penguen.os
Aktif Üye
- Mesajlar
- 235
Bence, insanlar özgür ya da bedava olduğu için değil, Windows'ta olmayan güzel özellikleri sayesinde Linux'a geçecekler. İşte size Linux'un neden daha iyi olduğunun birkaç kanıtı!
Virüsleri unutun.
Eğer bilgisayarınız size sormadan kendini kapatıyorsa, eğer isteğiniz dışında size ilginç ve anlamsız gelen türlü reklam pencereleriyle karşılaşıyorsanız, mailleriniz sizin haberiniz olmadan tüm listenize yollanıyorsa, o zaman bilgisayarınızda bir virüs olduğundan şüphelenmelisiniz. Bunun ana sebebi de bilgisayarınızda Windows'un kurulu olmasıdır.
Linux'da virüs bulunması çok zordur. "Varlar ama sık rastlamıyoruz" yanlış bir tabir olur. Durum şu sözle daha iyi ifade edilebilir "Linux'da gerçekten bir virüs görürsen gel de bana söyle". Tabi ki, Linux'ta virüs yemek imkansız değildir. Ama, Linux bunun olmasını gerçekten çok zorlaştırır. Sebeplerine gelecek olursak:
* Birçok insan Microsoft Windows kullanır, korsanlar yapabildikleri kadar çok hasar yapmak (veya kontrol etmek) isterler ki bu yüzden Windows'u hedef alırlar. Ama tek sebep bu değildir; Apache Web Sunucusu (Bir web sunucusu adresini yazdığınızda Web sayfalarını tarayıcınıza gönderen ve karşıdaki bilgisayarda bulunan bir programdır), açık kaynak kodlu olmakla birlikte, en yüksek market payına sahiptir, buna rağmen Microsoft'un sunucusundan çok daha az saldırıya uğramaktadır.
* Linux akıllı bir yetkilendirme yönetimi kullanır. Windows (ve her yüklediğiniz program) sistemde istediğini yapabilme yetkisine sahiptir. Sizin emek harcadığınız işinizin yok olmasına yol açan sisteminize ceza vermek istiyorsanız , sistem klasörüne gidip istediğiniz dosyayı silebilirsiniz: Windows sizi durdurmayacaktır. Tabi ki bilgisayarı baştan başlattığınızda bela başlayacaktır. Şimdi bir düşünün, siz sistem klasörüne gidip o dosyaları silebiliyorsanız, diğer programlar da bunu yapabilir, ve her şeyi berbat edebilir. Linux buna izin vermez. Sistemle ilgili şeylere müdahale etmek istediğinizde Yönetici şifresi girmek zorundasınız (kısacası sistemde Yönetici değilseniz sisteme müdahale edemezsiniz). Virüsler istediği yere gidip istediği şeyleri değiştiremez veya yok edemez çünkü buna yetkileri yoktur.
* Daha çok göz daha az güvenlik açığı demektir. Linux açık kaynaklı bir yazılımdır, bu da dünyadaki her programcının kodlara (programın "tarifine") bakmasına ve yardımcı olmasına, ya da geliştiricilere "... Bu bir güvenlik açığı değil midir?" diyebilmesine olanak sağlar.
Sisteminiz kararsız mı ?
Hiç Windows çöktüğünden dolayı çok uğraştığınız bir işi kaybettiniz mi? Bilgisayarınızı normal yoldan mı kapatırsınız, yoksa bazen Windows başka seçenek bırakmadığı için güç tuşundan kapatmaya mecbur mu kalırsınız? Bilgisayarınızın çeşitli sebeplerden ötürü kapatılması gerektiğini söyleyen "mavi ekran"larla karşılaştınız mı?
Windows'un son sürümleri, özellikle "Professional" olanları eskisinden daha dayanıklı bir hale getirildi. Buna rağmen üstteki sorunlarla hâlâ sık sık karşılaşılır.
