Meb'in ve Bilgisayar Öğretmenlerinin Bilişim Anlayışı

Kodla Büyü
Algoritma dersi için lab ihtiyacı yok. Öte yandan, ders yokken lab istemek saçma. Önce ders olmalı ki bt sınıfının bir anlamı olsun.
 
Algoritma dersi için lab ihtiyacı yok. Öte yandan, ders yokken lab istemek saçma. Önce ders olmalı ki bt sınıfının bir anlamı olsun.
ders yoksa lab yok, lab yoksa ders yok. bu sarmal bizi kurtarmaz.

ortaokul ve hatta bilişim bölümü haricindeki bir öğrencinin tek başına algoritma diye bir ders görmesine gerek yok. Yok analitik düşünecekmiş vs. bunun için "Düşünce becerileri" diye seçmeli dersi çoktan bakanlık düşündü ve yaptı, artı analitik düşünme matematik olmadan olmaz, iyi bizim derslere matematikçiler girsin o zaman. Neyse konuyu dağıtmayım. Algoritmayı uygulama yapmadan göstermek matematikte 4 işlemi öğrettikten sonra problemlerde bunu kullanmamaya benziyor bence. Yeteri kadar lab olmadığından yani uygulama yapılamadığından boşuna "bilgisayarsız kodlama" diye etkinlik çıkarmadılar, çünkü kodlama (hiç sevmiyorum bu kelimeyi, biz yıllarca programlama dedik, birileri çıktı, coding'i kodlama diye uydurdu, programlamanın nesi var) uygulama yapılmadan kodla-MA oluyor. Üniversitede algoritma dersimiz vardı, dersi labta işlerdik ve hocamız algoritmaların kodlarını da yazdırırdı, yani sadece sözde dille yazmak yeterli gelmezdi ki doğrusu da bu. Eğer çocuk bir şey üretecekse bunu uygulamadan üretemez, bilgisayar bilimleri uygulama yapılmadan öğrenilemez. Algoritma koda yani uygulamaya dökülmezse sadece teorik olarak kalır. Biz yeni mezun mühendislerden çok iyi teorik bilgileri olduğunu ama uygulamada problemleri olduğunu söyleyip yazmıyor muyuz, okumuyor muyuz? Sözün özü, uygulamasız bir algoritma dersi ya da bilgisayar bilimlerinin herhangi bir dersi topal kalmış demektir.
 
  • Beğen
Tepkiler: omd
Öncelikle lab olmadan "bilgisayar bilimleri" uygulamasız kalır, o yüzden ders beklemeyin, yeni binlerce lab kurulmasını hiç beklemeyin. Fatih projesi başlayalı kaç sene oldu hala ilkokullarda etkileşimli tahta yok. Benim okulumda ilkokul misafir kendi binaları yapılana kadar, öğretmenler öyle bir sevindilerki tahta olduğu için, gidecekleri zaman da üzülecekler.

Labı olmayan bir "bilgisayar bilimleri" dersleri öğretmene zulümdür. Öğretmen uygulama yaptıramadıktan sonra anlatılanlar havada kalıyor. Labsız yani bilgisayarsız bilgisayar bilimleri dersleri olmaz, olamaz. Bilgisayar demek uygulama demektir, uygulamasız ne yapayım ben o dersi, açık öğetimin temel bilgi teknolojileri dersi gibi bir şey olur, ezberle ezberle geç, e hani uygulama?

Bizim bakanlığımız yazılıma önem veriyorsa "Bilişim Teknolojileri" Alanını fen liselerine, kalbur üstü anadolu liselerine açar. Bu alanın hitap ettiği kitle burada. Ama biz elekten elenmiş çocuklara programlama öğretmeye çalışıyoruz meslek liselerinde. Anadolu mesleklere sınavla öğrenci alınca biraz iyi öğrenci oluyordu, şimdi onu da çoğu yerde kaldırınca bilişim öğrencileri iyice kötüleşti. Her geçen sene de kötüye gidiyor. Bunu yaptığım programlama sınavlarının sınıf ortalamasından çok net görebiliyorduk, ama bundan haberi olan bakanlık nerede?

ders yoksa lab yok, lab yoksa ders yok. bu sarmal bizi kurtarmaz.

ortaokul ve hatta bilişim bölümü haricindeki bir öğrencinin tek başına algoritma diye bir ders görmesine gerek yok. Yok analitik düşünecekmiş vs. bunun için "Düşünce becerileri" diye seçmeli dersi çoktan bakanlık düşündü ve yaptı, artı analitik düşünme matematik olmadan olmaz, iyi bizim derslere matematikçiler girsin o zaman. Neyse konuyu dağıtmayım. Algoritmayı uygulama yapmadan göstermek matematikte 4 işlemi öğrettikten sonra problemlerde bunu kullanmamaya benziyor bence. Yeteri kadar lab olmadığından yani uygulama yapılamadığından boşuna "bilgisayarsız kodlama" diye etkinlik çıkarmadılar, çünkü kodlama (hiç sevmiyorum bu kelimeyi, biz yıllarca programlama dedik, birileri çıktı, coding'i kodlama diye uydurdu, programlamanın nesi var) uygulama yapılmadan kodla-MA oluyor. Üniversitede algoritma dersimiz vardı, dersi labta işlerdik ve hocamız algoritmaların kodlarını da yazdırırdı, yani sadece sözde dille yazmak yeterli gelmezdi ki doğrusu da bu. Eğer çocuk bir şey üretecekse bunu uygulamadan üretemez, bilgisayar bilimleri uygulama yapılmadan öğrenilemez. Algoritma koda yani uygulamaya dökülmezse sadece teorik olarak kalır. Biz yeni mezun mühendislerden çok iyi teorik bilgileri olduğunu ama uygulamada problemleri olduğunu söyleyip yazmıyor muyuz, okumuyor muyuz? Sözün özü, uygulamasız bir algoritma dersi ya da bilgisayar bilimlerinin herhangi bir dersi topal kalmış demektir.

Hocam problemlere mükemmelliyetçi bir şekilde yaklaşınca "ne yarım ekmek yiyoruz, ne bir ekmekten vazgeçiyoruz" durumuna düşüyoruz. Dahası ya hep ya hiç kafasıyla "mükemmel eğitim olmayacaksa hiç gerek yok" dediğimizde, yanlış yönde ilerlemeye başlıyoruz. Bu yüzden önce yanlış yolda ilerlemeyi bırakalım, yönümüzü doğrultalım.

Bu dersin rotası bilgisayar bilimleridir, yazılımdır. Ortaokuldan lise son sınıfa kadar da ders gelmesi gerekir. Ne yapılacaksa bu doğrultuda yapılması gerek. Üstelik dersi olması gerektiği gibi bilgisayar bilimleri-yazılım eksenine almanın, ortaokuldan lise son sınıfa kadar ders gelmesinin devlete herhangi bir maliyeti yok. Önce buna odaklanmak gerek.

