Mühim Olan İnsanlık Değil Kariyermiş (!)

Kodla Büyü

mavi06

Üye
Mesajlar
7
Bir süredir önemli bir kurumda bir seminer çalışması içindeydim. Normal öğretmen olarak birkaç kişiydik ve diğerlerinin tamamı akademisyendi. Ve bu çalışma hayata bakışımı değiştirdi. Ne kadar safiyane bir yaşam sürdürdüğümü, mühim olan insanlık nidalarıyla saf saf ortada dolandığımı, ama gerçeklerin öğle olmadığını bana gösterdi. Bir kurtlar sofrasıydı sanki. İnsanlara verilen değerin onların yayınlarıyla, akademik kariyerleriyle ve isminin önündeki kelimelerle ölçüldüğünü sanki anlattı. Biz orda ezikleri oynadık. Kimse bizle ilgilenmedi, yüzümüze bile bakan olmadı. Okulda onlarca işin içinde olan ve aşkla çalışan ben orda kendimi küçülmüş hissettim. Ve akademik dünyayla aramdaki uçurumun korkutucu düzeyde büyük olduğunu sezdim. Hatta öğretmenlerden biri yüksek lisans yapıyorum diye o da havaya girdi ve bizi salladı.
Evet belki suç benim. Cahilin tekiyim. Niye yüksek lisans yapmadım ki, niye biyerde yayınlanmış bir makalem yok ki? Niye bunları önemsemeyip, daha iyi bir insan olma adına durmadan kitap okuyorum ki? Niye şiirler yazıyorum ki? Daha iyi bir insan olsan sana ne faydası olacak? Bir yerde mi yayınlanacak? Adamlar soludukları havadan bir çıkar elde etme amacındalar. Acaba bu havayı sıkarda bundan bi makale ya da doktora tezime bir sayfa ekleyebilir miyim diye. Bunlar bende yokken ne işim var orda? Bilemiyorum dostlar ama insanın değerini ve kabullenirliğini insanlığından, ahlaki seviyesinden çok dünya başarılarından ölçen ve buna göre değerlendiren bir sistem hızlı bir şekilde yükselmiş. Böyle olmasaydı ben onca insanın içinde ıssızlığı hissetmezdim. Herkes birbirini kabullenirdi. Kimse kimsenin kariyerine vs.sine bakmazdı. Ürküttü beni. Buna ilim de diyemiyorum. Zira bir insanın yüreğine dokunmadan yapılanların değerli olduğunu düşünemiyorum.
 
Türkiye de bu böyledir başka yerde böyle olduğunu sanmıyorum. Boş verin "eğitim cahilliği alır eşeklik baki kalır".
 
işte ben akademik dünyaya bu yüzden uzağım ve bu yüzden sevemiyorum. adamlar kendini birşey zannediyor. narsistlik almış başını gitmiş. bu ne arkadaş nesiniz siz? siz de benim gibi öleceksiniz, ne artınız var? 2 tane makale yazdınız diye adam mı oldunuz? Bi arkadaşım anlatmıştı bu makale denilen şey de yurtdışından ordan burdan alınıp derleme yapıyorlarmış yani aslında yine ürettikleri birşey yok
 
Boş verin hocam her koyun kendi bacağından asılır. Akademisyen olup kariyeri ile gurur duyanların ne kadarının oraya hak ederek geldiği şüpheli. Yurtiçinde al-takke ver sağdan soldan aşırma bilgilerle binlerce makale tez yazılır, eğitim-seminer-çalıştay adı altında turistik gezilere çıkılır. Uluslarası camiada ise bunların çok azı kabul görür.