Tabi ki hiç bir işletim sistemi mükemmel değildir ve size işletim sistemim hiç çökmez diyenler kesinlikle yalan söylüyorlardır. Nitekim, bazı işletim sistemleri o kadar dayanıklı olurlar ki çoğu kullanıcısı çöktüğünü görmemiştir, yıllar sonra bile. Bu Linux'ta böyledir. İşte size bunu görmenin bir yolu. Bir sistem çöktüğü zaman, kapatılması veya yeniden başlatılması gerekir. Yani, bilgisayarınız uzun süre açık ve çalışır durumda kalabiliyorsa, (burada ne kadar kullanıldığının önemi yoktur) o sistemin dayanıklı olduğunu söyleyebilirsiniz. Linux kurulu sistemler, baştan başlatılmadan yıllarca çalışabilir (birçok İnternet sunucusu Linux kullanır, ve hiç baştan başlatılmaz). Tabi ki çok kritik güncellemeler olduğunda, yeniden başlatılması gerekir (normal yoldan). Ama Linux yüklerseniz, sisteminizi sürekli kullansanız da, sürekli açık bıraksanız da, dört yıl kadar bir süre boyunca sorunsuz olarak çalışabilecektir.
Çoğu zaman, bilgisayarınızı bu kadar yalnız bırakmazsınız, fakat bu Linux'un ne kadar dayanıklı olduğunun bir göstergesidir.
Linux bilgisayarınızı korur.
Virüsler, trojanlar, reklam yazılımları, casuslar... Windows bunların hepsinin sisteminize kolayca sızmasına izin verir. Bir Windows sistemi (İnternete bağlı ve varsayılan "Service Pack 2" kurulu) , ortalama 40 dakika içinde enfeksiyon kapar. (aslında, zaman zaman bu sadece 30 saniye alır.)
Tabii ki bir dizi güvenlik önlemi alırsınız. 1) Güvenlik Duvarı kurabilirsiniz, 2) Antivirüs yazılımı kurarsınız, 3) Anti-Adware yazılımı kurarsınız, 4) Internet Explorer ve Outlook dan kurtulursunuz. (onları Firefox ve Thunderbird ile değiştirebilirsiniz), ve son olarak; 5) korsanların bunları geçebilecek kadar akıllı olmaması için dua edersiniz, çünkü eğer bir güvenlik açığı ortaya çıkarsa, Microsoft bunu 1 ay gibi bir sürede çözecektir. (her zaman bu kadar hızlı olmasını beklemezsiniz). Veya, kısa yoldan Linux kurup, kafanızı dinleyebilirsiniz. Virüsleri ve diğer zararlıları dert edinmeniz gerekmez.
"Virüsleri Unutun" bölümünde söylediğimiz gibi, Açık Kaynaklı yazılım (örn. Linux) demek, birden fazla gözün tüm kodları incelemesi demektir. Dünya gezegenindeki her programcı, kodu indirebilir, inceleyebilir, ve güvenlik açığı olabilecek unsurları kolayca görebilir. Diğer yandan, Windows kaynak kodunu(o bir tür "tarif"tir) ancak Microsoft firmasında çalışan sınırlı kişi görebilir. Yüzbinlerce (belki şimdi milyonu bulmuştur) insana karşı, sadece bir kaç bin insan. Bu büyük fark demektir.
Fakat aslında, diğerlerine oranla asıl konu sistemin ne kadar açığı olduğundan çok, açıkların türüdür. Eğer ortada çok açık var, ama henüz kimse farketmediyse(korsanlar dahil) , veya önemsiz açıklarsa, korsanlar ciddi hasar veremezler. Burada devreye giren, açığın farkedildikten ne kadar süre sonra çözüldüğüdür. Eğer Açık Kaynak bir yazılımda bir açık bulunduysa, açık kaynak topluluğundaki herkes buna göz atabilir ve bu sorunu çözebilir. Genelde sorunun ilacı(ve ilgili güncellemeleri) bir kaç gün, bazen bir kaç saat içinde halledilir. Microsoft firmasının bu kadar fazla insan gücü yoktur, onlar genelde açık bulunduktan(ve hatta paylaşıldıktan) bir ay kadar bir süre sonra çözümü sunmayı başarırlar. Bu, korsanların sizin sisteminizde cirit atması için yeterli bir süredir.
İşletim sisteminize neden 100'lerce $ ödeyesiniz ki?
