Facebook da gördüm öğretmenler üzerine bir yazı zoruma gitti

Kodla Büyü

ridade

Seçkin Üye
Seçkin Üye
Mesajlar
257
Facebook da gördüm öğretmenler üzerine bir yazı zoruma gitti. Öğretmenleri eleştiren bir yazı ve bunu paylaşan bir arkadaşım öğretmenler geldiği yeri belirtiyor bu kadar mı düştük biz

ÖĞRETMENLİK!!..
KUTSANMIŞ MESLEĞİN ŞIMARIK BEKLENTİLERİ

Bir atanamamış öğretmen feryadıdır gidiyor. Hemen hemen her gün sabah haberlerinde , eğlence programlarında , sosyal medyada eğitim fakültesi mezunu olup henüz atanamamış öğretmenlerin serzenişleriyle karşılaşıyoruz. İlginçtir ki ben bu güne dek iş bulamamış mühendislerin ya da kimyagerlerin toplanıp gerçekleştirdiği bir eyleme yada serzenişe denk gelmedim.

6 yıllık tıp fakültesi mezunlarının TUS için çalıştığı gece yarılarında talk-show programlarına bol sitemli atanamayan öğretmen mesajları gönderen eğitim fakültesi mezunlarının iş garantisi beklentileri neyin şımarıklığıdır?

Eğitim fakülteleri tıp fakültesinden yahut mühendislik fakültesinden daha mı meşakatlidir? Çevremdeki eğitim fakültesi mezunlarının ne kadar rahat bir üniversite hayatı yaşadıklarına şahit olduğumdan mezun olur olmaz iş bulma beklentilerini yalnız “rejim” tarafından kutsanmış ve şımartılmış olmalarına bağlayabiliyorum.

İlk okuldan itibaren öğretmenlik mesleğinin kutsal ve öğretmenlerin lutüfkar , ferdakar , yüce insanlar olduğu telkiniyle büyümüş toplum zaten resmi ideolojinin endoktrine ettiği “ululama” alışkanlığı ile donanmış olduğundan öğretmenliğin kutsallığını da kabul etmiş özümsemiştir . Öğretmenlik mesleğinin kutsal olması mantıksız ve temelsiz bir iddiadır . Örneğin çöpçülüğün öğretmenlikten daha kutsal olduğunu iddia eden bir kişi öğretmenliğin kutsal olduğunu savunan bir insandan daha fazla ve daha akılcı argümanlara sahiptir.

Ancak öğretmenler resmi ideolojinin” torna tezgahı” vazifesinin gören devlet okullarının yöneticileri olduklarından resmi ideoloji tarafından haddinden fazla önemsenmişlerdir . Bu durum Mustafa Kemal’e verilen “başöğretmen” payesinden başlamaktadır,yeryüzünde emsali olmayan bir ünvanı bir kişiye vererek ona bu özelliğinden dolayı saygı duymak da ayrı bir konudur.

Sözgelimi arka sokaktaki Overlokçu Mustafa amcaya “başoverlokçu” ünvanını versek ve mahalleden Mustafa amcaya saygı beklesek ne denli saçma olur değil mi? Çünkü ne overlokçuluk “ulu” bir meslek ne de yeryüzünde “başoverlokçuluk” diye bir unvan var.

Başöğretmenlik ünvanını Mustafa Kemal’e meclisin verdiği savunusu da pek bir gülünçtür zira tek partili bir meclisin başında olup kendine meclis eliyle bir paye vermek çok zor olmasa gerek.

Hülasa öğretmenler resmi ideoloji tarafından “ululanmış” olduklarından haddinden fazla şımarmışlardır. Hiç bir fakültenin mezunları iş garantisi beklemezken onlar az zahmet ile çok ve çabuk rahmet peşine düşmüş elde edemediklerinde de yaygara ve duygu sömürüsü yolunu seçmişlerdir. Kanımca hiçbir meslek sahibi diğerinden daha üstün ve fedakar değildir çünkü doktor, öğretmen, çöpçü herkes bir ücret karşılığı meslek icra etmektedir. Kamu faydasına çalışan ve az ücret karşılığında fazla hizmet gösteren kişilerin bu durumu da bir fedakarlığın değil bir tercihin yahut daha rahat iş bulma konusundaki kabiliyetsizliğinin göstergesidir ve kişinin, yaptığı bir seçimin yada kabiliyetsizliğinin karşılığında kutsanma yücelme beklemesi son derece yersizdir.
 