Bu noktadan sonra liselerden başlayarak lab'ı olmayan okullara lab kurulmaya başlanabilir. 2 tane akıllı tahta maliyetine 20 tane raspberry pi 8gb+monitör+klavye+fare alınır yahu. Lab maliyetleri düşüyor. Evet fen liseleri ve kalbur üstü anadolu liselerinden başlanabilir. Bu da bir şeydir. Daha sonra ortaokullarda 7 ve 8. sınıfların uygulama yapabilmesi için ortaokullara geçilebilir. Ama olması gereken, ortaokuldan lise son sınıfa kadar(sözelciler hariç) haftada en az 3 saat bilgisayar bilimleri dersi gelmesi, bunun yanı sıra liselerde yazılım geliştirme, oyun geliştirme gibi seçmeli dersler gelmesidir.

Bilgisayar bilimleri demek uygulama demek değil. Olaya yanlış bakıyorsunuz. Ezberlenecek bir şey hiç değil bu. O kadar güzel ve ufuk açıcı algoritma soruları var ki. Teorik olması, ezberlenmesi gereken bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Matematik de tamamen teoriktir, insan zihnindedir ve onu da ezberlemiyoruz. Matematiği ne kadar derinlemesine öğrenirsek kavramlar üzerinde o kadar düşünme becerisi kazanıyoruz. Matematiğin uygulamasına zaten mühendislik deniyor. Bu yüzden matematik nasıl her öğrenciye veriliyorsa bilgisayar bilimleri de her öğrenciye verilmeli. Ama korkarım ki biz robotik, 3d yazıcı vs. gibi konularla haşır neşir oldukça, branşı araçların kullanımını anlatmaya indirgedikçe veya bu jenerasyona verilmesi tamamen gereksiz olan genel kültür konularına yoğunlaştıkça, bilgisayar bilimleri alanı da matematikçilere kalacak. 5-6. sınıf çocuklarına arduino ile robot yaptıracağız, 3d yazıcı ile baskı yaptıracağız derken rotadan saptıkça sapıyoruz. Btr gibi görevlerle vakit kaybediyoruz. Oysa bu ülkenin yazılım trenini kaçırma lüksü yok.

Meslek liselerinin durumuna katılıyorum. Gönül ister ki meslek liseleri canlansın. Bilişim alanının her yönüyle verilmesi gereken yer meslek liseleri. Ancak bilgisayar bilimleri tarafı fen liseleri, anadolu liseleri, ortaokullarda vs. verilebilir. Varsın lab'ı olmayan liselere lab kurulana kadar birkaç sene topal kalsın. En azından doğru yönde ilerlenmiş olur, doğru yolda adım atılmış olur.

Bunun yanısıra Türkiye'deki Bilgisayar Mühendisliği eğitimi(CE-Computer Engineering) ABD veya Avrupa'daki üniversitelerdeki Bilgisayar Bilimleri(CS-Computer Science) eğitimine tekabül ediyor. Bilgisayar Bilimleri'nin temel tanımı "bilgiyi işlemenin ve hesap yapmanın kuramsal temellerini incelemektir". Yani bilgisayar bilimleri tanımı gereği zaten teorik. Bilgiyi işleyen ve hesap yapan sistemler geliştirmek, yani bilgisayar sistemleri inşa etmek daha çok mühendislik tarafında kalıyor. Ancak tr'de bilgisayar mühendisliği bölümlerinde işin elektronik kısmı da daha az veriliyor. Bilgisayar Müh. mezunlarının algoritma tarafının güçlü olup, uygulama taraflarının zayıf olmasının sebebi biraz da bu.

Konumuz değil ama üniversitelerin hali de ortada. Size yemin ederim, çoğu meslek lisesi öğretmeni, üniversite hocalarından daha iyi eğitim verir. Utanmasalar vallahi frontpage ile web tasarım anlatacak hocalar var üniversitelerde. Nosql nedir bilmeyen hocalar var. Güncel teknolojilerin hiçbirini takip etmiyorlar ve liyakat sahibi de değiller. Mühendislik öğrencilerinden dinliyoruz bunları. Çok az üniversite hocası gerçekten iyi. Meslek liselerindeki öğrenci kalitesi düşürülmemiş olsaydı, çok daha iyi öğrenciler yetiştirilebileceğine de eminim.
 
Son düzenleme:
Hocam problemlere mükemmelliyetçi bir şekilde yaklaşınca "ne yarım ekmek yiyoruz, ne bir ekmekten vazgeçiyoruz" durumuna düşüyoruz. Dahası ya hep ya hiç kafasıyla "mükemmel eğitim olmayacaksa hiç gerek yok" dediğimizde, yanlış yönde ilerlemeye başlıyoruz. Bu yüzden önce yanlış yolda ilerlemeyi bırakalım, yönümüzü doğrultalım.

Bu dersin rotası bilgisayar bilimleridir, yazılımdır. Ortaokuldan lise son sınıfa kadar da ders gelmesi gerekir. Ne yapılacaksa bu doğrultuda yapılması gerek. Üstelik dersi olması gerektiği gibi bilgisayar bilimleri-yazılım eksenine almanın, ortaokuldan lise son sınıfa kadar ders gelmesinin devlete herhangi bir maliyeti yok. Önce buna odaklanmak gerek.

Bu noktadan sonra liselerden başlayarak lab'ı olmayan okullara lab kurulmaya başlanabilir. 2 tane akıllı tahta maliyetine 20 tane raspberry pi 8gb+monitör+klavye+fare alınır yahu. Lab maliyetleri düşüyor. Evet fen liseleri ve kalbur üstü anadolu liselerinden başlanabilir. Bu da bir şeydir. Daha sonra ortaokullarda 7 ve 8. sınıfların uygulama yapabilmesi için ortaokullara geçilebilir. Ama olması gereken, ortaokuldan lise son sınıfa kadar(sözelciler hariç) haftada en az 3 saat bilgisayar bilimleri dersi gelmesi, bunun yanı sıra liselerde yazılım geliştirme, oyun geliştirme gibi seçmeli dersler gelmesidir.

Bilgisayar bilimleri demek uygulama demek değil. Olaya yanlış bakıyorsunuz. Ezberlenecek bir şey hiç değil bu. O kadar güzel ve ufuk açıcı algoritma soruları var ki. Teorik olması, ezberlenmesi gereken bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Matematik de tamamen teoriktir, insan zihnindedir ve onu da ezberlemiyoruz. Matematiği ne kadar derinlemesine öğrenirsek kavramlar üzerinde o kadar düşünme becerisi kazanıyoruz. Matematiğin uygulamasına zaten mühendislik deniyor. Bu yüzden matematik nasıl her öğrenciye veriliyorsa bilgisayar bilimleri de her öğrenciye verilmeli. Ama korkarım ki biz robotik, 3d yazıcı vs. gibi konularla haşır neşir oldukça, branşı araçların kullanımını anlatmaya indirgedikçe veya bu jenerasyona verilmesi tamamen gereksiz olan genel kültür konularına yoğunlaştıkça, bilgisayar bilimleri alanı da matematikçilere kalacak. 5-6. sınıf çocuklarına arduino ile robot yaptıracağız, 3d yazıcı ile baskı yaptıracağız derken rotadan saptıkça sapıyoruz. Btr gibi görevlerle vakit kaybediyoruz. Oysa bu ülkenin yazılım trenini kaçırma lüksü yok.

