bebebğim...

Kodla Büyü

duuuyguuu

Aktif Üye
Mesajlar
148
5 haftalık bebeğimizi kaybettik arkadaşlar... beta HCG düşmeye başlamıştı zaten, ve bebeğim gitti :(
 
üzülmeyin hocam verende alanda Allah..Sağlığınıza bişey olmasın..İnşallah sağlıklı başka gebelikleriniz olur...
 
inşallah diyoruz hocam inşallah.... her şeyin Allah tan geldiğini biliyoruz, ama yine de burulmamak elde değil:(
 
Allah yardımcınız olsun hocam. İlk bebişlerde bu çok sık rastlanır bişi oldu..
 
İlk bebeğim 5 haftalıktı ve düşük oldu. Şimdi Allah'a şükür 3 kızım var. Sağlıksız olan bebekler düşüyor demişlerdi. Hayırlısı olsun dedik. Ama tabii insanın morali çok düşüyor. Nasıl bir duyguysa hamile olduğunuzu öğrenir öğrenmez annelik psikolojisine giriveriyorsunuz. Tabii kaybedince insan üzülüyor. Ama sağlık olsun. Allah size hayırlı evlatlar versin.
 
saolun hocam, bana da doktorum " doğa mükemmel bulmadığı gebelikleri sonlandırır, böyle olmasa çok anormal doğumlar olurdu "dedi. hayırlısı olsun diyoruz biz de , ama insan üzülüyor. takdir Alllah ın, hayırlısı buymuş demek ki..daha vakti gelmemiş... Allah kızlarınıza uzun ve hayırlı ömür versin inşallah...
 
bi arkadaş başka bi konuda yazmış,çok hoşuma gitti.

alonewolfselman' Alıntı:
ALLAH kuluna 3 şekilde cevap verir; "Evet!" der, istediğini verir... "Hayır!" der, daha iyisini verir... "Bekle!" der, en iyisini verir...
 
duuuyguuu' Alıntı:
saolun hocam, bana da doktorum " doğa mükemmel bulmadığı gebelikleri sonlandırır, böyle olmasa çok anormal doğumlar olurdu "dedi. hayırlısı olsun diyoruz biz de , ama insan üzülüyor. takdir Alllah ın, hayırlısı buymuş demek ki..daha vakti gelmemiş... Allah kızlarınıza uzun ve hayırlı ömür versin inşallah...
çok üzüldüm hocam
ama doktorunuzun söylediğine katılıyorum, sağlığınıza kavuştuktan sonra bebeğinizi kucağınıza alırsınız inşallah
 
duuuyguuu' Alıntı:
saolun hocam, bana da doktorum " doğa mükemmel bulmadığı gebelikleri sonlandırır, böyle olmasa çok anormal doğumlar olurdu "dedi. hayırlısı olsun diyoruz biz de , ama insan üzülüyor. takdir Alllah ın, hayırlısı buymuş demek ki..daha vakti gelmemiş... Allah kızlarınıza uzun ve hayırlı ömür versin inşallah...

inşallaah en kısa zamanda hayırlısıyla yeniden hamile olduğunuz müjdesini alırsınız hocam ... doktora katılmıyorum ben doğa mükemmel olup olmadığını bilemez :) Rabbimiz belki de henüz hazır olmadığımız için ertelemiştir ..
 
inşallah hocam, hayırlı ve sağlıklı bir evlat nasip eder Allahım...isteyen herkese...
mesajlarınızla acımı paylaştınız, saolun:)
 
öncelikle geçmiş olsun hocam. Bende 2 ay önce ramazan Bayramının 1. günü 13 haftalık bebeğimi kaybettim. benim ikinci çocuğum bir kızım var 4 yaşında Allah ona uzun ömür versin.bunu da çok istemiştim ama düşükle sonuçlandı. Allah'a sığındım ondan geldi ona gitti diye teselli ettim hep kendimi.verdiğinde şükür ettim aldığında tabiki de isyan edemeyiz.Yine de annelik işte insan üzülüyor ama şunu da unutma öteki tarafta bizi bekleyen bir günahsız şefaatçımız olacak inşalallah...
 
derselkc' Alıntı:
öncelikle geçmiş olsun hocam. Bende 2 ay önce ramazan Bayramının 1. günü 13 haftalık bebeğimi kaybettim. benim ikinci çocuğum bir kızım var 4 yaşında Allah ona uzun ömür versin.bunu da çok istemiştim ama düşükle sonuçlandı. Allah'a sığındım ondan geldi ona gitti diye teselli ettim hep kendimi.verdiğinde şükür ettim aldığında tabiki de isyan edemeyiz.Yine de annelik işte insan üzülüyor ama şunu da unutma öteki tarafta bizi bekleyen bir günahsız şefaatçımız olacak inşalallah...