Ah şunu yazan bunu da okusa;

şu an öğretmenlik kadroları öğretmen olmayanlarla dolu olduğundan öğretmenler işsiz,
Aynı şekilde
kimya öğretmenine kimyager, biyoloji öğretmenine biyolog, fizik öğretmenine fizikçi, matematik öğretmnine, matematik müh., teknik öğretmnelere müh. sınıf öğretmenlerine rehberlik uzmanı gibi, diğer alanlardaki insanları öğretmen ilan ettiklerinin aynısı biçiminde ilan etsinler öğretmenleri de göremezsin meydanlarda.
Ayrıca öğretmenlik mesleği dışındaki saydığınız dallar tek işvereni özel değil, ve özel sektörde hiç bir biçimde iş sahibi olamayacaklar, hal böyle olunca bu kadar çok öğretmenlik fakültesi açılmasından sorumlu olanlar ve tek işveren olanlar iş vermek zorundadırlar...
 
tıp mezunları mezun olunca tus a girmeden önce atanabiliyor zaten :D aile hekimi oluyorlar ve direk atanıyorlar.
eğitim fakültesi mezunu özelde bile iş bulmakta zorlanıyor ki.
 
:shock: derneğimiz bir açıklama yapmayacak mı bu yazıya ...bilişimde gelecek var demeyecek mi ?? gece ailesinden gizlice bilgisayarı açmış bir kız çocuğu fotoğrafıyla karşımıza çıkıp tehlikenin farkındamısınz demeyecek mi? nerede bu dernek??
 
duyu80' Alıntı:
:shock: derneğimiz bir açıklama yapmayacak mı bu yazıya ...bilişimde gelecek var demeyecek mi ?? gece ailesinden gizlice bilgisayarı açmış bir kız çocuğu fotoğrafıyla karşımıza çıkıp tehlikenin farkındamısınz demeyecek mi? nerede bu dernek??
:-1: ne alaka
 
atanamayan bilişimcilerle alaka yani ...o kadarda kel değil alaka . :idea:
 
şu ana kadar gördüğüm idarecilerin özellikle müdür yardımcılarının %80 farklı meslekten şuan ki m.yardımcım da dahil
 
Öğretimi eğitimden ayırırsan
öğretmen adlı meslek sahibi kişiyi "telefondaki telesekreter gibi"
sadece bilgi aktaran kişi konumunu çeker
yine tüm değer yargılarını bir kenara atıp
kim milyoner olmak ister
anında para
maymun ol parayı kap
ailenle bende oradaydım seni izliyordum.
yahut ailenle sen beni izliyordunuz...
gibi eğitsel tv programlarıyla pekiştirerek
parayı tek değer yargısı haline getirirsen ve böyle algılarsan

ardından hali hazırda parayı değer algılamada en ön sıraya çekmişken
eğitimcileri aynı kurumda görev yaptığı hizmetlilerle aynı hizaya çekersen

Mustafa Kemal Atatürk gibi pek çok devlet büyüğümüzü, tarihi şahsiyetimizi
ciğeri beş para etmez zibidilerin diline sakız eder bu kişilere bir cevap veremeyip
onların bu sözlerini toplumda yaygınlaştırırsan

ve tüm bunlarla beraber kendine ben iyi bir öğretmenim dersen

tüm bunlar ve benzeri durumlar bir tek anlama gelir.

"hatayı, hata yapanları "
yanlış yerde arıyorsun.....
 
Yazıya neresinden bakarsanız bakın çelişkiler yumağı.
Resmi ideolojiyi öğretmenler üzerinden eleştirmek de cabası.
Tamamen haksız mı? Hayır.
Klavyesi olan yazıyor.
Aydınlandık(!) sayesinde.
 