Meslek liselerinin durumuna katılıyorum. Gönül ister ki meslek liseleri canlansın. Bilişim alanının her yönüyle verilmesi gereken yer meslek liseleri. Ancak bilgisayar bilimleri tarafı fen liseleri, anadolu liseleri, ortaokullarda vs. verilebilir. Varsın lab'ı olmayan liselere lab kurulana kadar birkaç sene topal kalsın. En azından doğru yönde ilerlenmiş olur, doğru yolda adım atılmış olur.

Bunun yanısıra Türkiye'deki Bilgisayar Mühendisliği eğitimi(CE-Computer Engineering) ABD veya Avrupa'daki üniversitelerdeki Bilgisayar Bilimleri(CS-Computer Science) eğitimine tekabül ediyor. Bilgisayar Bilimleri'nin temel tanımı "bilgiyi işlemenin ve hesap yapmanın kuramsal temellerini incelemektir". Yani bilgisayar bilimleri tanımı gereği zaten teorik. Bilgiyi işleyen ve hesap yapan sistemler geliştirmek, yani bilgisayar sistemleri inşa etmek daha çok mühendislik tarafında kalıyor. Ancak tr'de bilgisayar mühendisliği bölümlerinde işin elektronik kısmı da daha az veriliyor. Bilgisayar Müh. mezunlarının algoritma tarafının güçlü olup, uygulama taraflarının zayıf olmasının sebebi biraz da bu.

Konumuz değil ama üniversitelerin hali de ortada. Size yemin ederim, çoğu meslek lisesi öğretmeni, üniversite hocalarından daha iyi eğitim verir. Utanmasalar vallahi frontpage ile web tasarım anlatacak hocalar var üniversitelerde. Nosql nedir bilmeyen hocalar var. Güncel teknolojilerin hiçbirini takip etmiyorlar ve liyakat sahibi de değiller. Mühendislik öğrencilerinden dinliyoruz bunları. Çok az üniversite hocası gerçekten iyi. Meslek liselerindeki öğrenci kalitesi düşürülmemiş olsaydı, çok daha iyi öğrenciler yetiştirilebileceğine de eminim.

Biz neyi tartışıyoruz anlamıyorum. Örneğin 6. sınıf müfredatında excel var, ben geçen dönem çocuklara gösterdim, emin olun hiçbiri şu an bir şey bilmiyor (bir kişi hariç, o da gayretli, meraklı bir çocuk) çünkü uygulama yapacak öğrenci yok, ben uygulama yaptım, onlar seyretti. Seyretti çünkü bilgisayarı olan bile 2-3 defa ofisin nasıl kurulacağını anlattığım, ofis kurulum bağlantısını paylaştığım halde bir öğrenci hariç kuran olmadı, çoğunluk öğrenci zaten ya tabletle ya telefonla, tabi canlı derse girenleri bahsediyorum. Şimdi ben teorik anlattım, ebada bir şeyler paylaştım teorik konu ile ilgili ama iş uygulamaya gelince şu anki uzaktan eğitim şartları dolayısıyla yeterli öğretim yapamadım. Ama normal zaman olsaydı çocuk temel düzeyde de olsa bir şeyler uygulayacaktı. Teorik konular pratiğe dökülmezse hani o öğrencilerin hep sorduğu soru var ya "hocam bu konu günlük hayatta ne işimize yarayacak" işte bu soruya cevap verilmemiş olur. Elbette bilgisayar bilimleri sadece uygulama değildir, sadece teori de değildir.

Sayısal bölüm öğrencisinin her sınıfta nasıl edebiyat dersi görmesi saçmaysa matematiği kıt olan öğrencinin de bilgisayar bilimi derslerini her sınıfta görmesi gereksizdir. Ama öğrencilerin tamamı temel bilgisayar bilgisini görmeli ki zaten ortaokuldaki yani 5 ve 6daki dersler bir nebze yetiyor. Bir nebze diyorum çünkü, algoritma konusu 5. sınıf çocuğuna uygun değil, bu dersler 5 ve 8. sınıflarda olması bence daha uygun, 5. sınıfta temel bilgisayar becerisi, paint gibi basit görsel işleme, word gibi kelime işlemci, 8. sınıfta ise algoritma ve daha sonra bir dilde kod yazma. Bakın 5 ve 6daki konularda hep uygulama da var, uygulama olmadan o konular havada kalır, uygulama yapılmayan o konularda müfredat amaçlarına uğraşılamaz.
 
  • Beğen
Tepkiler: omd
bende 2004 mezunuyum. 2008 den beri de çalışıyorum. Maalesef bizim branş her sene benzer sıkıntıları yaşıyor, bu gidişle yaşayacakta. Ülkemizde tüm öğrenciler ve okul idareleri sınav odaklı çalıştığı için sadece biz değil birkaç branş daha sadece ders doldurmakla yükümlü olabiliyoruz. Okuldaki temel görevlerimiz ve bizden beklentilerin çoğu ders alanımız dışında. Hala 5 ve 6. sınıflarda öğrenciye dağıtılan bir kitabımız yok. Laboratuvar zaten yok. Türkçe dersi işler gibi bilişim dersi işliyoruz. Ekipman yok. Bir şekilde uğraşıp 5 ve 6. sınıflara bir şeyler öğrettim derken öğrenci elimizden uçup gidiyor. Sürekli yarışmalara katılma baskısı da cabası. Dersimize bakış açısı değişmedikten sonra bir şey değişmesini beklemek hayalcilik oluyor.
Hep umuyoruz düzelmesi için. Umarız düzelir...
 
Biz neyi tartışıyoruz anlamıyorum. Örneğin 6. sınıf müfredatında excel var, ben geçen dönem çocuklara gösterdim, emin olun hiçbiri şu an bir şey bilmiyor (bir kişi hariç, o da gayretli, meraklı bir çocuk) çünkü uygulama yapacak öğrenci yok, ben uygulama yaptım, onlar seyretti. Seyretti çünkü bilgisayarı olan bile 2-3 defa ofisin nasıl kurulacağını anlattığım, ofis kurulum bağlantısını paylaştığım halde bir öğrenci hariç kuran olmadı, çoğunluk öğrenci zaten ya tabletle ya telefonla, tabi canlı derse girenleri bahsediyorum. Şimdi ben teorik anlattım, ebada bir şeyler paylaştım teorik konu ile ilgili ama iş uygulamaya gelince şu anki uzaktan eğitim şartları dolayısıyla yeterli öğretim yapamadım. Ama normal zaman olsaydı çocuk temel düzeyde de olsa bir şeyler uygulayacaktı. Teorik konular pratiğe dökülmezse hani o öğrencilerin hep sorduğu soru var ya "hocam bu konu günlük hayatta ne işimize yarayacak" işte bu soruya cevap verilmemiş olur. Elbette bilgisayar bilimleri sadece uygulama değildir, sadece teori de değildir.

