Atatürk'ün Ağaç ve Orman Sevgisi

Kodla Büyü

grapegate77

Aktif Üye
Mesajlar
165
Atatürk'ün Ağaç ve Orman Sevgisi
ataturk-agac-sevgisi.jpg

Yıl 1930 ATATÜRK Yalova köşküne doğru çıkmakta. Bir de bakar bir bahçıvan koca bir çınar ağacını kesmek üzeredir.

Yahu der; sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki? Kesmeye muktedir görüyorsun kendini ve niye? Der.

Bahçıvan derki;

Paşam çınar ağacının kökleri köşkün temelini kaldırdı, yaprakları da köşkün pencerelerine müdahale ediyor. Ya köşkü kaybedeceğiz ya ağacı keseceğiz. Onun için de kusura bakmayın ama biz ağacı kesiyoruz

Bir an düşünür;

Hayır, gerekirse köşkü ağaçtan uzaklaştırırız der.

Derler ki bu gün Mustafa Kemal bir hoş. Ne demek köşkü tutupta ağaçtan uzaklaştırmak?

Ama inanır mısınız mühendis değil, mimar değil, ziraatçı değil ama ne yapar biliyor musunuz?

İstanbul’daki köprü altındaki tramvay raylarını Yalova’ya taşıtır. Köşkü hiç yıkmadan olduğu gibi tutarak kendisi de kazma kürek temelini kazar ve köşkün altına tramvay raylarını döşeyerek köşkü ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çekerek hala Cumhuriyetimiz gibi ayakta durmakta olan çınar ağacının kurtuluşunu temin eder.

Atatürk’ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği’dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk’ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur.

Ankara’yı Türkiye Cumhuriyetinin başkenti yapan ve bir bozkır kasabasında modern bir şehir kuran Atatürk, bu yönüyle de, günümüzdeki, şehircilik, çevre ve tabiat güzelliği kavramlarına, 1920′li yılların şartları içinde ışık tutan bir dehadır. Bu kavramların bilinmediği ve konuşulmadığı o yıllarda, şehircilik uzmanlarını getirterek, Cumhuriyetin başkenti Ankara’yı düzene sokan, ağaç diktiren, bulvarlar açtıran, Çiftliği kuran, sefaret bahçelerinde yeşilliğe imkân veren Atatürk, diğer yönleriyle olduğu gibi, bu yönüyle de her zaman örnek alınması gereken eşsiz büyük bir önderdir.

Atatürk’ün kişiliğini oluşturan etkenler arasında bitki ve hayvan sevgisinin de önemli bir yeri bulunmaktadır. Atatürk, yaşamının son günlerinde de yeşillikler arasında olma özlemini duymuştur. Yeşilliği olduğu kadar barışı da seven Atatürk’ün Anıtkabiri’ne dünya uluslarının gönderdikleri fidanlarla meydana gelen Barış Parkı, ölümünden sonra da Ata’nın kişiliğiyle bütünleşmiştir.

Dayısının çiftliğinde

Atatürk’ün doğa sevgisi, babası öldükten sonra annesi ve kardeşi ile beraber Selanik’in otuz kilometre yakınlarında Zübeyde Hanımın ağabeyi olan Hüseyin Ağa’nın çiftliğine yerleşmeleri ile başlamıştır. Burada, Atatürk çiftçilik işleri ile uğraşarak, yeşilliğe, toprağa ve doğaya ilgi duymuştur. O’nun bitki ve hayvan sevgisinin ilk belirtileri, bu çiftlik yaşamından kaynaklanmaktadır. Çünkü O, ilerki yaşamında çiftlikler kuracak, hayvan besleyecek ve ağaçlandırmaya büyük önem verecektir.