ne güzel yazmışsınız, kötü oldum ,tüylerim diken diken oldu... Allah kızınıza uzun ve hayırlı ömürler nasip etsin inşallah
 
derselkc' Alıntı:
öncelikle geçmiş olsun hocam. Bende 2 ay önce ramazan Bayramının 1. günü 13 haftalık bebeğimi kaybettim. benim ikinci çocuğum bir kızım var 4 yaşında Allah ona uzun ömür versin.bunu da çok istemiştim ama düşükle sonuçlandı. Allah'a sığındım ondan geldi ona gitti diye teselli ettim hep kendimi.verdiğinde şükür ettim aldığında tabiki de isyan edemeyiz.Yine de annelik işte insan üzülüyor ama şunu da unutma öteki tarafta bizi bekleyen bir günahsız şefaatçımız olacak inşalallah...
:alkis:
 
öncelikle geçmiş olsun
ben de ikiz gebeydim.35hafta 4 günlükken bebeklerimden birini kaybettim.tek yumurta ikizleriydi.
ilk başta çok ağladım.çok hayaller kurmuştum.ama sonra sonra Allah içime ferahlık verdikçe rahatladım
o bebek yine bizim bebeğimiz.rabbim öbür tarafta bebeğimizle bizi buluşturacak.yok fikri insanı üzüyordu.ama yok diye birşey yokk.
o diğer tarafta.sadece arada uzun yıllar sonra onu göreceğiz.ve cennette inş.
Allah kaybettiğimiz herşeyin daha güzelini vermeye kadirdir.
 
bastacim' Alıntı:
öncelikle geçmiş olsun
ben de ikiz gebeydim.35hafta 4 günlükken bebeklerimden birini kaybettim.tek yumurta ikizleriydi.
ilk başta çok ağladım.çok hayaller kurmuştum.ama sonra sonra Allah içime ferahlık verdikçe rahatladım
o bebek yine bizim bebeğimiz.rabbim öbür tarafta bebeğimizle bizi buluşturacak.yok fikri insanı üzüyordu.ama yok diye birşey yokk.
o diğer tarafta.sadece arada uzun yıllar sonra onu göreceğiz.ve cennette inş.
Allah kaybettiğimiz herşeyin daha güzelini vermeye kadirdir.


sizin acınız eminim ki çok daha büyüktür hocam,yeni mi kaybettiniz bebeğinizi bilmiyorum ama Allah sabır versin...diğer yavrunuza uzun,hayırlı bir ömür nasip etsin inşallah.

Mustafa ULUSOY okudunuz mu hiç bilmiyorum ,
ama hayat üzerine güzel yazıları var, çok beğendiklerimden bir tanesi...