(Veya yasa dışı kopyalamaya çalışasınız)
Belki de ben Windows'a para ödemedim ki diye düşünüyorsunuz. Emin misiniz? Eğer bilgisayarınız bir Windows kopyasıyla geldiyse, o zaman para ödemişsinizdir, aldığınız yer size aksini söylese de... Windows lisansı yeni aldığınız bir bilgisayarın fiyatının yaklaşık dörtte birine denk gelir. Sonuç olarak Windows’u yasal olmayan yoldan almadıkça, kesinlikle ödeme yapıyorsunuz. Microsoft parasını nereden kazanıyor sanıyorsunuz?
Bir yandan da Linux'u tamamen ücretsiz edinebilirsiniz. Evet, gerçekten böyle, dünyanın dört bir yanındaki bu adamlar düzenli, güvenli, kullanışlı ve iyi görünümlü bir sistem yaptılar, ve herkesin özgürce kullanabilmesi için bunu paylaşıyorlar. Bazı şirketler destek ve dökümantasyon sağlayarak Linux sayesinde para kazanıyorlar. Bu da kesinlikle güzel bir şey. Fakat çoğunlukla cebinizden tek bir kuruş bile çıkmayacaktır.
Özgürlük için!
Linux ve "Açık Kaynaklı" yazılımlar "özgür"dür. Bu, lisanslarının "özgür lisans" olduğu ve genellikle de GPL(Genel Kamu Lisansı) olduğu anlamına gelir. Bu lisans herkesin yazılımın kodunu (tarifini) görmesini, kopyalamasını ve GPL lisansının korunması şartıyla yeniden dağıtılmasını mümkün kılar.
Peki özgürlük denince ne anlıyoruz? Yarın Microfot'un yok olduğunu düşünün (tamam, yarın olmasa da 5-10 yıl sonra). Veya birden Windows'un ya da Office'in lisans fiyatını birden üç katına çıkardığını düşünün. Microsoft'a bağımlıysanız, yapacak bir şeyiniz yok. Siz (veya şirketiniz) sadece bu şirkete, bu yazılıma bel bağlamış durumdasınız ve o olmadan işlerin yürümesini sağlayamazsınız (işletim sistemi olmadan bilgisayar ne iş yapabilir ki?). Bu ciddi bir sorun değil mi? Tek bir şirkete bağımlısınız ve bilgisayarlarınızın gerektiği gibi çalışması için tamamen ona güveniyorsunuz. Eğer Microsoft Windows'un bir sonraki sürümü için 1000$ isterse yapabileceğiniz hiçbir şey yok (Linux'a geçmek haricinde). Eğer Windows'ta sizin çok canınızı sıkan bir hata varsa ve Microsoft bunu düzeltmeyecekse yapabileceğiniz bir şey yok (Microsoft'a hataları bildirmek o kadar da kolay değil, "Hata Bildirimi" bölümüne bakın).
Açık Kaynak sayesinde, proje veya onu destekleyen şirket bittiğinde, kodlar halka açıktır ve insanlar onu geliştirmeye devam edebilir. Eğer proje sizin çok işinize yarıyorsa kendiniz bile geliştirebilirsiniz. Canınızı sıkan bir hata olduğunda bunu bildirebilir, geliştiricileriyle konuşabilir, daha iyisi kendiniz de düzeltebilir (ya da düzeltecek birini tutabilir) ve değişiklikleri geliştiriciye yollayarak herkesin bu iyileştirmeden yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Bu yazılımla (neredeyse) herşeyi yapmakta özgürsünüz.
Sistemi kurduktan sonra neden daha fazla araç kurasınız ki?