Sayısal bölüm öğrencisinin her sınıfta nasıl edebiyat dersi görmesi saçmaysa matematiği kıt olan öğrencinin de bilgisayar bilimi derslerini her sınıfta görmesi gereksizdir. Ama öğrencilerin tamamı temel bilgisayar bilgisini görmeli ki zaten ortaokuldaki yani 5 ve 6daki dersler bir nebze yetiyor. Bir nebze diyorum çünkü, algoritma konusu 5. sınıf çocuğuna uygun değil, bu dersler 5 ve 8. sınıflarda olması bence daha uygun, 5. sınıfta temel bilgisayar becerisi, paint gibi basit görsel işleme, word gibi kelime işlemci, 8. sınıfta ise algoritma ve daha sonra bir dilde kod yazma. Bakın 5 ve 6daki konularda hep uygulama da var, uygulama olmadan o konular havada kalır, uygulama yapılmayan o konularda müfredat amaçlarına uğraşılamaz.
Ben de aynısını düşünüyorum hocam. Sanıyorum ki biz, başlık sahibiyle beraber her defasında algoritma dersi diyoruz, yazılım dersi diyoruz ama siz her defasında bambaşka şekilde konuyu ele alıp devam ediyorsunuz. Algoritma dersini de sanıyorum ki 3-5 haftalık birkonu olarak ele alıyorsunuz zira yorumlarınızda esamesi bile okunmuyor. Excel nealaka mesela? Biz excel ile ilgili tek kelime konuşmadık, siz ise sanki biz excel gelsin demişiz gibi olayı ele almışsınız. Hakikaten sizinle tartışmak zor zira eleştirinin veya yorumun nereden geldiğini anlamakta güçlük çekiyorum.

Sayısal öğrencisinin edebiyat görmesi saçma mı? Bir yerden sonra evet ama hiç edebiyat temeli olmayan matematikçilerin sıkıntı yaşamadığını da söyleyemeyiz. Yani alan konusu daraldıkça zaten temel bilimler de azalır. Bu gayet basit bir uygulamadır. Ancak, bu çağda ve bu çağdan sonra her eğitim-öğretim gören bireyin en azından algoritma ve temel yazılım bilgisine sahip olması gerektiği de kaçınılmaz. Çünkü eğitim-öğretim, herkesin bir alanda akademik anlamda yükselme imkanına sahip olduğunu ve bu anlamda da temel bilimlere hakim olması gerektiğini kabul eder. Öğrenci ileride kullanır, kullanmaz o ayrı ama kullanma imkanına sahip olması gerekir. Biz bu yüzden bütün temel bilimleri eğitim müfredatında işliyoruz.

Bt sınıfı olayına gelince. Ben diyorum ki, yöneticiler zaten bt sınıfı açmak istemiyor. Eğer dersimiz yoksa açmamak için bahaneleri olur. Bt sınıfının açılması için derslerin zorunlu olması gerekir. Üstelik raspberry pi gibi araçlar bu iş için biçilmiş kaftan. Masrafı az. Akıllı tahtalardan kat be kat daha ucuz. Tablet fiyatına bir bilgisayar oluşturulabilir. Hatta bu araçlarla kendimiz bile bir laptop veya masaüstü dizayn edebiliriz. Yeter ki yöneticileri buna zorlayacak dersimiz olsun. Yani bu çok da karmaşık bir mantık değil. Ders gelirse lab eninde sonunda açılacak diyoruz siz diyorsunuz ki ders yoksa lab, lab yoksa ders yok. Ohooo, kısır döngü bu.
 
Ben de aynısını düşünüyorum hocam. Sanıyorum ki biz, başlık sahibiyle beraber her defasında algoritma dersi diyoruz, yazılım dersi diyoruz ama siz her defasında bambaşka şekilde konuyu ele alıp devam ediyorsunuz. Algoritma dersini de sanıyorum ki 3-5 haftalık birkonu olarak ele alıyorsunuz zira yorumlarınızda esamesi bile okunmuyor. Excel nealaka mesela? Biz excel ile ilgili tek kelime konuşmadık, siz ise sanki biz excel gelsin demişiz gibi olayı ele almışsınız. Hakikaten sizinle tartışmak zor zira eleştirinin veya yorumun nereden geldiğini anlamakta güçlük çekiyorum.

Sayısal öğrencisinin edebiyat görmesi saçma mı? Bir yerden sonra evet ama hiç edebiyat temeli olmayan matematikçilerin sıkıntı yaşamadığını da söyleyemeyiz. Yani alan konusu daraldıkça zaten temel bilimler de azalır. Bu gayet basit bir uygulamadır. Ancak, bu çağda ve bu çağdan sonra her eğitim-öğretim gören bireyin en azından algoritma ve temel yazılım bilgisine sahip olması gerektiği de kaçınılmaz. Çünkü eğitim-öğretim, herkesin bir alanda akademik anlamda yükselme imkanına sahip olduğunu ve bu anlamda da temel bilimlere hakim olması gerektiğini kabul eder. Öğrenci ileride kullanır, kullanmaz o ayrı ama kullanma imkanına sahip olması gerekir. Biz bu yüzden bütün temel bilimleri eğitim müfredatında işliyoruz.

Bt sınıfı olayına gelince. Ben diyorum ki, yöneticiler zaten bt sınıfı açmak istemiyor. Eğer dersimiz yoksa açmamak için bahaneleri olur. Bt sınıfının açılması için derslerin zorunlu olması gerekir. Üstelik raspberry pi gibi araçlar bu iş için biçilmiş kaftan. Masrafı az. Akıllı tahtalardan kat be kat daha ucuz. Tablet fiyatına bir bilgisayar oluşturulabilir. Hatta bu araçlarla kendimiz bile bir laptop veya masaüstü dizayn edebiliriz. Yeter ki yöneticileri buna zorlayacak dersimiz olsun. Yani bu çok da karmaşık bir mantık değil. Ders gelirse lab eninde sonunda açılacak diyoruz siz diyorsunuz ki ders yoksa lab, lab yoksa ders yok. Ohooo, kısır döngü bu.

