Web 2.0 ve Web 3.0’ın incelenmesi
Herakleitos “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” dediğinde günümüzde yüzyıllarca öncesinde
yaşamaktaydı. Muhtemelen günümüz dijital dünyasını ve yaşanan hızlı değişimleri görseydi O’da çok
şaşırırdı. Bu söz günümüzde de geçerliliğini korumak ile birlikte artık değişimlerin çok daha hızlı yaşandığı
hatta birçok değişimin sanal olduğu bir dönemdeyiz.
Elbette bu hızlı değişimde en büyük rol ilk ortaya çıktığından günümüze dek kendisi de değişimin
merkezinde yer alan Web’tir. 1989 yılında Tim Burners Lee tarafından bulunan Web’in gelişimi, dünyada
tam bir gelişme olarak nitelendirilmiştir. Yaygın bilgi yapısı olarak World Wide Web (www), İnternetin ilk
keşfedildiği zamanlarda sabit verilerle internetin “okunabilir” teknolojisine verilen isimdi. Ancak zamanla
farklı teknolojileri destekler hale gelmiş ve farklı şekillerde isimlendirilmiştir. Anderson (2007) www’yi
yetenekler, teknolojiler ve kullanımları açısından gelişimini göz önüne alarak üç nesile ayırmıştır. Bunlar:
Dokümanların Ağı (Web 1.0), İnsanların Ağı (Web 2.0) ve verilerin ağı (Web 3.0)’dır.
Web 1.0’da, siteler ve web kullanıcıları arasında sınırlı etkileşim bulunmaktadır. WWW veya Web 1.0,
İnternet üzerinden erişilen birbiriyle bağlantılı, metin belgeleri sistemidir (Naik ve Shivalingaiah, 2008).
Web 1.0 kullanıcıları içerik üretmeden doğrudan pasif kaynağa giderek bilgi alabilmektedir. Web yazarları
paylaşımlarını çevrimiçi olarak yayınlamakta, okuyucular da web sitelerini ziyaret etmektedir. Yazar ile
okuyucu arasındaki iletişim ancak yazarın iletişim bilgileri mevcut olduğunda veya yayıncı aracılığı ile
sağlanmaktadır. İkisi arasında doğrudan bağlantı veya iletişim bulunmamaktadır(Hussain, 2012).
Web’in ikinci nesli olarak anılan Web 2.0 ise 2004 yılında O’Reilly ve Media Live International arasında
düzenlenen konferansta beyin fırtınası sonucu ortaya atılmıştır. Web 1.0’dan farklı olarak, hiper
metinler ağına dayalı değil, bilginin, sosyal ağların ve zengin kullanıcı deneyimlerinin birlikte üretimini
kolaylaştıran yeni bir “katılım mimarisi” ile tanımlanmaktadır (O’Reilly, 2005). Web 2.0 ile kullanıcılar
sadece bilgiyi kullanmazlar, bunun yerine bilgiyi üreten ve oluşturan, hatta paylaşanlar olmuşlardır. Bilgi;
Web 1.0 ile kullanıcılar tarafından sadece “okunabilir” iken, Web 2.0 ile birlikte “okunabilir ve yazılabilir”
olma özelliği kazanmıştır. Böylelikle kullanıcı alışkanlıkları da değişmiş Web 1.0’ın okuyucuları bir anda
sosyal medya (Facebook, YouTube, Twitter…), haber kaynakları (gazeteler) ve dijital sözlükler aracılığıyla
içerik üreten ve paylaşan kullanıcılara dönüşmüşlerdir.
Web 3.0 www’nin üçüncü neslidir ve genellikle içeriğin anlamsal etiketlemesini içermektedir. Web
3.0, Semantik Web olarak da bilinir ve Anlamsal Web’in temeli veri entegrasyonudur (Hiremath ve
Kenchakkanavar, 2016). Web 1.0 kişileri bir ağa, Web 2.0 insanları insanlara bağlarken, Web 3.0 www
kullanan gerçek kişilerin sanal temsilcilerini birbirine bağlayacaktır (Hussain, 2012). Bu nedenle, Web
1.0’ın bilgi sağlama, Web 2.0’ın aşırı bilgi yüklemesi ve Web 3.0’ın bilgi kontrolü ile ilgili olduğuna
inanılmaktadır.
Web, yalnızca insan-insan iletişiminde yararlı olması için değil, aynı zamanda makinelerin katılabilmesi ve
kullanıcıların birbirleriyle iletişim kurmasına yardımcı olması amacıyla bir bilgi alanı olarak tasarlanmıştır.
Bu nedenle webte bulunan bilgilerin yalnız insan tüketimi için tasarlanması uygun değildir. Makine
tarafından anlaşılabilir belgeler kavramı, makinenin iyi tanımlanmış veriler üzerinde iyi tanımlanmış
işlemler gerçekleştirerek iyi tanımlanmış sorunları çözme becerisine dayanmaktadır (Berners-Lee ve
Hendler, 2001).
World Wide Web (WWW), dijital olarak depolanan bilgilere erişimi büyük ölçüde iyileştirmiş olmakla
birlikte, WWW’deki içerik şimdiye kadar yalnızca makine tarafından okunabilir, ancak makine tarafından
anlaşılabilir değildi (Wahlster ve Dengel, 2006). Anlamsal Web, standartlaştırılmış kelime dağarcığına
sahip dijital belgelerin içerik odaklı açıklamasına dayanmaktadır. Aslında mevcut içeriklerin tekrar
kullanılabilmesi demektir. Anlamsal kuram, terimlerin mantıksal bağlantısının sistemler arasında birlikte
çalışabilirliği sağladığı bir “anlam” açıklaması sağlamaktadır (Shadbolt, Berners-Lee ve Hall, 2006).
alıntı: Kodlama Eğitici Eğitiminde Temel Yaklaşımlar kitabı (YENİLİK VE EĞİTİM TEKNOLOJİLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ)