Abbas Güçlü döktürmüş

Kodla Büyü

acer50

Süper Üye
Süper Üye
Mesajlar
1,647
Adam harika bi yazı yazmış, valla bravo

http://m.milliyet.com.tr/yazarlar/a...br9FbcPAYMKdlDsXwL-7drEgFi4FCqX6lG8dV4wDCoEfY


Teknolojiyi tüketen değil üreten bir gençlik için (1)
02.01.2019 Çarşamba
Bilim ve teknoloji her şey mi?

Elbette değil.

Ama bu, dün ve bugün de çok önemliydi, yarın da öyle olacak.

Peki, bu konuda gerekeni mi yapıyoruz yoksa göz mü boyuyoruz?

Mevcut tabloyu daha iyi anlayabilmek için işte sizinle paylaşacağımız yazılardan ilki: “1500’lerde uzak kıtaların keşfi, bol hammadde sağladı. Ardından Batı’da endüstri hareketleri başladı. Hıristiyanlığın bilim üzerindeki baskısı, Protestanlık mezhebinin doğuşuyla zayıflamaya başlayınca bilimsel buluşlar ardı ardına geldi.

Buhar makinesi, matbaa, tekstil cihazları, elektrik enerjisi derken 1900’lere ulaştık.

1901’de elektronun Thomson tarafından keşfedilmesiyle elektronik cihazlar üretim sürecine dahil olmaya başladı. Lambalı devreler, diyot, transistör, entegre, mikroişlemci derken 1980’lerde kişisel bilgisayarlar sistemi kuşatmaya aldı. 2000’lerden sonra kompakt (küçültülmüş) akıllı elektronik kartlar her cihazın içine girdi. ABD, Almanya, Çin, G. Kore, Fransa, İtalya, Finlandiya, vb. ülkeler öğretim örgülerine yazılım ve entegre kodlama derslerini dahil ettiler. Türkiye, bu konuda da kopyalama, gösteriş yapma noktasının ötesine geçemedi.

- Okullardan bilgisayar dersleri yüzde 90 oranında kaldırıldı.

- 2005’ten sonra MEGEP (Mesleki Eğitimi Geliştirme Projesi) başlatarak meslek liselerinin ana dersleri yok edildi.

- Sendikalar, okulların yönetim düzenini altüst etti. Liyakat kenara itildi.

2018 yılı itibarıyla 81 vilayetin tümüne yakınında kodlama, robotik adı altında temelsiz çalışmalar devam ediyor. Bu yapay çalışmaların ana ekseni şu: Her öğrenciye kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Ancak bu temelsizdir. Sadece arabayı kullanma öğretiliyor. Direnç, diyot, kondansatör, bobin, entegre nedir öğretilmeden kopya kodları entegreye yüklemeyi öğretmek fayda sağlamaz.

Japonlar, ilkokul çocuklarına önce basit devreleri kurduruyor. Bizde devre kurma becerisi üzerinde duran yok. Hazır kartlara kopya edilmiş kodları yüklemek, bunu anlamadan yapmak hiçbir patent/buluş sağlamaz.

MEB, 10 yıldır ders kitaplarını parasız veriyor. Bu kitapların çoğu bilimsellikten uzak! Öğretmenlerin tümüne yakını MEB’in verdiği kitapları yetersiz gördüğü için kullanmıyor. Başka eserleri tercih ediyor. Her yıl 150 milyondan fazla kitap dağıtılıyor. 8 ay sonra bunlar hurdaya gidiyor. Her şey özelleştirilirken ders kitapları devletleştirildi!

Asgari ücretliye de milyonere de bedava kitap verilmesi toplumu beleşçiliğe, emeksiz yaşamaya alıştırmaktadır. 30 yıl önce tüm okullara DOS ile çalışan bilgisayarlar kuruldu, 5 yıl sonra da çöpe atıldı. 2000’lerde yeniden bilgisayar dersi için sınıflar oluşturuldu. Bunlar da 2010’larda çöpe atıldı. Zira ortaokul ve liselerden temel bilgisayar dersleri kaldırıldı.Bilgisayarı iyi seviyede bilemeyen çocukların kodlama öğrenmesi bir fayda sağlamaz. Assembler, Basic, C gibi dilleri bilen öğretmenler okullara sokulmadığı için fen, matematik, teknoloji tasarım, vb. öğretmenleriyle kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Sadece arabayı kullanmayı bilen kişiler robot yapar. Ama bu aygıtın bir motoru bozulduğunda arızanın nerede olduğunu teşhis edemez. Gerçekten kodlama dillerini bilen öğretmen sayısı binde 1 seviyesindedir. Sadece 2-3 robot yaparak patent, buluş, Ar-Ge, inovasyon pencereleri açılmaz.

