Arkadaşlar bu konuya bir örnek.
A ve B kişisi arasındaki konuşma:
A: Dünyayı yaratan bir Allah var.
B: Ama ben bir şey görmüyorum.
A: Elbette, çünkü Allah görünmez.
B: Ama dokunamıyorum da.
A: Elbette, Allah görünmez, dokunulmaz ve hakkında hiçbir somut veri edinilemez .
B: Peki o zaman var olduğunu nereden biliyorsun?
A: çünkü Allah’ın varlığının kanıtları var.
B: Nedir bu kanıtlar?
A: Mesela yağmurun yağması Allah’ın varlığının kanıtıdır. Allah yağmuryağdırır.. Ne zaman yağmur yağsa Allah’ın varolduğunu anlıyorum.
B: Peki yağmurun sebebinin Allah olduğunu nereden biliyorsun?
A: çünkü başka birisi olamaz. Sen söyle o zaman yağmurun neden yağdığını?
B: yağmurun neden yağdığını bilmiyorum. Ama yağmurun sebebinin Allah olduğuna inanmam için başka deliller gerekli.
(Dikkat ediniz, artık bu noktada, B dahi Allah’ın varolup olmadığını veya niteliklerini sorgulamaktan çıkıp, varlığının delillerini tartışmaya başlamıştır).
A: Allah varlığını kanıtlamaya aslında gerek bile yok. Herkes beyninin derinliklerinde Allah varlığına inanır. Sadece kişinin gönül gözünü açması gerekir. Allah kendi kendinin kanıtıdır. Ayrıca kendi varlığına dair inancı hepimizin beynine koymuştur. Hem sonra, başka turlu yağmurun nasıl yağdığını açıklamanın yolu olmadığından, Allah varlığına inanmak zorundasın.
B: Peki Allah’ın nitelikleri neler? Neye benzer? nasıl bir şeydir?
(Dikkat edildiği gibi Allah’ın nitelikleri, varlığının kanıtlarının tartışılmaya başlanmasından sonra gündeme gelmiştir).