Atatürk’ün sınıf arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy, O’nun doğa sevgisini belirtirken bir anısını şöyle anlatır:

Harp Akademisi’nin üçüncü sınıfına geçtiğimiz zaman Mustafa Kemal, Selanik’e sılaya gitmeden önce bizde misafir kaldı. O günlerin birinde Satılmış Çavuş’u da alarak Alemdağı’na uzandık. Arkadaşım samimi bir doğa aşığı idi. Ormanlık yerlerden çok hoşlanırdı. Öğleye doğru pınar başında mola verdik… Uzaklarda bir kasır vardı ve manzarası harikulade güzeldi. Adeta Mustafa Kemal’i büyüledi… Oradan ayrılırken Mustafa Kemal: ‘Fuat’ dedi, ‘İnsan yaşlandıktan sonra şehirlerin gürültülü hayatından uzaklaşmalı, böyle sakin ve ağaçlık bir yere çekilmelidir. Bak, şu karşıdaki köşk insanın ruhuna nasıl bir ferahlık veriyor.”

Afet İnan, Atatürk ve Çankaya’nın ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü için seçilmesini anlatırken şöyle diyor: “Atatürk’ün Çankaya’yı seçmesinde etken, birkaç büyük karakavak ve söğüt ağaçlarının bulunması idi. Onların rüzgarlı günlerdeki hışırtısından daima zevk duyardı.”

Atatürk doğayı çok seven bir insandı. Yeşile, çiçeğe, ağaca hayrandı. Nezihe Araz, Atatürk’ün ağaçlandırmaya verdiği önemle O’ndaki doğa sevgisini bir söyleşide şöyle dile getirmiştir:

“Ne oldu buradaki ağaca”

“Çankaya köşkünden Meclis binasına giderken o günün Ankara’sında bir tek iğde ağacı vardır. Mustafa Kemal, her gün ağacın önünden geçerken arabayı yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyor. Bir gün; ‘Bakın bu benim…’ derken, o ağacın yerinde olmadığını görüyor. Büyük bir telaşla otomobili durdurup iniyor. Buradaki işçilere; ‘Ne oldu buradaki ağaca’ diyor. ‘Efendim, yolu genişletmek için ağacı kestik’ cevabını alıyor. Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başlıyor. Bunun başka yolu yok muydu? diye.”

Afet İnan, Atatürk’ün doğa ve ağaç sevgisi ile ilgili olarak şöyle diyordu:

“1919 yılında Atatürk Ankara’yı pek az ağaçlı bulmuştu. O, eski adı Orman Çiftliği olan yerde, orman yetiştirmeyi kendisine ideal edinmişti. O’nun için her ağaç yeni, kıymetli birer varlıktı. Bunların yetiştiğini, büyüdüğünü görmek, bir idealin tahakkuk edişindeki zevki kendisine veriyordu. Gazi Orman Çiftliği, insanların irade ve çalışmalarıyla, tabiatı güzelleştirme ve verimli kılma kuvvetinin bir örneğidir.”

Atatürk’ü yakından tanıyanların şu ortak görüşte birleştikleri görülmektedir: “Atatürk doğayı severdi. Ağaçlandırmaya önem verirdi.” Bir gün Atatürk, Kurmay Başkanı İsmet Bey’le Diyarbakır çöllerinde atla gidiyorlarmış. Mustafa Kemal demiş ki: “Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun.”

Atatürk’ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği’dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O, toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk’ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur. O doğadan zevk alan bir insan olarak, yeşilliği ve ormanı daima sevmiştir.

Falih Rıfkı Atay, “Atatürk çiftlik dağlarının ormanlaşması için bizzat uğraştı. Hemen her ağaçta hakkı vardır” derken; Afet İnan da, “Orman Çiftliği’nin her ağaçlandırma evresinde Atatürk’ün bakışı, görüşü, emeği vardır” diyor. Eski adı Orman Çiftliği olan yerde orman yetiştirmeyi amaç edinmişti. Onun için her ağaç eski ve yeni, kıymetli birer varlıktı.