Windows kurmak sadece bir başlangıçtır. Hayal edin, yeni Windows kopyanızı kurdunuz, ve bilgisayar becerilerinizi kullanmaya hazırsınız. Bir arkadaşınız size PDF eklentili bir e-posta gönderdi : lanet olsun, sizin bu veriyi okuyacak bir yazılımınız yok. Hemen çevrimiçi olmalı, Adobe Reader'in (genelde bu yazılım kullanılır) web sayfasına girmeli, indirmeli, kurmalı, ve belki de sisteminizi yeniden başlatmalısınız. Oh, sonunda hallettik, artık her şey hazır. Ama o da nesi, arkadaşınızın bir de dosya.doc adında gönderdiği bir veri var. Windows'unuz bunu büyük ihtimalle okumaz, mükemmel. Olsun, Microsoft Office yazılımını "satın alabilirsiniz". Ya da, OpenOffice'ın Windows sürümünü kullanabilirsiniz. Ama halen, onu bulmalı, indirmeli (umarım geniş bant bağlantınız vardır) , kurmalı .. vs. Arkadaşınız bir de resim göndermiş. Ama resmin karanlık ayarı berbat, görüntüde bozulmalar var, ve bir bölümünün kesilmesi gerekiyor. Şimdi gidip Photoshop satın alabilirsiniz.(satın almak? yine para vereceksiniz.) veya GIMP (Photoshop yazılımının tüm yeteneklerine sahip ücretsiz bir uygulama) kurabilirsiniz. Ama önce, aramalı, indirmeli , kurmalı .. Evet, gerçekten işiniz zor olacak. Windows'u kurdunuz, ama o problemin sadece başlangıcıydı.
Linux kurduğunuzda (Pardus, Ubuntu, Mandriva, Fedora vs. bir çok "dağıtım" size farklı tatlar sunacaktır) , aynı zamanda, kurmak zorunda kalmadan bir çok şeye sahip olursunuz:
* Yazı yazabilmek, tablolar oluşturabilmek , Slaytlar hazırlamak için gerekli olacak her türlü yazılım.
* Bir web tarayıcı (örn. Firefox) ve bir E-Posta yazılımı. (örn. Thunderbird veya Evolution)
* En az Photoshop kadar güçlü bir resim düzenleyici (GIMP)
* Bir Anlık Mesajlaşma uygulaması.(Pidgin, aMSN)
* Bir film oynatıcı.(Kaffeine, Totem)
* Bir müzik oynatıcı.(Amarok,XMMS)
* Bir PDF okuyucu.(Kpdf,GhostView)
* Arşiv açmak için gerekli her şey (ZIP, vs.) .
* vs.
Linux ile, kolayca çalışmaya başlayabilirsiniz.
Virüsleri unutun.
Eğer bilgisayarınız size sormadan kendini kapatıyorsa, eğer isteğiniz dışında size ilginç ve anlamsız gelen türlü reklam pencereleriyle karşılaşıyorsanız, mailleriniz sizin haberiniz olmadan tüm listenize yollanıyorsa, o zaman bilgisayarınızda bir virüs olduğundan şüphelenmelisiniz. Bunun ana sebebi de bilgisayarınızda Windows'un kurulu olmasıdır.
Linux'da virüs bulunması çok zordur. "Varlar ama sık rastlamıyoruz" yanlış bir tabir olur. Durum şu sözle daha iyi ifade edilebilir "Linux'da gerçekten bir virüs görürsen gel de bana söyle". Tabi ki, Linux'ta virüs yemek imkansız değildir. Ama, Linux bunun olmasını gerçekten çok zorlaştırır. Sebeplerine gelecek olursak:
* Birçok insan Microsoft Windows kullanır, korsanlar yapabildikleri kadar çok hasar yapmak (veya kontrol etmek) isterler ki bu yüzden Windows'u hedef alırlar. Ama tek sebep bu değildir; Apache Web Sunucusu (Bir web sunucusu adresini yazdığınızda Web sayfalarını tarayıcınıza gönderen ve karşıdaki bilgisayarda bulunan bir programdır), açık kaynak kodlu olmakla birlikte, en yüksek market payına sahiptir, buna rağmen Microsoft'un sunucusundan çok daha az saldırıya uğramaktadır.