Siyah beyaz TV’yi, Beta videoyu, VCD’yi, DVD’yi, plazma TV’yi, LCD TV’yi, LED TV’yi aldık... Ortaya buluş çıktı mı?

200 kadar üniversitemizin bir tanesi bile yerli işletim sistemi, kodlama dili üretebildi mi? Sırbistan, İsrail, Finlandiya, İtalya gibi ülkeler fırladı gitti. Bugün her okula giren Arduino kartları 2005’te iki İtalyan mühendis üretti. Şimdi dev bir şirket oldular... Bizde devasa şirketler var ama hâlâ eğitim amaçlı bir kart üretilmedi...

Kodlama, robotik, STEM ilk önce modern mesleki teknik liselerde başlamalıdır. Milyonlarca dolarlık kaynak harcanarak her okula kodlama setlerinin alınması gaflettir. Kendini kandırmadır...”

Özetin özeti: Bu konuda herkesin söyleyecek sözü olmalıdır...
 
Ortaokullarda ve liselerde 2 saatlik ders ile olacak bir iş değil bu eğitim
 
Hangi Robotik ?

Robotik, bilgisayar bilimlerini uygulamalı olarak öğrenmede mükemmel bir araçtır.

Hazır kitleri alıp, hazır programları yükleyerek, hazır devre elemenalarını hazır şemalara göre birleştirerek anlamsızca yaptırılan bir iş olmamalıdır.

Temel elektronik kendi başına büyük emek ve zaman isteyen bir meseleyken, hiçbir fikri olmadan şunu buna bağlamak ve hazır şeyleri ortaya çıkarmak tamamen şekilciliktir.
Malesef ki şekilcilik birçok konuda ülkemizin kaderidir.

Ve şekilcilik, şekilci bireyler tarafından eğitimde kıt kaynakların robotik parça pazarında heba edilmesi ile sonuçlanmaktadır. Evet, robotik şu anda ülkemizde kendi arz talep dengesini kurmuş ve kendi ekonomisini de oluşturmuştur. İş artık alacan verecen ekonomiye can verecen boyutuna gelmiştir.(KDV)

Robotiğin iyi temellere oturtulmadan gelişi güzel ve keyfiyetle "aldık-kurduk-yaptık" şeklinde yapılması bu kısır döngü ekonomisini beslerken, sonuç bir hiç olmaktan öteye gitmeyecektir. Bunu görmek zor değildir. Bu teknolojileri üreten şirketler bu şekilcilikten büyük paralar kazanmaktadır. Şu an birçok ilimizde de bu çalışmalar gözlemlenmektedir.

Diğer yandan sadece şekilcilikle iyi ekipmanlara sahip olmak güzel ve kolay olabilir, ama donanımlı bir Bilgisayar Bilimleri öğretmenini bulmak esas zor olanıdır ve hatta en zor olanıdır. Bu başlı başına tartışılması gereken bir konudur. Gerçi bu işi bakanlığın, sınıf öğretmenlerine vermeye kadar götürmüş olması mantıkla nasıl izah edilir onu da bilemiyorum. Hadi bunu geçtiniz öğrencilerle bulunacağınız bu çalışma ortamında sizi zaman, mekan, maddi ve idari olarak destekleyecek şartlar ne durumda olacak. Hadi bunu da geçtiniz, sınav kaygısı dolu eğitim sistemimiz içerisinden iyi çalışabilecek, gelecek vaadeden öğrencileri nasıl çekeceksiniz, onlara bunun önemini nasıl anlatacaksınız, kaygılarını nasıl gidereceksiniz, zamanlarını nasıl alacaksınız? Ailelerine nasıl anlatacaksınız? Bu sadece üç ayaklı bir sac durumu değil, "ayak çok!" İstisnalar kaideyi bozmaz ama durum samimiyetle bu.

İlk okuldaki öğrencisinden üniversitedeki akademisyenine kadar herkes robotik kodlama öğrenmek istiyor ama gerçekte ve aslında istenen, çoğu zaman sadece edinilecek bir sertifika yada elinde ışıkları yanıp sönen yaptığı bir oyuncak görmek. Ve işte yine şekilcilik, yine "mânasızca" bir iş. Sonra gösterip diyecek ki ahanda ben bu işi biliyorum, ilgili ne varsa bana verin kaymağını ben yiyeyim.