Hocam şu an 5 ve 6. sınıflara 2. dönemden beri algoritma anlatıyorum ben. Geçen hafta scracth'e giriş yaptık 6. sınıflarla, ama emin olun bir ikisi hariç hiçbiri benim yaptığım uygulamaları yapmayacak. Çünkü çocuk matematik yapamıyor, bir yerlerde matematikten korkutmuşlar anlamak için de uğraşmıyor. Matematik olmadan da hayatıma devam ederim anlayışı hakim. Devletin herkese zorla 12 sene eğitim-öğretime tabi tutması yanlışını siz de yapıyorsunuz. Bizim kaynaklarımız o kadar fazla değil, temel bilgisayar bilgisini gösterdikten sonra uzmanlaşmak için isteyen çocuklar gider kurs alır, destekleme yetiştirme kursuna katılır, varsa özelden destek alır. Daha iyi çocuk bilsemlerde projelere katılır. Ben buna karşı çıkmıyorum. Ama zaten altyapısı olmayan bir sistemde her sınıf düzeyinde bilişim derslerinin olması mantıklı değildir. Diyelim ki sizin istediğiniz oldu, benim canıma minnet, btrlikle uğraşmam, sevdiğim derse girerim, ben öğretmenim, önceliğim ders vermektir. Ama uygulamasız ders yapmanın nasıl bir eziyet olduğunu asker öğretmenlik yaptığım okulda sürekli elektrik kesilince çocukların bitse de ders gitsek bakışlarından çok iyi biliyorum. Ben teorik de anlatırım ama ders verimli olmaz. Biz bu konuda anlaşamıyoruz, teorik konu bir yere kadar, bilgisayar dersleri uygulamasız olmaz.
 
Hocam şu an 5 ve 6. sınıflara 2. dönemden beri algoritma anlatıyorum ben. Geçen hafta scracth'e giriş yaptık 6. sınıflarla, ama emin olun bir ikisi hariç hiçbiri benim yaptığım uygulamaları yapmayacak. Çünkü çocuk matematik yapamıyor, bir yerlerde matematikten korkutmuşlar anlamak için de uğraşmıyor. Matematik olmadan da hayatıma devam ederim anlayışı hakim. Devletin herkese zorla 12 sene eğitim-öğretime tabi tutması yanlışını siz de yapıyorsunuz. Bizim kaynaklarımız o kadar fazla değil, temel bilgisayar bilgisini gösterdikten sonra uzmanlaşmak için isteyen çocuklar gider kurs alır, destekleme yetiştirme kursuna katılır, varsa özelden destek alır. Daha iyi çocuk bilsemlerde projelere katılır. Ben buna karşı çıkmıyorum. Ama zaten altyapısı olmayan bir sistemde her sınıf düzeyinde bilişim derslerinin olması mantıklı değildir. Diyelim ki sizin istediğiniz oldu, benim canıma minnet, btrlikle uğraşmam, sevdiğim derse girerim, ben öğretmenim, önceliğim ders vermektir. Ama uygulamasız ders yapmanın nasıl bir eziyet olduğunu asker öğretmenlik yaptığım okulda sürekli elektrik kesilince çocukların bitse de ders gitsek bakışlarından çok iyi biliyorum. Ben teorik de anlatırım ama ders verimli olmaz. Biz bu konuda anlaşamıyoruz, teorik konu bir yere kadar, bilgisayar dersleri uygulamasız olmaz.

Hocam "algoritma-bilgisayar bilimleri eyvallah da lab lazım" dediğinizi kabul edebilir miyiz? Yani "konular tamam ama uygulama gerekiyor, lab olmadığı için ideal şekilde uygulanamaz" diyorsunuz şeklinde anlıyorum? Ki biz zaten ideal olan üzerine konuşuyoruz.

Ben de diyorum ki mesele lab'sa lab kurulur. Devletin gücü akıllı tahtaya nasıl yetiyorsa, 2 tane akıllı tahta fiyatına 20 adet raspberry pi 8gb+monitör+klavye+fare alınabilecek bir lab'ı kurmaya da yeter. Şu an her okulda lab yok diye, branşın saçma sapan yönlere gitmesine razı olmamalıyız.

Hocam bizim dersin matematik, Türkçe, sosyal bilgiler vs. gibi derslerden farkı, (çok şükür ki) sınavlarda çıkmaması. Sınavlarda çıkan derslerde çocuklara "durma, düşünme, hızlı ol, hemen cevap ver" anlayışı dayatılıyor. Bu da çocuğun/gencin düşünme becerisine ket vuruyor. Biz ise algoritma/bilgisayar bilimleri odaklı bir derste bu anlayışın tam aksine "hımm burada durup bunu bir düşünelim" diyoruz/diyeceğiz.

Tabii ki her çocuk her dersi sevecek diye bir şart da yok. Öğrencinin o derse yeteneği olmayabilir, öğrenci o derse giren öğretmeni sevmeyebilir veya o derse giren öğretmenin ders işleme yöntemi çocuğa uygun değildir vs. vs. Ama genel bir eğitim politikası çerçevesinde o ders yine de verilir.

Ha! Daha ideal olan çoklu zeka kuramı gereğince her çocuğun/gencin kendi yeteneği doğrultusunda eğitim alması zaten. Her çocuğun 5 saat matematik görmesi de, her çocuğun 5 saat Türkçe görmesi de, her çocuğun akademik eğitim alması da doğru değil zaten. Ancak bunun için köklü bir eğitim reformu gerekiyor ve bizim gücümüz buna yetmez.

Biz şu anda kendi branşımız adına bir müfredat tartışıyoruz ki, buralar okunur, okuyan arkadaşlar çeşitli fikirleri görür, yarın bir gün müfredat konusunda bir fikir beyan edeceği bir durum söz konusu olur, o zaman işin doğrusunu, olması gerekeni dile getirir, bir akademisyenin çalışmasına katılır da sonunda bu görüş bakanlığa ulaşır vs. diye bir umut bu.

Bu yüzden kendi branşımız adına olması gerekeni söylemeliyiz. Tartışmaya katkılarınız için size ve tüm arkadaşlara da bu vesileyle teşekkür ederim.
 
  • Beğen
Tepkiler: omd
Hocam "algoritma-bilgisayar bilimleri eyvallah da lab lazım" dediğinizi kabul edebilir miyiz? Yani "konular tamam ama uygulama gerekiyor, lab olmadığı için ideal şekilde uygulanamaz" diyorsunuz şeklinde anlıyorum? Ki biz zaten ideal olan üzerine konuşuyoruz.

Ben de diyorum ki mesele lab'sa lab kurulur. Devletin gücü akıllı tahtaya nasıl yetiyorsa, 2 tane akıllı tahta fiyatına 20 adet raspberry pi 8gb+monitör+klavye+fare alınabilecek bir lab'ı kurmaya da yeter. Şu an her okulda lab yok diye, branşın saçma sapan yönlere gitmesine razı olmamalıyız.

Hocam bizim dersin matematik, Türkçe, sosyal bilgiler vs. gibi derslerden farkı, (çok şükür ki) sınavlarda çıkmaması. Sınavlarda çıkan derslerde çocuklara "durma, düşünme, hızlı ol, hemen cevap ver" anlayışı dayatılıyor. Bu da çocuğun/gencin düşünme becerisine ket vuruyor. Biz ise algoritma/bilgisayar bilimleri odaklı bir derste bu anlayışın tam aksine "hımm burada durup bunu bir düşünelim" diyoruz/diyeceğiz.

