacak tüm işler zaten ofis programları üzerinden yapılacak. ben 5 sene ilköğretim 3 sene de lise öğretmenliği hayatımda, başlat programından wordun nasıl açılacağını yada çarpı ile programın nasıl kapatılacağını öğretmedim.
sizin daha iyi anlamanız için şöyle bir örnek vereyim, ilköğretim 1.sınıfta da türkçe dersi var, lise 4. sınıfta da edebiyat, dil anlatım vs. dersleri var. Word excel açma, yazı yazma gerçekten de okuma yazma gibi, bilen kişiye tekrar öğretmek tam bir işkence. Artık önemli olan, yazı yazmaktan sonra, roman okumak hikaye yazmak şiirden anlamak gibi, bizim de word exceli kullanarak proje ağırlıklı elle tutulur işler yapmamız lazım.

bahsettiğiniz ikilemde sizin görüşleriniz nelerdir ve benim bu ikilem için ortaya koyduğum çözüm önerime eleştirilerin nelerdir?
 
oskur1' Alıntı:
Mesela bilişim teknolojileri öğretmeni 15 saat kadar derse girse, ve bu 15 saatte bu anlattığım şekilde keyifli bir öğretim programını yürütse, diğer 15 saatinde de, diğer dersleri için teknoloji rehberliği yapsa, artık zaten diğer dersler de projeye yönelmeye başladı.

Sonuç olarak bana sorulsa, rolümüz ne olmalı diye; Bilişim Teknolojileri ve Proje Rehber Öğretmeni olmayı isterim. Hem günün yarısında proje tabanlı teknoloji dersimi işlerim, hem de diğer yarısında, diğer derslerdeki projeler için teknoloji rehberliği yapsam. Benim idealim bu.

Evet, ilk konu ile ilgili benim görüşlerim bu şekilde. Umarım siz de değerli görüşlerinizi bu şekilde toparlayarak burada paylaşırsınız. Eğer üşenmeden bunu yaparsak sonuç alacağımıza eminim.


bende böyle düşünüyorum. çok iyi bir noktaya değinmişsiniz. olması gereken böyle.
 
Arkadaşlar, ısrarla söylüyorum, bilgi ve iletişim tek. dersi ile proje hazırlama dersi programları güzel bir şekilde bütünleştirilebilir ve hiç kimse de bu dersin gereksizliğinden bahsedemez.

Ortaöğretim Bilgi ve İletişim Teknolojileri Dersi Öğretim Programı : http://ttkb.meb.gov.tr/program.aspx?islem=1&kno=54
Ortaöğretim Proje Hazırlama Dersi Öğretim Programı : http://ttkb.meb.gov.tr/program.aspx?islem=1&kno=89

lütfen inceleyiniz.

az önce bakan dinçer bizi kastederek bu tavsiyede bulundu.
tek ses olup da bakanlığa ve ttkb ye bastırsak sonuç alınır ama açıkçası ümidim her geçen gün azalıyor.
 
Geri
Üst