Esas göz ardı edilen büyük bir çelişki de şudur ki bilgisayar bilimleri öyle öğrendim bitti, sertifikam var ile olabilecek bir iş değildir. Bir matematik öğretmeni, türkçe öğretmeni yada sosyal bilgiler öğretmeni olsanız durum farklı olabilir çünkü bu alanların bilgileri sık sık değişmiyor. Ama bilgisayar bilimleri sürekli öğrenmeyi gerektiren bir alan. Dezavantajı öğrenilmiş bilgilerin sürekli eskimesi iken esas avantajı ise eğer bu alanda gerçek "mânayı" kapabilmişseniz en son kaldığınız, teknolojinin en son geldiği yerden devam edebilmenizdir. İşte işin "mânasını" öğrenmenin önemi budur.
 
Son düzenleme:
adam ne güzel yazmış. tam işin göbeğinde sanki. şunu niye görmezler yukarıdakiler hayret. Bilim ya işte bilim. boston dynamics in her videosunu izlediğimde hasetimden çatlıyorum. bir gün o robotlar tepemizden takla atacak haberimiz yok.
 
Robotik Kodlamayı kurs olarak gördükçe durum bu olacaktır. Bilişim teknolojileri ve Yazılım çok yönlü bir derstir. 1 .sınıftan 12.sınıfa kadar farklı farklı konu ve kazanımlarla aslında üreten nesli yetiştirmek için önemlidir.
Ben inatla okullarımda dersi seçtirmeye çalışıyorum. Kurs vermek maddi olarak daha iyi olabilir ama herşey para değil. Bu dersin istendiğini göstermeliyiz. Olabildiğince robotik kodlamayı da ders seçtirip vermeliyiz diye düşünüyorum.
 
Abbas Güçlü'nün haklı olduğu taraflar var. Robotik konusunda haklı ancak kodlama becerisi için robotik devrelere gerek yok.
Bilişsel bir süreçten bahsediyoruz. SATRANÇ GİBİ.....beyni geliştiren ve algoritmik düşünceyi besleyen bir süreç.
Öğrenciye verilmesi gereken bu. Daha sonra çocuk spesifik eğitimlerini alarak kendini bilişim dünyasının istediği alanına atabilir.
Okullarımızın alt yapısı zaten müsait değil o anlamda robotik sınıflar oluşturmak ütopik. Müfredat zaten ayrı bir konu.
Benim düşüncem kodlama eğitimi 5.sınıftan 8. sınıfa kadar zorunlu olsun.
Liselerde ise sadece bu işe yönelecek ya da sayısal alanları seçecek öğrencilere zorunlu olarak verilsin.
 
Abbas Güçlü'ye deger verirdim ama bu yazilarda resmen atıp tutmuş. kendi tabiri ile bunlar tamamen temelsizdir. :) Önce robotik, kodlama, algoritma kavramlarini birbirinden ayirabilecek seviyede bunlarin ne oldugunu öğrenmesi lazım.
hangi ilde hangi calismayi yerinde görmüş de memleketin her köşesinde çocuklara faydali olmak icin kisisel çabalarıyla kendisini cevresini gelistirmeye çalışan her turlu sıkıntıya göğüs gerip okuluna 2-3 robotik set kazandirmak icin ugrasan öğretmenlerin calismalarina laf atiyor. kodlamadan girmis kitaptan çıkmış, robotigi kodlamayi birbirine karıştırmış, bir yandan Biz Türkiye olarak hep kullanıcı olduk derken obür yandan işi meslek liselerine indirgemiş.
yazılardaki katıldığım tek nokta okullarda bilgisayar sınıflarında yaşanan sıkıntılar..
keske böyle elestireyim de bir kaos oluşsun diye yazı yazacagina kodlama egitimini ulkemizde daha iyi nasıl verebiliriz, gayretli öğretmenleri daha iyi nasıl bilgilendirebiliriz, hazir bir farkindalik oluşmuşken kaynaklarımızı nasıl bu yönde doğru ve bilincli kullanabiliriz gibi konular üzerinde dursaymis
 