* Linux akıllı bir yetkilendirme yönetimi kullanır. Windows (ve her yüklediğiniz program) sistemde istediğini yapabilme yetkisine sahiptir. Sizin emek harcadığınız işinizin yok olmasına yol açan sisteminize ceza vermek istiyorsanız , sistem klasörüne gidip istediğiniz dosyayı silebilirsiniz: Windows sizi durdurmayacaktır. Tabi ki bilgisayarı baştan başlattığınızda bela başlayacaktır. Şimdi bir düşünün, siz sistem klasörüne gidip o dosyaları silebiliyorsanız, diğer programlar da bunu yapabilir, ve her şeyi berbat edebilir. Linux buna izin vermez. Sistemle ilgili şeylere müdahale etmek istediğinizde Yönetici şifresi girmek zorundasınız (kısacası sistemde Yönetici değilseniz sisteme müdahale edemezsiniz). Virüsler istediği yere gidip istediği şeyleri değiştiremez veya yok edemez çünkü buna yetkileri yoktur.
* Daha çok göz daha az güvenlik açığı demektir. Linux açık kaynaklı bir yazılımdır, bu da dünyadaki her programcının kodlara (programın "tarifine") bakmasına ve yardımcı olmasına, ya da geliştiricilere "... Bu bir güvenlik açığı değil midir?" diyebilmesine olanak sağlar.
Sisteminiz kararsız mı ?
Hiç Windows çöktüğünden dolayı çok uğraştığınız bir işi kaybettiniz mi? Bilgisayarınızı normal yoldan mı kapatırsınız, yoksa bazen Windows başka seçenek bırakmadığı için güç tuşundan kapatmaya mecbur mu kalırsınız? Bilgisayarınızın çeşitli sebeplerden ötürü kapatılması gerektiğini söyleyen "mavi ekran"larla karşılaştınız mı?
Windows'un son sürümleri, özellikle "Professional" olanları eskisinden daha dayanıklı bir hale getirildi. Buna rağmen üstteki sorunlarla hâlâ sık sık karşılaşılır.
Tabi ki hiç bir işletim sistemi mükemmel değildir ve size işletim sistemim hiç çökmez diyenler kesinlikle yalan söylüyorlardır. Nitekim, bazı işletim sistemleri o kadar dayanıklı olurlar ki çoğu kullanıcısı çöktüğünü görmemiştir, yıllar sonra bile. Bu Linux'ta böyledir. İşte size bunu görmenin bir yolu. Bir sistem çöktüğü zaman, kapatılması veya yeniden başlatılması gerekir. Yani, bilgisayarınız uzun süre açık ve çalışır durumda kalabiliyorsa, (burada ne kadar kullanıldığının önemi yoktur) o sistemin dayanıklı olduğunu söyleyebilirsiniz. Linux kurulu sistemler, baştan başlatılmadan yıllarca çalışabilir (birçok İnternet sunucusu Linux kullanır, ve hiç baştan başlatılmaz). Tabi ki çok kritik güncellemeler olduğunda, yeniden başlatılması gerekir (normal yoldan). Ama Linux yüklerseniz, sisteminizi sürekli kullansanız da, sürekli açık bıraksanız da, dört yıl kadar bir süre boyunca sorunsuz olarak çalışabilecektir.
Çoğu zaman, bilgisayarınızı bu kadar yalnız bırakmazsınız, fakat bu Linux'un ne kadar dayanıklı olduğunun bir göstergesidir.
Linux bilgisayarınızı korur.
Virüsler, trojanlar, reklam yazılımları, casuslar... Windows bunların hepsinin sisteminize kolayca sızmasına izin verir. Bir Windows sistemi (İnternete bağlı ve varsayılan "Service Pack 2" kurulu) , ortalama 40 dakika içinde enfeksiyon kapar. (aslında, zaman zaman bu sadece 30 saniye alır.)
Tabii ki bir dizi güvenlik önlemi alırsınız. 1) Güvenlik Duvarı kurabilirsiniz, 2) Antivirüs yazılımı kurarsınız, 3) Anti-Adware yazılımı kurarsınız, 4) Internet Explorer ve Outlook dan kurtulursunuz. (onları Firefox ve Thunderbird ile değiştirebilirsiniz), ve son olarak; 5) korsanların bunları geçebilecek kadar akıllı olmaması için dua edersiniz, çünkü eğer bir güvenlik açığı ortaya çıkarsa, Microsoft bunu 1 ay gibi bir sürede çözecektir. (her zaman bu kadar hızlı olmasını beklemezsiniz). Veya, kısa yoldan Linux kurup, kafanızı dinleyebilirsiniz. Virüsleri ve diğer zararlıları dert edinmeniz gerekmez.