Ha zabita ha ogretmen sanki arada bir fark yokmus gibi olmaya basladi.onun uniformasi daha saygin ezici yapiyor.kitabin degeri bilgisayara yenildigi icin ogretmenlik kaybetti.ilerde ogretmene ihtiyac da kalmayacak gibi
 
türkiyedeki mühendislerin belkide 1/10'u devlet sektörüne giriyor çünkü devlet tüm üretim sahalarını MİLLİ ÜRETİM BAKANLIĞI adı altında toplamadı.

EĞER ÜLKEDEKİ TÜM AMA TÜM FABRİKALAR DEVLETE AİT OLSAYDI MÜHENDİSLERDE AYNI HALDE OLURLARDI.
 
türkiyedeki mühendislerin belkide 1/10'u devlet sektörüne giriyor çünkü devlet tüm üretim sahalarını MİLLİ ÜRETİM BAKANLIĞI adı altında toplamadı.

EĞER ÜLKEDEKİ TÜM AMA TÜM FABRİKALAR DEVLETE AİT OLSAYDI MÜHENDİSLERDE AYNI HALDE OLURLARDI.

ANCAK ÜLKEMİZDE EĞİTİMİN NEREDEYSE %100Ü DEVLET TEKELİNDE VE NORM KADRO KANUNU VAR.

DEVLET KENDİ ÇIKARDIĞI KANUNA UYMUYOR VE AÇIK NORMLARI DOLDURMUYOR VER BİRÇOK ÜCRETLİ ÇALIŞAN ALIYOR Kİ ÇOĞU ÖĞRETMEN BİLE DEĞİL.

BU SEBEPLERDEN DOLAYI DEVLET YA TEKELCİLİKTEN ÇIKIP TÜM OKULLARI ÖZELLEŞTİRECEK YA DA MECBUREN NORM KADRO KANUNUNA UYACAK.
 
Eğitim fakültelerinden mezun olanlar neden sanki atanmak zorundalar ki! Pols kolejinden veya akademisinden mezun olanlar neden devletten atama beklesinler gitsin özel sektörde iş bulsunlar! Askeri okuldan mezun olanlar neden devletten iş bekliyorlar başka yerde iş arasınlar! ....
 
Memurlar Net ten alıntıdır.
üye adı:gokboruhan

Tarım toplumunun paradigmaları ile yetişen bir kişiden böyle bir yazıyı yazması ve yine tarım toplumunun paradigmaları ile yetişen bir kişininde bu yazıyı güzel bulmasını normal karşılayabilecek entelektüel olgunluğa sahip olduğumu düşünüyorum.

Eğitim fakültelerindeki nitelik problemlerini sorgulayabilirsiniz,öğretmenlerinizin nitelikli olmadığınıda düşünebilirsiniz,devlet okullarında kalite problemi olduğunuda tartışabilirsiniz,eğitim sisteminizi müfredatınızıda çağın gereklerine uygun olup olmadığınıda tartışabilirsiniz.Ben bunların hepsini akılcı tartışmalar olarak görürüm.Ancak bilgi çağında öğretmenlik mesleğinin diğer mesleklerle eş değer olduğunu savunma saçmalığının bile tartışılıyor olması bu ülke için çok acı bir durum.

Bugün dünyanın her tarafında bir toplumu bilgi toplumuna dönüştürecek çekirdek kadrolar kimlerdir sorusunu sorarsanız alacağınız cevap akademisyenler,öğretmenler ve mühendislerdir.Bir yetişkin edasıyla internetin başında google da bir bilgiyi arayıp sonrada ulaştığın sitelerden o konu hakkında maruz kaldığın enformasyonu ben bu konu hakkında bilgi edindim zanneden insan tipi henüz bilginin ne olduğunun farkında bile değildir.Dünya da neden devletler eğitimi zorunlu yaparlar ve çocuklarını neden zorla okula getirtirler zannedersem bununda farkında değildir.