Abbas Güçlü'ye deger verirdim ama bu yazilarda resmen atıp tutmuş. kendi tabiri ile bunlar tamamen temelsizdir. :) Önce robotik, kodlama, algoritma kavramlarini birbirinden ayirabilecek seviyede bunlarin ne oldugunu öğrenmesi lazım.
hangi ilde hangi calismayi yerinde görmüş de memleketin her köşesinde çocuklara faydali olmak icin kisisel çabalarıyla kendisini cevresini gelistirmeye çalışan her turlu sıkıntıya göğüs gerip okuluna 2-3 robotik set kazandirmak icin ugrasan öğretmenlerin calismalarina laf atiyor. kodlamadan girmis kitaptan çıkmış, robotigi kodlamayi birbirine karıştırmış, bir yandan Biz Türkiye olarak hep kullanıcı olduk derken obür yandan işi meslek liselerine indirgemiş.
yazılardaki katıldığım tek nokta okullarda bilgisayar sınıflarında yaşanan sıkıntılar..
keske böyle elestireyim de bir kaos oluşsun diye yazı yazacagina kodlama egitimini ulkemizde daha iyi nasıl verebiliriz, gayretli öğretmenleri daha iyi nasıl bilgilendirebiliriz, hazir bir farkindalik oluşmuşken kaynaklarımızı nasıl bu yönde doğru ve bilincli kullanabiliriz gibi konular üzerinde dursaymis

Katılıyorum hocam. 15 yıllık meslek hayatımda ilk defa branşıma biraz olsun değer verildiğini hissediyorum. Şu an sadece 5. sınıflarda kaldı dersimiz. Robotik Kodlama biraz olsun kan,can nefes getirdi alanımıza. Hazır kod, kopyala-yapıştır diye eleştiriliyor hep ama önc taklit edip sonra belki daha güzelini yapacak öğrencilerimiz. Sonuçta bir yerden başlamak lazımdı. Robotik kavramı gelene kadar dersimiz Beden, Müzik, Resim kategorisindeydi. Gerçi şu an da TekTas ile karıştırılıyor, yarıştırılıyor (ne alakası varsa iki dersin) ama o başka bir yazının konusu. Bu arada amip gibi çoğalan heryerde açılan robotik kurslarına da gıcığım o da ayrı bi olay. Sanki tamamen ticari kaygı var işin içinde :/
 
2018 yılı itibarıyla 81 vilayetin tümüne yakınında kodlama, robotik adı altında temelsiz çalışmalar devam ediyor. Bu yapay çalışmaların ana ekseni şu: Her öğrenciye kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Ancak bu temelsizdir. Sadece arabayı kullanma öğretiliyor. Direnç, diyot, kondansatör, bobin, entegre nedir öğretilmeden kopya kodları entegreye yüklemeyi öğretmek fayda sağlamaz.
Gerçekten kodlama dillerini bilen öğretmen sayısı binde 1 seviyesindedir. Sadece 2-3 robot yaparak patent, buluş, Ar-Ge, inovasyon pencereleri açılmaz.
 
Son düzenleme:
Hocam değil Abbas Güçlü..Kim ne derse desin bu saatten sonra bizim braştan bir beklentim yok ileriye dönük ve pozitif anlamda. Bu ülkede bakanlar, başbakanlar konuştu, "Kodlama, Yazılım.." önsözleriyle nice nutuklar atıldı. Sonuç...? Elde var sıfır. O sebeple yıllardır olmayan duaya amin diye diye her sene daha da önemsiz hale geldik.
 
Gıcık kapıyorum bu adamdan Allah affetsin. Tek yaptığı bulunduğu ortamda özellikle yetkili birileri varsa ona saygısızlık yaparak popülariteye oynamak . Onun eleştirisinden çok daha kaliteli eleştiri yapanlar oluyor ama sırf birinci dediğim özelliğinden dolayı sanki dahiymiş gibi algılanıyor.
 