"Virüsleri Unutun" bölümünde söylediğimiz gibi, Açık Kaynaklı yazılım (örn. Linux) demek, birden fazla gözün tüm kodları incelemesi demektir. Dünya gezegenindeki her programcı, kodu indirebilir, inceleyebilir, ve güvenlik açığı olabilecek unsurları kolayca görebilir. Diğer yandan, Windows kaynak kodunu(o bir tür "tarif"tir) ancak Microsoft firmasında çalışan sınırlı kişi görebilir. Yüzbinlerce (belki şimdi milyonu bulmuştur) insana karşı, sadece bir kaç bin insan. Bu büyük fark demektir.
Fakat aslında, diğerlerine oranla asıl konu sistemin ne kadar açığı olduğundan çok, açıkların türüdür. Eğer ortada çok açık var, ama henüz kimse farketmediyse(korsanlar dahil) , veya önemsiz açıklarsa, korsanlar ciddi hasar veremezler. Burada devreye giren, açığın farkedildikten ne kadar süre sonra çözüldüğüdür. Eğer Açık Kaynak bir yazılımda bir açık bulunduysa, açık kaynak topluluğundaki herkes buna göz atabilir ve bu sorunu çözebilir. Genelde sorunun ilacı(ve ilgili güncellemeleri) bir kaç gün, bazen bir kaç saat içinde halledilir. Microsoft firmasının bu kadar fazla insan gücü yoktur, onlar genelde açık bulunduktan(ve hatta paylaşıldıktan) bir ay kadar bir süre sonra çözümü sunmayı başarırlar. Bu, korsanların sizin sisteminizde cirit atması için yeterli bir süredir.
İşletim sisteminize neden 100'lerce $ ödeyesiniz ki?
(Veya yasa dışı kopyalamaya çalışasınız)
Belki de ben Windows'a para ödemedim ki diye düşünüyorsunuz. Emin misiniz? Eğer bilgisayarınız bir Windows kopyasıyla geldiyse, o zaman para ödemişsinizdir, aldığınız yer size aksini söylese de... Windows lisansı yeni aldığınız bir bilgisayarın fiyatının yaklaşık dörtte birine denk gelir. Sonuç olarak Windows’u yasal olmayan yoldan almadıkça, kesinlikle ödeme yapıyorsunuz. Microsoft parasını nereden kazanıyor sanıyorsunuz?
Bir yandan da Linux'u tamamen ücretsiz edinebilirsiniz. Evet, gerçekten böyle, dünyanın dört bir yanındaki bu adamlar düzenli, güvenli, kullanışlı ve iyi görünümlü bir sistem yaptılar, ve herkesin özgürce kullanabilmesi için bunu paylaşıyorlar. Bazı şirketler destek ve dökümantasyon sağlayarak Linux sayesinde para kazanıyorlar. Bu da kesinlikle güzel bir şey. Fakat çoğunlukla cebinizden tek bir kuruş bile çıkmayacaktır.
Özgürlük için!
Linux ve "Açık Kaynaklı" yazılımlar "özgür"dür. Bu, lisanslarının "özgür lisans" olduğu ve genellikle de GPL(Genel Kamu Lisansı) olduğu anlamına gelir. Bu lisans herkesin yazılımın kodunu (tarifini) görmesini, kopyalamasını ve GPL lisansının korunması şartıyla yeniden dağıtılmasını mümkün kılar.