"Debelenip duruyordum. İncinmiş bir kalbe, karanlık içinde olduğunu söyleyen bir kalbe bir şeyler söylemeyi, teselli edebilmeyi ne kadar isterdim. Onun yüreğinin ferahlaması, acısının bir nebze de olsa soğuması ne büyük bir nimet olurdu. O ne kadar acı çektiğini söylüyorsa ben de o kadar tıkanıyordum. Kendimden çok şey mi bekliyordum yoksa? Belki de bu kadar çırpınmama gerek yoktu. Onun istediği acısının anlaşılmasıydı sadece. Belki de acısını her insanla paylaşamıyor, insanlar acısını fazla ve gereksiz buluyor o da kendini her insana açamıyordu. Belki de acısını anladığımı söylemem yeterdi. Telefon çaldı. Ben zaten telefonda konuşuyordum. Bu sefer ki cep telefonuydu. Ne güzel bir gündü. Ben daha birini halletmeden diğerinin sesi odanın içinde vızıldayan bir arının sesi gibi gezinip duruyordu. Bir an ekranın üzerine gözüm kaydı. “Ayşe” yazıyordu ekranda. Eşim arıyordu. Genel ilkem biriyle konuşurken bir başka insanla konuşmamaktır. Terapi seanslarına telefon almadığım gibi telefonla konuşurken rahatsız edilmekte istemezdim. İnatla cep telefonu çalmaya devam ediyordu. İçimde bir ses beni adeta dürttü ve şu telefona cevap ver dedi. “Özür dilerim sizi bir kaç dakika bekletebilirmiyim?” Aslında zaman kazanmak istiyordum. Karşıma bir fırsat çıkmıştı. Cep telefonunu açtım. Eşimden önce davrandım. “Sen de bir annesin. Sence bir anne çocuğunu kaybederse ne hisseder? Çok ama çok acı çekiyorsa neden acı çeker?” Sesimdeki gerginliği, huzursuzluğu anlamıştı. Olanca bir yumuşaklık sergilemeye çalışıyordu. Bu soru nerden çıktı şimdi diye sormadı bile. Bana soru sorulmasına tahammülüm yoktu. Sorumun cevabını istiyordum. “Öncelikle” dedi. “Sence bu bir kayıp mı? Anne çocuğunu kaybetti mi?” İyi bir noktaydı. Oldum olası şu kayıp kelimesinden hiç hoşlanmamıştım. Psikiyatri kitapları ise inatla “kayıp” kelimesini kullanırdı. “Kayıplara bağlı gelişen yas reaksiyonları” psikayatri ders kitaplarının baş konularındandı. Kayıp kelimesi ne kadar iğreti idi. İnsanların yüreğini yakıyor, ölüm hadiselerini bir işkenceye dönüştürüyor, ruha batan bir kıymık gibi ruhu huzursuz edip duruyordu. “Yusuf İslam bir tv programında 5 çocuğu olduğunu söylemiş ve isimlerini teker teker sıralamıştı. Dördüncü çocuğu vefat ettiği halde 5 çocuğum var diyebiliyordu. Bunu dikkate alabilirsin.” “Bir annenin çocuğunun ölümüne verdiği tepkiyi, çocuğu hayattayken ki çocuğuna olan tutumu belirler. Çocuğunu ölmeden önce sahiplendi ise, yaşadığı acı daha fazla olur.” “Tamam” dedim. “Bunlar bana yeter. Zihnim epey açıldı. Ama dur kapatma. Bana yine de bir cümle gerekli. Tek bir cümle” Düşünme sırası eşimdeydi. “Geçen gün okumuştuk” dedi. ”Mülk O’nundur” Kainatın Rabbi önce beni sevindirmişti. Doğru ya. Mülk O’nundu. Her şey O’nundu. Biz anne babalarımızın değildik. Çocuklarımız bizim değillerdi. Mülk O’nundu. Bizler onların kucaklarına bırakılan birer emanettik. Çocuklarımız kucaklarımıza bırakılan birer emanetti. Mülk O’nundur cümlesi zihnimde belirdiği yerden başlayarak yankılanıyor, oradan dağılıyor, gidiyor, uzuyor, tüm kâinata doğru salınıp duruyordu. Her şey O’nundur. Biz O’nunuz. Biz O’nun isek, hüküm de O’na aitti. Kâinattaki nesneler birden bir düzen kazanmaya başladılar zihnimde. Sahipsiz bir şeyin olmaması nesneleri düzene koydu, kimsesizlikten kurtardı, kimsesizliğin getirdiği karmaşa yerini her şeyin dizgin altında olduğu gerçekliğiyle yer değiştirdi. Önce benim kalbim rahatlamıştı. Bana tesir etmeyen bir şeyin hastama tesir etmeyeceğini bilirdim. Benim duygularımı teskin etmeyen bir gerçeklik, bir başka duyguyu nasıl teskin edebilirdi? İki tane cümle belirmişti zihnimde. Bir tercih yapmalı ve birini söylemeliydim. O yalnızca bir cümle istiyordu. Tek bir cümle. Telefona döndüm. “Sizin kaç çocuğunuz var?” diye sordum. “Üç tane çocuğum var idi. Birini kaybettim, iki kaldı.” Kaybettim. Annenin çektiği tüm acıyı açıklayabilecek güçte bir kelime idi bu. Can alıcı kelime bu idi. Kaybettim de acı vardı. Kaybettim de sahiplenmek