Abbas Güçlü'ye deger verirdim ama bu yazilarda resmen atıp tutmuş. kendi tabiri ile bunlar tamamen temelsizdir. :) Önce robotik, kodlama, algoritma kavramlarini birbirinden ayirabilecek seviyede bunlarin ne oldugunu öğrenmesi lazım.
hangi ilde hangi calismayi yerinde görmüş de memleketin her köşesinde çocuklara faydali olmak icin kisisel çabalarıyla kendisini cevresini gelistirmeye çalışan her turlu sıkıntıya göğüs gerip okuluna 2-3 robotik set kazandirmak icin ugrasan öğretmenlerin calismalarina laf atiyor. kodlamadan girmis kitaptan çıkmış, robotigi kodlamayi birbirine karıştırmış, bir yandan Biz Türkiye olarak hep kullanıcı olduk derken obür yandan işi meslek liselerine indirgemiş.
yazılardaki katıldığım tek nokta okullarda bilgisayar sınıflarında yaşanan sıkıntılar..
keske böyle elestireyim de bir kaos oluşsun diye yazı yazacagina kodlama egitimini ulkemizde daha iyi nasıl verebiliriz, gayretli öğretmenleri daha iyi nasıl bilgilendirebiliriz, hazir bir farkindalik oluşmuşken kaynaklarımızı nasıl bu yönde doğru ve bilincli kullanabiliriz gibi konular üzerinde dursaymis
Tamamen temelsiz demek biraz acımasızlık olur. Evet yazıda bazı eksiklikler var. Fakat bu yazı daha 1. bölüm gibi. Bu yazının devamı gelecek. Zaten okuyucuylarına sizinde söyleyeceğiniz bir şey ler vardır. diyor. Bu güzelce yazılmış bir yazı. Burada sadece meslek liselerine indirgemek eksik tarafıdır.

Bu eğitimin 5. sınıftan 12. sınıfa kadar olması gerekir.

Ağaç yaşken eğilir demişler. Bugün ortaokullarda nasıl ingilizce öğrenimi için proje sınıfları oluşturuluyorsa, buda topyekün bir projedir. Bu işin mantığını en küçük yaşlardan itibaren çocuklara öğretmeliyiz. Bu eğitim 2 saatlik Bilişim Teknolojileri ve Yazılım ve Bilgi İletişim Teknolojileri dersiyle olmaz. 30-40 kişilik sınıflarda hiç olmaz. Programcılık ve elektronik konusunda uzman bilişim teknolojileri bu konuda taşın altına elini koymazsa olmaz.


TTGV(Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) tarafından yapılan araştırmaya göre 2025 yılında gelişmiş ülkelerde yollar, hastaner, evler ve ordular şirketler akıllanacak. İnternet Of Things denilen nesnelerin interneti reel bir dünya olacak diyor. Buradan yola çıkacak olursak bu katma değeri olan reel dünyada bizde varız diyorsak ortaokul ve lise seviyesindeki öğrencilerimizi bu dünyaya hızla ve kısa sürede entegre etmemiz gerekiyor diyor.


Peki biz bu işin neresindeyiz. 1-2 senedir bu iş emekleme seviyesinde. Çoğu ilde kodlama projeleri adı altında okulların bir kısmında, veya bazı iller okulların tamamında kodlama ve robotik atölyeleri kuruyorlar.

Kodlamanın okullardaki 2 saatlik derslerde öğrencilere kazandırılması mümkün değil. Heleki 30-40 kişilik sınıflarda bu hiç mümkün değil. Çünkü bu bir Atölye ve laboratuvar dersi. Öğrenci merkezli ve uylamalı bir müfredatı ve kazanımları var.

Bunun için proje sınıfları oluşturulmalı, sınıflar teknoloji tasarım dersi gibi gruplara bölünebilmelidir. Her ilde ve ilçede en az 1’er adet Teknoloji Proje liseleri oluşturulmalıdır.
 
2018 yılı itibarıyla 81 vilayetin tümüne yakınında kodlama, robotik adı altında temelsiz çalışmalar devam ediyor. Bu yapay çalışmaların ana ekseni şu: Her öğrenciye kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Ancak bu temelsizdir. Sadece arabayı kullanma öğretiliyor. Direnç, diyot, kondansatör, bobin, entegre nedir öğretilmeden kopya kodları entegreye yüklemeyi öğretmek fayda sağlamaz.
Gerçekten kodlama dillerini bilen öğretmen sayısı binde 1 seviyesindedir. Sadece 2-3 robot yaparak patent, buluş, Ar-Ge, inovasyon pencereleri açılmaz.

Her öğrenciye kodlama öğretilemez: doğru bir tespit. Öğrencilerin ilgi, beceri ve isteklerine göre olur. Her öğrenci bunu almak istemez. İsteksiz yapılan işten hayır gelmez. Bu sadece kodlama için değil birçok ders için geçerli bir durum, lakin kodlama ve bunun içindeki robotik çok daha ilgi ve beceri gerektirir. Yeterlilikleri vardır.