Peki özgürlük denince ne anlıyoruz? Yarın Microfot'un yok olduğunu düşünün (tamam, yarın olmasa da 5-10 yıl sonra). Veya birden Windows'un ya da Office'in lisans fiyatını birden üç katına çıkardığını düşünün. Microsoft'a bağımlıysanız, yapacak bir şeyiniz yok. Siz (veya şirketiniz) sadece bu şirkete, bu yazılıma bel bağlamış durumdasınız ve o olmadan işlerin yürümesini sağlayamazsınız (işletim sistemi olmadan bilgisayar ne iş yapabilir ki?). Bu ciddi bir sorun değil mi? Tek bir şirkete bağımlısınız ve bilgisayarlarınızın gerektiği gibi çalışması için tamamen ona güveniyorsunuz. Eğer Microsoft Windows'un bir sonraki sürümü için 1000$ isterse yapabileceğiniz hiçbir şey yok (Linux'a geçmek haricinde). Eğer Windows'ta sizin çok canınızı sıkan bir hata varsa ve Microsoft bunu düzeltmeyecekse yapabileceğiniz bir şey yok (Microsoft'a hataları bildirmek o kadar da kolay değil, "Hata Bildirimi" bölümüne bakın).
Açık Kaynak sayesinde, proje veya onu destekleyen şirket bittiğinde, kodlar halka açıktır ve insanlar onu geliştirmeye devam edebilir. Eğer proje sizin çok işinize yarıyorsa kendiniz bile geliştirebilirsiniz. Canınızı sıkan bir hata olduğunda bunu bildirebilir, geliştiricileriyle konuşabilir, daha iyisi kendiniz de düzeltebilir (ya da düzeltecek birini tutabilir) ve değişiklikleri geliştiriciye yollayarak herkesin bu iyileştirmeden yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Bu yazılımla (neredeyse) herşeyi yapmakta özgürsünüz.
Sistemi kurduktan sonra neden daha fazla araç kurasınız ki?
Windows kurmak sadece bir başlangıçtır. Hayal edin, yeni Windows kopyanızı kurdunuz, ve bilgisayar becerilerinizi kullanmaya hazırsınız. Bir arkadaşınız size PDF eklentili bir e-posta gönderdi : lanet olsun, sizin bu veriyi okuyacak bir yazılımınız yok. Hemen çevrimiçi olmalı, Adobe Reader'in (genelde bu yazılım kullanılır) web sayfasına girmeli, indirmeli, kurmalı, ve belki de sisteminizi yeniden başlatmalısınız. Oh, sonunda hallettik, artık her şey hazır. Ama o da nesi, arkadaşınızın bir de dosya.doc adında gönderdiği bir veri var. Windows'unuz bunu büyük ihtimalle okumaz, mükemmel. Olsun, Microsoft Office yazılımını "satın alabilirsiniz". Ya da, OpenOffice'ın Windows sürümünü kullanabilirsiniz. Ama halen, onu bulmalı, indirmeli (umarım geniş bant bağlantınız vardır) , kurmalı .. vs. Arkadaşınız bir de resim göndermiş. Ama resmin karanlık ayarı berbat, görüntüde bozulmalar var, ve bir bölümünün kesilmesi gerekiyor. Şimdi gidip Photoshop satın alabilirsiniz.(satın almak? yine para vereceksiniz.) veya GIMP (Photoshop yazılımının tüm yeteneklerine sahip ücretsiz bir uygulama) kurabilirsiniz. Ama önce, aramalı, indirmeli , kurmalı .. Evet, gerçekten işiniz zor olacak. Windows'u kurdunuz, ama o problemin sadece başlangıcıydı.
Linux kurduğunuzda (Pardus, Ubuntu, Mandriva, Fedora vs. bir çok "dağıtım" size farklı tatlar sunacaktır) , aynı zamanda, kurmak zorunda kalmadan bir çok şeye sahip olursunuz:
* Yazı yazabilmek, tablolar oluşturabilmek , Slaytlar hazırlamak için gerekli olacak her türlü yazılım.
* Bir web tarayıcı (örn. Firefox) ve bir E-Posta yazılımı. (örn. Thunderbird veya Evolution)
* En az Photoshop kadar güçlü bir resim düzenleyici (GIMP)
* Bir Anlık Mesajlaşma uygulaması.(Pidgin, aMSN)
* Bir film oynatıcı.(Kaffeine, Totem)
* Bir müzik oynatıcı.(Amarok,XMMS)
* Bir PDF okuyucu.(Kpdf,GhostView)
* Arşiv açmak için gerekli her şey (ZIP, vs.) .
* vs.
Linux ile, kolayca çalışmaya başlayabilirsiniz.