Atanamayan öğretmenler susmayacaklardır.Çünkü onlar olmayan kadroları istememektedirler.Onlar ülkemizin nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyduğunu ve bu nitelikli insan gücününde ücretli öğretmenlikle değil özlük hakları ve ekonomik şartları iyileştirilmiş öğretmenler sayesinde olabileceğinin farkındadırlar.Eğer siz 12 yıl zorunlu eğitim yapıyorsanız vatandaşlarınızın eğitim alma hakkını ücretli öğretmenlikle karşılayamazsınız.Siz her önünüze gelenide ücretli öğretmen olarak sınıfa sokarsanız nitelikli insan gücünüde yetiştirmeniz mümkün değildir.Ücretli öğretmenlik oldukça atanamayan öğretmenlerin mücadeleside öğretmenlerin hak ettiği özlük ve ekonomik hakların mücadeleside devam edecektir.Bu mücadele gerçekte sizin Türk milletini geri kalmış milletler arasında tutma mücadelenizle öğretmenlerin bilgi toplumuna dönüştürme mücadelesidir.Alalade bir kadroyu işgal etme mücadelesi değildir.Öğretmenlerin bu ekonomik şartlara rağmen canla başla çalışmaları başka nasıl izah edilebilir ki
 
ridade' Alıntı:
Facebook da gördüm öğretmenler üzerine bir yazı zoruma gitti. Öğretmenleri eleştiren bir yazı ve bunu paylaşan bir arkadaşım öğretmenler geldiği yeri belirtiyor bu kadar mı düştük biz

ÖĞRETMENLİK!!..
KUTSANMIŞ MESLEĞİN ŞIMARIK BEKLENTİLERİ

Bir atanamamış öğretmen feryadıdır gidiyor. Hemen hemen her gün sabah haberlerinde , eğlence programlarında , sosyal medyada eğitim fakültesi mezunu olup henüz atanamamış öğretmenlerin serzenişleriyle karşılaşıyoruz. İlginçtir ki ben bu güne dek iş bulamamış mühendislerin ya da kimyagerlerin toplanıp gerçekleştirdiği bir eyleme yada serzenişe denk gelmedim.

6 yıllık tıp fakültesi mezunlarının TUS için çalıştığı gece yarılarında talk-show programlarına bol sitemli atanamayan öğretmen mesajları gönderen eğitim fakültesi mezunlarının iş garantisi beklentileri neyin şımarıklığıdır?

Eğitim fakülteleri tıp fakültesinden yahut mühendislik fakültesinden daha mı meşakatlidir? Çevremdeki eğitim fakültesi mezunlarının ne kadar rahat bir üniversite hayatı yaşadıklarına şahit olduğumdan mezun olur olmaz iş bulma beklentilerini yalnız “rejim” tarafından kutsanmış ve şımartılmış olmalarına bağlayabiliyorum.

İlk okuldan itibaren öğretmenlik mesleğinin kutsal ve öğretmenlerin lutüfkar , ferdakar , yüce insanlar olduğu telkiniyle büyümüş toplum zaten resmi ideolojinin endoktrine ettiği “ululama” alışkanlığı ile donanmış olduğundan öğretmenliğin kutsallığını da kabul etmiş özümsemiştir . Öğretmenlik mesleğinin kutsal olması mantıksız ve temelsiz bir iddiadır . Örneğin çöpçülüğün öğretmenlikten daha kutsal olduğunu iddia eden bir kişi öğretmenliğin kutsal olduğunu savunan bir insandan daha fazla ve daha akılcı argümanlara sahiptir.

Ancak öğretmenler resmi ideolojinin” torna tezgahı” vazifesinin gören devlet okullarının yöneticileri olduklarından resmi ideoloji tarafından haddinden fazla önemsenmişlerdir . Bu durum Mustafa Kemal’e verilen “başöğretmen” payesinden başlamaktadır,yeryüzünde emsali olmayan bir ünvanı bir kişiye vererek ona bu özelliğinden dolayı saygı duymak da ayrı bir konudur.

Sözgelimi arka sokaktaki Overlokçu Mustafa amcaya “başoverlokçu” ünvanını versek ve mahalleden Mustafa amcaya saygı beklesek ne denli saçma olur değil mi? Çünkü ne overlokçuluk “ulu” bir meslek ne de yeryüzünde “başoverlokçuluk” diye bir unvan var.

Başöğretmenlik ünvanını Mustafa Kemal’e meclisin verdiği savunusu da pek bir gülünçtür zira tek partili bir meclisin başında olup kendine meclis eliyle bir paye vermek çok zor olmasa gerek.