Gerçekten kodlama dillerini bilen öğretmen sayısı binde 1 seviyesindedir. : Kısmen katılıyorum. Bilişim Teknolojileri öğretmenleri olarak bu eğitimi eğitim fakültelerinde ve teknik eğitim fakültelerinde aldık. Çok sayıda öğretmenimiz bu konuda uzman. Burada kurslara baktığımızda, Fen ve Teknoloji öğretmenleri, teknoloji tasarım öğretmenleri bu işin çok içindeler. Kodlama ve elektronik konusunda herhangi bir eğitim almamış branş gruplarıda bu işin içine dahil edilmeye çalışılıyor. Yeterlilikleri olmayan branş grupları bu işin içine çok fazla entegre olmaya başladı. Burada bulunduğum ilde bir fen bilgisi öğretmeni Lego robotlarını kullanarak her yıl bir proje geliştiriyor. Aslında yaptığı sadece bir firmanın tüketicisi olmak. Burada esas olan müfredat ve bu müfredatın dersin içine konması. Kurslar halk eğitim merkezlerinin hobi ve elbecerileri kurslarından öte birşey değil.
 
"1901’de elektronun Thomson tarafından keşfedilmesiyle elektronik cihazlar üretim sürecine dahil olmaya başladı. Lambalı devreler, diyot, transistör, entegre, mikroişlemci derken 1980’lerde kişisel bilgisayarlar sistemi kuşatmaya aldı. 2000’lerden sonra kompakt (küçültülmüş) akıllı elektronik kartlar her cihazın içine girdi. ABD, Almanya, Çin, G. Kore, Fransa, İtalya, Finlandiya, vb. ülkeler öğretim örgülerine yazılım ve entegre kodlama derslerini dahil ettiler. Türkiye, bu konuda da kopyalama, gösteriş yapma noktasının ötesine geçemedi.

- Okullardan bilgisayar dersleri yüzde 90 oranında kaldırıldı.

- 2005’ten sonra MEGEP (Mesleki Eğitimi Geliştirme Projesi) başlatarak meslek liselerinin ana dersleri yok edildi.

- Sendikalar, okulların yönetim düzenini altüst etti. Liyakat kenara itildi.

2018 yılı itibarıyla 81 vilayetin tümüne yakınında kodlama, robotik adı altında temelsiz çalışmalar devam ediyor. Bu yapay çalışmaların ana ekseni şu: Her öğrenciye kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Ancak bu temelsizdir. Sadece arabayı kullanma öğretiliyor. Direnç, diyot, kondansatör, bobin, entegre nedir öğretilmeden kopya kodları entegreye yüklemeyi öğretmek fayda sağlamaz.

Japonlar, ilkokul çocuklarına önce basit devreleri kurduruyor. Bizde devre kurma becerisi üzerinde duran yok. Hazır kartlara kopya edilmiş kodları yüklemek, bunu anlamadan yapmak hiçbir patent/buluş sağlamaz."

Kısmına imzamı atarım...
 
2 saatlik Temel elektronik dersi bu yıl müfredattan kaldırıldı...

Bilişim teknolojileri bölümü öğrencileri için temel elektronik dersi gereksiz görülmüş. NOKTA.
 
Tamam iyi güzel yazmışta bunu dillendirmek çözüm getirmiyor ki. Yeni MEB Bakanımız Ziya SELÇUK ta çok kıymetli bir akademisyen ve söylemleri çok güzel. Sanırım siyaset farklı bir şey Ziya hocamız da "Kodlamayı çaya atılmış şeker gibi vereceğiz" dediğinde umutlanmıştık ama elle tutulur bir şey yapıldığını göremiyorum. Gören varsa bana da göstersin lütfen. Sanırım gerçeklerle siyaset farklı bir şey eminim Abbas GÜÇLÜ'yü MEB bakanı yapsalar o da böyle güzel güzel konuşur ama birşeyler yapamaz. Sanki özellikle MEB de öğrenciler ve toplum yararına olacak birçok şey yaptırılmıyor. Ben ümidimi yitirdim :(
 
"1901’de elektronun Thomson tarafından keşfedilmesiyle elektronik cihazlar üretim sürecine dahil olmaya başladı. Lambalı devreler, diyot, transistör, entegre, mikroişlemci derken 1980’lerde kişisel bilgisayarlar sistemi kuşatmaya aldı. 2000’lerden sonra kompakt (küçültülmüş) akıllı elektronik kartlar her cihazın içine girdi. ABD, Almanya, Çin, G. Kore, Fransa, İtalya, Finlandiya, vb. ülkeler öğretim örgülerine yazılım ve entegre kodlama derslerini dahil ettiler. Türkiye, bu konuda da kopyalama, gösteriş yapma noktasının ötesine geçemedi.

- Okullardan bilgisayar dersleri yüzde 90 oranında kaldırıldı.