vardı. Mülk edinmek vardı. İnsan sahip olduğuna inandığı şeyi kaybederdi. Kaybettim. Benliğin oyunu idi. Kaybettim demekle kaybediyorduk. Kaybettim dedikten sonra ruhun huzur bulması imkânsızdı. “Kayıp mı ettiniz?” dedim anlamazlığa vurarak. “Nasıl oldu bu?” “9 yaşındaki çocuğum öldü dedim ya” dedi şaşkınlıkla. “Bir varlığın ölmesi ile kaybetmek aynı şey midir?” Bir varlığın ölmesi onu kaybetmek midir? Sorun buydu ve o oğlunun ölmesini bir kayıp olarak algılıyordu. Ona ruhlar âleminden bahsettim. Ruhunun yaşadığından ve bülûğ çağından önce ölen çocukların “cennetin çocuğu” (Kuran: 76:19 ve 56: 17) olduğundan. Ruhunun dünyanın meşakketleri, zorlukları, acıları, soğuğundan kurtulmasını anlattım. Çocuğunun bedeni toprak altındaydı. Bu doğruydu. Ama çocuğu toprak altında değildi. İnsan denilince beden mi anlaşılırdı? “Çocukluk fotoğraflarınıza hiç bakarmısınız?” “Bakarım evet” “Şu an ki sizle fotoğraftaki siz, siz misiniz?” Biz yalnızca bedenimiz değilizdir. Ruhumuz, aklımız, kalbimiz, şuurumuz, duygularımız ve tanımlayamadığımız bir çok şeyiz biz. Toprak altında olan ise yalnızca bedenimizdir. Yaşam boyu kimbilir kaç beden bırakıyoruz toprak altına. Onun dokuz yaşındaki çocuğu 9 kere aslında bedenini toprak altına zaten bırakmadı mı? Söyleyebileceğim o tek cümle artık şuydu: “Sizin 3 çocuğunuz vardı. Bir çocuğunuz şimdi ruhlar âleminde yaşıyor. Sizin hâlâ 3 çocuğunuz var” Etkilenmişmiydi? Ne düşünüyordu? Ne hissediyordu? Bu soruların cevabını bilmiyordum. Yüzü yoktu karşımda. Yüzünün aldığı şekilden içinde gelişen tepkiyi okuyabilir ve buna göre konuşmamı yönlendirebilirdim. Bu imkanımın olmasını ne kadar isterdim. Benden okumak için bazı kitap önerileri aldıktan sonra teşekkür ederek telefonu kapattığında içimi birden bir pişmanlık kapladı. Telefon numarasını almamıştım. Belki bir kaç hafta sonra arar ve durumunu sorardım. Ama artık geçti. Ofisten çıkıp yola koyulduğumda ona bir isim vermek geçti içimden. Kimi zaman yaptığım bir şeydi bu. Terapi hastamı özetleyecek bir cümle bulmaya çalışırdım. Ona ne isim vermeliydim? Çocuğuna “Cennetin çocuğu” demiştim. Yaratıcı da onun “cennet annesi” olmasını istiyor olabilirdi. Çocuğu kucağında sonsuz bir yaşamı orada geçirdiğini hayal ettim. Evet bu isim uygundu. “Cennet annesi”. Niye olmasındı. Mülk Yaratıcınındı ve öyle olunca hüküm de O’nundu. Umarım “Cennet annesi” bu hükme hiç itiraz etmezdi. Onun hâlâ 3 çocuğu vardı. Ya benim kaç kardeşim vardı? Telefon görüşmesinden önce sorulsaydı 5 kardeşiz derdim. Ben gezegene yollanmadan önce, ikisi ikiz olmak üzere 4 kardeşim dünya hayatına yollanmış. Belli süre sonra, yaşamaları ruhlar âleminde devam etmesi yolunda Rableri hüküm vermiş. Bunları anlatırken anne ve babamın gözleri hep yaşla dolardı. O ana dek hayatımda onlar hiç yokmuş gibi yaşıyordum. Gerçekte ise ilişkimiz kopmamış olarak davranabilirdim. Onlar da cennetin çocuğu olmuşlardı. Ve Rabbimiz izin verirse onlarla cennette tanışacaktık. Onlarla irtibatım olabilirdi. İlk irtibatı kurmaya karar verdim. Kardeşlerim ve diğer tüm cennetin çocukları için fatiha okudum. Eve vardığımda artık telefondaki annenin 3 çocuğu benim de sekiz kardeşim vardı. "
 
yazıyı çok beğendim hocam unutuyoruz çoğu zaman sahiplenişlerimizden oluyor zaten çokça acı çekişimiz..
 
annannemi kaybettiğimizde (ani bi ölümdü) annem resmen bu kitaplarla terapi yaptım... mustafa ulusoy un kitapları
 
Ben de paylasayim o zaman hikayemizi. Benim de 2010 mayısta bir bebeğim oldu ve 4 gün sonra kaybettik. Üzücü bir durum tabi ki ama şükür ki hiç isyan etmedik esim de ben de cennet kuşu olacak, sefaatcimiz olacak dedik. 3 ay sonra sürpriz bir şekilde hamile kaldım tekrar. 12 haftalikken bir rüya gördüm ikizlere hamileydim. Ertesi gün de bebeklerimin ikiz oldugunu öğrendim. Allah birini aldı iki tane verdi. Cok mutlu olduk. Simdi 18 ayliklar. Allah evladıni kaybedenlere sabırlar versin. Evlatlarimizi hayırlı evlat eylesin.
Sabır ve tevekkul herşeyin ilacı...
 
Geri
Üst