Hülasa öğretmenler resmi ideoloji tarafından “ululanmış” olduklarından haddinden fazla şımarmışlardır. Hiç bir fakültenin mezunları iş garantisi beklemezken onlar az zahmet ile çok ve çabuk rahmet peşine düşmüş elde edemediklerinde de yaygara ve duygu sömürüsü yolunu seçmişlerdir. Kanımca hiçbir meslek sahibi diğerinden daha üstün ve fedakar değildir çünkü doktor, öğretmen, çöpçü herkes bir ücret karşılığı meslek icra etmektedir. Kamu faydasına çalışan ve az ücret karşılığında fazla hizmet gösteren kişilerin bu durumu da bir fedakarlığın değil bir tercihin yahut daha rahat iş bulma konusundaki kabiliyetsizliğinin göstergesidir ve kişinin, yaptığı bir seçimin yada kabiliyetsizliğinin karşılığında kutsanma yücelme beklemesi son derece yersizdir.

Bu yazıyı siz mi yazdınız? Başlıktan itibaren olan kısım alıntı mı? Onu anlayamadım?
Yazı tamamen çelişkiler yumağı.
Yazıyı yazanın Finlandiya eğitim örneğini incelemesini tavsiye ederim.
Sadece Finlandiya değil, Endüstriyel olarak gelişmiş ülkelerin Eğitim tarihine de bir göz atması gerekli. Bununla yetinmeyip ülkemiz eğitim tarihini de karşılaştırmasında da bulunsun.
Tamamen şaçmalıklar yumağı.
Atatürk'e çamur atmak ve önemsizleştirme hissiyatı var. Atatürk'e Başöğretmenlik ünvanı 12 Eylül darbesinin ertesinde verilmiş ve 24 Kasım Öğretmenler günü kutlanmaya başlanmış hatta Yılın Öğretmeni seçilmiş vsler omuştur.
20 yılı aşan Mesaimde Öğretmenlik mesleğinin bu kadar ayağa düşürüldüğünü, Bu kadar olağanlaştırıldığını hiç yaşamadım. Eğitim kavramının yozlaştırılıp yolunduğu başka bir dönemde olmamıştır. Çırakların ustabaşı,Ustabaşlarının da çırağa çırak yaptırıldığı,adam kayırma,sınav ayarlama,torpil, sendikasına göre muamele,hemşehricilik,partizanlık,ideolojistlik,samimiyatsizlik gırla gidiyor.
Kalitesizilik,niteliksizlik daha niceleri say say bitmez.
Bitmeyen bir şey var genlere yazılmış geçmişten gününmüze aktarılmış ahlak anlayışı o da zamanı sınırlı..
Sisitemsizlik sistem olmuş her kesim kendi menfaati ve avantaları için haklı-haksız gözetmeksizin vur abalıya misali.

O alıntının neresine bakarsanız ironiye rastlıyorsunuz.
Atanamayan öğretmenlerin feryatları birilerinin kanına dokunmuş Bu efendi Ziraat mühendisleri,Veterinerler, İşletme mezunlar gibi Eğitim İle ilgili eğitim alamamışlar kadrolara yığınla doldurulurken nerelerdeydi?
Standartsızlığın sistem olduğu,arabeskle bezenmiş idare anlayışının sonucu.
Bu memlekette en çok tüketilen kağıt Tuvalet kağıdı... Maalesef.
 
Hocam ben yazmadım internette dolaşırken gördüm okudum ve artık bize karşı nasıl bir bakış açısı oluştuğunu paylaşmak istedim
 
ridade' Alıntı:
Hocam ben yazmadım internette dolaşırken gördüm okudum ve artık bize karşı nasıl bir bakış açısı oluştuğunu paylaşmak istedim
Hassasiyetinizden ötürü teşekkür ederim.
Cevabınız benim için açıklayıcı oldu.