- 2005’ten sonra MEGEP (Mesleki Eğitimi Geliştirme Projesi) başlatarak meslek liselerinin ana dersleri yok edildi.

- Sendikalar, okulların yönetim düzenini altüst etti. Liyakat kenara itildi.

2018 yılı itibarıyla 81 vilayetin tümüne yakınında kodlama, robotik adı altında temelsiz çalışmalar devam ediyor. Bu yapay çalışmaların ana ekseni şu: Her öğrenciye kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Ancak bu temelsizdir. Sadece arabayı kullanma öğretiliyor. Direnç, diyot, kondansatör, bobin, entegre nedir öğretilmeden kopya kodları entegreye yüklemeyi öğretmek fayda sağlamaz.

Japonlar, ilkokul çocuklarına önce basit devreleri kurduruyor. Bizde devre kurma becerisi üzerinde duran yok. Hazır kartlara kopya edilmiş kodları yüklemek, bunu anlamadan yapmak hiçbir patent/buluş sağlamaz."

Kısmına imzamı atarım...
"Ülkenin Felsefesi" dediğimiz şey aslında ülkelerin sahip olduğu geçmişin yansımasıdır.Son 3 yüz yıl osmanlı devleti yıpranmışlığın bir sürü akımın ve ihanetin pencesi altında olmuştur.Buna neden bir sürü yanlışlar falan .tarihten ders çıkarmamak vs ..Çözüm olarak getirilen ise insanımız tekdüzeliğe itiliyor.Bunun nedeni ayrılıklar....Yani kimse kimseye güvenmiyor .din,milliyetcilik,vatanseverlik hep kendi menfaatlerini saglamaya çalışanlar yüzünden sömürülmüş.Şuanda eğitim düzelmesi için çeşitli sistemler getiriyoruz.işte sorun çağdaş sistemlerin getirilmesi ile çözülmüyor.Birlikte yaşamayı kabullenmemiz gerek.(bazıları için çok zor )Farklılıklara saygılı olmalıyız.Ermeni tohumu,bilmem ne yahudisi falan değil.Herkesin düşüncelerini sorguladığı fakat kişilik haklarına saldırmadığı bir ülke felsefesi olmalı.Sonra eğitim sistemi de düzelecektir zamanla.Klancılık var ülkede .Hani beylik sistemi de değil.Klancılık insan sayısının az olduğu dönemlerde mantıklıydı fakat şimdi pek uygun değil bidondaki suyu bardağa sığdırmak 100 de 99 heba oluyor kısaca.Lisede felsefe kitapları okurdum anlamazdım sizde anlayamacaksınız.En iyisi deli gibi davranmak :D
 
Ders çeşitliliği azaltılmalı. Bazı dersler diğer derslerin alt üniteleri olmalı. Bir dönem içindeki ders çeşitliliğinin fazla olması, öğrencilerin bazı dersleri bırakmasına sebep oluyor. Yada o derse yeterli zamanı ayıramamasına yol açıyor. Çok çeşit ders yerine o derslere ait ünite ve kazanımların diğer derslerin içine eklenerek, ders saati sayısının artırılması daha doğru olur. Uygulamalı derslerde 2 ders saati yeterli olmuyor. Dersin büyük bir kısmı malzemeleri kurup kaldırmakla geçiyor. Kalabalık sınıflarda bu tüm sınıfın malzemeleri kurup deneyi, ölçümü yapmasına zaman kalmayabiliyor. Tabi işin teorik seviyede kalmadan uygulamalı olarak yapılması esas. Yoksa kağıt üzerinde herkes mühendis, mimar, öğretmen olabilir, ama üretime bir katkı sağlayamaz, birşey üretemez.
 
Yazının katıldığım yerleri olsa da bazı yerleri resmen tabiri caizse cahilce yazılmış. Birincisi elektronik bilgisi ile kodlama bilgisini birbirinden ayırmak gerek ikisi bambaşka konular. İkisi apayrı profesyonellik gerektiren işler.Bir elektronikçiden sensör yapmasını bekleyebilirsiniz ama kodlama yapacak kişinin sensörün nasıl çalıştığını bilemesi, nasıl değer aldığını bilmesi yeterlidir. Kodlama bilgisi sadece if ve else den oluşanlar "Direnç, diyot, kondansatör, bobin, entegre nedir öğretilmeden kopya kodları entegreye yüklemeyi öğretmek fayda sağlamaz." cümlesini kuruyor.