En basit YL öğrencisi ya da Araştırma görevlisi olabilmeniz için bile çok sağlam torpiller lazım. Yine bölümdeki jüri ile aranız iyi değilse ne kadar doğru hazırlarsanız hazırlayın teziniz kabul edilmiyor. Liyakatsiz ve yetersiz insanlara yer verildiği için Yüksek öğretimde de bir ilerleme olmuyor. Birileri torpille geldiği yerde akademisyenim deyip hava atıyor.
 
yaklaşık olarak bende buna benzer duygular içerisindeyim. söylediğin sözün, mesleğine kariyerine dayına göre tartılıp ciddiye alınması guruma dokunuyor. akademisyenler genelde birbirlerini yerler, prof.lere büyük hocalara yalakalık yarışı yaparlar. bu düzenin içinde gerçek bilim insanı çıkmasını beklemekte hatadır. bilimden, sorgulamadan uzak insanlar, sadece dayıları oldukları için oralardalar. 300-500 kişiyle yaptıkları uyduruktan sosyal bilimler çalışmaları, yl ve doktora tezlerini evirip, çevirip yazılan makalelerle yükselen insanların, bilimden çok uzak olduğunu düşünüyorum.

malesef ülkemizde 2. ve 3. sınıf üniversitelerde bilim adına zerre bir çalışma (özellikle sosyal bilimlerde) yapılmadığı kanaatindeyim.
 
İlçede yayınlanan okul gazetesinde benim de makalem var ne olacak ki hiç havaya girdim mi? hayırrrr :p

Hocam o isimleri not edin bir kenara, yakında bir anket için "değerli meslektaşlarım yardımınıza ihtiyacım var, 5 dakikanızı ayırıp makaleyi...." diye başlayan bir cümle kurar merak etmeyim :mrgreen:
İntikam soğuk yenir, Zalimin zulmündense mazlumun intikamı daha şiddetli olur, ne alakası varsa bu yazdıklarımın konuyla birden intikam ateşi sardı galiba :puhaha:
 
hocam ben de bu yıl yüksek lisansa başladım. öğretmen olduğumu bile bile haftanın 4 günü gündüz saatlerine ders koydular. bir çok hocadan ricacı oldum biraz daha kolaylık göstermeleri için. sen bilirsin gelirsen gelirsin gelmessen bırak dediler. zaten daha kayıt esnasında bi afra bi tafra. ben de gitmiyorum artık.
 
yıllar önce yaptığım çalışmayı ünv de de prof yar doç olan dört kişi değerlendirmiş ve bunu sen yapmış olamazsın hangi internet sitesinden aldın diyecek kadar küstahça laf söylemişlerdi tabi bende aynı güzellikle cevap verince olan bana oldu. bizim üniversitelerde üretilen hiç bir şey yok. sağdan soldan alıntı yaparak makale yayınlamak akademsiyenlik kahramanlığı değildir. hiç duydunumuz mu ünv dede uluslar arası bir şey yaptıklarını.
 
Burda yrd.docentler kanadada bir universitede asistan ayarindadir.uretseydik pkkyi da temizlerdik isletim sistemi de yazardik.
 
valla arkadaşlar bizim okul ortamlarımız hepsinden güzel ben iyice soğudum bu üniversitelerden
 
yurt dışının da Türkiye den hiç bir farkı yok hocam merak etmeyin. bizzat şahit oldum. Amacı bilim ve üretmek olmayan insanlar her yerde aynı, ister akademisyen olsun ister öğretmen. ister Türkiye de ister başka ülkelerde. kendilerine bir makam bir unvan verilmeye görsün. tabi bunların dışında gerçekten de işini yapan akademisyenler de var onların da hakkını yememek lazım...
 
Biz yüksek lisans yaptık, makale yazdık, sempozyumlara katıldık da ne oluyor :) Ne MEB adam yerine koyuyor, ne bişi :) MEB'deki durumu zaten biliyorsunuz. Hakkımız olan uzman unvanı için 2 yıldır mahkeme bekliyoruz. Öbür tarafta da bi sempozyumda biriyle tanışınca "Siz hangi üniversitedensiniz?" dedikleri zaman "MEB'de öğretmeniz" derseniz çoğu hıı deyip uzaklaşıyor :) Öyle olmayanı da var ama olanlar daha fazla tabii ki.
 
yardımcı doçentlik akademik bir ünvan değildir aslında. araştırma görevlisine idari işler ve dersler verebilmek için ülkemizde uydurulmuş bir ünvandır. aynı askerlik gibi akademisyenlikte. herkes alttakini ezer. haliyle üretim olmaz.
 