Özlemi tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı

Atatürk’ün ağaç ve yeşillik sevgisi, yalnız Ankara’ya has bir özlem değildi. “Bu vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya değer” diyen Atatürk’ün özlemi, tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı, yeşillendirmekti.

Bir gün, İstanbul’un eski vali ve belediye başkanlarından Muhittin Üstündağ ve Afet İnan’la birlikte boğazda bir motor gezisinde Salacak önlerinden geçerken; “Bu güzel yerleri ağaçlarla bir kat daha güzelleştirmek için İstanbul Belediye Başkanı olmak istiyorum” derken, Atatürk’ün bu sözlerindeki gerçeği çözmek elbette güç değildir.

Ülkemiz toprakları üzerinde Atatürk’ün yakın ilgisi ve sevgisiyle Yalova yeşil bir cennet köşesi haline gelmiştir. Muhsin Zekai Bayer, Atatürk’ün Yalova’yı ağaçlandırma çabalarını şöyle anlatır:

“Yalova kaplıcalarının yeşil cennet diyarı ve çam ormanları, Atamızın çabaları ile meydana gelmiştir… İlk iş olarak o zamanın ünlü bahçıvanlarından Pandeli Efendi’yi Boğaz içindeki çiçek bahçesinden alarak işin başına geçirtmiştir. Onun yakın ilgileriyledir ki, bu gün ‘Çam Burnu’ adı verilen ormanlık alan yaratılmıştır.”

Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi açış konuşmalarında, doğal varlıklarımız olan ormanların korunması, dengeli ve tekniğe uygun şekilde işletilmesine yönelik konulara da yer vermiştir. 1 Mart 1922 yılında 1. Dönem 3. Yasama Yılı konuşmasında, ormancılığın kurallarını şöyle belirtmiştir.

“Gerek tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlığı konularında önemi kesin olan ormanlarımızı da modern önlemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek ve en yüksek faydayı sağlamak da önemli kurallarımızdan biridir.”

Atatürk, bir ağaç dalının kesilmesine rıza göstermeyecek kadar yeşili ve ağacı seven bir varlık idi. Yalova’da yapılan bir köşkün çevresindeki meşelerin korunması için orman mühendislerine sık sık öğüt vermiştir. Gazi Mustafa Kemal, Türklerin Orta Asya’dan kuraklık ve ağaçsızlık yüzünden göç ettiklerini pekiyi bildiği için ağaca karşı sevgi ve saygı gösterilmesini teşvik etmiştir.

Atatürk son günlerinde yeşile duyduğu özlemi şöyle dile getirmiştir: “Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk ulusunu sonsuzluğa dek yaşatmak için verimli kalacaksın. Türk toprağı sen, seni seven Türk ulusunun mezarı değilsin. Türk ulusu için yaratıcılığı göster.”
 
O günün kurak Ankara’sı, çorak bir köy. Çankaya’dan meclise gelirken yol üzerinde sadece ama sadece bir tek iğde ağacı varmış.
ATATÜRK o iğde ağacının önünden geçişlerinde arabasını durdururmuş, inermiş ve iğde ağacına selam verirmiş.
“Aman demişler Paşam ne yapıyorsunuz böyle?”, “ Eee o demiş yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi.
En az diğer neferler kadar bunun da selama hakkı var” yani “ niye şaşırıyorsunuz”
der gibiymiş.

Bir gün yanında bulunan arkadaşına “işte bu benim…” derken bir de bakıyor ağaç yok ortada hemen iniyor.
“ Ne yaptınız bu ağaca” diyor “Paşam” diyorlar, yolu genişletmek için mecburduk kestik ağacı.”
“Yahu bitek bana sorsaydınız bu ağaca kurtaracak yolu muhakkak bulurdum” diyor.
Daha fazla dayanamayıp arabasına biniyor, şoförünün ve arkadaşının gözü önünde ağlamaya başlıyor.