Yazı Atanamayan öğretmenlerin durumu ile ilgili abartı ve yanlış yönlendirme içeriyor. Katılabileceğim yönleri de var ama çelişki ve ironi var. Yazıyı yazanın yetersizliği söz konusu. Başına birşeyler gelmiş olması muhtemel ki baş unvanından dem vuruyor. Acab bir BAŞkomserden mi yoksa bir BAŞhekimden mi yoksa bir BAŞmühendisten mi müzdarip oldu da BAŞÖĞRETMEN kavramına atıfta bulunmuş anlamak pek mümkün gözükmüyor. Başı başlarla dertte halet-i ruhuiyesi fena çarpıntıya uğramış ki KUTSALLIK kavramını hiçe sayıyorken saydırmış.
 
yazıyı yazanın öğretmenlerle ilgili bir gocuntusu olduğu ve aşağılık kompleksine sahip olduğu çok açık. bu tipler çocuklarının okulla ilgili bir sorunu olduğunda da "biz çocuğumuzu kime emanet ediyoruz" demeyi çok iyi bilirler. madem çocuğun çok önemli, o halde çocuğunu emanet ettiğin kişiler de önemli kişiler olmalı. atanamayan öğretmenlere gelince; hak aramak ne zamandan beri şımarıklık olmuş. asıl hakkını aramamak korkaklıktır. atanamayan öğretmenler her platformda kendilerinden söz ettirilecek işler yapıyorlarsa bu saygı duyulacak bir iştir. başöğretmenlik konusunda ise tamamen zırvalamış ve sınırlı muhakeme kapasitesiyle pis dilini Atatürk'e kadar uzatmış. daha doğrusu uzattığını sanmış. Atatürk'e verilen başöğretmenlik ünvanı bir rütbe ya da meslektaşlarına göre amirlik sıfatı değil, harf inkılabından sonra O' na verilen bir onurdur. Atatürk'ün karatahta başında latin harflerini öğrettiği fotoğrafı hepiniz bilirsiniz. bana kalırsa yazıyı yazan kişi öğretmen olmak istemiş fakat kapasitesi yetmemiş, kıytırık bir bölüm okumuş ve kpss sınavıyla düz memurluğa talip olmuş ama onu da başaramamış, sabahtan akşama memurlar.nette sözleşmeli personel ilanlarına bakarken öğretmen haberleriyle öğretmen olma arzusu depreşmiş fakat bu ünvanı asla alamayacağını bildiğinden "kedi uzanamadığı ciğere pis der" atasözünü kendi karakterine oturtmuş ve bunu kimliği haline getirmiş, çok mürekkep yaladığını sanan cahilin biridir. kısacası, kafayı takmaya değmez. it ürür kervan yürür.
 
"Ancak öğretmenler resmi ideolojinin” torna tezgahı” vazifesinin gören devlet okullarının yöneticileri olduklarından resmi ideoloji tarafından haddinden fazla önemsenmişlerdir "

yazarın dünya görüşü hemen kendisini belli ediyor!

Ucuz adam! "Resmi ideoloji" KLİŞELER DİNLEYE DİNLEYE PAPAĞANIMIZ KENDİSİNİ PROFESÖR ZANNETMEYE BAŞLAMIŞ VE cahilliğini haykırmış.

...

Ben "benim mesleğim kutsal olsun" diyen bir öğretmene rastlamadım. Hiçbir öğretmen mesleğim kutsal olsun falan istemiyor. Aksine "sizin mesleğiniz kutsal" denilerek öğretmene ucu açık, sınırları belli olmayan sorumluluklar yükleniyor ve bu yüzden öğretmenler mağdur ediliyor.

Ayrıca, yazıyı yazan mal oğlu mal

Bu memlekette öğretmen açığı var!
Bu insanlar öyle küçük bir sayı değil, demek ki, plansızlığın mağduru olmuş, küçük bir sayı olsalar plansızlık yok derdik, ama büyük bir sayı olduğuna göre bunlar plansızlığın kurbanı olmuşlar.
Mühendisleri görmezsin, sayıları az, sayıları çok olunca insanların sesini yükseltmesi normaldir, yani şımartıldıklarından falan değil,

Bu satırları yazan kas kafalı rejim muhalifi arkadaş aslında "katsayı mevzusunda" meslek liselerinin yanında olduğuna da eminim

Ama mal işte düşünmüyor, o atanamayan öğretmenlerin içinde meslek lisesi öğretmenleri de var, neden atanamıyorlar

Şımartıldıkları için mi? Hayır. Çünkü katsayı adaletsizliği başladıktan sonra meslek liseleri yarı yarıya hatta daha fazla öğrenci kaybetti ve öğretmenler bir anda norm fazlası oldular, tayin, atanma vs. imkanları kalmadı
 
Şimdi atanamamış öğretmenler iktidarı zora soktuğu için bu amca savunma yapma ihtiyacı hissetmiş kendisinde.