mavi06' Alıntı:
işte ben akademik dünyaya bu yüzden uzağım ve bu yüzden sevemiyorum. adamlar kendini birşey zannediyor. narsistlik almış başını gitmiş. bu ne arkadaş nesiniz siz? siz de benim gibi öleceksiniz, ne artınız var? 2 tane makale yazdınız diye adam mı oldunuz? Bi arkadaşım anlatmıştı bu makale denilen şey de yurtdışından ordan burdan alınıp derleme yapıyorlarmış yani aslında yine ürettikleri birşey yok

olur mu hocam, tabiki ölünce de artısı var.

mezar taşına Prof.dr yazdıran var :sleep:
 
Bizim üniversitelerde bilim tavşanın doktora tezi yazmasına benziyor :)
Birinci Perde


Bir tavşan önüne bir daktilo almış ve tak tuk tak tuk bir şeyler yazıyor.

Oradan geçen bir tilki sormuş:
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi yazıyorum.
- Ya öyle mi, çok güzel; ne hakkında.
- Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında.
- Yok canim.. Olur mu öyle şey hiç tavşanlar tilki yerler mi?
- Olur canim.. Gel istersen sana ispat edeyim.
Beraberce tavşanın yuvasına girerler biraz sonra tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun
başına geçer tak tuk bir şeyler yazmaya devam eder.

Az sonra oradan geçen bir kurt tavşanı görür.
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi.
- Ne hakkında?- Tavşanların kurtları yemesi hakkında.
- Yayınlamayı düşünmüyorsun her halde.. Buna kim inanır?
- İnanmaz mi?.. Gel istersen göstereyim.
Yine beraberce yuvaya girerler tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar.

İkinci Perde

Tavşanın yuvasının içi. Bir köşede tilkinin kemikleri, bir köşede kurdun kemikleri. Bir başka köşede bir aslan kürdanla dişlerini temizliyor.

Sonuç ve Anafikir

Doktora tezi yapmak için tezin önemi yoktur, konunun da önemi yoktur; önemli olan tez danışmanıdır..
 
fahrican' Alıntı:
Bizim üniversitelerde bilim tavşanın doktora tezi yazmasına benziyor :)
Birinci Perde


Bir tavşan önüne bir daktilo almış ve tak tuk tak tuk bir şeyler yazıyor.

Oradan geçen bir tilki sormuş:
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi yazıyorum.
- Ya öyle mi, çok güzel; ne hakkında.
- Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında.
- Yok canim.. Olur mu öyle şey hiç tavşanlar tilki yerler mi?
- Olur canim.. Gel istersen sana ispat edeyim.
Beraberce tavşanın yuvasına girerler biraz sonra tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun
başına geçer tak tuk bir şeyler yazmaya devam eder.

Az sonra oradan geçen bir kurt tavşanı görür.
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi.
- Ne hakkında?- Tavşanların kurtları yemesi hakkında.
- Yayınlamayı düşünmüyorsun her halde.. Buna kim inanır?
- İnanmaz mi?.. Gel istersen göstereyim.
Yine beraberce yuvaya girerler tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar.

İkinci Perde

Tavşanın yuvasının içi. Bir köşede tilkinin kemikleri, bir köşede kurdun kemikleri. Bir başka köşede bir aslan kürdanla dişlerini temizliyor.

Sonuç ve Anafikir

Doktora tezi yapmak için tezin önemi yoktur, konunun da önemi yoktur; önemli olan tez danışmanıdır..
:alkis: :alkis:
 
Maalesef üniversitede okurken hocalar (hoca demeye bin şahit lazım) yüzünden resmen soğudum üniversiteden. Mezun olalı yıllar oldu hâla böte diplomamı bile almadım, bu gidişlede almayacağım. Girmek bile istemiyorum üniversiteye. Meşhur din düşmanlarının olduğu üniversite tabi, işleri güçleri; laiklik, baş örtüsü, cemaatler. Üretim sıfır, birde sapık tiplilerde vardı, neler duyuyorduk o zamanlar, not için hocalarla beraber olanlar, zaten bir kısmıda medyada patlak vermişti. Şimdi biraz daha düzelmiştir sanırım.

Ama yüksek yapmadığıma pişmanmıyım, kesinlikle.
 