Bir tek iğde ağacı için mi dersiniz?
Hayır
Çok zor şartlarda kurtardığı bu topraklarda yetişen bir canlıdır ve lideri olduğu içinde bu toprakların da o iğde ağacının da sorumluluğu Mustafa Kemal’in omuzlarındadır onun için.

Tahsin COŞKAN o zamanın genç bir ziraat mühendisi.”Gel Tahsin seni bir yere götüreceğim fikrini almak istiyorum” diyor
ATATÜRK..Giderler, gösterdiği yere bakar Tahsin Bey. Bataklık , sivrisinek salgını, hayvan leşlerinin olduğu berbat bir arazidir.
“ Ya Paşam hayrola” der. ATATÜRK “Buraya bütün masrafı cebimden olmak üzere bir orman çiftliği yapmak istiyorum” der.
“Paşam buranın ıslahı ya sizin paranızı tüketir ya da zamanınızı, neden bu kadar mümbit topraklar varken gelip te burayı tercih ettiniz” der.
ATATÜRK’ün cevabı ATATÜRK’çedir. Der ki “Ben en zor olanı yapayım da siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız.

” Ne bilsin ki en kolayları bile çabuk yıkabildiğimizi ama, bu arada Tahsin COŞKAN “ Paşam burada hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın” der.
Ama dinleyen kim. Der ki “Tahsin buraya ziraatçıları getir ve incele bana resmi bir yazı getir burası ile ilgili”
Bir müddet sonra Tahsin COŞKAN çok mutlu, kendi dediği çıktı, üzerinde “Burada hiçbir şey yetişmez” yazılı,
altında da ziraatçilerin imzasının olduğu bir belgeyi Mustafa Kemal’in önüne koyar.
ATATÜRK biraz mütebbesim okur bu yazıyı. Kalemi alır, bu kağıdın yanına aynen şunları yazar;
”BURASI VATAN TOPRAĞIDIR, KADERİNE TERK EDEMEYİZ.”


Etmez de. Aynı Sakarya Savunması gibi akasya savunmasını ele alır, çam köknarı oraya 30 Ağustos olarak tamamlar ve hiç unutmayacağımız bir gün,
lütfen hiç unutmayın, tarihte atladık bu günü, 25 Mayıs 1933.
Ne yapar biliyor musunuz hani 5 Haziran’larda kutladığımız, çevre günü değimli??
Çevre günü ne zaman kutlanmaya başladı? 1980’den sonra. Peki 25 Mayıs 1933 ATATÜRK ne yaptı?
İlk çevre günü kutlamasını yaptı. Hem de bu gün okullara soruyorum diyorsunuz ki ne yaptınız diye “ ya ağaç diktik ya çöp topladık” öyle falan değil.
Bütün Ankara halkını bedava trenler ile buraya getirtiyor, ağaçlar boy vermiş, altında dinlenmektedirler, havuz yapılmıştır, çocuklar yüzmektedirler.
Hatta bütün masrafı cebinden ödemiştir ama karı da almamıştır, buraya bir fabrika yaptırmıştır, süt ürünleri üretilmektedir, herkes yemektedir.
Herkes çok mutlu ama en mutlusu Mustafa Kemal ATATÜRK.

Nebizade diye bir arkadaşı var, Nebizade’nin kafa çok karışık “Yahu paşam senden başka bir tek kişi burada bir ağaç yetişeceğine inanmadı.
Peki sen nasıl anladın burada orman olacağını?” der. “Gel Nebizade gel, şimdi anlatayım sana. Hani Tahsin COŞKAN’ın burda bir şey yetişmez dediği günün akşamı tebdili kıyafetle Çankaya’dan kaçtım, burada ki köylülere geldim. Köylüler beni tanımadılar. Köylülere, ağalar dedim burada ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en bana en kolay yoldan nasıl ispat edersiniz? Dedim.