Tabii ki her çocuk her dersi sevecek diye bir şart da yok. Öğrencinin o derse yeteneği olmayabilir, öğrenci o derse giren öğretmeni sevmeyebilir veya o derse giren öğretmenin ders işleme yöntemi çocuğa uygun değildir vs. vs. Ama genel bir eğitim politikası çerçevesinde o ders yine de verilir.

Ha! Daha ideal olan çoklu zeka kuramı gereğince her çocuğun/gencin kendi yeteneği doğrultusunda eğitim alması zaten. Her çocuğun 5 saat matematik görmesi de, her çocuğun 5 saat Türkçe görmesi de, her çocuğun akademik eğitim alması da doğru değil zaten. Ancak bunun için köklü bir eğitim reformu gerekiyor ve bizim gücümüz buna yetmez.

Biz şu anda kendi branşımız adına bir müfredat tartışıyoruz ki, buralar okunur, okuyan arkadaşlar çeşitli fikirleri görür, yarın bir gün müfredat konusunda bir fikir beyan edeceği bir durum söz konusu olur, o zaman işin doğrusunu, olması gerekeni dile getirir, bir akademisyenin çalışmasına katılır da sonunda bu görüş bakanlığa ulaşır vs. diye bir umut bu.

Bu yüzden kendi branşımız adına olması gerekeni söylemeliyiz. Tartışmaya katkılarınız için size ve tüm arkadaşlara da bu vesileyle teşekkür ederim.

Tartışmanın bu kadar uzamasının sebebi labsız olmayacağı, uygulamasız bilgisayar dersi işlenememeyeceği. Fatih projesi başlayalı kaç sene oldu, tüm Türkiye'de hala etkileşimli tahta ilkokullarda yok, yeni açılan diğer okullara da fatih altyapısı varsa arçelik gibi tahtaları yerleştirdiler. pardusu öğretmenler kullanabilir mi (bence kullanır) , uygulamalar buna uygun mu diye düşünmeden. Ama bence yine de iyi ettiler pardus getirerek en azından microsofta para kazandırmadılar. Yav bunları geçtim devlet benim zorunlu dersimin kitabını basıp göndermiyor. Öğretmenler oradan buradan kaynak bulup müfredata uymaya çalışıyor, uymayanlar da var ya neyse. Üstüne öğrenciye zorla kaynap kitap aldırmayın diye yazı gönderiyor bize. E sen benim öğrencilerime kitap göndermedin? Bize kitap göndermeyen bakanlıktan her okula yani labı olmayan her okula biz bu zor bütçe şartlarında lab istiyoruz. Ancak 10 senede tamamlanır tüm Türkiye'de, ilk başlayanların da yenileme zamanı gelmiş olur. Ben gerçekçi olmaya çalışıyorum. Emin olun "Bilişimle Üretim" projesi yaygınlaşsın bizim ortaokullardaki zorunlu dersi bile kaldırırlar, sadece projenin olduğu bu okullarda zorunlu ders olur, ahan da buraya yazıyorum. Sebep olarak da dersin uygulamalı olduğunu, uygulama yapılamayan okullarda dersin verimli olmadığını ve dolayısıyla kaldırıldığını yazarlar ki mantıksız da olmaz.
 
  • Beğen
Tepkiler: omd
Tartışmanın bu kadar uzamasının sebebi labsız olmayacağı, uygulamasız bilgisayar dersi işlenememeyeceği. Fatih projesi başlayalı kaç sene oldu, tüm Türkiye'de hala etkileşimli tahta ilkokullarda yok, yeni açılan diğer okullara da fatih altyapısı varsa arçelik gibi tahtaları yerleştirdiler. pardusu öğretmenler kullanabilir mi (bence kullanır) , uygulamalar buna uygun mu diye düşünmeden. Ama bence yine de iyi ettiler pardus getirerek en azından microsofta para kazandırmadılar. Yav bunları geçtim devlet benim zorunlu dersimin kitabını basıp göndermiyor. Öğretmenler oradan buradan kaynak bulup müfredata uymaya çalışıyor, uymayanlar da var ya neyse. Üstüne öğrenciye zorla kaynap kitap aldırmayın diye yazı gönderiyor bize. E sen benim öğrencilerime kitap göndermedin? Bize kitap göndermeyen bakanlıktan her okula yani labı olmayan her okula biz bu zor bütçe şartlarında lab istiyoruz. Ancak 10 senede tamamlanır tüm Türkiye'de, ilk başlayanların da yenileme zamanı gelmiş olur. Ben gerçekçi olmaya çalışıyorum. Emin olun "Bilişimle Üretim" projesi yaygınlaşsın bizim ortaokullardaki zorunlu dersi bile kaldırırlar, sadece projenin olduğu bu okullarda zorunlu ders olur, ahan da buraya yazıyorum. Sebep olarak da dersin uygulamalı olduğunu, uygulama yapılamayan okullarda dersin verimli olmadığını ve dolayısıyla kaldırıldığını yazarlar ki mantıksız da olmaz.
İlkokullarda iyi ki yok hocam. Var olan okulların çoğunda işlerin nasıl yürüdüğünü hepimiz biliyoruz. Etkileşimli tahta uygulaması olan bir ek kaynak satın alınsın. Etkileşimli tahta uygulamasında olan anlatımlar ve sorular nasıl olsa çocukların elindeki kitapta da var yazmalarına gerek yok! Sonrası ver elini olabildiğince soru çöz... Soru üzerinde daha iyi anlayacaksınız! Anlayan var mı? En iyi ihtimalle %10... Sınav başarısı : Nispeten soru tipi ezberlenip benzer sorular sorulduğu için %60-70 üzeri. Sonuç: Çok değil bir kaç ay sonrasında soru tipleri unutuldu. Biz de bilişimciler olarak matematik alt yapısı, analitik bakış kovalıyoruz. Daha çok bekleriz.
 