Oysa başbakanının iktidara gelmeden önce Gaziantep'te atama bekleyen öğretmenleri yağlayıp balladığı konuşmasını dinlese... Çarkçı der miydi ki babasının oğlşu başbakanına?
 
BU yazıyı yazan düşüğün kimlerden feyz aldığı da ortaya çıktı:

şu tweet'ine bakın:
Evet, ümitvâr olunuz; şu istikbâl inkılâbâtı içinde en yüksek gür sedâ,yine İSLAM'ın sedâsı olacaktır!!!

Feyz aldığı kişiyi bilenler çıkar.
 
amca fena uydurmuş, hadi biz öğretmenler bu şahsa tepki gösteririz ama bu tipsizin söylediklerine inanacak aaaaaa evet öğretmenler böyle diyecek adam çok.
 
2002'de miting meydanlarında oy isteyen Tayyip Erdoğan ve 3 dönem oy vererek "yarattığımız" Başbakan Tayyip Erdoğan!

Bu 2002'deki
http://personelatama.com/2013/01/erdoga ... e-demisti/

Bu da 2012'deki
http://www.youtube.com/watch?v=j31ul62c7Yg

Bundan sonra öğretmen olup da bu adama oy verebilecek, eli gidecek adamı gerçekten tahayyül edemiyorum.

Arkadaş! Kim kime muhtaç gösterelim.

Milyonluk başbakanı değil de, ekmek, meslek derdindeki anadolu çocuklarını savunun bir kere de!

O kadar insan alkışlıyor, videoda! Yazık be! Bir maaş ve meslek derdindeki zavallı, elinde gücü olmayan, bağırmaktan başka yapabilecek hiçbir şeyi olmayan adamla, milyonluk başbakan karşılaşmasında

halkın tercihine, alkışladığına bakın!

Keriz miyiz anadolu insanım be?
 
Kesinlikle çok doğru yazmış. Paylaşım için teşekkürler. Öğretmenlerin feryadı atanmayla bitiyor mu sanıyorsunuz? Atandıktan sonra da hallerinden şikayet ederler. Suya sabuna dokunmazlar, ders bittiğinde öğrenciden önce çıkarlar okuldan ve basarlar feryadı utanmadan. Ben kesinlikle katılıyorum ve meslektaşlarımızın büyük çoğunluğunun aldıkları parayı dahi haketmediklerini düşünüyorum
 
Kendi tuzu kuru olup, öğretmenler ile geçmişte kötü anıları olan birinin yazısına ne yorum yapsam ? Ailesinde atanmış-atama bekleyen öğretmen olanlar dışında sokaktaki vatandaşın %99 unun öğretmenler hakkındaki görüşü facebookta yazıyı yazan kişiden farklı değil.

Vaktiyle öğretmenlik yapacak lisans mezunu kişi bulamıyorlardı.
Mevlana dergahı misali; ne olursan ol gel, yeter ki 4 yıllık fakülte bitirmiş ol, ister ziraat mühendisi, ister veteriner , ister havyan yetiştiricisi ol gene gel diyerek atama yapıyorlardı. Bu zihniyetle öğretmenlikten farklı alanlardan mezun binlerce kişiyi kadrolu öğretmen olarak aldılar. Şu an batıda görev yapan sınıfçıların 3 te birine yakını öğretmenlikten farklı alanlardan mezun. Branşçıların içinde çok miktarda Fen-Edebiyat mezunu var. İdarecilerin asıl mezun oldukları alanların istatistiği çıkartılsa neler görürüz bilemiyorum. Sonrasında da her yere üniversite her üniversiteye de eğitim fakülteleri açıp meb in ihtiyacının çok üzerinde öğrenci aldılar. Hala da almaya devam ediyorlar. Şu an formasyon almış Fen Edebiyatlılarla birlikte yarım milyondan fazla mezun var. Mevcut öğrencilerle daha da artacak.