“Al dediler” bana bir testi su verdiler bir de kazma kürek.”Kaz oraya göm testiyi, iki gün sonra gel biz sana ne olacağını söyleriz” dediler.
Ah o iki gün Çankaya’da nasıl geçti bir Allah bilir bir de ben. İki gün sonra gittim testiyi çıkarttım testinin içinde su bitmişti, köylülere uzattım. Dediler ki bana “ağa testide su kalmamış, toprak su emiyor, bakma bunun üstünün kurak olduğuna, biraz uğraş burada ne ekersen biçersin.” Ve hani Tahsin COŞKAN’ın o raporu bana getirdiği gün çoktan projeye başlamış epey de ilerlemiştim.” Diyecektir…
http://www.teias.gov.tr/ebulten/makalel ... yfam1.html
 
BÖYLE BİR LİDERİN ÜLKESİNDE YAŞAMAKTAN GURUR DUYUYORUM.
 
ben anlayamadım şimdi, atatürk ağaçları seviyordu diye bizimdemi ağaçları sevmemiz gerekiyor, atatürk ağaçları sevmeseydi bizdemi sevmeyecektik.
 
hastasıyız dede' Alıntı:
ben anlayamadım şimdi, atatürk ağaçları seviyordu diye bizimdemi ağaçları sevmemiz gerekiyor, atatürk ağaçları sevmeseydi bizdemi sevmeyecektik.
yoo,
öyle bi durum yok...
herkes istediği şeyi sevip, istediğini sevmemekte özgürdür.
alıntılardan sadece yazdığınız gibi bi sonuç çıkarabildiyseniz, o da sizin istediğinizi sevme ve seçme özgürlüğünüz.
 
ben alıntılardan bir anlam çıkarmadım hocam atatürkün ağaç sevgisinin neden burada paylaşıldığına anlam veremedim. evet atatürk büyük bir kumandan dı ama ağaçları sever sevmez kendi bileceği iş her konuda atatürke uyma zorunluluğumuzmu var veya atatürkü olduğundan daha büyük göstermeye mi ihtiyacımız var.
 
hastasıyız dede' Alıntı:
ben alıntılardan bir anlam çıkarmadım hocam atatürkün ağaç sevgisinin neden burada paylaşıldığına anlam veremedim. evet atatürk büyük bir kumandan dı ama ağaçları sever sevmez kendi bileceği iş her konuda atatürke uyma zorunluluğumuzmu var veya atatürkü olduğundan daha büyük göstermeye mi ihtiyacımız var.
bende sizlerdeki bu "ATATÜRK" kompleksini anlayamıyorum. forumda yüzlerce anlamsız mesaj var. bakıyorumda onlara hiç yazmıyorsunuz bunun ne gereği var diye... şunu kafanıza sokun artık...! Atatürk tüm dünyanın kabul ettiği gibi gelmiş geçmiş en önemli liderlerden biridir. onun yaptıkları senin benim yaptıklarım gibi değildir. herbirinde önemli dersler vardır. tabi anlayabilene. sen, ben bilg. başında klavye eskitirken, o bizim yaşlarımızdayken, bu ülke için kafa patlatıyordu...!!!
 
hastasıyız dede' Alıntı:
ben alıntılardan bir anlam çıkarmadım hocam atatürkün ağaç sevgisinin neden burada paylaşıldığına anlam veremedim. evet atatürk büyük bir kumandan dı ama ağaçları sever sevmez kendi bileceği iş her konuda atatürke uyma zorunluluğumuzmu var veya atatürkü olduğundan daha büyük göstermeye mi ihtiyacımız var.

hocam forumumuzda her şey paylaşılabilir.
neyi paylaşıp neyi paylaşmayacağımız ve iletilerimizin hukuki sorumluluğu da dahil olmak üzere kendimizi bağlar.

dediğiniz gibi Büyük Önder'in ağaçlara olan ilgisi kendini bağlar.
yine dediğiniz gibi kimsenin O'na uyma zorunluluğu da yoktur.--bu konuda anlatılanlarda üzerinizde böyle bi baskı hissetmenize yol açacak ifade hangisidir bilmiyorum, açıklar mısınız? size böyle bi zorunluluk olduğunu düşünmenize yol açan ifadeyi?-- hemen belirteyim, ben şahsen dediğiniz gibi zorunluluk hissi çıkaramadım okuduklarımdan.