Meslekte 17. yılım şu ana kadar kadar görev yaptığım hiçbir okulda akıllı tahta olmadı. Okulumdaki öğretmenler 1. sınıfta velilere bilgisayar ve projeksiyon aldırırlar 4 yıl kullanırlar. Önümüzdeki 10 yıl içinde bakanlığın okullara akıllı tahta alacağını düşünmüyorum. Faz3 denen şey uçtu gitti çünkü eski takılan akıllı tahtalar bile miyadlarını doldurmuş olmalı. Fatih projesi, tam olarak sitesinde yazdığı gibi uygulanmış olsaydı muhteşem bir nesil yetişirdi diye düşünüyorum. Proje uygulanmayınca bilgisayar labaratuvarları da kapatılınca çocuklar telefon-tablete yöneldiler. Bilgi kirliği aldı başını yürüdü. Bu robotik kodlama olayına çok gülüyorum çocuklara oyuncak yaptırıp adına kodlama diyorlar. Hani kodlama bilmesek yedireceksiniz. Çocuğa açtıracaksın notepoad++ yazdıracaksın kodu. Yazdıkça neler ortaya çıkaracağını görecek. Öyle oyuncak robot filan değil yani. Yazılım kodlayacak çocuklar, oyuncak ayı değil. Kodlama deyince akla html kodu yerine oyuncak robotlar gelen tek ülke biz olmalıyız.
Şimdi bu robotik kodlama olayının bir de özel okullardaki ticari yüzünden bahsedeyim. Çocuğum 5. sınıfa geçtiği yıl xxx (adını söylemeyeyim, amacım kurumu kötülemek değil) kolejinden yüzde 90 indirim kazanmıştı. Sevindik haliyle. Hemen kayda gittik. Bana 4500 TL fiyat çıkardılar. Kayıt fiyatı 45 bin. Bize 4500 yani. İyi dedim okul başlasın kayıt yapalım dediğimde hemen kayıt yapmazsanız hakkınız ölür dediler. Dur dedim, seneye pılınızı pırtınızı toplayıp giderseniz ne olacak dedim, olur mu biz büyük bir okuluz dediler. O zaman durun dedim haftaya bir geleyim okulunuza sınıfları göreyim, öğretmenlerinizle görüşeyim ben pinpirikli bir insanım, tamam dediler. Okula geldiğimde herşey gün yüzüne çıktı. Seneye kitapların ücreti 4000 TL olacaktı. Ulaşım ücreti yıllık 5000 TL. Yemek yıllık 5500 TL. Forma şu an indirimli 1200 TL. Daha bombayı patlatmadık. Yüzme havuzu ücretli yıllık 7500 TL. Müzik dersinde enstrüman öğrenmek isterse yıllık 6000 TL. Robotik kodlama dersi yıllık 6000 TL. Robotik kodlama dersinde neler öğreniyor dedim. bana bir oyuncak dolusu oda gösterdi. Çocuklar rengarenk robot yapmışlar. Bunun neresi kodlama . Hocaya dedim, şurada bir not defteri açıp html form kodlar mısın diye sordum, bana dedi, o tür şeyler bizim işimiz değil dedi. Tabii okuldan arkama bakmadan çıktım. Bu fiyatların 2018-2019 öğretim yılının fiyatlarıydı. Kızım şu an devlet okulunda derslerinde gayet başarılı her defasında destek oldum, özel ders de aldırdım. Ona Adobe Dreamweaver de kod yazmayı da gösterdim ama ilgi duymadı. herkesin de ilgi duyacak hali yok tabii.
Hocamızın dediği gibi bilgisayar öğretmeni değilim ama ülkemizde bilgisayar eğitimi gerektiği gibi verilmiyor.
 
2. Hafta eğitimleri belli oldu arkadaşlar. Çok değerli öğretmenlerden çok değerli eğitimler var. Her kesime hitap eden eğitimler var.
23 Nisan'da benim 6. sınıf öğrencilerim Scratch ile "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" temalı Hacivat Karagöz animasyonu hazırlayacak.
Ayrıca @SıfırBir Yayınevi sağolsun bayramda 20 öğrenciye sitesinden istediği bir kitabı hediye edecek.
Yine Bilişim Garajı desteğiyle Arduino çekilişi var.
Yine bayrama kadar yapılan eğitimlere katılan öğrencilerin yaptığı çalışmalar sergilenecek.

Katılımı ne kadar çok artirirsak o kadar etkili olur kanaatindeyim. Bölümümüz adına bir farkındalık oluşturmak adına olabildiğince duyuralım derim. Desteğiniz için şimdiden teşekkürler...
 

Ekli dosyalar

  • 20210419_092853.jpg
    20210419_092853.jpg
    124.9 KB · Görüntüleme: 68
İlkokullarda iyi ki yok hocam. Var olan okulların çoğunda işlerin nasıl yürüdüğünü hepimiz biliyoruz. Etkileşimli tahta uygulaması olan bir ek kaynak satın alınsın. Etkileşimli tahta uygulamasında olan anlatımlar ve sorular nasıl olsa çocukların elindeki kitapta da var yazmalarına gerek yok! Sonrası ver elini olabildiğince soru çöz... Soru üzerinde daha iyi anlayacaksınız! Anlayan var mı? En iyi ihtimalle %10... Sınav başarısı : Nispeten soru tipi ezberlenip benzer sorular sorulduğu için %60-70 üzeri. Sonuç: Çok değil bir kaç ay sonrasında soru tipleri unutuldu. Biz de bilişimciler olarak matematik alt yapısı, analitik bakış kovalıyoruz. Daha çok bekleriz.
Hocam yazdıklarınıza yürekten katılıyorum, ama amacı öğretmek olan bir öğretmen soru tipi ezberletmez sadece, soru tipi değişince senin öğrencin afallıyorsa sen öğretememişsin demektir. Hangi soru tipinde olursa olsun öğrencin soruları cevaplayabiliyorsa konuya hakim demektir, demek ki öğretmen de öğretebilmiş. Bizim eğitim ve öğretimdeki günü kurtarma hastalığımız yarınları heba ediyor. SBS sistemi çok güzeldi, tek bir sınav stresi yoktu, tüm sınıflar sınav oluyordu, okulların gerçek seviyesi görülüyordu. Öyle 2-3 iyi öğrenci ile isim yapan okulların foyası ortaya dökülüyordu. Eğitim ve öğretim yapboz tahtası değildir, yaptığın uygulamaları 5-10 yıl değiştirmeyeceksin ama bizde bakan değişince uygulama değişiyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: omd
Ben beklemeyi bırakmayacağım hocam. Bireysel olarak çok mücadele ettim. Bir yere varmıyor. Okul idareleri, sınav sistemi ve veli arasına sıkışıp kalıyor çabamız. Öğrenci bulamıyoruz ki bir şey anlatalım. Doğru düzgün ders gelmeden, doğru düzgün bir müfredata sahip olmadan ideal bir bilgisayar bilimleri eğitimi mümkün değil. Öğrencinin sınavlara çalışmaktan artan zamanında, teneffüslerde bir şeyler anlatarak kısmen mutlu olabilir, mesleki tatmin duymaya çalışabiliriz ama olması gereken bu değil. Olması gerekeni söylemekten vazgeçmeyeceğim ben.
Ne demek istediğimi tam anlatamadım. Not odaklı düşünme hocam, ver herkese 100ü geç. Deniz yıldızlarına odaklan...
 
Sorgulayan insanları yönetmek zordur, temel mantık, programlama dili her çocuğa öğretirsen 20 yıl sonra o çocukları , onların da çocuklarını makarna, kömür, yardımla oylarını alamazsın.
Bu bakış açısı yanlış. Dünyanın en iyi kodlamasına sahip bir insan, hatta diyelim ki mikrodenetleyicili aletleri günümüzden 100 yıl ilerisine götürecek yeni bir işlemci mimarisi geliştirmiş bir insan olsun, 3 gün aç kalsın değil makarna bir parça ekmek için neler yapacak hale gelir.
 