Şimdi bilim insanları 2 türdür Hocam genelde karşılaşılan türü ile alakadar olmuşsunuz.

1. İlk tür için önemli olan Kariyerdir. Oturduğu koltuktur. Bulunduğu konuma yalakalık ve çanta taşıma ile gelmiştir. Önem verdikleri maaşı ve ünvanıdır. Üretim oranları düşük ses çıkarma oranları yüksektir.
2. İkinci tür nadir bulunur. Doğal bir yeteneği vardır. Öğrenme heveslisidirler. Yurtdışı ülkelerinden genelde burs kazanırlar veya vatandaşlık daveti alırlar.


Hocam niye şaşırıyorsunuz Türkiye'de şimdi olmadık bir sürü üniversite var. Hangisinde bilim ve teknoloji üretiliyor.
 
Üniversiteler aile çiftliği. Karı-koca aynı yerde akademisyen olanları normal karşılarız çalışırken tanışıp evlenmişlerdir. Fakat aynı kişinin kızı-oğlu, gelini-damadı , kardeşi, yeğeni , kuzeni ... de başka üniversitede lisans okuyup akrabalarının olduğu yerde akademisyen olabiliyorsa bir araştırmak lazım . Personel listelerine göz atılınca bir sürü ortak soyisim çıkıyor. Zeki ve başarılı olmada genetik çok önemli bir faktör anlaşılan.

Gariban asistanlar bol bol prof. doç. yar. doç ların yerine derse giriyor. Ücreti hocası alırken sesini çıkartamıyor. Ne de olsa tez danışmanı ya da zorunlu bir dersinin hocası karşı gelse dersten geçemeyecek ya da tezi yanacak.

serkanaytekin' Alıntı:
Üretim sıfır, birde sapık tiplilerde vardı, neler duyuyorduk o zamanlar, not için hocalarla beraber olanlar, zaten bir kısmıda medyada patlak vermişti. Şimdi biraz daha düzelmiştir sanırım.
Bu olaylar lisansüstünde daha yaygın. Öğretim üyesinin odasında tek öğrenciye özel yapılan tez çalışmaları, başka bir şehirde bir kaç gün süren, otelde kalınan sempozyum , seminer, çalıştaylar derken bir sürü uygunsuz durum yaşanabiliyor.
 
ülkemizde üniversitede görev yapmak ne hikmetse sanki milletvekili seçilmek gibi birşey.Yetenekli meraklı adamları eliyorlar arkası olanlar üniversiteye yerleşiyor.mesela ben yerleşemedim ve bundan sonra da yerleşmek istemiyorum yüksek lisans da yapmayacağım.Biraz menuye programcılık katacağım.Ama büyük oranda animasyon 3d tasarım çalışıp önce türkiye sonra yabancı bir ülkede oyun şirketinde çalışmak isterim.Şebeklerle kağıt parçalarıyla geçirilecek vaktim yok
 
benim hiçbir zaman akademik kariyer aklımız ucundan bile geçmedi. üniversitede son sene sevdiğim bir hoca teklif bile etti ama kibarca geri çevirmiştim. belki başkalarına garip gelebilir ama üniversitelerin saçma sapan çekişmelerine, angaryalarına beni kullanmalarına izin vermek istemedim. Her zaman aklımda bir aile kursam çocuklarım olsa tüm boş vakitlerimi onlara ayırsam diye hayal ederdim. Allah'ıma bin şükür istediğim oldu. Vaktimi kariyer uğruna ailemden ayrı geçireceksem varsın eksik olsun. Ben hayatımdan çok memnunum. Onlar beni kıskansınlar.
 
benim kardeş mülakata girdi bayağı zorlamışlar sorularla...bizimki odadan çıkarken şu konuşmalar yapılıyormuş:sırada bayan polis var acaba ne sorsak ki?
 
Bu devirde çocuğunu ya uçak pilotu yapacaksın yada yabancı bir ülkede bilgisayar mühendisi olarak çalıştıracaksın veyahut küçük bir kasabada doktor olacak.Ben bu üçünü bilirim diğerlerini tanımam.Başka birşeye gerek olmayacak
 
Geri
Üst