O'nun büyüklüğünü zaten bütün Dünya Milletleri ve Liderleri kabul etmiştir.
dolayısıyla olduğundan büyük gösterme gibi bi niyeti yoktur kimsenin.
Çünkü buna gerek yoktur,
büyüklüğü zaten ortadır.-isteyen kabl etmeme özgürlüğüne sahiptir, çok şükür yine O'nun sayesinde-
 
çok teşekkürler paylaşımlar için okurken çok etkilendim ama anlayana tabii yukarıda bir arkadaşın yorumu gerçekten üzücü yorum yazmak için yazılmış sadece bu insanlardaki Atatürk kompleksi nedir anlamış değilim bu kadar kötülük mü yaptı Atatürk bizlere ne bu antipati anlamıyorum
 
hamuş' Alıntı:
çok teşekkürler paylaşımlar için okurken çok etkilendim ama anlayana tabii yukarıda bir arkadaşın yorumu gerçekten üzücü yorum yazmak için yazılmış sadece bu insanlardaki Atatürk kompleksi nedir anlamış değilim bu kadar kötülük mü yaptı Atatürk bizlere ne bu antipati anlamıyorum
ben teşekkür ederim hocam.
 
Tayyip Bey’in önsözüyle Fatih’in bedduası!

Bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı iken Tayyip Erdoğan’ın önsöz yazdığı Süheyl Ünver’in İstanbul Risaleleri kitabında da yer alan bir “beddua” var:
“Fatih İstanbul’u alıp da Ayasofya önüne geldiği zaman derinden derine bir inilti işitti.
Sesin geldiği tarafa bir adam gönderdi.
Sakalları uzamış, hali perişan bir keşişi kapatıldığı yerden bulup getirdiler, huzura çıkardılar. Korktu, teskin ettiler.

‘Niçin hapsedildin’ diye sordular?
Keşiş fala baktığını ve kuşatma hazırlıkları sırasında Konstantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp almayacağını bildirmek için remil atmasını söylediğini, remil attığını ve İstanbul’un Türklerin eline geçeceğini söylemesi üzerinde de Konstantin’in kızarak onu zindana attırdığını hikâye etti.

’Ve şimdi karşınızda bulunuyorum, demek ki falım doğru imiş’ dedi.
Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse ödüllendirileceğini bildirdi.

Keşiş remil attı ve şöyle dedi:
-İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak, lakin öyle bir zaman gelecek ki emlak ve arazileriniz satılacak,
bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.


Bu falın bildirdiği sonuçtan büyük üzüntü duyan Fatih ellerini kaldırarak ’İstanbul’da edindiğim yerleri ecnebilere satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar!’ diye beddua etti.”

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=20687
 
hamuş' Alıntı:
çok teşekkürler paylaşımlar için okurken çok etkilendim ama anlayana tabii yukarıda bir arkadaşın yorumu gerçekten üzücü yorum yazmak için yazılmış sadece bu insanlardaki Atatürk kompleksi nedir anlamış değilim bu kadar kötülük mü yaptı Atatürk bizlere ne bu antipati anlamıyorum
müsaadenle bu antipatiyi ben anlatayım. deveye diken yaranır derler. insana neyin yarandığını söylemeye sanırım lüzum yok. Atatürk bize ne yaptı sorusuna gelince; bütün dünya bu sorunun cevabını biliyor, sadece içimizdeki bazıları bu cevabı inkar ediyor. O bize bir kimlik verdi ve sahip çıkmamızı istedi. işte bütün mesele bu.
 