Bu bakış açısı yanlış. Dünyanın en iyi kodlamasına sahip bir insan, hatta diyelim ki mikrodenetleyicili aletleri günümüzden 100 yıl ilerisine götürecek yeni bir işlemci mimarisi geliştirmiş bir insan olsun, 3 gün aç kalsın değil makarna bir parça ekmek için neler yapacak hale gelir.

kesinlikle katılmıyorum. doğru-dürüst-etik değerlere sahip bir insan aç kalır yine de biat etmez.
çok çok farklı fiziksel ve psikoljik baskılar altında kalırsa belki o zaman.
yani olay omurga meselesidir. saygılar
 
kesinlikle katılmıyorum. doğru-dürüst-etik değerlere sahip bir insan aç kalır yine de biat etmez.
çok çok farklı fiziksel ve psikoljik baskılar altında kalırsa belki o zaman.
yani olay omurga meselesidir. saygılar
Omurgalı insan kodlama ogrenmekle mi olunuyor?Ben bunu kastediyorum.Bugun sosyal medyanin arkaplaninda var olan bir yapay zeka var ve insanlarin algilarini yonetiyor ve bu yapay zeka kodlamayi cok iyi bilen ileri seviye graph teorisi uygulanmis algoritmalarla gelistirilmis ve kodlanmis yazilimlar ama insanligi kontrol etmek icin kullaniliyor.Insanligi ifsad etmek isteyenlerin degirmenine su tasiyan bu kimselerde omurga mi var sizce? Makarna veya komur icin oyunu veren insanlar geri kafali omurgasiz cahil cuhela ama milyon dolarlar alarak insanligi ifsad eden yazilimlar gelistiren coderlar ustun insan omurgali insan oyle mi ve siz buna katiliyorsunuz oyle mi?
 

Ekli dosyalar

  • photo5789668515928717053.jpg
    photo5789668515928717053.jpg
    163.5 KB · Görüntüleme: 19
Ne demek istediğimi tam anlatamadım. Not odaklı düşünme hocam, ver herkese 100ü geç. Deniz yıldızlarına odaklan...
Hocam notu umursayan kim ki. Öğrenci yok öğrenci! Bildiğimizi aktarmak istiyoruz ancak öğrenci sınav odaklı sisteme sıkışıp kalmış. Dediğiniz şey hayal. Öğrenciye rehberlik ederek öğrencinin gelişimini sağlamak vs. gerçekçi değil.

Ben şu an halk eğitimde çalışıyorum ama ortaokullar olsun, liseler olsun, okul idareleri ve veliler yüzünden iyi öğrencilere ulaşmak, onlarla proje yapmak, teneffüslerde algoritma, yazılım vs. anlatmak mümkün değil. Bu iş öyle rehberlik edeyim, "şuradan araştır öğren" denilecek kadar kolay bir iş değil. Öğrencilerin ekstra zamanı yok, olsa da "otur test çöz, ders çalış" diyen okul idareleri ve veliler yüzünden bize zaman kalmıyor. Bu yüzden ders lazım. Bireysel olarak tabii ki herkes ne yapabiliyorsa yapsın ama ders yoksa biz de yokuz.
 
Bugünde naçizane benim ve öğrencimin "MBlock ve Tinkercad ile Arduino" sunumumuz var. Yeni başlayanlar için, öğrenciler için ve hiç Arduino bilmeyenler için faydalı bir eğitim olacaktır.
Eğitime katılmak için:
Zoom Linki: https://us02web.zoom.us/j/2011835050?pwd=K2xEcDUvZHh6NExqejBpWWdwaHZ5dz09
YouTube Linki: https://t.co/2pv0KXP1NK

Değerli hocam , emeğinize sağlık güzel etkinlik oldu . Bu tarz çalışmaların kıymeti bilinmeli ve destek olunmalı .
 
Omurgalı insan kodlama ogrenmekle mi olunuyor?Ben bunu kastediyorum.Bugun sosyal medyanin arkaplaninda var olan bir yapay zeka var ve insanlarin algilarini yonetiyor ve bu yapay zeka kodlamayi cok iyi bilen ileri seviye graph teorisi uygulanmis algoritmalarla gelistirilmis ve kodlanmis yazilimlar ama insanligi kontrol etmek icin kullaniliyor.Insanligi ifsad etmek isteyenlerin degirmenine su tasiyan bu kimselerde omurga mi var sizce? Makarna veya komur icin oyunu veren insanlar geri kafali omurgasiz cahil cuhela ama milyon dolarlar alarak insanligi ifsad eden yazilimlar gelistiren coderlar ustun insan omurgali insan oyle mi ve siz buna katiliyorsunuz oyle mi?
Ben duruştan bahsetmişken konuyu nereye getirmişsiniz. Kodlama bilgisayar bilimleri insanı tabiki insan yapmaz. Ama saf kötü ve art niyetli değilse, olayları farklı bakış açılarından farklı değerlendirip insan her zaman doğruyu bulur.
 
Son düzenleme:
Roket uzaya çıkıyor sonra geri geliyor bunu yapan bir Türk.En iyi yazılım ve oyun firmalarımızı satın alıyorlar.Daha buraya çok örnek yazılabilir.Bakan bey okullarda matematik ve yazılım derslerini öne çıkarmalı.Halen eğitimin felsefe psikoloji masal bulmaca tarafındayız.Tren kaçıyor.

En basiti uzaktan çalışma geldi.Artık teknolojik bilgi ve beceriler gerekecek.Şirketler, az insanla çalışacak.Çoğu insan işsiz ve aç kalacak.Ama işi bilenler evden amerikadan iş alıp para kazanacak.
 
Son düzenleme:
Bilişimle Ramazan Günlerinin son hafta etkinlikleri belli oldu. Yine çok değerli isimlerden çok değerli konular var. Müsait olan herkesi bekleriz.
 

Ekli dosyalar

  • 76508f7d-786c-4eb2-9922-082bf6556656.jpg
    76508f7d-786c-4eb2-9922-082bf6556656.jpg
    147.2 KB · Görüntüleme: 38
  • photo5800704516000167056.jpg
    photo5800704516000167056.jpg
    127.9 KB · Görüntüleme: 34
Bilişimle Ramazan Günleri etkinlikleri bugün Final yapıyor. Süreçte katkı sağlayan herkese teşekkürler.
Finalde "Bilişim Sohbetleri" için çok değerli konuklar var:
Ülkemizde BÖTE bölümünün kurucularından Prof. Dr. M. Yaşar Özden
Bilişim Garajı Akademisi kurucusu Prof. Dr. Selçuk Özdemir
BTE Derneği Başkanı Burcu Yılmaz @BurcuYILMAZ

Etkinlik saat 21:00'de Final bölümüyle sizlerle :)

Katılım Bilgileri:

ZOOM:
Toplantı ID: 201 183 5050
Şifre: 20118350

YouTube'tan canlı izlemek ve önceki yayınlara ulaşmak için https://t.co/2pv0KXP1NK
 

Ekli dosyalar

  • photo5825559818159634707.jpg
    photo5825559818159634707.jpg
    129.7 KB · Görüntüleme: 17
Geri
Üst