Konu öyle bir hal aldı ki(maalesef pek çok öğretmen arkadaşın olduğu forumlarda da bu var) elektronik bilgisine sahip arkadaş robotik bir kart hazırlıyor (burası çok güzel sonuna kadar destekliyorum) kodlama olarak bildiği tek şey if bloku ve sadece if bloku kullanarak yazdığı kodu elektronik olmadan robotik olmaz diyerek savunmaya çalışıyor. Hazır kartla robotik çalışma yapılmasına atıp tutuyor. Hazır kartla yapılan çalışmaya ne bu sadece montaj diyor çünkü kodla denilen şey onun için if bunu yap else bunu yaptan ibaret.

Bence robotik kodlama iki ayrı süreç ve yapılması gereken ELEKTRONİKÇİYİ AYRI YAZILIMCIYI AYRI YETİŞTİRMEK AMA BİRLİKTE ÇALIŞMASINI SAĞLAMAK. Yazılımcı sistemin algoritmasının nasıl işleyeceğini, sistemin nasıl çalışacağını bilecek, motorun nasıl çalışacağını, hangi sensörün nerede kullanılacağını, değerlerin nasıl tutulacağını, döngü mü kullanılacak, array mi kullanılacak, nasıl bir method yapısı kullanılacak vb. gibi konulara hakim olacak olayı elektronikçiye açıklayacak. Elektronikçi oraya nasıl bir motor takılmalı, kaç amperlik motor sürücü takılmalı, kondansatör mü gerek, diyot mu gerek,ne tür bir sensör kullanılacak, devre kartı nasıl çizilecek, kaç avg kablo kullanılacak onu bilecek.

En büyük eksiğimiz kişilerin birlikte çalışmaktan kaçıyor olması herkes kendi bildiğini en kıymetlisi zannediyor.
 
Burada bir olay yanlış anlaşılmış .. Abbas güçlünün söylemek istediği şey şu : Hazır kitlere hazır setlere kod yükleyerek bu iş olmaz çünkü bu iş bir noktadan sonra oyuncak oynamaya döner... Hazır kitlere yaptırabileceğiniz iş ve işlem sınırlıdır...

Bir öğrenci ya da öğretmen hazır kitler ile ne yapabilir ? Hazır kitler Stem'in amacına uygun mudur sizce ?

Burada adam öğrenci diyot, direnç. Potansiyometre, vb. devre elemanlarını yapsın demiyor bunların ne işe yaradığını nasıl çalıştığını bilsin kendi devresini kendisi yapsın kendi sistemini kendisi oluştursun ki ileride kendini daha da geliştirebilsin..

Kimse kimseyi kandırmasın, hazır kitler bir noktaya kadar kodlamayı öğretebilir ancak o bile o kitin size izin verdiği kadardır. Hazır kitler bir noktadan sonra öğrenciyi hiçbir şekilde geliştirmez iş oyuncak oynamaya döner.. Halbuki temel devre elemanlarını bilse devre kurmayı öğrense kendi devresini kendisi yapsa yapabileceklerinin sınırı yok.

Bu yazıda öğrenilmesi istenilen ve bahsedilen elektronik bilgisi üst düzey bir bilgi değil TEMEL ELEKTRONİK bilgisdir.Bence..

Adam kısaca diyor ki Elin yaptığı arabayı sürmeyi öğreneceğine, kendi arabanı kendin yap, kendi yaptığın arabayı sür diyor neresi yanlış ....!

Not : Her öğrenci Kodlama bilecek, her öğrenci robotik bilecek diye bir şey yok olamazda, her okuldan ciddi anlamda 10-15 öğrenci çıksa fazlası ile yeterde artar bile..
 
Son düzenleme:
Uçak alıyoruz burnundaki radarı söküp milli olanı takıyoruz.Kanatlarina milli füze takıyoruz.Yabancilar bu modifiyenin lisans parasını yüklüyorlar.Yada kabindeki yazılımı milli yapacaksın habersiz yaparsan bir daha parca satmıyorlar.Biz size teknoloji transferi yapalım birlikte çalışalım deyip tonlarca para alıyorlar.Yani ne yaparsan yap kardeşim işin çekirdek yazılımını ele geçirmiyorsan hiç birseyi tam kontrol edemezsin.
Bu yüzden robot veya bilgisayar bakanlığımız bu işi önemli görmeli artık.Yarin öğleden sonra atölye kurup da burada karton boyama boncuk dizme işleri bırakılmalı ciddi ciddi bu işin temeli verilmelidir.
 
Geri
Üst