denizlerb' Alıntı:
hamuş' Alıntı:
çok teşekkürler paylaşımlar için okurken çok etkilendim ama anlayana tabii yukarıda bir arkadaşın yorumu gerçekten üzücü yorum yazmak için yazılmış sadece bu insanlardaki Atatürk kompleksi nedir anlamış değilim bu kadar kötülük mü yaptı Atatürk bizlere ne bu antipati anlamıyorum
müsaadenle bu antipatiyi ben anlatayım. deveye diken yaranır derler. insana neyin yarandığını söylemeye sanırım lüzum yok. Atatürk bize ne yaptı sorusuna gelince; bütün dünya bu sorunun cevabını biliyor, sadece içimizdeki bazıları bu cevabı inkar ediyor. O bize bir kimlik verdi ve sahip çıkmamızı istedi. işte bütün mesele bu.
arkadaşım insana neyin yaradığını biliyorsunda yazmaya utanmıyormusun, forumda öğrenciler var, bayanlar var meselemize gelince bir antipatim olduğunu nereden çıkarıyorsun, anlatmaya çalıştığım şey atatürk zekiydi, savaş dehasıydı, büyük işler başarmış büyük bir liderdi eyvallah ama herkes gibi bir insandı atatürkü her hareketini örnek alacak kadar kutsallaştırmayalım, nihayetinde bir peygamberdeğil düşünce ve davranışlarıda ilahi değil, eleştrilebilir, her eleştirende anti pati sahibi olması gerekmiyor, yanlışı görmüştür eleştirmiştir o kadar, kaldıki ben atatürkü değil atatürkün ağaç sevgisini paylaşan arkadaşı eleştirmiştim, evirip çevirip konuyu nereye getirdin,
 
bana göre M. Kemal ATATÜRK, her yönüyle örnek alınacak pek az insandan biridir.
teksen' Alıntı:
BÖYLE BİR LİDERİN ÜLKESİNDE YAŞAMAKTAN GURUR DUYUYORUM.
 
Kimse sana özgürlüğünü vermez.
Kimse sana eşitliği, adaleti ve başka hiçbir şeyi vermez.
Eğer gerçekten adamsan, bunları kendin alırsın! -Malcolm X
imzana sonuna kadar katılıyorum. :+1:
ağaç sevgisini atatürkten veya başka bir liderden almamıza gerek yok ağaçlar bize yaşamak için lazım :)
 
hamuş' Alıntı:
çok teşekkürler paylaşımlar için okurken çok etkilendim ama anlayana tabii yukarıda bir arkadaşın yorumu gerçekten üzücü yorum yazmak için yazılmış sadece bu insanlardaki Atatürk kompleksi nedir anlamış değilim bu kadar kötülük mü yaptı Atatürk bizlere ne bu antipati anlamıyorum
ben de!...
 