İktidar partisi sürekli 2002 de enkaz devraldığını söylemiş geçmiş yönetimleri kötülüyor. Haklılar da. Ama geçen 10 yılda eğitim sistemindeki plansızlık ve rezaletin suçunu kime atacaklar :?: Meb-Yök yetkilileri bir araya gelip bu işi 2003 ve sonrasında planlayamazlar mıydı? Yeni akıllarına geldi üniversite kontenjanlarını gözden geçireceklermiş, 2023 yılına kadar ülkenin 10 yıllık öğretmen ihtiyacı belirlenmiş http://www.ekoseyir.com/atanamayan_ogre ... -3418.html 10 yıl sonra da olsa akılların başına gelmiş olmasına şükretmek lazım.

Mevcut Eğitim fakültesi mezunu kişi öğretmenlik dışında ne iş yapsın :?:
Özel dershanelerde görev yapan öğretmenler yaşadıklarını burada paylaşmış http://forum.memurlar.net/konu/1750050/1.sayfa . Eğitimin özelleştirilmesini isteyenler iyice okumalı.

Mezun arkadaşların fazla suçu yok. Atama sayıları ortada iken özellikle de 2010 yılı ve sonrasında eğitim fakültelerine kayıt olan ve onlara rehberlik yapan kişilere ne demeli. Tıp, polislik, askeri okullar dışında hiç bir branşın iş garantisi yok. Bugün harçlar ücretsiz olsa bile şehir dışında bir öğrenci okutmanın aileye yıllık maliyeti çok yüksek. Öğrenim kredisi alsa bile faizi ile geri ödemek zorunda. Bunun yerine açıköğretim okuyup ailesinin yanında kalıp en kötü asgari ücretle bulabildikleri işlerde çalışsalar 4 yıl sonra daha karda olurlar. Mezun olursa askerliğini yine kısa dönem yapar. Gerçek hayatı tanır ve iyi-kötü iş tecrübesi edinir. Güç bela kazandıkları parayla çocuğunu dershaneye ya da şehir dışına geleceği-ataması olmayan bölümlerde üniversite okumaya gönderen ailelere üzülüyorum. Önceden iyi kötü okumakla çalışmakla bir yerlere gelinebiliyordu. Artık aileden zengin olmayan ve torpili de olmayanların işi çok daha zor.
 
Bu yazıları yazmalarının nedeni öğretmenlerle ilgili kötü anıları olduğundan değil arkadaşlar

adamların facebook sayfasına girerseniz görürsünüz, dertleri başbakanı savunmak

Başbakan atanamayan öğretmenler için "oyunu da al git" mealinde konuştu ya,

Bunlar da atama bekleyenleri ve iktidarı eleştirenleri düşman ilan ettiler.

Mesele bu. Yoksa öğretmenlerle ilgili iyi anıları, öğretmenlerin özverileri olsa dahi bunlar çoktan unutulmuştur. Başbakan babalarının oğlu ya.

Okumak için ailesine yük olmuş, senelerce atama bekleyen bir maaş ve meslek derdinde olan insanların derdinden bunlara ne? Onlar bu anadolu çocuklarını savunmak yerine milyonluk başbakanlarını savunuyorlar.
 
hiç bir değeri olmayan sırf yazmış olmak için yazılmış bir yazı. bu vatandaşın twitterda yazdıklarına bakınca dindar bir vatandaşa benziyor. peki ben ona sorarım peygamber efendimiz de bir öğretici değilmiydi. bizler dinimizi kimden öğrendik. ayetleri bizlere kim bildirdi. peygamber efendimizin yapmış olduğu öğretmenlikte mi değersiz senin gözünde. öğretmenlik mesleği tabiki kutsaldır. çünkü her şey okumakla başlıyor. dinimizin ilk emride "oku" değilmi. insan bildiği konularda yazı yazsın arkadaş.
 
Geri
Üst