hastasıyız dede' Alıntı:
denizlerb' Alıntı:
hamuş' Alıntı:
çok teşekkürler paylaşımlar için okurken çok etkilendim ama anlayana tabii yukarıda bir arkadaşın yorumu gerçekten üzücü yorum yazmak için yazılmış sadece bu insanlardaki Atatürk kompleksi nedir anlamış değilim bu kadar kötülük mü yaptı Atatürk bizlere ne bu antipati anlamıyorum
müsaadenle bu antipatiyi ben anlatayım. deveye diken yaranır derler. insana neyin yarandığını söylemeye sanırım lüzum yok. Atatürk bize ne yaptı sorusuna gelince; bütün dünya bu sorunun cevabını biliyor, sadece içimizdeki bazıları bu cevabı inkar ediyor. O bize bir kimlik verdi ve sahip çıkmamızı istedi. işte bütün mesele bu.
arkadaşım insana neyin yaradığını biliyorsunda yazmaya utanmıyormusun, forumda öğrenciler var, bayanlar var meselemize gelince bir antipatim olduğunu nereden çıkarıyorsun, anlatmaya çalıştığım şey atatürk zekiydi, savaş dehasıydı, büyük işler başarmış büyük bir liderdi eyvallah ama herkes gibi bir insandı atatürkü her hareketini örnek alacak kadar kutsallaştırmayalım, nihayetinde bir peygamberdeğil düşünce ve davranışlarıda ilahi değil, eleştrilebilir, her eleştirende anti pati sahibi olması gerekmiyor, yanlışı görmüştür eleştirmiştir o kadar, kaldıki ben atatürkü değil atatürkün ağaç sevgisini paylaşan arkadaşı eleştirmiştim, evirip çevirip konuyu nereye getirdin,
net ol arkadaşım net ol. O'nun adını duyduğunda ya da okuduğunda bile hemen savunma mekanizman çalışıyor. Örnek almak ya da sevmek zorunda değilsin. hele hele yorum yazmak zorunda hiç değilsin. sevmiyosan bu konuya yorum yazma da forum kirlenmesin. kaldı ki ağaç sevisi, doğa sevgisi örnek alınacak davranışlar. konuda geçen kişi Atatürk değil de başka bir tarihi ya da dini kişilik olsaydı aynı şekilde öfkelenir miydin? mesela konu Fatih Sultan Mehmet Han'ın ağaç sevgisi olsaydı, ya da Hz. Mevlana'nın ağaç sevgisi olsaydı yine dermiydin "O sevdiği için bizde mi sevelim" diye. demezdin çünkü senin de derdin ağaçla ya da ormanla değil, Atatürk'le.
 
teksen' Alıntı:
hastasıyız dede' Alıntı:
ben anlayamadım şimdi, atatürk ağaçları seviyordu diye bizimdemi ağaçları sevmemiz gerekiyor, atatürk ağaçları sevmeseydi bizdemi sevmeyecektik.
yoo,
öyle bi durum yok...
herkes istediği şeyi sevip, istediğini sevmemekte özgürdür.
alıntılardan sadece yazdığınız gibi bi sonuç çıkarabildiyseniz, o da sizin istediğinizi sevme ve seçme özgürlüğünüz.
teksen' Alıntı:
hastasıyız dede' Alıntı:
ben alıntılardan bir anlam çıkarmadım hocam atatürkün ağaç sevgisinin neden burada paylaşıldığına anlam veremedim. evet atatürk büyük bir kumandan dı ama ağaçları sever sevmez kendi bileceği iş her konuda atatürke uyma zorunluluğumuzmu var veya atatürkü olduğundan daha büyük göstermeye mi ihtiyacımız var.

hocam forumumuzda her şey paylaşılabilir.
neyi paylaşıp neyi paylaşmayacağımız ve iletilerimizin hukuki sorumluluğu da dahil olmak üzere kendimizi bağlar.

dediğiniz gibi Büyük Önder'in ağaçlara olan ilgisi kendini bağlar.
yine dediğiniz gibi kimsenin O'na uyma zorunluluğu da yoktur.--bu konuda anlatılanlarda üzerinizde böyle bi baskı hissetmenize yol açacak ifade hangisidir bilmiyorum, açıklar mısınız? size böyle bi zorunluluk olduğunu düşünmenize yol açan ifadeyi?-- hemen belirteyim, ben şahsen dediğiniz gibi zorunluluk hissi çıkaramadım okuduklarımdan.

O'nun büyüklüğünü zaten bütün Dünya Milletleri ve Liderleri kabul etmiştir.
dolayısıyla olduğundan büyük gösterme gibi bi niyeti yoktur kimsenin.
Çünkü buna gerek yoktur,
büyüklüğü zaten ortadır.-isteyen kabl etmeme özgürlüğüne sahiptir, çok şükür yine O'nun sayesinde-
 
Geri
Üst